© kalım ağrıyor sakalım! 5 Diğer taraftan haber aldığımıza 5 Tamşuvar takımile iki maç ya- Hacıyvat — (Perdede kendi kendine çenesi bağlı inler): Aaah. Aaah.. Ah! Karagöz — (Pencereden) Ne o Hacıyvat, sancısı tutmuş sütçü bey giri gibi ayakta ne inleyip duru -| © yorsun? Hacıyvat — Ah Karaşözüm, sa- Karagöz — (Hayretle) sakalın “mı ağrıyor? Ağrıyorsa git, berbe “re tıraş ettir! Hacıyvat — Berber işi değil bu Karagözüm, doktor işi doktor! Karagöz — Öyleyse koş Hulüsi © Behçet beye, senin o sipsivri sakalı şerifini ültraviyole ile güzelce bir Ptülesin! Hacıyvat — Ulan hiç sakal ü - “tülenir mi? © — Karagöz — Ütülenir ya! Inan- “ mazsan git, meşhur sakallı Celâl - a ay Hacıyvatın hastalıkları Yahut Karagözün reçetesi bari doktorun bu reçetesi hanıma iyi geldi mi? Karagöz — Hiç gelmez olur mu? Birebir geldi ve hemen has - talığı bıçak gibi birdenbire kesip attı! Hacıyvat — Ah karagözüm, bi- liyorsun ki bugünlerde bizim ev « Gekilerin de sinirleri üstünde. si - zin hanımın reçetesi onlara da iyi gelir mi dersin? Karagöz — Tabii, tabii... Ayni reçete onlara da birebir gelir! z Hacıyvat — O reçetede ne gibi ilâçlar yazılıylı bakayım Karagö « züm? Karagöz — (Cebinden bir kâ - ğıt çıkararak okumıya baslar); 1 — Pozyon mantoyal. 2 — İskarpin dö potasyom. 3 — Çorap sülfrik, 4 — Siro dö şapo, “den sor! Hatta, toprağı bol olsun, rahmetli Tolstoy gibi, Hintli şair Rabindranat Tagor gibi, Bernar Sov bibi dünyanın en meşhur ka -| > basakalları bile ütületirlermiş!! © — Haciyvat — İyi ama Karagö -| > züm, biliyorsun ki bendeniz bu - “günlerde pek kokozum.. Sakal ü - | tösü için doktora verecek vizite | . param yok! Karagöz — Hadi, hadi, sıkı) - “ma, Hulüsi Behçet bey oğlumuz z ı değildir, benden bir se - Jâm sarkıt, seni de benim gibi eski tarifeye tâbi tutsun! © Hacıyvat — Eski tarife hangi» si? ; Karagöz — Canım, hani eski - den doktorların haftada bir mec - “cani günleri vardı ya! Hacıyvat — Lâkin Karagözüm “ben skılırım. Bahusus doktorların | “ücret meselesi mevzuubahis oldu- ğu bu sıralarda. İ Karagöz — (Pencereden aşa - Zıya atlıyarak): Hacıyvat, buda - ıiğın lüzumu yok! Malüm a, ar yılı değil bu, kâr yılı! Benden ib - yek al be! Biliyorsun ki, biz artık | ce yıllardanberi bütün hastalık - | senli benli olduk. Daha dün, deki son kavgadan sonra sinirle- bozulan bizim hanımı: Mazha: “Osman beye götürdüm. Adamca - Bız, İyice baktı, muayene etti ve | nen reçeteyi dayadı... Hacıyvat — Aman Karagözüm, p* Bir ecnebi takımı mı geliyor? göre Romanyadan Tamşuvar ta - kımının önümüzdeki hafta şehrimi | ze gelmesi ihtimali vardır. lacak ikisinde de Fenerbahçe oy tır. Manahaza Fenerbahçe - 'nin İstanbulspordan bir kaç oyun- cu alarak muhtelit bir takım halin sahaya çıkması da muhtemel - Romen takımile yapılacak maçla n günleri tespit edilmiş değildir. nın birinci ve üçüncü günle ri yapılması ihtimali olduğu gibi yramm üçüncü Pazar ve ertesi Dum günleri yapılması ihtimali vardır. Bu takdirde öbür cuma- yapılacak Fenerbahçe — İstan Hacıyvat — Ayol, bu ne biçim reçete Karagüz? Karagöz — Buna bayram reçe - tesi derler Hacıyvat! Bayram üs « l tü başlıyan kadın hastalıklarına bundan iyi reçeteyi lokman hekim bile yazamaz! Hacıyvat — Karagöz