22 Kasım 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

22 Kasım 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A YE idi Meşhur kadınlar Triyangi Sanatı himaye edön bir kontes Benan evvelki haftalarda, üç çi kadının hayatıni anlattık. işinas Karoline Lukreçya Her « ne Seryah Ida Lavra Pfayfer - Re- te Prenses Agnes Salm . Salm.. iy, “fta da başka birisinden bahse- ii tadır. Viyanada onun salonu- Mi bilmiyen yoktur. Musiki, ede- Hiyat, resim, heykeltraşlık.. Hulâ- W m güzel san'atlarla alâka - Bunda, sık sık buluşarak, san'at alar etrafmda sohbet eder- İİ “Bütün san'at Hadiselerinin | iç nakaşaları, dedikoduları bu ki | “ kadının salonunda yapılır. t Bütün san'atkârları salonuna an, san'atı ve san'atkârları K ye eden Kontes Triyangi de #an'atkârdır. Kendisi taganni Mer, ük çalar. Muhtelif san'at alarmda bir münakaşaya gi- İNilecek bilgisi vardır. Hulâsa, Kontes Triyangl a topladığı sanat'kârlar a- nda zekâ, bilgi ve hassasiyet- hüküm bir vaziyette kalır. Kontes Triyanginin bir husu- de, kendisine mahsus bir tarzı o bulunmasıdır. Bol ; tül, ipekten mükellef imler giyer, bunların biçim - Ma, Kendisi tayin eder, pek çok di, * takar. Bu giyiniş tarzı, mo- Hay yanlarına uygun değildir. ey 1885 senesini hatırlatan kı- *, Viyana sokaklarında do- “da görülür, iç a, bazı hareketleri gü - Yılsa bile, o, buna aldırış Bibi He: istediğini, istedi- sala Müspet, menfi şah- Hey ibidir. Orijinal hareket r. Ve kendisine karşı Böve, eli tarafından Bacakların kalın- Sa, ça ması “k ince bacakla i ia bir çare Midir? iy Er İŞİ, ri Z jimnastik, Triyangi, bir Viyanalı ! olanlar, onun muhteşem salo- | merassanmı sa9e sanane v0me senar 1000000000 SaYURANEMN 1 Londrada çok beğenilen yakası Devekuşu tüyünden manto!.. Bir moda gazetesine göre, insana sulhtan ziyade harbi hatırlatan ucu sivri tüylü şapkalar... Mantolarda, şapkalarda, son moda cereyanlarına göre, değişik- Avrupa moda müesse- seleri, yeni yeni şekiller bulmak için, âdeta birribirlerile yarış e- i diyorlar. Bu arada teferrüattan süse ait şeylerle de uğraşıyorlar. Mantoda tüy Bu kısımdaki resimde görülen şık manto, Londrada en çok be- ğenilen bir mantodur, Mantonun yakasındaki süs, siyah ve beyaz devekuşu tüyündendir. Yakaya kürk yerine devekuşu tüyü konulması, bir yenilik olarak alâka uyandırmış, bu, kibar İngi- liz kadmlarının pek hoşuna git- miştir. Bununla beraber, kürklü man- to, umumiyetle bu sene modaya | Yakası deve kuşu tüylü manto uygun giyinen kadınlar tarafın- dan tercih olunmaktadır. Pek ta- bii! Yakası devekuşu tüyünden manto giymek, kürklü mantodan daha ziyade bir lüks işidir. Ayni zamanda, kürklü manto kadar, | pratik değildir. Ancak baloya gi- dildiği sırada, otomobil içinde a- çik bâlö elbiseli vücutları, çıplak omuzları, boyunları şöylece kapa- mağa yarar. Sokaklarda dolaş- mak için müsait olmadığı, ilk nü- munesinin görüldüğü Londra mo- da muhitinde de kaydedilmiştir. Süslü şapkalar Gene bu kısımdaki resimde gö- rülen şapkalar, Paristeki tanınmış moda müesseselerinin eseridir. Bu şapkalar için, biçimlerindeki ba- riz hususiyet itibarile, “çok oriji- nal!,, deniliyor. İcat eden her moda mağazası- nın ismile gösterilen ve anılan bu şapkalardan bahseden bir moda gazetesinden şu satırları alıyo- ruz: ö..... “Bunlarda öyle bariz bir husu- siyet var ki, hangi kadının saçla- rın Üzerine oturtulsa, derhal göze çarpar. Hele üzerinde ucu sivri tüy bulunanlar.... Bunlar, insa- na sulhten ziyade harbi hatırla- tıyor. Acaba, şapkaların üzerine Bani bunlar iliştirilirken, model olarak İ hançerler, kamalar, mızrak uçla- İ rı, süngüler mi göz önünde tutul- muş? Kim bilir. Belki. İnsan, bu şapkalardan birindeki tülden ya» | rım peçeyi görünce, eski muharip- lerin yüzü kapıyan miğferlerini düşünerek, bu ihtimali kabule müsait görünüyor. Sapkalardan birinde de, Şarkın bir ifadesi var: Hilâl!,, Eldivenlerde işleme Eldivenlerin bilek kısımları - nın süslü olması.. Bu hususta ye- ni yeni şekiller düşünülmekte ve ! nuttukları, kadınların bu Sevgi Kadın tarafından ihmal edilmemiştir Geçenlerde bir Avusturya ga - İ zetesinde çıkan “Mükemmel ol « mıyan kadın,, serlevhalı bir ya » zı, Avusturya kadınları tarafım » dan şiddetli protestolarla karşı - lanmıştır. Kadınların zamanımızda yal - nız annelik hissini, sevgisini de - ğil, hatta umumiyetle sevgiyi u - ihmali neticesinde cemiyetin sükünu bo- zulduğu tarzında ortaya