22 Kânunusani 1933 — 5 PAN VA e ya yea O Sayfa 7 TRT | | LE Ber Amr Emil Zola — Emile Zota — (Fransız ro- | © o Mmancısı ) 1840 — 1903 a, Fakır ve zaruret içinde geçen ilk gençliğinden, birdenbire şöh - Tet bulan “Assommoir, Germinal, La Terre, La böte humnine, La debâcle,, ismindeki romanları sa- Yesinde kurtulmuştur. Emil Zola realist mektebinin statlarmdandır. Bu itibarla ha * kikatı bütün çıplaklığı ile tasvir *derek pek çok para ve şöhret ka- Zanmış, ve daima atıldığı müca - delelerde dosttan ziyade düşman *dinmiştir. Kuvvetli bir hayale ve Tansız lisanına bütün maoasile olan bir kaleme malikti. Romanlardaki bazı açık sah - Deleri realist mesleğine feda ede- Memesi onu Fransiz akademisine den uzaklaştırmıştı. Müteaddit müracaatlerine rağ- Men kendisini intihap ettirecek Teyleri kazanamamıştır. Maamafih Emil Zola on doku * Yuncu asrın sonlarına tesadüf eden Fransız ediplerinin en kuvvetlile- rinden biridir. —— mn Sultanabhmetlilerin faaliyeti Sultanahmet kfübünün küçül leri 4 takım halinde kendi arala rında liğ şeklinde çarpıştılar. Ne - ticede resmini dercettiğimiz ta - kım galip geldi. Takımlar, İstan - tanbul, Ankara, Galatasaray, Fe- ner namlarile isim almışlardı. Son oyun Galatasaray — An- kara takımları arasında idi. Ha - kem Celâl Beydi. İlk devre bera- bere bitti, İkinci devreye sert bir oyunla başlandı. (2 — 3) Galata- saray Namını alan küçükler ka * zandı. Hakem sertliğe müsaade etmeseydi çok güzel olurdu, maa- mfih oyunu iyi idare etti. Bu maçtan evvel koşular ya - pılmıştı. Neticeler şunlardır: 100 metre Fahri, (200 metre Hamdi, 400 metre Şeref, 100 X 4 metre bayrak: (İsmail, Mazlüm, Yakup, Emin) takımı kazandı. 800 metre çok heyecanlı oldu. Nihayet hakem heyeti (Tahsinle Kadri) nin beraberliğine karar verdi, Bilmecemiz İki arkadaş bir Mm gitmişlerdi. Aralarında is tu * tuştular. A numaralı futbol takı . mı gol yaparsa birinci ikinciye ohun cebindeki para kadar para vetecek, B numaralı futbol takımı ikinci birinciye onun cebindeki kadar para verecek. Oyun başladı. ilk defa B takı - me bir göl yaptı. Sonra A takımı bir gol yaptı ve maç bitti. Neti - cede arkadaşlardan birinin cebin” de (3) kuruş, diğerinin cebinde di : K ri Müsabakamıza iştirak için 800 kelimelik bir hikâye: yahut azami on beş mısralık bir man- | zume göndermeniz kâfidir. Gönderilen hikâyeler ve man zumeler neşredilecektir. Bün- ların arasında okuyucuları - mızın en çok rey beyan ettik - leri yarı birinci olacaktır. Bi - rinciye mükâfat vereceğiz. Ya adları dikkatle ; okuyunuz rey- lerinizi hazırlayınız. | Yazılarımız — süratle VAKIY gençlik adresine gönderiniz. e Bugün neşrettiğimiz (Şöhret düşkünleri) manzumesile (Erik baharları) hikâyesi müsabakaya ilk iştirak edenlerin eserleridir. Erik baharları O bahar çingeneler çadırlarını derenin yanındaki koruya kur » muşlardı... Fakat çadırlar geçen senekilerden daha çoktu. Demek | ki genç çingene kızlarından bir - kaçı evlenmişti, Köylüler yeni ev- lileri merak ediyorlardı: — Acaba çeribaşı Osmanın kı zı evlendi mi? — Dur bakalım canım. O da - ha evvelsi sene küçücük bir şey - di. — Sen onu geçen sene görsey»- din.. Ne