yoksa sen bunları da mı meccanen yaptırı « yordun? Karagöz — Ah, Hacıyvat, eğer onları da meccanen yaptıracak bir yer bulsaydım işte o zaman key - fim tamamdı! Hacıyvat — Karagöz, hazır !5f açılmışken, sana bir şey sorayım: Bugünlerde nedense bizim kayın - valdenin çenesi pek düşmüş.. Aca- ba onu hangi doktora götürsem i dersin? Karagöz — Hacıyvat, onu sey Guraba hastahanesindeki dişçi A- rif beye götür de alt ve üst dişle « rini iyice biribirine lehimlesin, yok sa kabil değil, o düşen çene kolay kolay durmaz artık! Hacıyvat — Bir müşkülüm daha var, Karagöz! Bana bu günlerde bir de kaşıntı ariz oldu. Hele ak - şamları eve gidince boyuna sır - tım kaşınıyor, buna çare? Karagöz — Daha ne istiyorsun ulan sivrikoz? Böyle bayram üstü züğürt kalıp ta pis pis düşünmek - lense uyuz olup tatlı tatlı kaşın - mak bin kere hayırlıdır!. Osman Cemal mmm ibtikârı tetkik komisyonu Vilâyette müteşekkil, ( ibtikârı tetkik komisyonundaki belediye azası Sadi Beyin bazı işleri dola - yısile Suriyeye gitmesi üzerine ko- misyonun toplanması gene müm - kün olamamaya başlamıştır. Bu komisyonun en çok değişen uzvu belediyeden intihap edilenlerdir. Sadi Bey de sekizinci olarak se - çilmişti. Bu vaziyet üzerine vilâ - yet tekrar belediyeye müracaat €- derek komisyona yeni bir âza se - çilmesini istemiştir. Komisyonun tetkik ve bir karara bağlıyacağı iş- arasında şeker ve ecza meseleleri de vardır. Ecza meselesi üzerinde komisyon tarafından bazı nokta - | lar hakkında vekâlete müracaat | olunmuştu. Cevap gelince komis- yon, bu işin salâhiyeti dahilinde o ulİspor maçının tehir edilmesi lâ- tim gelmektedir. lup olmadığını tayin etmiş olacak- tır, VAKTI çin yapılamıyor Para yok, ihtlâf var milletler cemiyetinin varidatı yüzde yirmi beş eksildi Cenevrede toplanan milletler cemiyeti, bir zamandan beri “Mil - , nammı taşıyacak bir bina yaptırmakla meşguldür. Bu bina onun daimi karargâhı o - lacaktı, Fakat bu bina henüz ya » pılamadı. Hatta iki üç seneye ka - dar da tamamlanamıyacağı anla - şılıyor. Çünkü milletler (o cemiyeti bu inşaatı tamamlamak ve oraya nakletmek için lâzım olan 1 bu - çuk milyon isterlini vermekten âcizdir. Milletler cemiyetinin bu binası, altı ay evvel bitecekti bile. Temel- leri çoktanberi atılan bu bina bugün biraz yükselmiş bulunuyc *. Cenevreye birkaç kilemetre uzak- ta olan bu binanın etrafı, civarı bomboştur. Geçen iki senede milletler ce - miyetinin varidatı yüzde yirmi b derecesinde o eksilmiştir. Sebep, cemiyete dahil olan devletlerin ta- ahhütlerini vermemeleridir. Bunun üzerine milletler cemi - yeti tasarrufa başlamıştır. Cemiye- te olan taahhütlerini ( veremiyen devletlerden biri Meksikadır. Fa- kat bu devlet de, taahhüdünü ve - rememek vaziyetinde kalmaktan sa cemiyetten çekilmeyi tercih et « tiğini söylemiş ve çekilmştir. Milletler sarayının inşası da, milletler cemiyeti azası arasmda bir sürü rekabetlere, kıskançlıkla - ra sebebiyet vermişti. Onun için dünyanın her tarafındaki mimar - lara müracaat olunmu$, mimarlar da türlü türlü plânlar yapmışlardır. Mimarların plânları tetkik edil. dikten sonra binaya tahsis olunan Perle du Lac parkinın kâfi gelme- diği anlaşılmış, onun yerine Aria na parkının alınması kararlaştırı!