Sayıfa 10 Müthiş surette bir yalnızlık ih- tiyacına tutulmuştum. Onun için, Adanm kalabalık pansiyonlarını birakarak, “Maden,, tarafında bir ml Ge fe Onları korkutmağa karar verdim. Hemen soyundum, denize girerek, tarafa doğru yüzmeğe başla - Rum balıkçının evine iltica etmiş- | dım. tim, iyiliği varsa, Adanın bu tenha kü- şesinde, sayfiyeye gelenlerle temas etmez, yalnız başıma yaşardı. | Yorgo ile arasıra balığa çıkar- dım. O akşam gene beraberdik. | Küçük bir koya çekilmiş, balık tu- | tuyorduk. Birdenbire Yorgo kelu- mu tuttu ve: — Bak! l Dedi. Parmağile deniz ortasın- da bir yeri gösterirken dişlerinin biririne çarptığını duyuyordum. Baktım. İlk önce bir şey göre- medim. Sonra, denizin üzerinde bir kaç noktanın kımıldandığmı farkettim. Belki, Yunus balıkları idi. | Bu <ivarda Yunus balıklarının görünmesi $ık sık vaki olan bir | ram idi. Yorgo neden korkuyor- Şimdi, vücudünü sandaldan dı» sarı sarkıtmış, kulağını deniz sat- hına doğru uzatmış, bir şeyler din- liyordu. Ben de onun gibi yaptım veo zaman uzaktan fevkalâde ahenk li, derin nağmeler dolu sesler duy- mağa başladım. — Nedir bunlar Yorgo? Bana boğuk bir sesle cevap| verdi: — Deniz kızları! Bu seste o kadar müthiş bir kor- ku vardı ki, Yorgoya, sandalı o tarafa doğru çekmesini söylesem yapmazdı, ve şayet, kürekleri al: mağa kalkışsam, muhakkak be- ni öldürürdü. Bunun için kendisinden, beni sadece, bu karaltılarm göründüğü tarafa yakın bir yere çıkarmasını istedim. Ötedenberi deniz kızları beni sok alâkadar eder. Bunların ha - yali birer mahlâk olduklarını bil- mekle beraber, muhayyilem, onlarla meşgul olur durur. Yorgo, beni bulunduğumuz ko- yun bir köşesine çıkardı, sahilde koşmağa başladım. Biran evvel karaltıların - deniz kızları deme- — cesaret edemiyordum - bulun. uğu yere yetişmek istiyordum. Filbakika şimdi, şarkılar gittikçe vuzuh peyda ediyordu. Bir kayanın köşesini döndüm. Ve birdenbire harikulâde bir man- zara karşısında kalarak durdum. Karşımda denizde altı tane de- niz kızı yıkanıyor, şarkı söylüyor- lardı. Öylece seyre başladım. Ay ışığında, hepsini, vücutlarının bü - tün teferrüatile görüyordum, Yal- nız nazar! dikkatime bir şey çarp- tı. Deniz kızlaı alelekser sarı saç- lı olurlar. Bunlardan yalnız bir ta- nesi sarı saçlı idi, ötekiler siyahtı - lar. Sarı saçlı olan, esasen onlar - dan uzak duruyor, sarki daha asil bir aileye mensupmuş gibi, müte- azzim bir vaziyette yüzüyordu. | gene Biraz daha yakmdan görmek üzere ilerledim, sahile, kumluğa indim. Fakat orada, birdenbire beni şaşırtan bir başka manzara ile karşılaştım. Sahilde, bir çok kadın elbiselerinden mürekkep bir yığın kumaş, iskarpinler, çoraplar duruyordu. Demek bunlar, deniz kızları değil, sadece, alelâde ka- dın veya genç kızlardı. Kendi kendime sinirleniyor. dum. Sonra aklıma bir şey geldi, Sarışm kız, siyah saçlı beş kı- Bu balıkçı bir Rumdu, olduk- | zn teşkil ettiği gruple benim a ca kalabalık bir ailesi vardı. Bir | ramda bulunuyordu. Bunun için, beni ilk gören o oldu. Ne oldu bilmiyorum? Yeşil, yosun renginde (gözlerini bana dikti, sesi gittikçe yükselerek, ma- deni bir tannaniyet kesbetti. Bü - tün azam donmuştu. Kollarım, a- yaklarım kurşun gibi olmuşlardı, son bir gayretle bağırmak istedim ve torpillenmiş bir gemi gibi de- nize battım, * » Gözlerimi açtığım zaman ken- dimi Yorgonun evindeki odamda buldum. Bir kadın sesi: — Ayıldı, yaşıyor. sürü genç kız doldu ve hepsi bir- den sormağa başladılar. Mesele şu imiş. Yorgönun kız ları ve yeğenleri yıkanmağa git - mişler. Benim denize girdiğimi, yanlarına doğru yüzdüğümü gör - memişler. Fakat kopardığım fer- yadı duyarak, tam batacağım es « nada görmüşler, hemen yetişip bin bir müşkülâtla beni kurtar - mışlar. Daha sonra da, beşi birden beni buraya getirebilmişler. — Beşi birden mi? — Evet. Üç kızım ile iki yeğe- nim. — Ya öteki? — Hangi öteki? — Sarışmı? — Sarışmı mı? Bak hepsi de bu- rada, ve hepsi de siyah saçlıdır. Hayretle bakıyordum. Ve fil - hakika hatırlıyordum ki hiç birisi sarşın değil. Kızlardan birisi, ge“ lerek yastığımı doğrulttu ve tatlı bir sesle: — Uyuyunuz.... dedi, istirahat ediniz.. Fakat ben, bu yosun rengi göz- lü, esrarengiz mahlüku ve madeni z kulaçlarla onların bulundu» | Diye bağırdı. Hemen odaya bir | 26 Künunuevvel 1932 Eğer vaktile Iş Bask ondan bir kombara alarak para biriktirmiş olsaydı, şimdi bu felâket karşısında: Dimdik durabilecekti! İstanbul Asliye Mahkemesi Üçüncü Hu - kuk Dairesinden: Bulgurlu köyünde İmam Salt Ef, hanesinde mukime Kadriye EL. alay hine Fehmi Ef. tarafından açılan talâkm tesçili davasında ikametgâhı meçhul olan müddasleyhaya arzahal sureti ilânen tebliğ edildiği halde bir güna cevapta bulunma - mış olduğundan talep üzerine tahkikat gü gü 77-12.933 salı günlü saat 10 a tayin edil. mrigtir. Mezkör günde gelmesi, gelmediği takdirde gıyaben muhakemesine bakılacağı sesini bir türlü unutamıyacağım. | tünen tebliğ olunur. Yeni bir takas mukavelesi Polonya'ya ihraç edilecek Türk malları hakkında iktisat Vekâletinden: 15 Teğrinisani 932 den itibaren üç ay müddetle müteber olmak üzere iremleketimizle Lehistan arasında aktedilen takas mukavelesinin tatbiki takarrür eylemiştir. Bu mukaveleye naza- rsn memleketimizden Lehistan'a “178” bin Ziloty kıymetinde balı, “252” bin Zlo'y iç findik, “73” bin Zloty iç ceviz, “21” bin Zoty fistik; “41” bin Zloty incir, “84" bin Zİoty kuru özüm, pe. rms taze meyva ihracına mukabil; Lehistarı'dan ; “20” bin Zloiy yün iplik, “20” bin Zoty cm balâj kâğıdı, “ag” bin Z'oty Gi ee “150” bin Zloty yünle berişik pamuklu menereat, *70" bin Zloty parke ve konir pen 235” bin Z'oty pirinç, “60” kin Zloty Jütten mamül am- ba'ğja mahsus Mcüsucat, “25” bin Zloty kıymetinde şişe ve lâmba Şişesi ithal edilecektir. Her iki memleket men olan bu eşya serbestçe he: mütekabil nacaktır Keyfiyet ehemmiyetle Türk #€ şebadeinamelerile tevsik edilecek ithal r iki memlekete ithal edilecek ve bu itbalât eşyası dövizleri de kezalik serbesiçe ila o'u- ihracat tacirlerine tebliğ o'unur. 16628) istanbu! İnhisarlar başmüdürlüğünden: izmit ambarında mevcut “890, bin kilo tuzun ücreti devriyesi yirmi gün müddetle münakasaya koru'muştur. Taliplerm 9 Kâ- nunusani 1933 pazartesi saat on beşe kadar izmit ve İstanbul inhisarları Başmüdiriyetlerine müracaat eylemeleri. (6711) (021) | | Istanbul Belediyesi ilânları Karogümrükte Öksüz Mebmetpaşa mektebi enkazı: Teminat 29,5 lira Yusufpaşada Topkapı caddesinde 116 No. hane ve altındaki dükkânlar enkazı: Teminat 22,5 lira. Yukarda yazılı maballerin enkazı salılmak üzere açık müze” yedeye konulmuştur. Talip olanlar tafsilât almak için her gün Levazım müdürlüğüne müzayedeye girmek içinde teminat mak- buz veya mektubu ile 161-933 pazartesi günü saat on beşe kadar daimi encümene müracaat etmelidirler. “6812, Eminönü Kaymakamlığından: Daireye lüzumu olup satın alı nacâğı ilân edilen Bin adet parke taşı için vermeğe talip zuhur etmediğinden tekrar münakasaya konulmuştur. işbu taşı vermeğe talip olanların ikinci kânunun yirmi yedinci salı günü saat on dörtte daire encümenine müracaatları ilân olunur. “6899, —— | Demiryolları ilânları | Devlet 40 Ton üstüpünün kapalı zarfla münakasası 19 ikinci Kânun 933 perşembe günü saat 14,30 Ankara'da idare Merkezinde ya” pılacaktır, Tafsilât Ankara ve Haydarpaşa veznesinde beşer liraya sa“ tılan şartnamelerde yazılıdır. (6665) Haydarpaşa eşya tahmil ve (abliyesi işinin kapalı zarfla mü- pakasısı 9.1.933 Pazartesi günü saat 15de Ankara'da idare Merkezinde yapılacaktır. Tafslât Haydarpaşa ve Ankara veznelerinde beşer liraya satılan şartnamelerde yazılıdır. (6654) Ankara M. M. V. Satınalma Komisyonundan: Askeri Lise ve Orta Mekteplerde aşağıda gösterilen dersleri8 muallimlikleri açıktır. Verilecek #cret'er hizalarında yazılmıştır. Tedr'siçin İesmi s3 âhiyeti ha'z olan vs başka yerlerde alâka“ j ları olmıyan muallimlerden arzu edenlerin 10 gün zarfında iştid8 ve İoloğralını musaddak fiş'erile Ankara'da Askeri Lseler Mü“ İettiş iğine müracaat. (1059) (6706) Mektebin ismi Muallimliğin nevi Ücretiz Kuleli lisesi Fizik manallimliği Ücreti - 98 Fursa A & İĞ Bursa Kimya * A Uursa Tabiat , se 108 Konya As. O, Wp. İngilizce ir Erzincan ik Almancı , İN Erzincan , ,, Törkçe ,,