ŞT A A ŞA RE Amerikalı gencin dünkü konferansı Cenup kutpunun keşfi şimal kutpundan güçtür. Uzaktan bir ziya gibi, bir güneş gibi görünen şey bir buz dağı imiş.. e gelen # yi | DME Kendimiz de cevaplar ve jrerek hayatımızdan haberler gön- ilini | deriyorduk. Kışın kutup çok 80- r. ğuk olduğu halde yazın güneşin ha ahatini dün da -| rareti sıfırdan yukarı olarak Fah- ! yordu. Evet tamam yüz yirmi de - rak cenup kutbü büyük bir kara|rin harareti tahtessıfırdan yukarı parçasıdır. Şimdiye kadar keşfe - | çıkamıyordu. dilmeyen kısımı da Amerika ve| Bunun fiziki vaziyeti omalüm. Meksika erazisinden çok genişitr. | Güneşin şuası beyazlar üstünden Şimal kutbünü keşfetmek c muntazaman kayıyor. ve yerlere ba gö: Iki daha kolay görülür. | tesir etmiyor. Eğer bu vaziyet hâ - Çünkü al kutbünün yakınma | sıl olsa idi. yerler eriyecek ve biz- "kadar gemi ile imkânı ve | de açıkta kalacaktık. "medeni memleketlere yakın olma | O Yazm harareti hakkında size bir “sı birdenbire insanda böyle bir ze «babr uyandırır hakikatte de böyle | jdir. Şimal kutbü seyyahati cenu - | müz örtüler soğuktan muhafazala “ba nazaran çok daha kolaydır. rı için değil güneşten yanmamala * Cenup kutbuna şimdiye kadar |rı içindi. Köpeklerin çenelerinin Şarkentlen, Amontsen ve kaptan | altında da yanık alâmetleri arada Skot seyahat yapmıştı. İ sırada meydana çıkardı. Bizde * Şarkentlen kutba 50 mil kadar | arkadaşlarla beraber buzlar üze - yaklaşmış fakat açlık tehlikesine | rinde oturarak güneşe karşı 80 - maruz kalınca geriye dönmüştü. bp güneş banyosu yapardık. 1911 de Skot ve Amontsen yap- | Fakat birdenbire bir bulut güne - ,tıkları seyahatte kutba kadar 11 | $in önüne gelirse.. Gölge gibi olan mil yaklaşmıştı. İ yer tahtessıfırdan soğuk vaziyete » 1928 de kumandan Byrd evvel- | hemen girer. ki teşebbüslerden istifade ederek | (o Giydiklerimiz yündü. Fakat tah sefere başladı. Bütün asri ve fenni | tessıfır 20 den aşağı 60 dereceye vesaitten istifade etti. Yanına tay. | düşünce geyik derilerini ve ağır rans salonunda şöy | renkeit 120 dereceye kadar çıkı -| — Şimal kutbünün aksine ola «| rece. Fakat havanın harareti ve ye | malümat vermek için şunu söyli -! yeyim. Köpeklerin üstüne örttüğü» | Neyzen Ih- san bey (Baş tarafı 1 inci sayıfamızdadır) | sidir. Babam, allah rahmet eyle - sin, bestekâr Şevki beyin en iyi ar kadaşlarından birisiydi, sık sık bu luşurlardı, Musiki sohbetlerini vi fasıllarmı kulak misafiri (olarak ŞERBURG, 5 (A.A.) — Bir ro- icesi olarak 317 de ney çalmıya| çalışmaktadır. Gemi yana doğru| başladım. Bir iki sene sonra da. | pek ziyade yatmıştır. Teknenin su | bilâhare Darüttalimi (o beraberce | almağa başladığı zannedilmekte - | kurduğumuz, Fahri, Nazım ve ke-| dir. mani Ömer beylerle buluştuk. Şimdiki halde gemiye yaklaş - Meşrutiyet bidayetine kadar bu i mağa ve çıkmağa imkân bulunma İ suretle gizli gizli, ötede beride top | maktadır. Teknenin baş ve arka ta İlanarak çalıyor, musiki aşkımızı | rafları alevler içinde olduğu halde ! İ tatmine uğraşıyorduk. Malüm ya | gözükmektedir. Enkaz haline ge - | i o devirde birkaç