İ tım, Fakat derhal kendimi topar- | ladım ve doğrusunu isterseniz na © sıl oldu bilmem, tam hangarların | üzerinde doğruldum. Ne kadar © bahtiyardım. Herkesin muhak - - kak ölümle neticeleneceğini iddi» “a ettiği bir tecrüenin yanlış oldu- © ğunu ispat etmiştim. l Fakat başaşağı inerken şap - | kam yere düşmüştü. Yere iner in- © mez şapkamı aramıya başladım. Ben bu tecrübeyi yaparken aşağı" Koşa koşa geldiler, İ makinemin sağ salim olduğumu | görünce hayret ettiler. Ve o gün lerini işittim. Birisi: — Eğer bu çocuk düşüp öl - İ mezse, hepimizi geçecek. İ Bu sözleri o söyliyen meşhur | Garros idi. Navar'den evel avcı | tayyareciliği ne | halde idi ? | GT Jan Navarm tayyarecilik ha « © yatını anlatmadan evvel, o za- © manlar, Fransada avcı tayyareci - © liğinin ne halde olduğunu kısaca © anlafabilelim. | Harp başlangıcında bir hava © muharebesi yapmak pek müşkül - © dü. Zira, ilk zamanlar ve sonra | da uzun aylar, tayyarelerin silâh- © lari pek sathi idi. Bu sebepten iki » düşman tayyarecinin havada kar- şılaşmaları pek tehlikeli “değildi. En fazlası, tayyarecilerin yan - © larında birer tabanca bulunurdu. | Sonra, tayyareciler o yanlarma birer tüfek aldılar ve ancak 1914 © senöleri sonunda mitralyöz kul - lanılmıya başlandı. Daha * evvel düşürülen tayyareler yerden atı - — lantoplar ve kurşunlarla düşürü lüyordu. İlk defa olarak 18 eylâl 1914 te bir tayyare bir başka tay - yareyi düşürmüştü. Bu hâdise rus cephesinde olmuştu. Bir keşif es- i nasında yüzbaşı Nesteroff bir A- vusturya tayyaresinin bombardı - man yapmak üzere dolaştığını görmüş, üzerine saldırmış, yanm- da silâh olmadığı için çılgıncası - na Avusturyalınm tayyaresine kendi tayyaresini bindirmiş, ikisi birden düşüp ölmüşlerdi. İşte hava muharebelerinin baş- ç Jangıcı bu suretle olmuştu. Ve 1918 e kadar hava muharebeleri iş oldu. | Halk için, pilot denilen adam, ç harikulâde ve dastani bir mah - lüktu. Bu mahlüklar, gökyüzünde hasımlarını gördüler mi, bin bir cambazlık yaparak onlara hücum ederler, düşürürlerdi. | Halbuki bür işin mütehassrsları, hasımları - | nı görünce alelâde uçuşla yana - sırlar, harbederlerdi. Bazan meşhur tayyareciler, © başaşağı uçarak hasımlarını tepe- © Jerlerdi. Fakat bunların ekserisi, bu teşebbüslerini hayatlarile ö- - derlerdi. Çünkü başaşağı uçuşlar- da, lupinglerde olduğu gibi bazı vaziyetler vardır ki, düşmana © dam bir hedef teşkil eder. Mese - Â pek az kişinin becerebildiği bir | Hava Muharebeleri | | Verdun Müdafii Navar i dan birkaç zabit beni görmüştü. | benim ve | © hayatımda en büyük takdir söz - | vg ŞAŞMA A Yazan: Nakleden: | Jacgues Mortane —4— fa, | Altımda tayyare hangarları tu- | İâ, cambazhanelerde, taklalar a haf tuhaf dönüyordu. Şaşırmış - | tan adama bakınız, bunlar, mü - temadi taklalar attıkları (halde, başları, daima birnoktadadır, dö- nen vücutlarıdır. Eğer başına ni- şan alan birisi bulunsa, bir taklak esnasında beş altı kurşun isabet ettirebilir. İşte gene taklak veya luping vaziyetinde olan bir tayya- reci de böyledir. Hulâsa olarak, hava muhare - besi, bir cinayet, kahramanane, yatani, şerefli bir cinayettir. Mu- vaffak olan, düşmanı habersiz bastırandır. Muharebe süratli ol - malr ve uzamamalıdır. İki adam karşı karşıya