yosma oldu ne yosma. Böyle konuşarak (çadırlara doğru yürüyorlardı. Parmaklıkla- va krrrk i ELİ tahta iri geçtiler , köprüyü götürmemişti. Çingene- ler çadırlarını yeni kuruyorlardı. Çıplak bacaklı çingene çocükla - Yı geniş omuzlu delikanlılara yar dım ediyorlardı. Köylüler onlara alışkın bir samimiyetle sokula - rak: “Hoş geldiniz, dediler. Ve geceye toplanmak üzere ayrıldı « lar. l »*.» » Ay ağaçların yapraklarını yal- dızlarken köylülerle çihgeneler ateşin o etrafına çevrelendiler, | Köylü kadınlar mütecessis göz - | lerle çingene karılarmı süzüyor - lar, tombul bacaklı çocukları ok - şuyorlardı.. Çingeneler anlattı - lar: -— Hasanın kızı ile Yaşarın oğlu evlendiler. Şimdi bir çocuk- ları var. Demek çeribaşının kızı evlen - İ memişti. Zaman ilerledikçe mu - | habbet artıyordu. Çingenecikler | coşmuya başlamışlardı. Ne sıcak kanlı şeylerdi bu çingeneler. Köy delikanlıları bir kenara çekilmişler, çingene kızlarını sey- rediyorlardı. Muhtarın oğlu İzzet de onlar- la beraberdi. İzzet iri yapılı, esmer, geniş ornuzlu bir köy çocuğu idi. Siyah İ kirpiklerinin gölgelendirdiği lâ - İ civert gözleri tenezzül edip de her kadına bakmazlardı.. Çingeneler oiyice o coştular, Genç çingene kızları ateşin etra- fında dönerek, okıvrilarak boy <—— ————— (18) kuruş olduğu görüldü. Acaba maça giderken her birinin cebinde kaçar kuruş vardı?. Bilmecemizi halledenler ce » vapları Cumartesiye kadar Vakıt gençlik adresine göndermelidir - ler, hil kg, EE Kari Gençler için Edebi Müsabakamız | pa Şöhret düşkünleri | Harbi umumi yetimlerine Tarakalar yayıldı etrafa derin derin, Göğüslerde kırıldı dişleri mermilerin, Atej rüğgârtarile bin mum söndü biranda! Yin kölpe ömelleri bir tek bulut kapatır En uyanik kafalar sontuz uykuya yatti, Kapltalint insanlar sırıtırken bir yanda. Öshennem renklerile dolu bütün oyuklar Birer adem taşıydı bütün korkunç Kovaklar Galipler mastrretle aşyrettiler bu günü Beykude beklemeyin yollarutı analsr Ölüm. defterlerinde yayrunumın adi ver. Onlari hiçe #mttr bir kaç şöret düşkünü; Nafia Fen mektebirden Hüseyin Cahit yg yy yg yy gösteriyorlardı. Kemancı kadım- lar yaylarmı ilkbaharın verdiği ilk neşe ile mütemadiyen tellerin üstünde kaydırıyorlardı. Sıra çe - ribaşmın kızı Zelihaya gelmiş - ti, Babası kızma işaret etti. Me- liha omuzundaki şalı bıraktı.. sıç radı... Şimdi o dönüyordu.. Göğ - sü yuvarlaklaşmış, omuz başları doluşmuştu. Bronz rengi göğsünde ateşin kızıl gölgeleri oynaşıyordu. İzzet dından uzun müddet ayıramadı. Ve içinde korku, arzu, hasret, sevinç gibi hislerin birdenbire c0ş- | tuğunu duydu., Çingeneler ara - sında Zelihaya vurgun güzel bir | çingene delikanlısı" vardı. Zeliha o akşam 'ilk defa gözlerini bir ka- ' bunun önüne geliyor ve dilini gir sarhoş ediyordu.. Bir aralık Ze-- takıldı... Biraz sonra Zeliha İzze- tin önünde de dilini çıkardı ve kıvrıldı. Çingeneler buna da güldüler. Yalnız güzel çingene delikanlısı somurttu. İzzet bu şi martıklıktan hoşlanmamıştı.. O sene bahar biraz geç gelmiş ti bu köye... Tomurcuklar O yeni çatlıyordu. Ay daha kıştan kal - ma soğuk tülünü atmamıştı.. Tek tük erik baharları açmıştı.. Erik