kişinin bir araya | len tekne İngiliz sahiline doğru ge | İ gelmesi memnu idi. Meşrutiyet -İri geri İ ten sonra İsmail Hakkı merhumun | Might adasile Portlaud arasında riyasetinde kurulan Musikii Os - | oturacağına ihtimal verilmekte - İ mani cemiyetinde bir iki sene ça-| dir. gitmektedir. o Geminin j lıştık. Bizde o zamanlar cemiyet -| Geminin süvarisi Sehoofs kurtar ler payidar olamadığından bu ce- | ma ameliyelerini idare etmekte | miyet de inhitata sürüklenmiye | dir. i başladı. Ben ayrıldım, Fahri ile| İ Nazım da ayrıldılar ve Fahri bey bu arada “Darüttalimi ismile bir mektep Alevler içinde .. | CHEBOURG,5 (A.A.) — Port: | musiki,, | land'dan gelen son haberlere gö - ruhsatnamesi | re Portland'ım denize doğru uza - aldı. Fevziye kıraathanesinin üst nup giden mendireğinin 4 mil ce- | katında birer ikişer bizi topladı.! nubu şarkisinde bulunan “Atlan - | Bu teşekkül birçok (| faaliyetlere | tigue,, in ankazı büyük bir vuzuh sahne oldu. Ufak tefek inkılâp -| ile seçilmektedir. lar geçirdik. Mütareke sıralarında da Beyazıtta Moda kıraathanesine | Fransız harp gemisi vardır. Atlan- taşındık. Bir ramazanda orada| çigve'in sahile çekilmesi için sar - çalıştık. Sonra piyasa hayatma a “ Etrafında sekiz romörkör ve bir 6 Kânunusani 1933. Deniz ortasındaki yangın Büyük Fransız vapuru | hâlâ yanmaktadır Fakat bir © sağıp bu milyonlarca lıralık ve 40 bin tonluk gemi | iyi kurtarmaya çalışıy0 İ tigue, kumpanyası dün gece mw ben de dinlerdim. Bunun bir neti- | morkör Atlantigue'i kurtarmağa kazazededen 211 ini karaya çıkt” rılmış olduğunu beyan etmekte * dir. Binaenaleyh 18 kişi kaybolmUf | demektir. Vapur süvarisinin anlattıkları. PARIS, 5 (A.A.) — Atlantigv* vapuru süvarisi kaptan Schooft gece nöbetçisinin saat 3,30 da bi rinci sınıf kamaralardan birinde bir yangın başlangıcı haberini ver” miştir. Hemen imdat işaretleri veril * miş ve gemide mevcut bütün itfa | vesaiti faaliyete geçmiştir. Bidayette ateşin söndürülebile * ceği zannolunmuşsa da pek 3i“ yade kabili (iştial oolan nik, elektrik tellerini takip ederek ve birinci smıf yolcularma ait kom ver * partimanı süratle yakarak etrafa sirayete ve tevessüe başlamıştır. Telsiz memuru, imdat işareti ver mek istemişse de kamarası duman la dolmuş ve emisyon yapmak mümkün olamamıştır. Saat altıda bir düdük çalınarak i tayfaya sandalları indirmeleri em. yare, kar otomobili ve taraktörü | aldı. Ayni zamanda iki ahşap ge - | miye de erzak yükledi. Ben işte bu iki ahşap gemiden birisinde gemici olarak bulunuyor © dum. Uzun seyahatten sonra bir © milâdı İsa gecesi Antarniki görme © ğe muvaffak olduk. i Antarnikin ilk manzarası uzak E A © çkütle tamamen buz değildi. Hafif | Lp | İ | i LE | | ii «tan görülen bir ziya aksinden iba- © retti. Yaklaştığımız zaman bunun, çdenizden tedrici surette yükselmiş bir buz kütlesi olduğunu gördük, (Bu bazen 50 ile 300 ayak yüksek- ;Jikte idi. Bu görülen ve buz dediğimiz İkarlarm bir kesafetinden ibaretti. Bu kütlenin yüzdüğü denizi en az yedi yüz mil uzunluğunda ve 400 'mil genişliğinde tahmin “duk. “© Buzun yedide birinin suda oldu- © ğuma bakılırsa bazen bir kaç bin ayaktan ibaret kalmlığını anla - mak imkânı hâsıl olur. Kara tabakasına yaklaştığımız © zaman gemiden yemeklerimizi kö pek arabası vasıtasile karaya çıkar “dık. Ve küçük Amerika denilen mevkide kampımızı kurduk. Kampımız çok büyüktü. Çadır - — lar, muhtelif tamirhaneler, kütüp © haneler ve diğer lüzumlu vasıta - “lar. Yeni Zelânddan hareket ettik - ten sonra mevsimi beklemek icap ediyor -| botlarımızı giyerdik. Aylarca devam eden karanlık geceler hakkında biraz malümat vermek istiyorum. Böyle geceler - de en kuvvetli yardımcımız ay ışı ğı idi. Bundan istifade ederek et- | rafımızı görürdük. Fakat uzaklara İ gidemezdik. Dışarıda petrol lâm - | baları kullanamazdık çünkü do - nardı. Pil lâmbaları taşıyorduk. Bir gün arkadaşımla beraber müthiş bir uçuruma yuvarlandık. ve bir tesadüf neticesi olarak kur- tulduk. Götürdüğümüz © yemeklerimiz sebzelerdi. Karanlık gecelerde mü temadiyen oturmak, konuşmak, u- yumak ve makinelerle uğraşmak bize oyuncak gibi geldi. Hepimiz şişmanlamağa başladık. Fakat setimiz ikinci gemide kal- mıştı. Bu gemi de yeni Zelândda kalmıştı.Biz etsiz kalmca fok ba - lıkları ile balina balıklarını yeme- ğe başladık, Bu balıkların etleri pişince sim siyah oluyor. Fakat lezzetleri bif- İteğe benzer. İlk evvel üç tayyaremiz vardı. Bir tanesi rüzgârın önünde uçmuş tu. Diğer iki tayyare vasıtasile için deki 3 arkadaşı kurtarabildik. Tayyareciler Byrd'ın en itimat ettiği adamları. Makinist, haritacı idiler. Seyahat başlamadan evvel benzini, motörleri ısıtıyor ve seya hate çıkıyorlardı. tıldık. fedilen emekler böşü gitmiştir. Hava güzel, döhiz sakindir: Fa- | mazur görünüz. Dedi. Çünkü ben i henüz çalıyorum. Memlekette mu — Bu güzel teşekkülün dağıl ması sebebi nedir? — Dağılmanın sebebi Bugünkü kat rüzgâr değişiyor, geminin tek- İ nesini açıklara doğru sevketmek şudur: şekli. Biz fazla müteassıptık. Rakı içilen | yerde çalmıyacak derecede müte - assıplık. Buna kadınlar da inzı - mam edince heyet dağıldı. — Tekrar bir toplanma mev- musiki de daha ziyade yana doğru yatı - yor.. Kıç tarafı suya batıyor. Yangının en şiddetli merkezi, geminin iskele tarafındadır... Ora da büyük bir duman bulutu hava » ya doğru yükseliyor. zuu bahis midir? Mi ELE Dele Batmak üzere... LONDRA, 5 (A.A.) — Atlan - tigue'in saat 12 de Manş denizi ce — Şimdilik değil. Bunu yapar isa zaman yapacak.. — Hayatınızdan memnun mu- sunuz? | reyanlarının çarpışmakta olduğu gayet tehlikeli bir noktada bulun» | makta idi diye bir haber veriliyor. İ Eğer gemi, dalgalarm ve rüzgâ- rın tesiriyle o noktaya | sürüklen - — İsterseniz olmayınız ve eğer açlığa idmanınız varsa.. İşte çok şükür geçiniyoruz. — Ya mesleğinizden? han h idi — Fevkalâde.. Gerçi bu kada- | PA Mek Saaolğaman Se rı söylenecek şey değil ama, düşü- | nünüz ben 14 sene adliyecilik yap- tım da, onu sonra feda ettim. Hu- | eee imdi dei | Sudi,, ismine raslarsınız. Bu adam kuk mektebini bile ikinci smıfta | kimidir Bilir isizinir? Bu dam be. bıraktım. Bunlar hep musiki aşkı-| nim ve dikkat ederseniz söyledik: nın neticeleridir tabii, lerim de hep eski şeylerdir. Bugünkü musiki şeklini bütün | ısrarıma rağmen, İhsan bey, söyle- | mek istemedi: 18 kişi kayıp. PARİS, 5 (A.A.) — Sudatlan - İhsan Beyin anlattığına göre bu haylı tuhaf bir hikâyeçiktir. Ga - İliba bir gece — Bu bapta beni söylemekte, yenlerden birisi H a şarkı söyli - istidadını gösteriyor.. Gemi git gi- | ri verilmiştir. Fakat, bunlardan bi risinin ipleri yanmış olduğundan | devrilmiş ve içindekiler denize dö külmüşlerdir. Kazan dairesinde bulunan tay « falar inzibat fikrinin kurbanı ol - İ muşlar ve boğularak ölmüşlerdir. ' Kurtulanlar, ayaklarının bir ta « kım cesetlere çarpmış olduğunu söylemişlerdir. En nihayet kaptan Schoofs ve 8 kişi denize atlamıslardır. Kendile- İrini Achille vapuru almıştır. Atlantigue'in etrafında bir çok gemi varsa da hiç biri ona yaklaşa mamaktadır. LONDRA, 5 (A.A.) — Atlan- | tigue'in romorkörlere halatla bağ- İ lanmasına muvaffakıyet hasıl ol- muştur, Geminin Weymouth'a çe- ! kilip götürülmesine çalışılacak « | tar. Atlantigue hâlâ alevler için « i de yanmaktad .....rErrAAAEEE NA EE EEE , far zadeli kıvermiş. — Eski bestekârlardan kimleri en çok beğenirsiniz? — Dede Efendi ile Zaharyayı.. Yenilerden hepsi iyi çalar, hepsi iyi okur! — Tercih ettikleriniz yok mu? — Söyleyip te zorla âlemi ken . De böylece ortaya çır iİdime düşman mı edeyim.?. — Peki, en heyecanlı ânmız? Kninmord dağlarmın haritası İ © ediyordu. Şarkentlen bunu Yap -| kâmilen çıkmıştı. Uzun müddet! sikiyi bizden çok iyi bilenler — Bir cemmigafir önünde yap* * madığı için geriye © derek çok ihtiyatlı bulunuyorduk. dönememişti. | Biz eski tecrübelerden istifade e «| “© İlk bir iki ay kampımızı kurmak la geçmişti. Bu müddet zarfında © günler 24 saatti. Fakat git gide ge | ceye münhasır kaldık. Bu zaman - larda en büyük imdatçımız telsiz vasıtamızdır. Telsiz vasıtasile memleketimiz- - den müntazaman havadisleri alı - kaldıktan sonra yiyeceğimizde bit mişti, Nihayet Amiral Byrd dönüş emrini verdi. Büyük bir zevk için- de memleketimize döndük, En büyük emelim ikinci bir se- yahatte kutbe vasıl olmaktan iba - rettir. Darülfünunu yeni bitirdim. Bu- nu yapacağımı da ümit ediyo - rum.,, Mister Spyl çok alkışlanmıştır. ! olarak “Abdülgaffar zade İzim henüz eline su dökemiyeceği Onlar onların miz musiki adamları söylesinler ve söylemek bakkı! Yalnız şu kadar söyliyebilirim ; var, ben klâsik musikiyi severim. Size şunu da ifşa edeyim: Radyo prog ramına bakarsanız, benim çaldı - ğım akşamlarda bir de söyliyeci hafız İ mışlar ve “TF Mes'ut Cemil de ih - dinleyicilere bu” suretle kılmışlar. san Bey takdim etmi; rtesi akşam ayni vaziyet. Fakat bu sefer Rüşen Fe « rit: — Bu iş sadece “Hafız Sudi,, di- ye olur mu ya... Buna bir de zade- İlik lâzım! Demiş. İşte Aptulgaf-|! | töğrm ilke taksimdir. 325 senesin- de idi. Mahmut Şevket Paşa tara” fından tertip ettirilen bir deniz eğ» lentisinde üç vapurla Beykozda toplanılmıştı. Burada binlerce ki- şinin önünde musiki fasılları ye- pıldı ve israr üzerine ben de bu a- rada bir taksim yapmıştım. İş « te en heyecanlı dakikalarım bura da geçti. *»