atılan mülâhazalara karşı, kadınlar, bu vaziyetin bu gün mes'uliyetini er keklerde aramak lâzım geldiğini ileri sürmektedirler. Bertold Şpring imzalı yazıya, | Avusturyanın münevver kadınla» rından Mariyan Hayniş şiddetli bunlardan çoğu, pek zarif olmak- tadır. Düz işlemelerle süslenme « si hoşa gittiği gibi, adeta eldi - ven üstünde bir dizi iri taşlı bi - lezik takılmış intibaımı veren ka- barık işlemelileri de beğeniliyor. Ancak bu işlemeler, daha ziyade bir renkte ve eldivenin © rengine en yakın renkte olmakta, işlenişte muhtelif renklerin bir araya geti- rilmesinden kaçmılmaktadır. Son moda şapka örnekleri oda enipükleni esasa 000052000 0009001 208 LA BARAN AAA aaa Dar korsalar içinde... Şu siluet şeklindeki karikatür, bir zamanlar kadınların ne kadar güçlükle oturduklarını gösteriyor. Masa başında konuşan iki kadın, 1879 da... çok dar korsalı elbiseler içinde, dimdik.... o Oturamıyor, adeta ayakta duruyorlar. Hiç değilse, yarı oturmuş, yarı ayakta bir vaziyetteler, Her halde rahat de- ğiller| Ama ne yapsınlar? 1879 se- nesinde yaşıyorlar ve O senenin modası da, çok dar korsalı el- biseler... 1879 senesindeki korsaların ma deni çubukları vardı. Beli incelt- mek, göksü yukarı kaldırmak, belin aşağı kısmına doğru vü- cude düzgün bir ifade vermek için, kadınlar, son derecede 1s- trap çekerlerdi. Buna rağmen, moda, hükmünü tam manasile icra etti. O tarihte yaşayan ve zayıf görünmek İstiyen bütün kadınlar, bu cendereye girdiler. Bilhassa şişman kadınların hali, pek acıklı idi. Nefes nlmağı güçleştiren bu sıhhi olmıyan dar korsaların tesirile baygınlıklar geçirmiş ve sokak ortasında dü- şüp bayılmış kadınlar görüldü- günü tarih kaydediyor, Bu asırda yaşayan kadınların bu moda acaipliğinden kurtul muş olmaları, kendi hesaplarına mühim bir kazançtıri em mmm kaan m asma Kadınlar, sulh ve bir takdir Harbin ortadan kalkması yo- lunda propaganda yapan beynel- milel kadın teşkilâtının silâhların bırakılması komitesi, Nabel ens- titösü tarafından bu husustaki ciddi faaliyetinden dolayı takdir olunmuştur. Merkezi Cenevrede olan bu komiteye enstitünün kararı Mis- Marı Dingmana gönderilen bir telgrafla bildirilmiştir. omiteye devamlı surette mü- zaheret eden Cnevre kadınları bu takdirden fevkalâde mütehas- sis olmuşlar, sulhu temin için gösterilen gayretin alâka ile kar- şılandığına delâlet eden bu tak- tirin, dünyada artık rahat yaşan- ması arzusunun esaslı suretle yer tuttuğunu ifade etmesi itibarile, kendilerinde sevinç uyandırdığını komite reisine müşterek bir mektupla anlatmışlardır. Komite reisi Mis Mari Ding- man, Nobel enstitüsüne gönder- diği teşekkür telgrafında, Ce- nevre kadınlarının duydukları sevinci kaydetmiştir, bir cevap vermiş, bu cevabında, kendisinin senelerden beri Avus « turyada kadınlık hareketinin ba- şında bulunduğunu kaydederek, bu iddiayı bütün Avusturya ka - dınları namına reddetmiştir. Ma- riyan Hayniş, verdiği cevapta “Bilâkis, kadın, sevgi hissini mu- hafazada, erkekten çok (yüksek derecededir. İktısadi zaruretler i- çersinde erkekten daha ziyade 1s- tırap çeken, bugün, dün katlan - madığı bin bir meşekkate katla » nan kadın, hayatını kazanmak i- çin çetin mücadelelere (giriştiği halde, sükün ve saadet temin e - den sevgi hissini de kurmayı bil- miştir. Ya erkek? Asıl ihmal eden odur. Ve bu ihmaline orağmen, kadının sevgisinde sükün ve $a- adet buluyor.,, demektir. Tahsili tercih eden kız Geçenlerde, Budapeşte dariil- fünunu talebelerinden bir kızın, barda dansözlük vazifesi aldığı, bu vazifenin talebelikle telifi mümkün görülmiyerek, profesörü tarafından kandisine ya talebe- liği, ya dansözlüğü tercih etmesi lüzumu bildirildiği, kızın talebe liği tercih ettiği yazılmıştı. Darülfünun talebesi kızın, sırf tahsiline devam edebilmek için kendisini (o geçindirecek (o para kazanmak (Oo maksadile (barda kabul ettiği vazifeden bü su- retle (ayrılması üzerine, tah- sile karşı gösterdiği kuvvetli alâka, Darülfünun muhitinda ol- duğu gibi, bu ilim müessesesi baricinde de akisler uyandırmış- tır. Talebesine ciddi bir iş bulmağı vadeden profesörünün bu husus» ta harakete geçmesine zaman kalmadan, zengin bir ticarethane sahibi kıza mektup göndermiş, ticarethanesinde muhabere me- murluğu işini teklif etmiştir. Yüksek bir feragat gösteren kız, bu suretle tahsilini bitirin- ceye kadar, kâfi derecede para kazanarak, geçinmek imkânım

Bu sayıdan diğer sayfalar: