25 Kasım 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

25 Kasım 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a - - <2 Tesrinisari 19324 ae # Meb'uslar Meclisinde Mp say ç aşvekil M. Muşanof bir nutuk söyledi Başvekil nutkunda “ Komşumuz Türkiyeden daima dostluk gördüm. ,, diyor | bildiriyor; i i, van meclisinde Okralm| Ma verilecek cevap hakkın: | ML, reler dolayısile Başve- li, Muşanof Bulgaristanın va- iu, “i İzah ederek memleketin bulunduğu müşkül iktısat € vaziyetini düzeltmek i sisteminde islahat yapı İşi MI son intihabın komünist” | İka SAYifletmekte olduğunu gös- gi, tedrisatın bugünün ihti- Da göre ıslah edileceğini | iştir, k e, aristanın harice elan borç- | ' temas eden Başvekil bükü- A ) tamamen halisane ve na- ne siyasetini ehemmiyet- Üetmiş, Milletler cemiyeti ; © komitesinde bunu bihak- dir ettiğini söyliyerek de- ya, ACA A)— Bulgar a | | ve komitesinin bu görüşü ay de evvelce olduğu kadar My Üs tsdiyatın azaltılması i- dra hamillerile itilâflar hk Mümkün olmuştur. ( siyasete gelir:e Bulgar , * Salışmakla muslihane ted- | gi © vaziyetini düzeltmekten ir şey istemiyor. Hiç bir Mi © İğar milletini harbi iste- | ittiham edemez. Bulgarista büyük devletlerle olan müna- (| Sri samimidir. Komşu dev- le olan münasebetimizde ise p etler. meselesi üzerinde du- ST BT ŞaTE” havya ile olan münasebetleri - ihlâl etmektedir. Bulgaris- Ugoslavya ile uyuşmayı sa- İh Yetle arzu etmektedir. Bul dünya iktisat konferansı ilâhlar bırakma konferansı lâde alâkadardır. Bulga- li konferanslardan emni- kai yüklerinin hafifletilme- lemektedir, İla. 24 (A, A.) — Balkan By ri mahsusumuzdan : i Başvekili M. Muşanof hı, Jada kralın nutkuma ait & “© beyanatlara (cevaben “anın umumi siyasetini ği sırada Türkiye hakkın- şunları söylemiştir: yn harici siyasetimiz bir wa Harbi kapayan muahe- ilmek üzere geriye han- Alle bıraktı?. Kâfi dere- » a Ünbik topraktan mahrum vb, anmış bir Bulgaristan. i LE bir nüfus ile işte | y tü hadurlar arasında kaldık . | ip nde bulunduğu çetin va | iü için çalışmak | r halk. e harp- N etmek cesare- k inde ,Göremiyeceği bir ül ,,,. O İstiyor. o Bugünkü Ni Marty etten sulh ile mesai yede a cabalıyor. Şimdi a Siyasaşi m siyasetten baş- Yağ e olmadığına gö- r İ . ettirmek kendi» Saz dir Hayırhahlık- arya çalış- > : a olduğumuz da iyi müna- l tib da politikamızın ii yüset budur. Hari. — amam takip ettiğim siyasette budur. Bazı hareketlerimizde bazıları bir tahrik, diğer bazıları bir mu- vaffakıyetsizlik başkaları da bir nevi tehyiç görüyorlar, Türkiyeye, kendisi ile en dos- tane münasebet halinde bulundu- ğumuz hâkem ve dostluk muahe- deleri aktettiğimiz komşu bir dev lete, Ankaraya giderek ziyareti- mi iade etmekliğim sanki bu ziya- ret hareketile her hangi bir yeni siyaset açılıyormuş gibi, sanki bu hareketle Bulgaristan 'ona bazı devletlerin canımı sıkacak yeni yollar göstermek suretile fenalık etmişim gibi bir heyecan hasıl etti. Buna mukabil ben daha o za- man bile sükünetimi muhafaza et- tim. Zira bana tevdi edilen şüphe- lerin esassız olduğunu biliyor ve binaenaleyh çok geçmeden yıkı- lacaklarında emin bulunuyordum. Netekim de böyle oldu. Bu zi- yareti Bulgaristanda bizim aley- himize bir silâh gibi kullanmak is- tyenler bile yanıldıklarını anla- makta geç kalmadılar. Kendisile gayet dostane münasebette bulun- duğuğmuz ve siyasi sahada müna- sebetlerimizi daha iyi ve daha sa- mimi bir hale koymağa çalıştığı- mız bir devletin merkezine bir nezaket ziyaretinde bulundum. Fakat bana diyorlar ki: yediniz ve geri geldiniz, amma iş- ler eskiden nerede itsler gene 0- rada kaldılar.,, Meb'us efendiler, 1925 te Tür- kiye ile aramızda Trakyadaki te- bamızm yeni arazideki Türk te- basının emlâkine ait mukavele ve bir de muahede aktedildi. Bu protokol iltibasa mahal bı- rakan noktaları ihtiva ediyor ki bunlar tashih edilmedi. 