23 Ocak 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

23 Ocak 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 Künunusani 1933 — Söyle bir dikkatli bakayım. dikkatle Belmaya baktı. Ufak tefek, esmer, bebek yüzlü bir kadındı. Uzaktan görenler on beş Yaşmda zannedebilirlerdi. Tam bir küçük hanımefendi. Etrafını beş altı kişi sarmıştı. Kemal gülümsedi: — Ökse gibi bir kadm... — Beni çok alâkadar ediyor » - - Bu kadın her zaman mes'ut olma - Mış. Genç kızken, servetine rağ- men hiç gülmemi. Evlen- sonra bal ayına çık- Mışlar.. Fakat kocası ile aralarm- Mışlar. Fakat kocası ile araları) öyle açılmış ki, ayrılmak raddesine ! gelmişler. — Acaba kül kedisiyle ko» Casi arasında neler geçmiş? — Bunu bilen yok.. Neden ayrı $, neden tekrar barış - muşlar?. Meçhul, galiba kocasınm ir esrar; yarmış.. Bu bana bizi düşündürüyor. Uzun uzun, derin derin bakış- Ayşe, Kemali ayrı bir tarafa çekti.. Yavaşça dedi ki: — Dayın o aktrisi alırsa canm Şok mu srkılır?. — Çek sıkılır.. Belki beni evlât #İ Etmekten bile cayar.. Malüm ya, miras meselesi. Her neyse, daha 5 şimdiden bunu düşünmiyelim.. j ni İ 4 | ee e Ayşe içini çekti ve düşündü: “Ahmet bey bana aldırış bile et- miyor.. Halbuki ben onu bir baba | gibi sevmeğe hazırdım.. Ne yap » sâm da onu kendime alâkadar et- sem?,, - Pâzar akşamı; #ıkarü”menfantir ne bir müsamere vardr.. Katerin Daragon öperetten bir kaç sie) söyliyecekti. Ayşe, Ahmet Baruni beyin gö - züne girmek için itina ile süslen - di... Hangi elbisesini giyecekti?.. Leylânm nikâhında giydiği ma- vili tuvaletini giydi.. O günü onu çok beğenmişler, mavi bir bulut a- rasında, altm bir yıldıza benzet - mislerdi., Merdivenleri ikişer ikişer atlı - yarak aşağıya indi.. Fakat merdivenlerden öyle siç- rıyordu ki... Küt!..., O sırada merdiven başımdan! geçmekte olan Ahmet Baruni be- yin üzerine düştü. Ahmet Baruni bey kollarını aca- rak genç kızı yakaladı. Ayşe, yarı korkudan, yarı mah- &ubiyetten kıp kırmızı oldu. — Affedersiniz, sizi görmedim. Ahmet Baruni bey Ayşeyi hâlâ kollarının arasında tutuyordum.» Hem beğenerek, gözleri kamaşa - rak, hem de hayret ederek bakı - yordu: — Sen misin küçük yaramaz !... Eğer tesadüfen buradan geçme - seydim düşecektin.. Bu güzel yü- ünü yere çarpacaktın!.. Parmağiyle Ayşenin alnını ok - $adr. Sonra bir iki adım geri çekil- di.. Uzaktan Ayşeyi süzdü: — Her zaman maviler giy .. Şimdi söyle, seni nereye götüre - yim?. “- Hiç bir yere efendim.. Ba- bamla Kemal beyi bekliyorum.. . . Müsamereye gideceğiz. -—- Kâfi değil. Bu güzelliği iki kişi muhafaza edemez. Ben de beraber geliyorum.. ? VAKIPın edebi tefrikası m CANIM AYŞE N23 Selâmi Izzet — Elbette geleceksiniz Mat- mazel Daragon şarkılar söyliye - cek... — Seni çapkın seni!.. İ Bu esnada Şefik Nuri beyle Ke- mal geldiler. Hep birlikte müsamereye gitti - leri. Kemalle Ahmet Baruni beyin or tasında oturan Ayşe, sabırsızlıkla Katerin Dragonun oynıyacağı ope reti bekliyordu.. i Ayşenin asıl görmek istediği sey, Fransız aktrisinin tuvaletleri idi... Nihayet perde açıldı. Katerin Daragon göründü. Makiyajı sayesinde, ancak yir- mi beş yaşında bir genç kız zan - nedilirdi. Kırmızı boya, ağzını kü- çültmüş, kara kalem gözlerini bü- yültmüş; rimel kirpiklerini uzat - mıştı.... Ayşe, bütün bu makiyajm far » kında olmakla beraber, gene be- ğeniyordu. Hayran oldu: — Ben de onun kadar güzel olr sam !.. Diye düşlindü.. Sonra, Ahmet Baruni beye dön- dü: — Onun güzelliğiyle iftihar e» diyorsunuz değil mi?, (Ne kadar iftihar etseniz yeridir.. Fakat Ahmet Baruni beyin ce » yabı onu hayrette bıraktı. — Sen ondan bin kat güzellisin yayrum,, Onun kaybettiği şey sen- de mevcut: Gençlik! Ayşe şımardı: — Amma benim ağzim onun ağzı kadar küçük değil, gözlerim de onun gözleri kadar büyük de - gildir.. Bütün bunlar boya yavrum !. Onun koca gözleri senin bir kir * piğin etmez... Ayşe gülümsiyor, ne cevap vere ceğini bilmiyor, Ahmet bey müba- lâğa ediyor sanıyordu... Ahmet Baruni bey gayet samimi idi... Bu genç kız bir çiçek demeti gi- bi kollarının arasma düştüğü da kikadan itibaren, ihtiyarın gön - lünde bir aksülâmel hasıl olmuş » tu Ayşenin çizgisiz, boyasız yüzü- ne baktıkça, Katerin Daragonu nasıl beğendiğine hayret ediyor - du. Maazallah eğer Ayşenin ye - rine Katerin düşmüş olsaydı, mu- hakkak ki, Ahmet Beyi ezerdi. Kendini bir rüyada zannederek, biraz daha Ayşeye sokuldu, biraz daha dikkatle yüzüne bakmıya başladı... Genç kızın, saçlarından yükse- len rayiha, ihtiyarı mestediyordu. Kendinden geçiriyordu.. Nihayet öyle coştu ki; — Saçlarının kokusu beni sar- hoş etti.. Kendimi ilkbahar bahçe- sinde zannediyorum.. Güzel bebek, hayatımı rayihalandırıyorsun!.. Ayse güldü ve Kemale iğilerek fısıldadı: — Kemal, nihayet dayının gö- züne girdim. Korkma, davayı ka - zandık! Zavallı Ayşe!. Canım Ayşe!.... Sen ne masum kızsın!., Filvaki davayı kazandın.. Hattâ hududu aştın.. Sen kumruya aşık” tm.. Bundan böyle çaylağın hücu- mundan kendini korumak mecbu- ZN | Düsük Büpiler | Lüzumlu ve faydalı şeyler Bir çok zamanlar ellerinizi ve- | ya bir kap yıkarken sabunu nere- ye koyacağınızı şaşırırsınız. Va - kıa sabun koyacak bir çok aletler | | Son günlerde iki o memlekette| İ kabine buhranı oldu. Romanya ve Yunanistan kabineleri istifa etti » ler, Şarki Avrupada vaziyet $8 - yanı dikkat derecede müşevveştir. Onun için bu buhranlar ciddi ma- hiyeti haizdirler. Romanya hükü » İ metinin istifa etmesine sebep, kral ile hükümet arasında çıkan ihti - Tâftır. Kral Karol, Romanya tahtms 3 kavuştuktan sonra, kendisine bil * vardır amma, ya tabakların altı | hassa ordu ve zabitlerinin müza - na sıkışmıştır. yahut uzanamıya - | heret ettiklerini görmüş, ve bun - cağınız bir yerdedir. Bunun için |ları taltif etmek istemiş ve bunun çok pratik bir şey icat edilmiş - | için zabitlerin rütbelerini yükselt- tir. Yukariya koyduğumuz resim- İ mek, onlara devlet dairelerinin | lerden birisi bu aleti gösteriyor. | ber birinde memuriyetler vermek İ Bu, lâstik bir sabunluktur ki, her | istemişti. Halbuki (o sabık Romen düz bir satha intibak eder ve çi- | hükümetinin siyaseti, kral Karol İwili imiş gibi durur. İtarafından sivil memuriyetlere ta- yin olunan askerleri memuriyetle- rinden çıkararak © onların