havadadırlar. İki - sinin de muvaffak olmak için ay- ni derecede şansları var. En usta- smın, acemi tarafından düşürül - mek ihtimali de vardır. Meselâ Kandulskinin Pögoudu, Weiss - mann'ın Güynenmeri düşürmesi gibi. Ferdi muharebeler zamanın - da, avcı tayyareci alelâde yukar- dan uçuşla gelir, ateş eder, mu - kabeleyi beklemeden uzaklaşırdı. Ama hedefe isabet olmuş veya olmamış, Belki ikinci seferde düş- man düşer. Fakat esas olan tek- rar hücuma geçmemektir, . zira, düşman artık tehlikeyi görmüş - tür, belki mukabil taarruza geçe- bilir. On beş, yirmi dakika süren müsademelerden de obahsolun « muştu. Böyleleri pek nadir ol - muştur. Esasen, büyük tayyareci- ler, böyle müsademeleri ancak müptedilerin (o yapabileceklerini söylerler. Hakikatte, bir muhare - be üç veya dört dakikadan fazla sürmez, Meselâ, Hauss, altı gün- de nasıl dört tayyare düşürdüğü- nı şöyle anlattı: — Ateş ediyordum, sonra, arka üstüne çevrilerek düşmanın altı- na girer, oradan ateş eder, düşü- rürdüm. Marcel Viallet ise, bir gün, ye- di kurşunla, onbeş dakika içinde iki düşman tayyaresi düşürmüş - tü. O da, Hauss'un usulünü kul- lanmıştı, ve: — Bununla beraber, demişti, Hawss ayni usulü takip çok yaşamaz. Filhakika, ertesi gün Haust düşürüldü ve öldü. — O halde, diyeceksiniz, ne di- ye tayyarecilere bu canbazlıkları öğretiyorlar? Madem ki bir şeye yaramıyor, ne lüzum var? Bu suali sormakta yanlışsınız. Zira, harpte öyle vaziyetler olur ki, her şeye hazırlanmış o olmak lâzımdır. Tehlikelerden kurtul - mak için, bütün bu incelikleri bil- mek lâzımdır. Bu canbazlıklar, yerinde kullanıldığı zaman, dai- ma muvaffakıyet elde edilir. Ni - tekim Navar, harikulâde canbaz- lıklarile düşmanı şaşırtırdı. Fa - kat onun zamanında avcı tayya - reciliği henüz pek az tayyareci - nin yapabildiği bir işti. Harbin sonlarına doğru, şüphesiz ki Na- var, tamamen değişmiş olan tay- yarecilik ve muharebe usulleri karşısında muvaffak olamazdı, (Devamı var) ederse Jiyaire. ro âlemi Sahnede bir kavga Birkaç gün evvel Londra ti » yatrolarının birinde san'atkârlar sahnede çalışıyorken çok o garip bir hâdise vukubulmuştur. En bü- yük rolleri alan artistler, kavga - ya tutuşmuşlar, döğüşmüşler, ge - ride kalan san'atkârlar da bunla- rı ayırmıya çalı----şlar, bu yüz - den oyun oynanmamış, ve halk dağılmıya mecbur olmuştur. Kavgaya tutuşan artistler Ar - tur Jear ile Şarl Mayhen idi. Oynanan eser Kazanova idi. İki artistin birdenbire (boğaz boğaza gelmelerinin sebebi, içle- rinden birinin öteki aleyhinde şurada burada söz söylemiş. Mis- ter Jear Mayhev'nin aleyhinde söylediği sözlerden çok mütees- sir olduğu için oyunun ilk perde- sinde hislerine hâkim olmuş, fa- kat perde kapandığı zaman, o - nunla münakaşa etmiş, perde tekrar açıldığı zaman iki artist tekrar (karşılaştıkları zaman yumruk yumruğa gelmişler, ara - larma aktrislerden Mis Mari Lohr girmişse de onları ayırmıya mu- vaffak olamamış, üstelik bayıla » rak yere düşmüş! Halk bağırıp çağırıyor, ve iki artist bir boks maçı yapıyormuş gibi döğüşüyorlardı. Nihayet bütün artistler içeri- girerek rakipleri ayırmıya uğra - mışlar, perdeyi indirmişler fakat oyunu tekmillemiye imkân bulun- marhiştır. i , Filistinde bir müze Amerikanm en büyük zengi- ni Rokfeller