- mıştı, Bunu müteakip hazırlıklar baş- lamış, yığın yığın malzeme gön - derilmiş, fakat toprağın altında su bulunduğu görüldükten başka yapılan plânlardan seçilen dokuz Milletler sarayı »i- Zamanımızın en büyük “devletadamlarından biri 22 Könunusani 1933 Türkiyede büyük değişiklikler : Fesin ilgası -Lâtin harfleri- Ecnebi düşman- lığı varmı ? - yeni fikirleri Brükselde çıkan .Indepen - dance Belge,, gazetesi Türkiye - den bahseden mühim bir makale - | neşretmişti. Bu makalenin tama - mını elde ettiğimiz için alıyoruz: Bu günlerde garbi Avrupada, Türkiye Cümhuriyetinin son on sene zarfında vücuda getirdiği terakkiyatla çok alâkadar olun - duğu bu sırada vazifeten bu me:n- lekette uzun müddet bulunmuş ol- duğundan dolayı memleketin va - ziyetini lâyıkile bilen bir vatan - daşımıza tesadüf etmek bahtiyar - lığına nail olduk. Bize Türkiye hakkında bir çok intibaatını söy - liyen M. Louis Leclercg 1928 se- nesi bidayetine kadar Ankarada Belçika sefaretinin yüksek vazi- felerini ifa etmişti. Eski idareye ait sulistimallerin men'inden münfail olan eşhasın bazı ecnebi gazetelerde hüsnü kabul gören ten kitlerinin mahiyetini, Mösyö Lec- lereg büyük bir Belçika gazetesi vasıtasile teşrih ve tavzih edebil - diğinden dolayı müftehir bulun - duğunu söylüyordu. Ecnebi mallarının memlekete ithal edilebilmesi için ancak iki misli ihracata tekabül etmesi lâ - zımgeldiği hakkında hükümetçe yeni bir nizamname neşrolunması- nı memlekette (bir ecnebi düş“ aynen manlığı nişanesi gibi telâkki edi “| lip edilmiyeceğini kendisinden sor duk. Dedi ki: — Ben, Türkiyeden ayrıldıktan sonra Türk lirasının istikrarını te- min için bir tedbir ittihaz edilmiş- ti. Maahaza bu nizamname feshe- dilmiştir. — Şu halde bu meselede ecne- bi düşmanlığına delâlet edecek bir iz bulmak çok güçtür. — Bilâkis fesin ilgası gibi ak - tanesinden hangisinin kabul edi - leceği kararlaştırılamamıştır. Bir taraftan birçok © paralar harcedilerek toprağın altındaki sular kurutulmuş. Fakat ikinci mesele kolaylıkla hallolunma - mıştı, Dokuz plân yapan dokuz mi- mara birinci mükâfatlar verilmiş ve bu dokuz plândan bir plân vü - cuda getirmek için bir komite teş- kil edilmiştir. Komite senelerce uğraştı. Ve ne tcede bir plân vücuda getirmek i- çin 800,000 altın ofranktan fazla sarfedildi. Komite çalışırken Oo müzakere salonunun dört köşe mi, yuvarlak m», oval mı, olması tam dokuz ay müzakere edilmiştir. Milletler arasında anlaşama - mazlıktan doğan bu ihtilâflar ne- ticesi olarak beynelmilel en bü - yük müessese sayılan milletler ce- miyeti eski bir otelin dört duvarı ile ahşaptan koridorlarla ona bi - tştirilen evlerde çalışmıya mecbur oluyor. Yeni telefon tarifesi Yeni telefon tarifesini tespit e- decek komisyon, dün belediyede ikinci toplantısını yapmıştır. Bu husustaki tetkikler, daha bir müd- det devam edecektir. sini ispat eden deliller Türkiyede garplılaşma arzusunun en bariz bir tezahürüdür. Ayni bu kabil daha pek çok şeyler tadat olunabilir. Türkiye hükümeti ka- dim idare zamanında memleke - tin teşrii cihazına hâkim olan ve kur'anın ahkâmından istihraç / edilmiş bulunan eski kanun kuv - vetlerini kaldırmış ve bunun yeri- | ne İsviçre, İtalya okanunlarından mülhem yeni ticari, medeni ve ce- i zai ahkâmı kanuniyeyi kabul et - | miştir. Yeni alfabenin gayet vâsi / ve medeni bir şümulü vardır. Ev - i velce arap harflerile okuma ve " yazma öğretmek için iki sene lâ- İ zumdı. Şimdi ise iki ay kâfidir. Iş- te bu keyfiyet matbuatın intişarı - ni teshil ve temin etmiş ve yeni fikirlerin şayanı hayret bir suret- te inkişafına hadim olmuştur. Ay- ni zamanda maarifi umumiye in - kişaf etmiş ve yeni meslek mek- tepleri küşat edilmiş ve Ankarada bir rasadatı havaiye merkezi tesis olunmuştur. İhsai meselelerle işti - gal etmek üzere Brükselden cel - bedilen vatandaşımız Mösyö Ja - kar tarafından tanzim edilen ista- tistik umuru zikre şayan değil mi- dir? Bu meyanda Türkiye - Belçi- ka arasında dostane münasebatın idamesine büyük hizmetleri do - kunan vatandaşlarımızı da zikre- debiliriz. Diğer cihetten iktisadi ıslaha - İtin zikrini de ihmal etmemek lâ « zımdır. Milli sanayiin vücuda gel » i mesini teshil eden birçok tedbirler ittihaz edilmiştir. Bilhassa bu nok- ta! nazardan İzmit körfezinde, Kartalda Belçika sermayesile bir çimento fabrikası inşa olunmuş - tur. — Bütün bu ıslahat esas mahi- yetlerine rağmen birkaç sene zar- fında nasıl vücuda getirilebilirdi? — Bu ıslahat büyük oOGazinin teşebbüsleri mahsulüdür. Bunlar Gazinin gayri kabili inkâr olan a- zim ve nüfuzile vücuda getirilebil- miştir. Reisicümhurun direktifleri- ni büyük bir merbutiyetle ” tatbik eden yeni fikirli heyeti vekile rei- si İsmet paşa da Gaziye tamamen müzaheret etmektedir. — Rusya ile Türkiye arasında mahrem bir itilâf hakkındaki ri - vayet doğru mudur? — Mübalâğa. Vakayie ademi vukuf. Türkiyenin omücadelei milliyede ve Cümhuriyetin tesisin- de Ruslardan gördüğü müzahereti unutmamak lâzımdır. Bundan ma ada Ankara hükümetini ilk defa resmen tanıyan ve o zaman küçük bir şehir olan payitai ta birinci se- firi gönderen de Ruslardır.... “ — Bir sual daha: Sulh mesele» sine karşı Türkiyenin vaziyeti nes dir?.. — Türkiyenin sureti kat'iyede sulhperver olduğunu tahmin edi - yorum. Yakın ve uzak komşuları olan Rusya, İran, Yunanistan, Bul- garistan, İtalya ve Fransa ile Tür- kiyenin aktettiği muhadenet mi * sakları sulhperverliğinin en bü - yük delilidir. 1911 den 1922 senesine kadar hali harpte olan oTürkiye ancak ! sulh zamanında memleketin iktı « zamanda | satça tevhiz edilebileceğini tama men müdriktir. Maahaza iyi bir ordunun ehemmiyetini de takdir ettiğinden orduyu terakkiyatı fen niyeye göre yükseltmek için lâ - zımgelen fedakârlığı yapmaktan geri durmamaktadır. — Demek oluyor ki, sefir haz- retleri, Gazinin idaresi — altındaki Türkiyenin mukadderatına iti - mat buyuruluyor? — Tamamen. Ve fikrime na * zaran zamanımızın en büyük bir devlet adamını yaratan fevkalâde müşkül vaziyetlerde bir milleti diriltme ve yükseltme eserini mu - vaffakıyetle başaran Mustafa Ke- malin şahsiyetini lâyıkile takdir güç bir iştir. Düyunu umumiye binası Boş duran düyunuumumiye bi» naşına son günlerde Maarif mü - dürlüğile defterdarlık talip olmuş- lardı. Evvelce bu binanın kendisine tahsisini istiven belediye, bunun üzerine dahiliye vekâletine müra- caat ederek, eski talebini tekrar : lamıştır, z gi as SBE EYASELER SELEF gz ağ l i