1925 ten 1931 e kadar M. Ma- rinofun ve bilahere benim harici- ye nazırı olduğum zamana kadar bu mesele imza zamanındaki ha- liyle kaldı. Bu mukavele aktedi- lince Edirne havalisindeki Bul- garlara ait emlâk 100 evlik Kor- falı köyü istisna edilirse Türk hü- kümeli tarafından işgal edildi. Halbuki diğer taraftan yeni ara- zideki Türkler buradaki emlâkla- rına tasarruf etmektedirler. Bina- enaleyh 6 sene bu mesele mevzu- u bahsedilmedi ve mukavele te- vakkuf halinde kaldı. Kimse de meseleyi haletmek (lüzumunu, protokolu tefsir etmek ihtiyacını duymadı. Ankarada bulunduğum zaman muherem Başvekil İsmet Paşa Hazretlerile ve muhterem Harici- ye Vekili Tevfik Rüştü Beyefen- di ile gayet dostane bir surette 0- turup konuştuk ve her şeyden ev- vel ticari ve iktisadi münasebeti- mizle meşgul olacak komisyon- lar teşkiline karar verdik. Bu komisyonlar istihsal ettiği- miz bazı mevadın Türkiyeye it - hali için bir imkân arsmak ve onların istihsal ettikleri bazı me- vadın ithali kabil olup olmadığını araştırmak ovazifesile mükellef olacaklardı. O zamana kadar Türkler bizden yalnız odun ve kömür ithal ediyorlardı. Vaktile ithal ettikleri kaşkavalı ise bügün ithal etmiyorlar. Zira bu san'ati kaşkaval imalini Türklere öğret- mek üzere çağırdıkları Bulgar iş- çileri vasıtasiyle kendileri yapı - yorlar ve bizim mâmülatımızın girmemesini temin için de güm- rük resimleri artmış bulunuyor . Buna mukabil kömür ve oduna ait kontenjanı bize bıraktılar, Fil- vaki bu nokta mühimdir. Çünkü ithalâtı tam kayıt altına almışlar ve ancak bazı kontenjaların gir- mesini serbest bırakmışlardır. Fakat bu meselede bir ihtilâfın hasıl olduğunu görüyoruz. Zira bugün anlaşılıyor ki Türkiyeye gönderdiğimiz odun ve kömürün miktarı eskiden gönderdiğimiz miktara nazaran azalmıştır. Tür- ler bu farkın büyük olmadığını kendi istatistiklerine nazaran ile- ri sürüyorlar. Farkın kaçakçılık» tan ileyi gelmiş olması da muhte- meldir. Bir kaç gün evvel Türkiyedeki sefirimiz M. Pavloftan aldığım bir tahrirattan sefirimizin yeni milli Iktışat Vkeili ile görüştüğünü ve mumaileyhin kaşkaval ithaline dahi müsaade edeceğini vaddetti- ğini ve her ne kadar geç kalmış i- se de mübadele imkânlarını a- raşlıracaka komisyonlarını da ha- zirladıklarını öğrendim. Şimdi mürahhasların tayin edilmesi ve planın Sofzede mı veya İstan» mı toplanmalarına karâr verlimesini istiyorlar, Türikeye ile aramızdaki en mü him mesele yani Bulgar tebaası” nın emlâk meselesine gelince; Sofyadaki Türkiye sefiri Tevfik Kâmil Beyin de beraber çalıştığı bir komisyon tayin edilmiştir. Bu komisyonda 1925 protokolu nun tefsiri noktasında bir nevi itilâf vardır. Bu tefsir her iki ta- rafın hemen hemen kabul ettiği bir tefsirdir ki bizim için müsait neticeler verecektir. belki de komşumuz Türkiye ile aramızda halle muhtaç kalan ye- gâne meseledir ve bu suretledir ki onu da kat'i şekilde halledece- ğiz. Binaenaleyh eğer bugün eli- mizde işlerin