İ 2 Teşrnisani 1982. Sfenks konuştu ! Maurice de Cobra'nın Son Romanı: 35 Türkçeye. çeviren: Fahamettin -Arvay Bir da çeyrek sonra Şark tarzın- döşenmiş salonda buzlu içki- ikram ediliyordu. Prenses Yere karmakarışık bir şekilde isi yastıkların üstüne tek- l ZC€ Uzanmış küçük seyahat de ofounu kuruyor, Nikolson bir Plâk aramakla meşgul... maş caktar bir tangonun naga- Ül nin sükütu içinde > eni gece: çinde yük o, > Binbaşı Roberts; bana şu Migaralarınızdan bir tane verir- « içimi çok iyi geldi. > Yanımdaki bütün sigara M3 fahametpenabilerinindir.. Hintli kadının yözü ya- e çakmağın işığile aydınlandı güzellendi. gire ee öğ üfliyerek birdenbire ba- oİrde © — Stev.. Aklıma birşey geldi!. — Hayret!.. — Terbiyesizl.. «Bir yastığı kapınca ona doğru Matı, — Siz demek bizim gibi Hint anlarını, harem bahçelerindeki kazlar zannediyorsunuz!., > Haydi ( Apjali » Eğer bü- A kız. kardeşlerin. senin . gibi teki olsalardı evvelâ çoktan o ÜZenana ) dediğin haremi kal- Ürlardı.. Her ne ise akhna ne ?eldi. bakalım?... ,, > Evet efendim. Mükemmel. ai İF efendim. a | Bunda kâyin biraderim ( Banga- İ mer) mübracesive, ava davet edildik. Eb., Şayet bu iki arka- i İZ ”da bizim be | mek arzu ederlerse, onlârıda | davet ediyorum ne dersiniz efen- | diler? o Roberts ve Nikolson hayretle — Dirbirilerine bakıştılar.. i, 7 Zatı fehametpenehileri çok tufkâr davranıyorsunuz. Fakat. — Fakat ne?.. > (Bangamer ) mahracesini mıyoruz kil, ş ağ Beni tanıyorsunuz ya.. Kâ- ©“ Zaten ben kendisine yaza" “. Sizi resmen davet eder. > Sonra gelecek ayın on iki- > ©i€ hareket etmek istiyorduk!. > Eh.. Ne olur, ondan son- | Bukadar mükemmel bir av partısni kaçırmak doğrusu akıl- hık değildir. Bilhassa: birçok Avrupalılar da davetliler meya- nındadır, Lord Horling ve karısı Marki ve Markiz Pazanne), Me sırlı bir prensi, daha on kadar mühim ecnebi zevat. Çok eğ- lenceli olacak.. Çünkü şunu ilâ- ve etmeliyim ki, benim asıl ka- yinbiraderim , birkaç kusuruna rağmen gayet misafirpetverdir. Size hazırladığı sürprizleri say- makla bitiremem. Memnun de- il misiniz? Niko'sun cevap verdi: — Efendim.. Zati fehametpe- nabilerinin bir tek tebessümü bizi memnun etmiye kâfidir! dedi. — Oyle ise.. Demek geliyor- sunuz?. Iki arkadaş birbirine bakışla- rile tanıştılar. — Peki. (Bangamer) mahra- cesinin misafirleri olmakla şeref- yab olacağız. Nikolsun ile Roberts sabaha karşı saat ikide, mahraceden müsaade alarak yaya olarak döndüler.. Hafif meltem, çayır ve çimenleri örpertiyordu. Robots, purosunu yaktı: — Eb. Fredil, Plânlarımız altüst oldu. Bu av partisine ne dersin?.. — Mükemmel... derim — NES Makinaya kukul- dun mu?.. —— — Ohl, Ehemmiyetsiz bir flo- retten ibaret.. Fakat şunu itiraf Mere Kyk hemen kirişi kırmak mecburiye- tinde olmak hiç işime gelmez.. — Ah. gene o eski İngiliz kibir ve azameti!.. Fakat şunu da bil ki erkeklerin izzett nefsi aşk ilâbının toz bezidir. — Benim için merak etme ( Edi )... Şimdi adamakıllı gö- züm açıldı.. Sanki sen de öyle değil misin? Emin ol ki bizi batırmıya çalışacak gemi ister esmerlerin kara bayrağını, ister sarışınlar altın renkli bayrağını çeksin, gene evvelâ kendisi ba- tacaktır. N vapura binersiniz. (Devamı var) li rik iken üç paketlerinden | imtiyazlı şirketler şeşehadetnamesi müdürü Bi ya hükümeti Macaristan inlerken hariç diğer Pay, memleketlerden gelecek hay paketlerinden menşe şe- i Namasi istemek usulünü / aştar, # ——o Kızıl hastalığı d *kteplerde ve bazı müstah- İda “ok yerlerde kızıl aşısı Belggy tadar bu işlerle oğraşan p belediye vay müfettişi dün k reis muavini Hamit Bey- King ötüş aşı faaliyeti hak- i vi vermiştir. yakalanıpta hastalığı ? ie talgbeler mektep idareleri > sıkı bir e konturola ği tale alin ve bu gibi has- e) eler kızı'ın sira, et dev Olan 40 > Mek günü bitirmeden ib” alınmamaktadır. Nafia vekâleti imtiyazlı şirket- ler müdürü Ziya Bey dün Anka- radan şehrimize gelmiştir. Ziya Bey burada terkos şirketi tarafından Kâğıthane civarında yapılan yeni tesisatı tetkik ede- cek ve şirket tesisatının muba- yaası işile meşgul olan komisyo- nun müzakerelerine iştirak ettik- ten sonra önümüzdeki hafta içinde Ankaraya dönecektir. mame Liman işlerinin bir eldan idresi Liman şirketi müdürü Hamdi Bey buhafta zarfında gene An- karaya gidecektir. Hamdi Beyin, liman işlerinin bir elden idaresi meselesi etrafında bir rapor ha- zırladığı söylenmektedir. Liman işlerinin bir elden ida- resi hakkında bu sene meclisten bir kanun çıkacağına kuvvetle ibtimal verilmektedir. vize amin X v — — VAKTT Yeni binalar Şehirlerin plân ve haritalarının şekli Belediyeye gelen malümata göre, yeni ebniye kanunu pro- jesi Millet Meclisi dahiliye en- cümeninin ayırdığı bir komisyon tarafından tetkik edilmektedir. Projede - şehirlerin plân ve haritalarının nasıl yapılabileceği, imar projeleri ve projelerin ilânı, proje yapacak mütehassıslara mahalli ihtiyaçlara göre verile- cek direktifler yazılı bulunmak- tadır, Ev, bahçe, sokak ve meydan- lar için nüfusunun elli misli ile zarbından ortaya çıkacak raka- ma göre buralara yer aynla- caktır. Projeye imar plânı haricinde yapılacak inşaat hakkında ne gi- bi muamele tatbik olunacağı, cadde ve meydanlar Üzerine ku- rulacak binaların evsafı inşaat için yapılacak müracaat şekille- ri, inşaat o ruhsatnamelerinden sonra binada yapılacak değişik- liklerin bağlı olacağı şartlar, çok soğuk ve çok sicak zaman- larda inşaat üzerinde tatbik edi- İ lecek hükümler, binalar arasın- daki uzaklık ve yakınlıklar ve altlarındaki dükkanlar, binaların rengi, bahçe duvarlarının vaziye» ti, bina çıkıntıları, yangın duvar- ları, ışık ve hava kuyuları, s50- ba Börularının vaziyeti, bacala- rın genişlik ve yöseklikleri, oda- ların biçimi, ağmur boruları, merdi: , “oda pençerelerinin nisbeti, yıldırım siperleri, şehir içindeki ağaçlar, sokak numâra ve levhaları hakkında bir çok hükümler o konmuştur. Ebniye kanunu meclisin bu devresinde kat'i surette çıkacaktır. Bursa Osmanlı ban- kasını dolandıran- lardan biri izmirde yakalandı, gönderildi Geçenlerde sahte vesaikle Os- manlı bankasından (10,000) kü- sur Jira dolandıran beynelmilel meşhur dolandırıcı Yunan teba- sından Aleksandra Çovazın cü- rüm arkadaşı olmakla maznunen izmir müddeiumumiliğince tevkif olunan izmir tüccarlarından ve Yunan tebasından istifan Teodo- ra namında bir şahıs Bursaya gönderilmiş ve tevkifhaneye alı- narak mevkufen tahkikatına baş- lanmıştır. — m... Beyoğlundan Istan- bula tramvaylar .. Geceleri sinemalardan çıkan halkın Beyoğlundan İstanbula geçmek için tramvay bulama- dıkları belediyece yapılan kon- trollardan anlaşılmış ve bu vazi- yet şirkete bildirilmiştir. Birkaç ogündenberi tramvay şirketinin o müfettişleri geceleri sinema ve Liyatroları ayrı ayrı dolaşarak oyunların bitme saat- lerini tesbit etmekte ve tam bu saatlere uygun olarak depolar- dan tramvay kaldırmaktadırlar. Bu usulün bir haylı faidesi yö- rülmüştür. Milli Roman Bu günkü Avrupa medeniyetinin temeli bu harekettir, buda din! bir teceddütle başladığı için medeniyet doğrudan doğruya hiristiyanlığın mahsulüdür. Doktor Vud bunun ilmi bir bedabet olduğunu meydana koy- mak için her gün sınıfa yığın yıgın kitap getiriyordu. Mister Allenin içtimaiyat sınıfı ise bundan daha az ehemmiyetli olmıyan bir münakaşa ile meş- guldü. Muallim daha derslerin başlangıcında, talebeyi ciddi su- rette alâkadar edeceğini tabmin ederek, Türk cemiyetinin son sıradaki inkişafını mevzu almıştı Türkçe yazılmış olan eserlerden talebeye ingilizce hulâsalar yap- tırarak Türklerin şark zihniyetin- den garp zihniyetine nasıl geç- tiklerini mutalâa ediyordu. Ço- cuklar ilk defa olarak kendi memleketlerinin hayatına taalluk eden bir mevzu ile meşgul ol- dukları için fevkalâde memnun- durlar. Mister Allen sinsi ve mahir bir tabiyeci gibi mütemadiyen he- i define doğru ilerliyordu. Hedef, Türkler için garp zibniyetini kayitsız ve şartsız kabul etme- nin bir zaruret olduğunu ispat etmekti, Bir gün talededen biri, Millet Meclisinde bir hatibi softalara karşı teceddüdü müdafaa ve izah etmek için irat etmiş oldu- ğu bir nutkun metnini getirince Mister Allen sevincinden kabına sığmadı. Hatip onutkun bir yerinde medeniyetin bir memle- kete girerken gümrüklere tabi olmıyacağını; şunun, bunun mü- talâasını almıyacağını zikrediyor- du. Bunu esasen Mister Allen de bütün bu derslerin tezi olarak almıştı. Binaenaleyh, nutukta bu cümlenin. üstündeki ve altındaki mütalâaları atarak, bir burgu gi- bi günlerce talebenin dimağında yalnız bu fikirle işledi, durdu. Mister Allen derslerinde garp medeniyetinin bilâkaydü şart a- lınması zaruretini ortaya koyuyor, Doktor Vud garp medeniyetinde esas unsurun bhiristiyanlık oldu- ğunu söylüyordu. Bu iki dersin müşterek plânı- nı talebe arasında da keşfeden- ler bulundu ve bu, onlar için, günlerce münakaşa ve dedikodu mevzuu oldu. Bu münakaşalardan Turanın içinde de bir tereddüt tortusu kalmıştı. Bir akşam Misster Al leni evinde ziyaret etti ve tered- dütlerini ona açtı. Mister Allen samimi bir dostluk göstererek Turanla münakaşayı kabul etti; — Turan, siz açık fikirli bir çocuksunuz; ilimde hatır ve ta- rafgirlik olmıyacağım da bilirsi- niz. Ben açıkça Türkler hiristi- yan olmalıdılar demedim. Fakat tarihinizde şu son senelerin vu- kuatım göz önüne alınız; lider- leriniz daima müslümanlık fik- rinden . kaçıyorlar. Medreseleri kaldırdılar, ohatta omektepler- den dini tedrisatı kaldırdılar, Fakat şüphesiz hiç bir cemi- yet dinsiz. yaşıyamaz. Sizin tereddütlerinizi haklı bulurum, çünkü henüz bu meseleleri kav- rıyacak kadar malümat sahibi değilsiniz, İsterseniz size bir ki- tap vereyim, $irf tetkik etmiş olmak için okuyunuz. Fakat bazı dar kafalı arkadaşlarınız var, hakkınızda dedikodu yapmala- Ay YY du iddi Sarıfa 5 İ İşliyen Yara Bay Yazan: Necmettin Halil rından korkarım. Onun için.. — Hayır, hayır Mister Allen, bana itimat edebilirsiniz. — Peki, perşembe akşamı çı- karken beni görünüz. O kitabı evde okursunuz, daba iyi olur. Külüpanenize koyun ve mektebe beraber getirmeyin. * Turan iki gün “acaba bana pzotestanlık propagandası mı ya- pılyor?. diye düşündü, durdu. ihayet: — Adam sende, hemen pro- testan oluverecek kadar kafasız değilim yal Adamları kuşkulan- dırmakta da mana yok; köprüyü geçinceye kadar onlarada dayı deyiveririm. Mütaleasında karar kıldı ve perşembe günü eve çıkarken Mister Allene uğrayıp vadettiği kitabı aldı. Bu doğrudan doğru- ya hiristiyanlık fikrinin izahı için yazılmış bir propaganda eseriydi, içinde İpcilin metni uzun uzadı. ya izah ediliyordu. Turan evde bunu okurken bazı yerlerinde güldü, fakat bazı yerlerinde de az veya çok düşündü ve en yakm arkadaşlarına bile bundan bahsetmedi. Halbuki, zavallı Turan bilmi- yordu ki kaç arkadaşı daha ayni cinsten bir sır sahibidir. » Kolecde talebe arasındaki ge- çimsizlikleri, anlaşamamazlıkları, muvakkaten olsun, ortadan kal- diran sihirli bir vasıta vardı: Oyun ve spor. Koleci idare edenler, bu asır gençlerinin spora karşı olan ve- citli temayüillerinden pek güzel istifade etmek kabil olduğunu lâyıkıyle takdir ediyorlardı. On- ların oyun ve spor nizamlarında bile incilden çıkarılmış hükümler vardı. Jimnastik muallimi Mister Vels (Y. M.C. A.) teşkilâtında se- velerce çalışarak yetişmiş bir gençti ve, spor yapsın yapmasın, diğer muallimler de spor faâli- yetlerile alâkadar olurlardı. Her senenin baharında mek- tebin geniş avlusunda umumi bir idman bayramı yapılmak âdetti. Talebe grüplura ayrılarak aylar- ca, muallimlerin nezareti altında çalışır, © gün müsabakalara hazırlanırdı. o Dişardan birçok davetlinin, çocuk velilerinin de seyre geldiği bu müsabakalar Kolec için iyi bir propaganda vasıtası olurdu. Bu senenin müsabakaları dâ Turan için parlak muvaffakiyet- ler kazanmağa vesile oldu. Fa- kat kendisini kolecde bir spor yıldızı halinde asıl parlatan hâ- dise bayramda Istanbuldan gel- miş olan bir takımla yapılan futbol maçıydı. Turan bu senebaşındanberi bi- rinci futbol takımına sol iç mü- hacim olarak alınmıştı. Bayram günü şebrin spor meydanında yapılan o maç son dakikalara kadar sayısız bir beraberlikle geçmişti. Bülün sinirler heyecam- dan harap olmuş, sesler bağır- maktan kısılmıştı. Sahanın bir kenarında birikmiş olan kolec talebesi: — Halo Turan... Halo Rafnel, Diye takımlarının yan yana oynıyan iki oyuncusundan medet umuyor, mütemadiyen onları teş- vik ediyor, k rinden bir galibiyet sayısı istiyordu. “2 x, fDevame par) ğ i itnd Belle üikmini ni ta