yerine siviller koymaktı. Geçen senenin sonlarına doğru posta telgraf dai- resine, demiryolu idaresine tayin olunan jeneraller istifa ederek çe- ! kilmişler, bu srrada Bükreş valisi miralay Marinescu (o gelmişti. kral tafarından tayin olun” İ duğuna göre ancak kral tara - i fından azlolunabileceğini söyle - miş, bunun üzerine dahiliye nazı- rı mösyö Michilache de kral haz- retlerinin onu memuriyetinden af- ! İkinci resimde ise Ekonomoks isimli aleti görüyorsunuz. Bu, is- minden de anlaşılacağı veçhile pek iktısadi bir alettir. Hep bili- riz ki sabunlar, sabunluğa kon - duğu zaman, biriken veya ken - Kd ai dinden süzülen gularla, lüzumsuz | fetmesini dilemişti. yere ve boşuna erir, çabuk “biter, | | Kral Karol bu arzuyu is'af et - “Bu alette ise, sabün lâstikten ya- ! medi. Bu yüzden çıkan ihtilâfı pılmış diken gibi şeyler üzerine | bertaraf etmek için çalışan mösyö konulur. Bu aletin kaidesinde bir | Titulescunun mesaisi boşuna git- takım delikler olduğu için, sa - miş, ve nihayet ihtilâf kabina buh- Balkanlarda karışıklık 'Romanva ve Yunanistandaki kabine buhranlarının sebep- leri ve neticesi Romanya intihabatı henüz altı ay evvel yapıldığı için bu eşaslı mesele üzerinde intihabatı yenile « mek istenince kral Karo! doktor Vaidayı yeni kabineyi teş- kile memur etmiştir. Yeni kabinenin milliyeteprver çiftçi fırkasına istinat etmesi bek- İeniyor, Yunan kabinesinin sukutu pek sarihtir, Kraliyetçiler lideri mösyâ Çal - daris, cümhuriyeti tanrmak esası üzerine iş başına gelmiş ve geçen seşrinisaninin dördünde başvekil olmuştu. Çaldarisin meclişte (ekseriyeti yoktu. Onun için meclisteki en bü- yük fırka olan Venizelos taraftar» larının müsamahası yüzünden iş başında kalmıştı. Mösyö Çaldaris geçen ay, ordu ve donanma tahsisatını ehemmiyet li bir surette kısmış, bu yüzden bunlarm birçok mensupları açıkta kalmıştı. o Cümhuriyetçi askerin tesiri altında bulunan mösyö Ve - nizelos, bilfiil vazife halinde olan büyük zabitlerin harbiye ve bahri- ve nezaretlerine tayin olunmaları» nı istedi. Çünkü ( kabinedeki bu nazırlar sivildiler. Venizelos, bun dan başka hükümetin (harici borçlar meselesinde takip ettiği battı hareketi tenkit etmiş, bu yüz- den Çaldaris mecliste mağlüp ve istifaya mecbur olmuştu. Fakat Romanyada intihabatın'yenilen « mesi istenilmediği halde Yunanis- tanda vaziyet böyle değildir. Yu « nan efkârı âmmesinin fikrini da- ha iyi anlamak icin Yunanistan- bundan süzülen sular buradan a- R “— kar gider, bu suretle sabun yüz - | 79 sebebiyet vermiştir. de elli nisbetinde daha az erir, | o nisbette fazla dayanır. İranda Mebuslar meclisi tatil olundu ma azaların bu suretle ikiye ayrıl - İranda 1908 senesinde ilân o - | masile büsbütün hararetlendi. Gü- | anan meşrutiyettenberi intihap | tültü gittikçe artıyor, gruplar ara - İ olunan sekizinci meclisin müdde- | sında şiddetli münakaşalar olu - ti de hitam bulduğu için meclis | yordu. Gayri mübadiller iki grupa mesaisini tatil etmiştir, Meclis re- | şu tesirler altında ayrılıyorlardı: isi Mirza Hüseyin Han bu müna- | Birinci grup — Bunları fakir sebetle bir muluk