neticeleneceğine da- ir hakiki deliller yoksa hiç olmaz- sa hareket halinde bir mesele var- dır. Ve belki çok yavaş fakat ka- bili izah sebepler dolayısile geç- miş fakat hal yoluna girmiş bir mesele mevzuu bahistir. Bir mese- le ki bizim hükümete geçliğimiz- den bir buçuk sene sonra tasfiye yolundadır ve bu da bize neticeyi vereceğini ümit ettirmektedir. Komşumuzun daima bize kar- şı muhafaza ettiği dostane vazi- yete güvenerek hallini beklediği- miz başka bir mesele var mıdır? Ben yalnız münasebetlerimizde komşumuzdan bilhassa dostluk gördüğümü ve komşumuzun Bul- garistanın hayati ehemmiyeti hai iz bir çok meselelerde bu dostlu- ğu izhar ettiğini beyan ile ancak teşekkür edebilirim. Sofya, 24 (A.A.) — M. Muşa- nofun bu nutku üzerine bazı ec- nebi mahafilinde Türkiye Bulga- rTistan münasebetinin yeni ve mü- him bir safhaya girdiği fikri der- —a. Bu mesele | Dahiliye tayinleri Ankara, 24 (Telefonla) Kaymakam, mektupçu ve emni- yet müdürlüğü memurları arasın- ler yapılmıştır: Akseki kaymakamlığına Boz- kır kaymakamı İbrahim, Kemah kaymakamlığına Tirebolu kay: makamı Tevfik, Sürmene kayma- kamlığına Turhal kaymakamı Sır- İ rı, Mudurnu kaymakamlığına Nal- i İhan kaymakamı Ali Rıza, İm- İ roz kaymakamlığına Yaylak kay- i makamı Selim, Hekimhan kayma kamlığına İskilip kaymakamı Ri- fat, Beypazarı kaymakamlığına da yeniden bazı tayin ve becayiş» | Mektep kitapları : meselesi (o - EEE ELARİ bl (Baş tarafı 1 inci sayıfada) &, | remde tadile mühtaç noktalar bul lunduğu kanaatine varmıştır. (| Maarif vekilimiz meseleyi , ye“ niden tetkik etmek ve © fiatlarm mümkün olduğu kadar indirilme si esasını bulmak üzere bir ko- misyon ayırmışlır, i ANKARA, 24 (A.A.) — Mek- tep kitapları etrafında bazı gaze- telerdeki neşriyat dolayısile Maa- rif Vekili Beyefendiye müracaat ettik. Reşit Glip Beyefendi ajan- sımıza şu beyanatta bulundular: Keskin kaymakamı Rasim, Nallı- han kaymakamlığına Beypazarı kaymakamı Nebil, Mutki kayma- kamlığına Kaş kaymakamı Hay- ri, Huzat kaymakamlığına Bod- rum kaymakamı Ali Rıza, Ova cık kaymakamlığna Goynuk kay- makamı Neşet, Muradiye kayma- i kamlığına Orhaneli kaymakamı Nurettin, Yaylan kaymakamlığı- na Adıyaman kaymakamı Mah- mut Nedim, Soruç kaymakamlı- ğına Arapgir kaymakamı Şefik Beyler tayin edilmişlerdir. Muş mektupçusu Tevfik Bey vekâlet emrine alınmıştır . Emniyet işleri umum müdür muavinliği ve birinci şube mü- dürlüğüne brinci umumi müfettiş- lik asayiş müşaviri Şükrü, Emni- yet işleri altıncı şube müdür mu- vinliğine beşinci şube şefi Şükrü Kars vilâyeti üçüncü sınıf emni- yet müdürlüğüne Samsun sabık müdürü Zekeriye Beyler getiril- i mişlerdir. Diyarbekir mektupçusu Haasn ! Basrı Bey terfian ve mülga iskân İ umum müdürlüğü muavini Necip Bey de yeniden mülkiye müfet- tişliğine tayin edilmişlerdi. 16 yaşında Kendi yaşında bir kızı hamamda bo. ğan gencin idamı Geçen hafta içinde 16 yaşında bir çocuğun irtikâp ettiği bir ci - İ nayet bütün İngilterenin tüylerini İ ürpertti. Harold Wilkinç namın - da olan bu çocuk muhakeme o - lunmuş ve idama mahküm olmuş- tur, İngilterede aşağı yukarı 50 se- neden beri buna benzer bir cina- yet irtikâp olunmamıştı. Wilkins, kendi yaşında olan bir kızı öldürmüştür, Bunların | - kisi de ayni müessesede çalışı - yorlardı. İkisi de ayni pansiyonda oturuyorlardı. Bir gece Wilkins sevmekte olduğu bu pek genç kı- Zın pansiyon hamamında yıkan - dığına dikkat etmiş, yatağından fırladığı gibi, hamama koşmuş, kapıyı zorlıyarak içeri girmiş, ve çırılçıplak bulduğu kızın üzerine atılmıştı. Kız, bu mütecavizi it - miş, kakmış, Wilkins mukavemet le karşılandığını görünce kızı bo- ; ğarak öldürmüştür. İ o Cani, muhakeme (esnasında, kızı öldürmek istemediğini, fakat İ şakalaştıkları sırada kızın kaza » ra öldüğünü söylemiştir. i o Hâkim, davayı dinledikten ; sonra hükmünü vereceği sırada idam hükümleri. verilirken gi » yilmesi mutat olan siyah başlığı giymemiş, yalnız çocuğa suçlu ol- duğunu ve kanunen idama mah « küm edilmesi icap ettiğini, onun için hakkında idam hükmü veril. diğini söylemiş ve şu sözleri ilâve | lir. e iyi Mi Ak zik hazin içi Mi ledi Rİ : “Mektep kitapları fiatlarının tesbitinde esas tutulan ve evvelce mütehassıs komisyonca tayin olu- nan baremde tadile mühtaç nok“ talar vardır. Meseleyi yeniden i tetkik etmek ve kitap fiatlarınm mümkün olduğu kadar ucuza mal! edecek esasları bulmak üzere bir, komisyon teşkil ettim. Herhalde İ çocuk babalarınm müelliflerin ve! tabilerin menfaat ve hakkını" Ko-! ruyacak bir hal şekli bulunacak! tır, * .. ye 4 Dünyanın gidişi pi , (Baş tarafr1 inci sayıfada) dise, mesafölerin mütemadiyen & Hisalmanı,| Adeta mesafe kaydının ortadan kalkiaşi dır, Yakında âlemi devretmek, bir yapak Mk iş olacak, her insan, bütün dünyayı döve Pelmek imkirin: bulacak) Bu süretle mesa. $o kaydı ortadan kalkacak ve dünyasın bö hangi tarafında bulunursa bulunsun “iğtadim ğiniz adamin görüşebilecek, hattâ ari karı şımzda imiş gibi görerek konuşacak ve bus Bu bugün bir telgraf göndermek kolaylığile yapacaksınız. İlmin aldığı istikamet mesafe kaydını kaldırmağa matuftar. Bundan şüphe ede mez Bu şerait dabilinde dünyanın Alisi ne olar; cak? unu düşlinmek icap enez mi” | “İ; Buzün binlerce müderris, yüz İinlerce talebe inzanlığın tarihile, yani mazisle İdeş- gul ölüyor, fakat şüyanı tocasüftür ki, dün- yanm âtisile hiç te maşgul olan yök! Dün- yanım her tarafımda mazi profesörleri “var, fakat hiç bir tarafında “ALI profesörü yekt,, Halbuki bugün en çok mihtaç üstat, bu Ati Gstadıdır. i Yakın bir âtide insanların, dünyanın Ber hangi tarafındaki döstlarile kazı karşıya, gelerek konuşacaklarını, £ görüşeceklerini, söyledim. Fakat b: iy bununla kalmiyieuk,/ insanlar ayni kolaylıkla düşmanlara” karşi gelecek ve onlarin harbedecekler! Pek yakın &tide zehirli gazlar, infilak maddeler, ve buna benzer geyler radyo'ilg havada seyahat edecek ve istenen yere "dis şecek! i Rahibeler I aris, (A.A) — Le . nal, Lyon ile Dijon aramda iz tun tarikatine ait bir iyede' rahibeler saat 5 de dua ile meş- gul bulunurlarken bir şahsın za-' viye kapısını şiddetle çalarak! kendilerini güya bir felâketten' haberdar ediyormuş gibi bâğır- dığını ve kapıyı açmıya gelmiş olan hemşireyi öldürmüş olduğu- nu nakletmektedir. ” i Mecnun şahıs, refikalarının im- dadına koşan diğer hemşirelerle hakiki bir muharebeye girişmiş ve sora kaçmıya muvaffak ol- muştur. ' Sabahleyin polis tarafında tanılan merkum, tevkif edilmiştir. , Merkum, müthiş bir sal o'up zaviyeleri soymak niyetinde — bulunduğunu itiraf etmiştir. etmişti: “Bu hükmün icra veya ademi icrası bize ait değildir. Fakat merhamet gösterilmesini | diliye- ceğiz, Bunun nazarı dikkate alı « nacağına eminim!,, 1 Cani hali hazırda idam hük mü giymiş bir halde mahpustur.' Fakat hükmün tahfif olunacağı

Bu sayıdan diğer sayfalar: