vuik N v OLE ; —16 Kânunusmni 1933... AAKli'ım edebi tefrikası a CANIM AYŞE U Selâmi Izzet endi. | sahip ölmânın yegâne çaresi bu - Zr laz Krş Knk | dr Yoksa ya See ya başla bi ep ma z m : A'lantik vapurunun yanması Üzerine Vapurlarda Elektrik tesisatının Ni 16 Papas mekteplerinde, tedrisat, mülâyim ruhlu ve mubite uygun ” v i istiyo » İrine varacak.. Canım gibi sevdiğim ü olacak yerde, tersine ekseriyetle Me Akıl iv bu kızı göz göre göre elinden ala- ik FM köhne terbiye usullerine istinat K caklar.,, Büyük vapurlarm Rİ amalimdir. Orada seli ve mu» Pe ör âlim, <p akıl ve: | Piyano susar susmaz hemen 40. | Manlarda Atlantik geitisinin bat - | akemeden ziyade hafızaya mü - halde değilim. kağa fırladı, postaneye koştu, ka -| Masına sebep olduğu gitiedilen racaat edilmektedir. Gramer ta - ep pıdaki kutuya mektubu attı. maas kkayakaa len Kemali kolundan tuttu, biraz ev-| Bu mektup sayesinde Ayşeye: kz be ii il py tulmaktadır. Tarih hemen he « e ür ii ir . Yel biçare Senihin aşkını mırılda - yel sevgili karıcığım! diye- ama a men sadece bir zamanlar ilmi gi - dığı köşeye ve > Bu suale, Atlantik yangını tah. | bi gösterilmektedir. e ra ağ i NE kikatı münasebetile, bir kaç gün- Coğrafyada, fransızcayı 20r anlıyan altı, sekiz yaşmdaki ço - ! cukların — Avrupanın ne oldu « ğunu bilmedikten başka payrtaht kelimesinin mânasından bile bi - denberi müspet bir şekilde cevap yermek kabildir. Gemi inşaat ve techizatina mü- teallik bir çok tedbirler arasmda Ayşe, sinirli sinirli, elbisesinin bit kıvtimıni bükerek sordu: — Ne dersin, evleneyim mi? Kemal soğuk kahlılığını muha - Cevap — Ver bakalım müvezzi başı. — Al bakalım kalfahanım. faza elti l Fransada, bir çok injaatı ve A *| haber oldukları halde — Avrupa — Kiminle? — Kime mektup? kineleri tetkik ederek sağlamlığı | hükümet merkezlerinin İistesini — Sönihle, - Kemal beye. hakkında fenni taporlar veren Ve“ | ezber saydıklarını işittim. Fikriyar bir müddet zarfı elinde evirip çevirdi, puluna baktı, sonra Kemalin köşküne doğru yürüdü. Tarhlar, azaçlar, güneşin altın da pırıl pırıl parlıyordu. Etrafa çi- çek kokuları yayılmıştı. Hafif, tat: lı, serin bir rüzgâr esiyordu. Bahçıvan uzaktan seslendi: — Kalfa, hava ne güzel değil mi? — Çok güzel, cennet gibi... Bahçıvanla gevezeliğe koyuldu. Fakat Kemal pencereden Fikriyarı ve elindeki mektubu görünce ses- lendi; — Dadı nedir o mektup. — Maftup işte., rita mücasesesi, şu şartları da koy» muştur; 1 — Elektrik kabloları, haricen çelik örgülü bir boruyla muhafaza edilecektir, 2 — Gemilerin boylu boyunca uzanan dar geçitlerde kabloların bir araya gelip de, ayrılacakları köşelerde, kablolar tahtadan ta » kozlar üzerine konularak, geminin madeni kısımlarından tecrit edile» cektir. Halbuki yapılan tetkikatta bu | lara ehemmiyet verilmemiş ve tatbik edilmemiş olduğu mey- dana çıkmıştır. Bir gemiyi teferrüatile gezenler, geminin boylu boyunca uzanan Edebiyatta Cezvitlerin, La - zaristlerin büyük kolejlerinde ol - duğu gibi tedrisatı daha yeni o - lan Firerlerin kolejlerinde de ta » lebelerin ellerinde, müelliflerin eserleri yerine ezber edindikleri tahliller, muhakemeler vardır. Hiç bir şahsi buluş, hiç bir zati muhakeme yoktur. Hep bezir“ lanmış bir takım fikirler... Hep mihaniki bir ezberleme. Bu din telkinatında mutat tar - zın, din haricindeki derslere de teşmil edilmesinden doğmuş bir haldir; mukaddes metinlere hür « met, “hakikat,, ım dimağa hariç « ten geleceğine kanaat itiyadın « Kemal gülümsedi. Bir türlü Se nihi rakip âddedemiyordu. 5 Bunun için, endişesiz cevap ver- A; »— Canmm istiyorsa evlen. Ayşe boynunu büktü. Hazin bir sesle: «— Carım istiyor, dedi. — Evlen dedima. — Ne yapayım, başka çarem yok. İçimi kemiren derdimi avut - mak için evlenmek istiyorum. Ev- lenirsem belki teselli bulurum... Yoksa bu #zaba, şimdiki ıstıra bıma tahammül edemiyeceğim. Kema! iliklerine kadar ürperdi. Bugüne kadar Ayşenin böyle bir yeisini görmemişti. Bu sözler sa - — Kime? ei vi , mimiydi. Ayşe, denize düşen yıla- | |. ii ö — Ça be dan mütevellittir. Bu, dini ted - bei dedikleri gibi, Senih)” — Gürtee, 4 ga İn 4 ğe rr gn ali eden bi Gdiiğe b - Senih, birdenbire, kuvvetli bir | yorum. zem; in ana Mİ nevi daliğkelirile çoğul rakibi oluvermişti. Kemal yarı yola kadar çıktı. | olduğu gibi otomobillerde de, ce da “fikirler müdavelesi,, ismi ve « Genç adamın kalbi çarpmıya | Me'tubu ald. reyanın geri dönmesini madeni kı- rilen temrinlerde hazır bulun - başladı... Soğuk kanlılığını muha-| Gzeinde Mest pulmu Kahire | sımılar temin eder. dum. Bundandaha garip şey faza etmek için hayli güçlük çek * damgasını görünce ssrusdrı Şimdi farzedelim ki: olamazdı: o Muallim tarafından bi Fikriyar farka vardı: 1 — Kamaraların vantilâtör ve | tayin olunan iki talebe sınıf orta - — Hayır Ayşe, sen, teselli bul *| ildınbam apihdn ci lâmbalarına cereyanı bir kaç am - | sına doğru ilerler. Biri elinde, mak için, sevmediğin biri ile evi» dun? 5 N perlik küçük kablolarla verilir, bir sepetin içinden rastgele çek - 2 — Yahut bir veya iki kamara- nesek kız değilsin. Ben seni bili - da, harici madeni zarf lâmbaya tiği bir kâğıttaki ilk suali, mey - rim; #en yüksek ruhlu bir kızem. —Bi İma dun dad Bir şey olma:lın dadı. dan okurcasma bir tavırla yüksek Ayşenin de kalbi çarpmıya baş:| (Kö şe girdi. , | veya vantilâtöre fena eklenmiş ol: | sesle irat eder. Diğeri cevap ve » adı, Me'tubu açmıya cesaret edemi | duğu için iyi tecrit edilmemiş ol “| pir, ik sual ve cevabı, an - Bu güne kadar, Kemali kendine | yordu. duğundan geminin madeni kısmı- domima ile yeni bir takım sual ve Matıkömun, mah'âmiyet kararı | na temas eder, bu derecede yakin hissetmemişti. hn okunur; fakat kendi hakkında ve-| 3 — Ve yahut; büyük bir kablo Bütün Kemalin sesi onda izdivaç arzusu cevaplar takip eder. bunlar, tavırlar hitabet tarzı ev - bırakmadı. Hele Kemal: rilen karar, bize kedisi akya: | a ani hell, takonlar| velden tanatm edilmiştir. Bu — Dur bakalım, henüz on dö -| caktı. imiriida > ve hari- | birbirile cenk eden, birbirini taz - Yaşındasın, biraz bekle... Acaba dayısı ne yazıyordu? <i api e Mere müs —————— — olmay, Zi zaman, sevincine PAYAN| | Bir buçuk aydanberi feci bir sa-|1e" cereyan kesilmesi olur- zamanda mütenddi. erlere veril bırsızlık içindeydi. Ne eri mek şartile konulabilir.. Me devam etti: bel İyi ve müspet bir cevap alacağı"| | Büyük kablonun harici arması Buna .. de mıdır?. pe hal ii in İlk tali : ri Sn nik Gimiyor. aklma hep fena bir tansiyon altına girer, ve kendi. zn o! > gare vardı > izdivaç g,.: Sirkinlerdir. Böyle bir | ç tera geyler geliyordu. si gibi tahta taközlar üzerinde bu, | J» 19497lar: kaldırmak. Şüphe YAÇ Sana yakışmaz be - ini o zamanda tel yanmak hâdisesi o- Ayşe gözlerini er İntizar sahiden yanmaktan lunarak geminin madeni kismın « lacaktır. Yalnız doğrudan doğru - “Alam akaslalieimihee | AKM den sez elinin elinikla “za -| va olacağı ilk çarem; kayt bir met ekte Sml şii Bunun acısını çekmişti. ber, are m tecrit edilme- “Okun, e al a | ) vemet unmıy: Kemal gülmeye çalıştı: (Devamı var) ata EEE ra tansiyon al- caktır, ve o zaman elli amperlik — Falcılık mı edeyim? aaa Ganyan kablolu değil, 500 veya 1000 amper ola - . El ya.. esası easers! nin Rİ harici madeni ç “İ cak, ve “fusible,, ler yangın çık- — Ver elini, Sadak ai fitir — ının tema- | madan evvel eriyecektir. İİ sile kapanabilir. Halbuki bunlar ısınır, kızar ve bu sefer tecrit va- zifesini yapan takozlar kamarala - İl ren kaplamaları tutuşur, ve ayni zamanda bir çok noktalar da tu - Ayşenin küçücük elini aldı, par- |: maklarını avucunda dolaştırarak: İİ —Yakın zamanda evlenecek ve.. Mes'ut olacaksın... j Bunu samimiyetle mi söylüyor- |5 dü, yoksa onu Senihten uzaklaş - |İ mı istiyor?.. Ayşe bunu an- İli Yamadr. Şunu da söyliyelim bu bir naza- riyeden ibaret değildir. Pazar gü- nü, bir fabrikada yapılan tecrübe» iler bunu isapat etmiştir. Büyük va purlarda olduğu gibi bir elektrik techizatı üzerinde tecrübe yapıl - mış ve yangın ne zâman tam ol- muşsa “fusible,, ler erimemiştir .. Tavyareye verilecek ! AA Vaset Edns iş) tuşur. 4 Şunuda kaydedelimki hiçbir İİ “Fusible,, erimiş değildir, çünkü | çelik kısımları ısıtan cereyan nis - Istanbul Müftülüğünden : Hava #* kuvvetlerimizin İolâ ve twakkisi için Bu esnada biri piyanoya oturdu. |fi her türlü müavenetin ifası vatani va: $ hafiftir, elli am dar , | Hattâ bu tecrübede “Atlantik,, ge- Kemal, Senihin kendilerine doğru i niye İon a | yi kereye ka ir misi yangını tahkikatine memur #eldiğini görünce, Ayşenin beline |i iü aden sadır olan ea #İ| ible,, lerini eritebilmek için iki birisi de bulnmuştur, *erıldı, dansa başladılar, ad Gitir ve zekâr ile Ül yüz amper lâzımdır. Binaenaleyh, böyle meselelerin Uçar gibi dansediyorlardı. ş mükellef bulunanların Tayyare Cemi- İl o Binaenaleyh, bugünkü vaziyete | önüne geçmek için gösterilen ça- düşünüyordu: ni yetine yardımda bülenms'! a7 Ve İİ göre, tansiyon altında bulunmıyan | renin basitliği kolayca ispat edil - “Meketünbz göndermeliyim. Boş /üi ilen olun İİİ kablolara bile, ateş ancak, ayni| miş oluyor. zi Yi e) Pre tereddt ediyorum. Ayşeye A N Türkiyede ecnebi mek tepleri nasıl açıldı ? smmm il nl ş yik eyliyen iki fikir değil, birbi İ rine cevap veren iki hafızadır. Temrinin sonu halkın “— talebe « lerin demek istiyorum «- alkışla » rile selâmlanır. ; Bütün bu müesseselerde mual » lim yalnız bir talebeye hitap 6 « der. Sınıf istiçvaba asla katiştı. rılmaz. Bir noktayı aydınlat , bir hakikati elde etmek için bir likte araştırmalar hiç yapılm Her ne vakit talebeden birine & « lıştığından başka bir tarzda tual sordumsa muallim heme müdahalede istical ediyor ve © suali kitapta tayin edilmiş olaf şekilde tekrarlıyordu . Hattâ pek çok vakit te çocuğun cev önüne geçiyordu. Ve ne kadai çok defalar sorgularım talebeler den ziyade muallimleri hayreti bıraktı idi...... On, on üç yaşın « da otuz kız çocuğundan mürek kep bir sınıf karşısında cebimde saatimi çıkararak ancak içlerin “ den üçünün ve yahut (dördünü! zorla saatleri okuyabildiğini gör düğüm vakit muallim hayret için « de ve sualimin çocukcalığına mu « halif görünüyordu. i Başka bir yerde, çocuklara ev * lerinde kullanılan tenvir & dair sorduğum ve kendilerini fi « kir ve müşahedelerini izhar et tirecek surette petrol, yağ, gaz» dan bahsetmiye mecbur ettiğim vakit muallim: “Efendi, bunlar derste yoktur., diyerek karışı « Bir “Sör,, mektebinde tab'anm. krallara karşı vazifeleri hakkın da ne talebenin ve ne de mualli « min anlamadığı belli olan bent okunduğunu işittiğim zaman muaİlime bazı tavzihlerde bulun masını rica etmiştim; buna karşı Şu cevabı almıştım: “Metin izah etmiyorum; çünkü çok za man tutar,,, Kıraat dersleri bile pek köhne bir halde kalmıştır. Mekteplerin bir çoğunda her çocuk bir satır © kur, satırın sonunda rahibenin el vurması duyulur, ve sonraki devâm eder; bir su ki, asla bir ibareyi tekmilliyemez, ve hattâ bazan bir kelimenin or tasında kalır; vebu suretle metinden bir şey anlıyamaz. Beden terbiyesine gelince, o papas mekteplerinde pek itinalı bir yer sahibi buldum; vız bir cihette istisna gördüm: Sih hat ve temizlik endişesi o mües « seselerde, bugün her yerde ri olduğu üzere banyolara ve malara kadar varmıyor. Yatı mekteplerinde banyo ve duş sa lonları yok; tesadüfen olsa bile bırakılmış.. Buna karşı hayreti « mi gören bir baş papas bana şu cevabı verdi: “Fakat ndim, Ne vakit tabip bir talebeye b tavsiye ederse onu dışardaki esseselere yollarız.,,, Onu ikna e demedim ki: Banyo umumi kaide olmalıdır. Ve bir tabip ta - lebeyi ancak bu kaideden istisna ettirmek için karışmalıdır. 2 Nafi Atuf (Devamı J (1 Bü yazının Maştarafları dünkü evelki günkü sayılarımızdadır.