irat ederek mec- | gayri mübadiller tekil etmekte - lisin mesaisini bülâsa etmiş, baş - | dir. Maliye vekâletinin ilk çıkarttı vekil Hacı Mehdi Pulu Han Hi - | ğı bonoları alan bu kısım gayri mü dayet te bir nutuk irat ederek, | badiller bonoları çok düşük kıy - sabık meclis tarafmdan verilen | metlerle satmışlar, ve bugün elle - isabetli kararirı şah hazretleri » | rinde hiç bir bono kalmamıştır. nin vatanperverliğine ve kiyase « | Bunlar Maliye Vekâletinin yeni » tine medyun olduklarını söyle - | den bono çıkartmasını, bono çıka» miştir. rılıncıya kadar memleketin her ta | Yeni meclis gelecek Martın 15 | rafında müzayedelerin durdurul 1 inde şah hazretleri (tarafından | masını istemektedirler. o > küşat olunacaktır. İki aydanberi | İkinci grup — Bunlar ise bono-| İranda umumi intihabat yapılı - | larmı ellerinden çıkarmıyanlardır yor, Eski meclisin bir çok azası, | Bu kısım gayri mübadiller yeni - yeni meclise de intihap olunmuş» | den bono çıkarılmamasını ve müza lardır. yedelerin durdurulmasını iste - İranda fırka sistemi yoktur. o | mektedirler. 0) Aa A amam / İki grupun fikirleri bu suretle Halkevindeki | hülâsa edilebilir. Dünkü kongre. dersler de bu fikirleri güdenler saatlerce | İstanbul Halkevi reisliğinden: | münakaşa ettiler, Sandalyeler üze | Lisan kurslarımıza yazılanlardan | rine çıkarak biribirlerine hayli hü- bir kısmının devam etmedikleri! cumlarda bulundular. Her iki ta - tetkikat neticesinde anlaşıldığın « | raf bazı tekliflerde bulundular, ve (Baş tarafı 1 inci sayıfamızda) | da intihap tecdit edilecektir. Gayri mübadiller Hükümetten neler istiyorlar ? ve maliye vekâletine (telgraflar çekilmesi kabul edildikten sonra reisin teklifi üzerine bonolar çıka» rılmasmı istiyenlerle istemiyenler iki tarafa ayrıldılar. Fakat reyler sayılamadı. Bu sırada üç takrir ve» rildi. Bunların okunmasına başlan dı İş gene münakaşaya döküldü. Bir aralık işe zabıta müdahale et - ti, gürültü yapanlar yerlerine otur tuldular, Verilen takrirlerden bi - ri reye kondu. Bu takririn bir mad desi bir hayli gürültülerden sonra kabul edildi. Bu takririn esas maddeleri şun- lardır: 1 — Gayri mübadillere bono tevziatı yapılmalıdır. 2 — Anadoluda emlâk satışı de- vam etmeli, fakat İstanbulda sa - tış durdurulmalıdır. 3 — Bonoların mukabil kiymet te emlâk bulunarak kıymeti yük « seltilmelidir. ği 4 — Muhtelit mübadele komis * yonunda bulunan 62 bin İngiliz hi- rası derhal gayrimübadillere da - ğıtılmalıdır. N 5 — Müterakim emlâki metruke eri gayri mübadillere verilme- idir. Bu talepleri Ankarada takip et riyetinde kalacaksın. e Kaç yav - | dan | Şubat 933 tarihinden itiba-| saat dört buçukta celse beş daki - | mek üzere &ş kişilik bir komisyo- rum.. Peşini bırakmıyacak olan - dan kaç, (Devamı var) ha ren bu suretle, gelmiyenlerin ka - | ka tatil edildi. Ikinci celse açıldı silinecek ve yerlerine yeni » | ğı zaman Reisicümhur Hazretleri» den müracaat edenler alınacaktır. | le başvekâlet ve meclis riyatetine . > Wes 3 nun seçilmesi idare heyetine bıra- kıldı ve bu suretle de dört saat sü- ren içtima bitti,

Bu sayıdan diğer sayfalar: