Sayıfa 8 serererasammmenesan ver amman see vana amma, Hİ ATIRALAR Aptullah Cevdet'e dair Yirmi beş senelik dostum Ap- tullah Cevdetle, bu yaz, Büyüka- da komşusu idim. Bir gün (Dil) e doğru, kendi- sile, uzun bir yürüyüş yaptım. Hiç yorulmadı. Bunun üzerine genç- İikten, ihtiyarlıktan bir fasıl bahis geçti. Merhum afiyetinden, vücu- “dünden, kuvvetinden memnun. Nasıl olur da Aptullah Cevdet ölür? bütün vücudile Cevdet gö- gümün önünde! Bazan ölüme j- nanmıyacağım geliyor.... Aptullah Cevdet gibi gayyur, faal bir adama hele bizim diyarı» mızda az tesadüf edilir. Doktor, | filozof, siyasi, muhalif, şair, mât- baacı, muharrir muhtelif Aptul- | Tah Cevdetler tanıyorum, Bunlar- | dan bahsedecek değilim. Ben bir (kemiyet kahramanı) Aptullah Cevdet biliyorum. Yaman adam.... Vaktile hu- rafelere, batıl itikatlara kapılmış. Pek eski Cevdet bir yebazmış; e- Yet, tam manasile bir mütasss:p. Sonra ilmin hidayetine — irişmiş, günün birinde gayet (mutaassıp bir bür fikirli olmuş. Hiraf edelim, öyle bir zamanda m İiür fikirli, hem mutaaasip olmak hayli çetindi. Aptullah | Cerdetin bir portatif o matbaası yardı. Bunu diyar diyar sırtında taşıdı ve yüz kadar, zamanına gö- T8 (muzır kitap) bastı. : Durdurak yok çalıştı. İlk ma- bugü meşhur o Ludwig Büchner idi, Bildiğiniz pek maruf maddi- Yündan Filozof. . İlk günlerde Fransızcadaki behresinin azlığına rağmen hür fikirli müelliflerin eserlerini çala kalem tercüme etti. Filozofları o- kudu, bildirdi. Kendisine göre bir gok şiirler söyledi. Türkçe kâfi gelmemiş gibi Fransızca da bir kaç cilt $iir neşretti. Büchnerden sonra G. Le Bon'a âşık oldu. Bu hakim de Aptullah Cevdeti sevi- Cevdet üç, dört ay sonra başına | gelecekleri söylüyormuş. # Ben bu fıkramda merhumu mu- | hakeme edecek değilim. Zaten te- essürüm uzun bir makale yazma- ma müsait olamaz. Sevgili (Va- kıt) ın teşvik ve ibramile yazıyo- rum. Haydi size Cevdete dair bir fıkra nakledeyim: Henüz 1908 meşrutiyeti ilân e- dilmeden, ve Avrupada, henüz (lttihat ve terakki) namını almı- yan cemiyet ile Cevdet şeker renk idiler. 10 Temmuz bhâdisesinde merhuma hiç bit paye verilmedi. Yeni ittihatçılar kendisini (o sev- miyorlardı. o Aptullah Cevdetin bir huyu vardı: Vurdum duymaz- dı. Sanki kendisi ile cemiyet ara- sında bir vak'a geçmemişti. Bunun için ikdarını istedi. İlkin hariciyeye baş vurdu. Bir büyük elçi olmak istedi. Cevap vermediler, orta elçiliğe, başkon- solosluğa indi. Gene cevap yok. Hariciye güler yüz o gösterme- yince dahiliyeye müracaat etti, Valilikten mutasarrıflığa, ondan da kaymakamlığa kadar ine ine talip oldu, Cevap yok. Profesörlük, şurayı devlet aza- | lığı, muhtelit karantina meclisi azalığı istedi. Erkân hiç bir su- retle Cevdetin dediğini yapmıyor. O sıralarda Ziya Gökalp mer- hum pek. müteneffiz olmuştu. Talât Bey (Talât paşa) Ziya Be- yin reyini almadan hiç bir esaslı İşe girişmezdi. Ziya Bey ise henüz Gökâlp olmadan, memleketinde, Aptullah Cevdet Beyden hür fik- rin mebadisini almıştı. Bir gün, Cevdet, Gökalpa: | — A birader! demiş; İttihadı terakki nezdinde, Talât Bey nez | dinde bu derece müteneffizsin; şu adama söylesene bana 5000 kuruşluk bir iş versin. Ziya Gökalp Talât Beye (dahi- yordu. Kendisini gördüm, bu biss #iyatıni izhar etti, Max Nordav ile de görüşmüştüm. O'da merhumu | takdir ederdi. Efendim, Aptullah Cevdet her | şeyden evvel gayyurdu. Miktara | bakardı. Kemiyete itibar ederdi. Süleyman Nazifin tam zıddı: O keyfiyete “meftundu. Aptullah Cevdet maddiyundan ve maddi i di. Bununla beraber bir” üçüncü İ mabut ta tedarik etmistir ki o | "Acem şairi Ömer Ha; İ amı kendisidir. kk 5 Aptullah Cevdetin ölümüne i- nanamıyorum. Genç olmamasına rağmen, daha geçen güne değin, suralından, gözlerinden hayat fış. kıran bu zat vasıl olur da birden. bire ölür? Adada, yeni aldığı evde bir sa- bah, bioligie'nin en yeni kanun. | larını tâsarlıyan Felix le Dantec in eserinden bir bahis açtım. Ha yat hakkında uzun boylu konuş- tuk: —E — Kalbin darabanındeaki bi sizlik insanı birdenbire öldürür; de- di. Bunun üzerine ölüm hakkında bir ezin» liye nazırı) gider. O da: — Pekâlâ! Cevdet yeni bir a- partıman yaptırdı. Ötedenberi- den bunun senasını duyuyorum. Kendisine selâm söyle. Yeni 'dai- | resinde bize bir ziyafet çeksin. Gökalp bunu derhal dostuna tebşir eder, Cavdet iktısada pek hayran olmakla beraber bu hava dis üzerine bir gelinlik kız gibi İ sevinir. Hemen dahiliyeye gider; zamanım kahramanma eder ve der ki: — Kimleri davet edeyim ve ne yemekler emir İki Biste isterim. Talât Bey: — Peki! der; “bir | misafir ve bir de yemek listeleri tanzim eder, Ben bhernasılsa bu misafirler arasında idim. İktısa- diyundan Aptullah Cevdet Kkese- sini teşekkür buyuruyorsunuz? » En mükemmel ziyafeti aya oturduk. Gayet | tatlı sohbetler oluyor, Sonra şam- panya şişeleri patlatıldı. Garson Talât Beye sundu. Dahiliye nazı- rr ayağa kalktı. Bir elinde kadeh kelimeleri”aynen aklımda kalmı. Yan takriben şu nutku söyledi: — Muhterem Ziya Gökalp Be. usahağe tutturduk. Hayat (Türkçe dirim) höcrelerim bir müvaze- mi si nesidir. O müpazene bozulunca dağ gibi bir adam bir avuç cansız madde- ye münkalip olar..». Ve bir kaç ette mütefessih olur, kokar. sa- ...... Meğer zavallı Aptullah İ şai filozoftur. (Aptullah Cevdelin filozofluğuna , Doktor #arofindan teşekkürler, estağfirullaklar, eğilme ler... ) — e Cevdet büyük bir eza uzun bir bahis... : 3 && ait uzun bir bt yefendi! Cevdet Bey büyük bir | Poliste : Bir motör battı Aptullah efendiye ait ve Meh- met reisin idaresindeki Devriş motörü dün sabah İnebolu va- purundan aldığı 200 kilo susam ve 600 kilo fıstık yükü ile köp- rüden geçerken Kâmil kaptanın idaresindeki 68 numaralı Şirketi- bayriye © vapurile Müsademe şiddetli olduğundan motör derhal batmıştır. Yangın tütün ve bakkaliye dükkânından yangın çıkmış, sirayet etmeden söndürülmüştür. Vapurda yangın Umur yerinde demirli bulunan Yaşuva Behar efendiye ait Çan- kaya vâpurundan yangın çıkmış isede hemen söndürülmüştür. Kalp sektesinden... Feriköyünde Yunus sokağında 22 numaralı evde oturan Madam Agavni Nuruosmaniye abbapla- rından Madam Güzelyanın evine misafir gitmiş, merdivenleri çı: karken üzerine birdenbire fena- lik gelerek düşüp ölmüştür. Ma- damın kalp sektesinden öldüğü anlaşılmıştır. Kavganın sonu Büyükderede kömür iskelesin- de Celâl Beyin bakkal dükkâ- nında çırak Haydar ile Niko Haydarı gözünden yaralamıştır. Kumar Kadıköyünde Kayıkçı Haki ile milyacı Dayimis kumar oy- narlarken yakalanmışlardır. Teşekkürler ve saire). — Aptullah Cevdet ulü bir va tanperverdir. (Misaller, o teşek: kürler ve saire). — Aptullah Cevdet hatırı yılır bir tabiptir. (Keza). — Aptullah Cevdet yaman bir siyasidir. (Keza). — Aptullah Cevdet feyyaz, gayyür, bir mütercimdir. (Keza). — Aptullah Cevdet yorulmak bilmez bir naşirdir. (Keza). Zavallı “doktor o gaşyolmuştu. Bunun et ufak neticesi (şurayı devlet azalığı. Doktoru hiç bir gün bu kadar heyecanda görme- dim. Talât Bey devam ediyor: — Ey Ziya Gökalp Beyefendi! Zatı perveri karantinalar meclisine a- za tayin edelim, Böyle bir haki- mi iştigalat ve tetebbüat odasın- dan kaldırıp ta onu idari işlerle yormak hem millete bir zulüm- detin eserlerinden mahrum kala- ferdi, ken buna razı olamam. Kendi edasında çalışmalıdır. Şu sözler üzerine zaval çarpışmıştır. | Çadırcılarda Refik efendinin | iniz bana diyorsunuz ki bu | İ büyük filozofu, bu aziz şairi, bu | mühim tabibi, bu yaman vatan: | kavga etmişler, Niko sopa ile | dür, çünkü millet Aptullah Cev- | caktır; hem bizzat Aptullah Cev- | det o derin tetkikâtından. vzak- | laştırılacaktır. Yok! Ziya Boye- ! lr, biçare, masum, mağdur Aptul- i lah Cevdetin halini düşününüz. i İlk neş'e zail olmuş, surat asılmış, keyif kaçmış, hesap puslasr bü- tün maddiyatı ile gözünün önüne gelmişti. » Aptullah Cevdet, Tim gayyurdu. fikir hürriyetinin ilk hademe ve amelesindendi. Neviyete çok mül- tefit değildi. kendisi için mesele | kemmiyetti, tekâmülünde Aptullah Cevdetin İ tesiri olmuştur. Celâl Nuri ali in. tekrar ede ! Memleketimizde | | | Binlerce gencin fikri | | krmizı gül büketi getirmişti. 5 Kânunuevvel 1932 - | VAKIT Jın Tefrikan* 5 gem Muharriri : Pitigrilli Velhasıl, asıl ve “halis,, haki- kat ile önüme yayılan kâğıtlardan çıkan hakikat arasında mücadele etmek, insiyak ile, salondaki in- sanların akşülâmelleri ile duyu- ! lan hakikati tanrmayıp da, üş ki- şinin iddia ettiği hakikati tanı | mak mecburiyetinde kalmak ve ona göre hüküm vermek.. Bir çok kere de, maznun hakli olduğu halde, avukatınm, meseleyi hak- | | kile tetkik etmediği için yanlış müdafaasını görmek, ona “hayır, iş böyle değildi,, diye bağırmak ihtiyacını yenmeğe çalışmak ve göz göre göre, bağıra bağıra onu mahküm etmek vaziyetinde bu- | lunmak... Parası olmadığı için a- | vukatsız kalmış haklı insanların, adalet makinesinin teferrüatını bilmedikleri için, mukabil tarafın avukatı tarafından ezilmesine sü- küt etmek.. Polis raporlarına, sa- dece polis tarafından yazılmış ol- duğu için inanmak, şehvi cina- yetlere, beş altı vaziyetten gayri kanunen müsaade etmek.. Cemi- yeti müdafaa sadedinde, şabısla- ra, bu şahısları o işi yapmağa ce- miyetin sevkettiğini nazarı itiba- ra almadan mahküm etmek.. Her sene asgari beş bin çocuk düşü- rüldüğünü ve bunların cezasız ka- dığını bile bile, zavallı küçük bir doktoru, sıhhat evleri gibi büyük bir müessesesi olmadığından ço- | cuk düşürltü diye icrayı tababet- ten mennetmek... Bu aralık, kapı açılarak hiz- metçi kadın girdi — Mösyö Pol, dedi, size gön- dermişler... Hizmetçi fevkalâde güzel — Kim göndermiş?. — Sadece isminiz yazılı. min gönderdiği meçhul... Pol gazetecilere dönerek sözü- nü tamamladı: — İşte, efendiler, emin olunuz ki hayatımda bunlardan başka şayanı dikkat bir şey yok.. Gazeteciler “ayağa kalkarak, Ki» hâkimi selâmladılar, teşekkür e | i derek ayrıldılar.. Akşam olmuştu. Sokakta tek tük lâmbalar yanmağa başlarken, hizmetçi: — Deminki iki efendi geldi.. Diye haber vardi. Pol Pot lümsedi. Aklından: — Düello etmek arzusunda bu- lunan kimseleri, diyordu, anlıyo- | rum. Fakat böyle bir işe delâlet etmek için hazırlanan iki adamın mevcudiyetine li A etçive döndü: — İçeriye al Herifler, dimdik, girdiler.. Buyurunuz.. Siz hâkim Segonzak'in şahitlerisiniz değil mi?.. Beni düelloya davet ediyor, ve benim de iki şahit göstermemi istiyorsunuz her halde?. Pol Pot bunlara yer gösterir- ken, içeriye hizmetçi tekrar gire- rek haber verdi; — İki efendi daha geldi mös- | yö?. — Onları da al bakalım. (misa- firlere dönerek) Bir saniye müsa- ade buyurur musunuz? Pot onları odada bırakarak çık- tı, ve yeni gelenleri yemek oda- sında buldu, içlerinden birisi: — Hâkim Pol Pot ile mi görüş- mek şerefine nail oluyoruz efen- dim?. Dedi, biz bâkim Grönel na- AşkAâray se ra m ema 00 020 00 bm be m e n000 me 0 ba ENA MAMA DERN AN EEE des bir gü- | bir türlü tahamr- | anAdam Tercüme edeni fa | i mma geliyoruz ve sizi düellef davet ediyoruz. Lütfen siz de şahit gösterir misiniz?. Pol Pot tebessüm etti: — İki şahit mi istiyorsunuz! di, hay hay, hazır, buyurunuz. Pot yeni gelenlere önce leri: — Efendiler, arzu ettiğiniz hitler işte! N Diye gösterdi. Tarafeyn 4€ laştıktan sonra, içlerinden e” — Efendiler, dedi, her i burada Mösyö Pot'un huzuru" konuşmaklığımız doğru olmaz: kalım, şurada köşe başında kahve var, orada görüşürüz. | Herifler tekrar selâmlaştıla dördü birden, kendilerine Pot” oynadığı oyunun farkında olm dan merdivenleri indiler. Pot arkalarından kapıyı ki tınca, gramofonunu açtı ve plâk koyarak çalmağa başlad | Cen'est gue volre main, Madi Pot biraz sonra mutfağa bir dilim ekmek alarak çıktı | konda yirmi otuz serçe ! duryordu. Pol Pot kuşları onları isimlerile çağırmağı dı; — Bergson! Einstein, Past Metchnikoff!,, Pol Pot, vücudunu kıpırdat! dan, kollarını oynatmadan ce baş parmağımı oynatmak suf tile kuşlara ekmek kırıntıları £ İ masını öğrenmişti. Kuşlar da kinmeden sokuluyorlardı: — Voltaire, gel!... Rou. Flammarion!,. Yi | | (Devamı var) | Madenciler Sanayi birliğine il tihak ettiler Dün sanayi birliğinde maö* cilerimizinde iştirakile birb umumiye İçlimat aktedilmil Içtimada o madenciler birliği. sanayi birliğine iltihakı hakkı? madencilerimizin de gösterdik İ arzuya fabrikatörler tarafıt müttefikan teşekkür edilmiş bususta lâzım gelen meraf | ifası ve nizamnamelerde g | ması lâzımgelen tadilâtın zaf Nasi ve Sadrettin Enver tarafından ptojelerinin bae masına ve keyeti umu! | tevdi edilmesine karar veril” İ sini, İ Müteakiben sanayicileri vikisarayi, kredi ofisi, m verğisi ve tarife kanuni kındaki o tomenniyatı ar | müzakere cereyan etmiş» meb | radan bu husus için ge” eyzul us Vasıf Bey de bu (gemi üzerindeki intibaları0" çilmişti müzakereye nihayet ** > Meccani musif' dersleri raüsiki meccanen musiki ee tır. Keman, piyon üzeri zariyalı (solfej) kısımları ir mürettep bu derslere herkes ; İrak edebilir. ünler Çarşamba gün önleri sa baht | kadar ve Cuma gun". o akşama kadar mabfelin Be) | Cümhuriyet Halk per İ zindeki dairesinde icra © / tedir. ——i a7