Filistinde bir müze yapılması için 400,000 isterlin te- berrü etmeyi kararlaştırmış, mü - zenin binası için 200,000 isterlin vermişti. Mister Rokfeller birkaç gün evvel, Kudüs (hükümetine müracaat ederek binayı henüz ik- mal için geride kalan (200,000) isterlini overmekten vazgeçtiği ni bildirmiştir. nn baliğ Devletler arasında silâh kaçırılması meselesi CENEVRE, 3 (A.A.) — Küçük itilâf hükümetleri omümessilleri Hirtenberg meselesi (hakkında Fransız ve İngiliz hükümetleri ta- rafından yapılan diplomat teşeb - büsler üzerine Roma, Viyana ve Budapeşte hükümetlerinin verdik leri izahatı memnuniyeti mucip bir halde görmedikleri takdirde bu me seleyi milletler cemiyeti meclisinin tetkikine arzetmek hususundaki kararlarında sebat göstermektedir ler. Milletler Cemiyeti meclisinin iç tima devresi bitmeden evvel bu hususta resmi tahkikat yapılması Cenevrede memul edilmektedir. Bundan dolayı M. Benes ne sw retle hareket etmek lâzım geldiği- ni kâtibi umumi Sir Drummond"” dan sorup anlamak istemiştir. Sir Drummond verdiği cevapta küçük itilâfın lüzum veya mecburiyet gör düğü takdirde meseleyi ne zaman olursa olsun meclisin tetkikine ha vale edebileceğini bildirmiştir. Büyük harp ned sene surdu ? Fransız meclisinde meb'usların miner sil ifçaakı e. M. Barthe — Zaten bu tabiri mösyö Delaisinin harpten bir - kaç ay mukaddem yazdığı bir “etüt,, te gördüm. Mösyö Delaisi şunu söylüyordu: “Hususi tezgâhlar ve bükü - met imalâthaneleri bütün maddei iptidaiyelerini (Saç, kule, top, ve diğer demir parçaları) tadat edilen demirhanelerden al- dıkları cibetle harp malzeme sen- dikası ve zırhlılar sendikası ismi verilen iki büyük sendikayı en s1- kı münasebetler biribirine rapte - der, Onların o(Hosman bulvarı numara 63) te ayni idarehaneleri ve ayni kâtibi umumileri vardır. Kâtibi umumi M, Robert Pinot ayni zamanda demirhaneler komi tesinin, şimendifer (malzeme ve kuvayı meyahiye sendikaları oda» larının ve maden mamulâtı ma - deniye sanayii ittihadrmın umumi kâtibidir. Eğer bundan başka bü- yük teşebbüsatın herbirinin arka- smda (ister demirhane ister tez - gâh olsun) bir iki bankanın bu lunduğu naazrı dikkate alınırsa— Krozonun arkasında Paris itti - hat bankası, bahriye çelikhanele- ri arkasında Kredi Liyone, Bahri- sefit tezgâhları arkasında Kontu- ar deskont ve sairenin bulunduk- ları gibi — harp sanayiinin ikti - sadi teşkilâtrmızın heyeti umumi- yesinde ne kadar derin kökler saldığı ve ne muazzam istinatlara güvenebileceği © anlaşılır... , Eğer demirhaneler (komitesi Fransada zikudret ve haşin bir İavır takinıyorsa Alman teşkilâ - tr karşısında küçük bir oğlancik halini alıyor, Çünkü demirhane - ler komitesi Avustralya başveki- linin “Alman ahtapotu, ismini verdiği müessese önünde Metali - Gesellsohaft önünde iğilmiye mecburdur. “Frankfurt, unbu Alman müessesesi bütün &ihan maden istihsalâtı ve sanayiini mürakabe eder ve madenler tica- retini nüfuzu altına almıştır. (Sol taraftan alkışlar). Bir memleketi haraca bağla - mak ve milli sanayie muhtaç ol- duğu iptidai maddeleri pahalı vermek için milli istihsali ele ge- çirmek kâfi değildir. Ecnebi re - kabetinden de kendini kurtarma- lıdır, Çünkü gümrük maniaları ne kadar yüksek olursa olsunlar fiatların tereffüüne bir hat çi - zerler. Bunun için demirhaneler komitesi ve mensupları, : düşman sanayii ile olsun müstakbel rakip nayile olsun mukaveleler, bey - nelmilel itilâflar imzaladı. Bu kısmı tetkik ettiğimiz zaman gö - receğiz ki, âkit olan iki rakip sa- nayiin giriştikleri müzakerelerde daima alman sanayii üste çıkmış- tır. M. Garah — Bunu ispat et - mek ister, M. Barthe — Şimdi ispat ede- ceğim, Meselâ Metall Gesellsch - aft nikelin hemen tamamen mu - rakabasını elinde bulunduru- yor. Halbuki nikel yalnız fran - sız fabrikalarına o aittir. Bu teş - kilât kurşun ve alüminyomu da murakaba eder, Alüminyom yal « ruz Fransada bulunan bir maden olduğu halde bu madenin alman kontrolu altında olması garibesi » ne şahit oluyoruz. İşte demirha- neler komitesinin harbe takad - düm eden senelerdeki siyaseti bu olmuştur. Malthusiamisme Bu komite millet için en teh» Tikeli olan bir iktisadi Malting yanizm tatbik etmiştir. Fransa madenciliğinde ecnebi (omemle - ketler kadar ve hattâ onlardan i- yi bir vaziyette iken komite Al - manların masnu maddelere karşı tatbik ettikleri dampingi iptidai maddelere tatbik ederek makine sanayiimizin inkişafına bile mâ - ni olmuştur. Buna o derece mu * vaffak olmuştur ki, demirhaneler komitesinin odampingi (Alman dampingi derecesinde Fransız sa- nayiiniharap ediyor ve Alman sanayiinin inkişaf ve tekâmülüne hizmet ediyordu. Bunun neticesi olarak makine sanayiimizin inki- şafına engel konuldu. Eğer fazla bir istihsal harice (osevkedilmek icap ederse damping bir derece” anlaşılır. Fakat iptidai maddeler üzerine tatbik edilince taallük et- tiği milli sanayii mutlaka harap eder. Demirhaneler komitesi maden veya font filzi olsun iptidai mad- de üzerine damping tatbik edi - yor ve bunları Almanlara Fran < sızların sattığından ucuza Sati - yordu. İptidai maddemiz bize Al- manyada mamul madde halinde geri geliyordu. i Mİ. Bedöve — Bu iş yene “beğ” * İmiğk. b İN M, Barihe — Geçenlerde Fran- sız #anaylinin mühim #imaların - danbiri Fransanın el emeği en az verilen memleket olduğunu söylememiş miydi? Bunu İspat i « çin elde hadsiz deliller vardır. Briey'de maden filizi Fransız sa- nayii tarafmdan tonu âzami bir - buçuk frank ilâ iki frank © yirmi santime alınıyordu. Alman sana yü ise beş altı frank vermiye mecbur oluyordu. Şu halde Fran- sa Almanya kadar sühuletle bel- ki ondan daha kolay olarak font ve çelik istihsal eden memleket olsun... Almanya harpten evvel kendi- ne aslan payını — ayırmıştı. Biraz evvel Lonepvi çelik fabrikaların - dan obahsediyorduk. >< Burada Fransız iptidai maddeleri üzerin- de bir öşür almıyor. Ve bu mad- deler ecnebiye ucuzca 'satılıyor » du. Bu nüfuzu çelik fabrikaları Valroy madenlerine Omaliktiler Bu madenlerin 18000 sehminden 8000 nini yani nısfına (yakınını çelik fabrikaları Röhbrige verdi « ler. Biliyorsunuz ki bu Fabcikatöz i Fransanın en büyük düşmanların- dan biri olduğu için işgal aka - binde tevkif edildi. Bunu sizin ” tevkif ettirdiğinizi biliyorum M. © Luşör.. Bu hadiseden şu netice çıkar ki, demirhaneler komitesi bu adamla münascbata girişirken ihtiyatkâr davranmalıydı. Mösyö dö Vendel bu nokta hakkında $i- ze hemen cevap vermek istiyo * rum.. Mösyö Barte — Buyrunus söyleyiniz... | (Devamı var) çi