baharları baharın ilk müjdecisi - dir.. İzzet kalktı, erik ağaçlarının İ sıklaştığı tarafa yürüdü. Du- şündü.. Ne güzel şeydi bu çinge - ne bakiresi.. Bahar kadar güzel göğsü ve bacakları vardı.. Ne de güzel dilini çıkarmıştı yosma. Bu sırada bir çıkirdadı. İzzet ar- kasına döndü. Zeliha orada, kar- #ısında kırmızı dudaklarını ya - yarak gülümsüyordu. İzzet gay - dı ve Zelihayâ üzattı.. » » 4 İzzet o gece hep rüyasında çingene kızının bahar kadar gü - zel göğsünü ve bacaklarını gör - dü, Dudaklarını dudaklarına dey- dirirken uyandı. Sağına döndü, soluna döndü bir türlü uyuyama- dı. Ertesi sabah hayvanı hazırla * dı.. Güneş tozlu yolu yaldızla - muştı,, Kimsesiz yolda atını dolu dizgin bıraktı. Çingene çadırlarının yanından geçerken çadırların birinden bir kadın çıktı ve ona mendil salladı.. Atını tarlanın yanındaki bir 4ö - ğüt ağacına bağlıyarak çalışmıya başladı.. Bu sırada çiplak ayakla” nı kerpiç parçalarına vurarak bir kadın yaklaştı. Bu Zeliha idi, İz- zetin yüreği hop etti. kararak kıvrıılıyorda. Bu:şub ha »- n y LEE magma leba > icki 77 gey erer lihanın gözleri İzzetin gözlerine | 70 ! di: Herhangi bir çingene erkek ri ihtiyari bir erik baharı kopar- | Zeliha dişleri arasmda akşam ki erik baharmı oynatarak mırıl - dandı: — Siz ne kadar iyi hayvana biniyorsunuz. İzzet kıpkırmızı oldu.. Heye * canından dili dolâşarak sırf bir şey söylemiş olmak için: — Ben beş yaşındanböri hay - vana binerim. Dedi. — Bana da öğretsenize.. Bü - tün kızlar bildikleri | halde ben bilmiyorum. — Öğretirim. İzzet hayvanını söğülten çözdü. Çingene kızını belinden tutarak hayvana bindir. di. Hayvanı “dih!,, ledi. Şimdi Zeliha saçları rüzgârda uçuşa - | rak at oynatıyordu.. Vay yosma vay.. Ne de güzel sürüyordu hay- vanı., Bu sırada bir erkek, hayva- | nın dizginlerine sarılarak dur -| durdu. Ve Zelihayı zorla (aşağı indirdi.. Bu adam güzel çingene delikanlısı idi. İzzet bunu kendi- ne yediremedi. Yanına yaklaştı, çingeneyi gömleğinin oyakasın - dan tütarak sarstı: Ni — Onu niçin tahkir ediyor - sui? — Sana ne.. Sen necisin?. Hımmm... Öyle ya.. Onane idi.. Onlar ikisi de çingene idi - ler. O necilikti.. ona ne olabilirdi. Dilinin ucuna kadar gelen cümle- yi söyleyip söylememek arasında tereddüt etti, fakat dayanamadı. — Sana nesi var mı?. Ben onu — Seviyorum. Bu dört hecelik tek kelime âni bir şimşek gibi çaktı. Ve iki genç biribirlerine (giriştiler, Et - raftan çingeneler ve köylüler ko - şuştular. Halka olmuş seyrediyor lardı. Bir aralık bir bıçak parıl - dadı. Fakat İzzetin kıskaç gibi parmakları çingenenin bileğini | iğdi, büktü ve bıcak yere düştü.. Çingenelerin bir kanunu vardır. Silâhınr elinden birâkan adam | mağlâptur.. Birden genç çihgenenin başı - | na üşüştüler ve onu geri aldılar. Zeliha İzzetin tozlanan üstünü silerken onu geniş omuzlarından okşadı. ... Sonbaharın son günleri geldi.. Çingeneler gideceklerdi. İzzet de rin bir yeis içinde. çeribaşma git- ti ve Zelihayı istedi. Yalnız çin- | genelerin bir kanunu dahâ var - veya kadın bir yabancı ile evle - nemezdi. Hoş böyle bir seye köy- lüler de müsaade etmezlerdi ya; bilhassa İzzetin babası.. — Ne yapacaksın o çıfıtın kı - atnı, ben sana daha güzelini alı - tım... diyordu. İzzet kararını ver- | mişti. Onu ille kaçiracaktı.. Bir gece ay karşıki tepenin ardından | yeni gülümserken onlar buluştu - lar Zelihayı hayvanma yerleştir. di ve İzzetin sevgiden hazırladı - ğı yeni hayatlarına doğru uçtu - lar.. Zeliha yolda anlatıyordu. — Gelecek bahar tom erik ba- barları açarken bir O çocuğumuz var İzzet. — Ne güzel kadınsın sen böy- le. Geriden yalnız silâh O sesleri duyuluyordu. Darülfünunlar ara- sında talebe müba- deleleri Avrupanın muhtelif memle « ketlerindeki talebe birlikleri aras sında son zamanda uzunca mu * habereler cereyan etmektedir. Bu muhaberelerin esası . gerek sömeatr tatillerinde gerekse bü - yük tatillerde muhtelif memle - ketler talebesinin mübadele edil - mesi meselesidir. Böylece beynelmilel talebe ve gençlik arasında bir bilgiçlik ve tesanüt husule getirilmesine gay» ret olunacaktır. Şimdiye kadar Fransa ve İngiltere, Fransa ve Belçika talebeleri arasında bu su- i retle mübadeleler yapılmıştır. Ge- çen sene mühim bir miktarda Fransız talebesi Alman talebeleri ile mübadele edilmiştir. Bu suretle mübadele olunan talebeler gittikleri o memlekette yerlerine gönderilen talebenin as ileleri arasında tatili geçirmekte ! ve onlar tarafmdan kendilerine | öz evlât gibi bakılmaktadır. : Bu usulün bütün Avrupada © yâvaş yavaş taammümünden çok faydalar bekleniyor. Bunün için talebe birliklerini bugün en çok alâkadar eden meselelerden biri budur. Oksford-Kembriç Avrupanın Fener - Galatasarayıdır Memleketimizdö bir Gülütüse- ray « Fenerbahçe rekabeti olduğu gibi (İngilterede de münevver gençliği iki büyük kısma ayıran mühim bir rekabet mevzu var - dır ki o da Öksfort ve Kembriç | darülfünunları arsımdaki 2ddi- © yettir. Oksfort ve Kembriç da- 5 rülfünunlarında okuya ( gençler yalnız sporda değil her noktada si biribirine rekabet eder ve biribir- lerile o mücadelede Her iki darülfünunün kendine has bir modası vardır. Gençlik Bun - lardan hangisine taraftarsa onuh modasını takip eder. Bir vakitler bizde de taamiim etmiş olan Çar- leston moda pantalonu Oksfort darülfunu talebesi ortaya atmış ve buna mukabil Kembriçliler dar pantalon modasını İcat etmişler - di Oksfortlularin taktığı kravat « ları Kembriçliler takhaz, Kem» | briçlilerin giydiği spor gömleğini Oksfort yanına yanaştırmaz. İngilterede gençlik arasında görülen bu rekabeti Fransada gö- remeyiz Fransada Darülfünun ta- lebesi daha hoppa mizaçlı olmak- la beraber her şube kendi saha - sınnda teferrüt iddiasında bulu - nur. Fakat bu iddin modaya ve | spora kadar gitmez, ancak nü» | mayişler şeklinde tezahür eder. Paris darülfünununun muhtelif şu belerine mensup talebenin nüma- Yiş için kendilerine mahsus obir © Meselâ e - debiyat fakültesi talebesi yolda | yürüyüş şekli vardır. zait işareti şeklinde dizilerek yü- rürken politeknik talebesi mü» “ / selles şeklinde yürürler. Talebe « nin herhangi bir vesile ile büyük nümayişler yaptıkları zaman ge niş bulvarlarda bu şekillerle şü » © Yâzan : Daruşşafaka Hisesi Ihsan Lâtif rümeleri garip ve cazip bir man zara teşkil eder, Per < gi fi « - iğ 2 "i v