Samfa 10 GERDANLIK Tv) Cezmi, gazetesinden gözlerini indirerek, salona giren karısına dedi ki: — Gerdanlığını mısm?, Yaz tatilinden döndükleri gün- denberi ilk defa olarak baloya gi- diyorlardı. Olga —Cezminin ka- rısı Rustu— güneşten yanmış de- risile tezat yapan beyaz bir tunlet giyinmişti. — Gerdanlığımı mı? Diye sor- du, hayır, böyle sade olarak kal- mağı tercih ediyorum. — Balo pek kalabalık olacak.. Herkes.. — Olsun. Hiç bu tualet ile ger- danlık gitmez.. — Nasıl gitmez?. Hem gerdan- lığını ilk defa koyduğun zaman takmıyacak teklif etmişti. Olga reddedeme- mişti. Ne güzel tango oynuyordu . | Bunun için kendisinin balkona doğru sürüklendiğini farkedeme- mişti ve kendini balkonda, bir denbire onun kolları arasında bu- | lunca da mukavemet edememişti. Sonra bahçeye çıkmışlardı. o Ve daha sonra da, beraberce klüpten çıkmışlardı. İ *. Genç adam yalvarmıştı: — Sakın lâmbayı yakmayınız. Tesadüfümüz bu esrarengizliğini kaybetmesin. Ve bir kaç saat sonra ayrıldığı zaman, daha doğrusu (o ayrıldık- tan sonra Olga, O gerdanlığının kaybolduğunu görmüştü. herkesin nazarı dikkatini celbet- mişti. Eğer bu akşam takmazsan insanlar tuhaftır, kimbilir, içle- rinden “belki satmıştır., .. Yahut “kaybetmiştir,, derler, — Tuhafsın Cezmi. Olga endam aynasının karşı- sında, ötesini berisini düzelttik» | ten sonra lâkayıt görünmeğe ça- | lşan bir sesle; — Gidiyor muyuz, diye sordu, ben hazırım, z ii — Rica ederim, gerdanlığı tak. — Ne diye bu kadar ısrar edi- yorsun, Cezmi?. | — Asıl ben inadını anlamıyo- rum. Eskiden onu takmadan bir yere çıkmazdın.. Yoksa.. — Yoksa ne?, | — Sakın kaybetmiş olmıyasın? | Olga birdenbire koltuklardan irisine çöktü. — Evet, diye inledi, evet. Kaybettim. , Cezmi ona, dargın bir sesle sor- du: — Ne zaman, nerede ve niçin | benden sakladın?. — Evvelâ şunu söyliyeyim ki kaybetmedim, çaldırdım. Adada, biliyorsun. Klüpte maskeli bir balo olmuştu. Sen Ankaraya git- miştin a aralık, canım da sıkılı yordu. Arkadaşların ısrarı ile ben de baloya gittim. Tam kapıdan | girip te biraz ilerleyince, birisi | e a gerdanlığı çektiği gi- kaçmıya başladı. Bir feryat ko- pardım. Hemen etrafımı sardılar. Derdimi anlatana kadar da adam kaçtı... Cezmi susarak dinliyordu. Ri Peki, dedi, polise haber ver- mediniz mi?, YA Hayır, ortalığı velveleye ve» Kip İsmimi, ini İtme geçmesini — Fakat gerdanl, i peyee idi, biliyoruun. Üç biziz vermiştik. Hem merkez memuru- nu tanırım da., Arkadaşımd akşam kendisine bir meka, Sn Olga, utancından, kadın izzeti nefsinin kırılmasından müteessir olarak hemen Şişliye dönmüş, er- tesi gün de kocası Ankaradan gel- mişti, Pek tabii, gerdanlığı çalan bu tesadüfi aşk hakkında bir şi- kâyette bulunmak imkânı da kal- mamıştı. Ö gündenberi, Cezminin gerdanlığın kaybolduğunun far- kına varacağı zamanı korku için- de bekliyordu. Aradan dört gün geçmeden, işte mesele meydana çıkmıştı. Şimdi ne yapacaktı?. — Geldik, haydi inelim.. Otomobil, Pera Palas'ın önün- de durdu. Olga ile Cezmi içeri girdiler. Beş on dakika sonra, Cezmi: — Ben, dedi, klübe kadar bir gideyim, bakalım Lâtfi orada mı? Bir işim var. Beş on dakika ya kadar gelirim. » » Li Aradan iki saat geçtiği halde Cezmi gelmemişti. Olga, dışarı çıktı, baktı. Otomobilleri orada duruyordu. Zaten vakit de geçmiş idi. Dönmek lâzımdı. Şoför, otomobilin kapısını a- çarken: — Hanımefendi, dedi, bey ken- disini beklememenizi söyledi ve size şu kâğıdı bıraktı, Olga, titriyen ellerle zarfı yırt» tı, içinde sadece şu satırlar var- dı: “Gidiyorum. Zira hayatınızın “mas- ke, sini kaldırmış bulunuyorum... Otomobil içinde, Olganın kay- bolan gerdanlığı bir paket içinde sarılı duruyordu. MA ER) 3 AG BALER 7 Numaralı Bilmece Bugünkü bilmecemiz de hece- lerden cümle teşkil etmektir: Aşağıdaki heceleri bir araya getirerek bir cümle yapınız. ye-di- şim-dar-ka - kan» zarım. Tahkikata başlasın.. Ne i- se, şimdi gidelim de, s€ç kaldık. *.; a Otomobilde Olga, harap olmuş ir vaziyette oturuyor, . du, Cezmi» Age — Sıkılma canım, dedi, elbet bulunur. Fakat Olga bu sözleri duymıs yor gibi idi. Bir an, her şeyi itiraf etmek istedi, fakat korku . ve u- tanç ona mani oldu. Hatırlıyordu. O akşamı bütün teferrüatile hatırlıyordu. Klübün geniş salonunda kendisine dik- katle bakan maskeli genci de ha- tırlıyordu. Siyah bir domino giy- miş olan maskeli bu genç, ona s0- kulmuş, ecnebi şivesile bir dans sı-di-ye-nin-ce» me-bi- bal-nı-la ka-ra- va-ş- sak- m -dırmz? Bu bilmeceyi hallettikten son- ra hal varakasını 1, 2,3,4,5,6 Dumaralı bilmecelerin hal vara- kaları ile birlikte saklayınız. ,10 adetten ibaret o'acak bu bilmecelerin bal varakaların son- ra bize göndereceksiniz. Doğru halledenlerden (150) karim ze muhtelif hediyeler vereceğiz. Dikkat Bundan evvelki 10 numa- radan ibaret bilmecenin hal verakalarını bir zarfa koyup | hapse mahküm olması muhtemel adresinizi güzelce yazarak (Bilmece dert. memurluğuna) gön- VAKIT vukubulursa... Londra ortadan kalkacak!.. ingiltere Lordlar kamarasında bir kaç gün evvel dikkate de- ğer bir müzakere vukubulmuş- tur. Lord Halsburg yeni bir harp vukubulduğu takdirde düşman tayyareleri tarafından atılacak zehirli gazların Londrayı mah- vedip yer yüzünden kaldıracağı- nı söyemiş, Mister Baldvinin tayyare taarruzlarnına karşı he- nüz müessir bir s'âh bulunma» dığını, onun için Londranın ta- mamıle müdafaasız bir halde olduğunu, fakat Brükselin de Berlinin de bütün sanayi mer. kezlerinin de aynı vaziyette bu- lunduğunu söylemekte çok haklı olduğunu anlattıktan sonra şun- ları ilâve etmiştir: Hava tes'ibatını terk etmek imkânsızdır. Onun için bütün milletlere gelecek harplerin ne kadar mütbiş olacağını göster- meliyiz. (Halkın mubarebeden sakınmalarını temin için her in- sana uçmayı öğretmek icabeder uçmayı öğrenen ber ipsan tay- yareciliğin neler yapmak iktida- rında o'duğnnu anlar. Lort Valsbury beynelmile! si- vil tayyareciliği kontrol etmenin kiç bir ameli kıymeti olmadığını onun için bütümetin hususi tay- yareiliği tahdit etmeden parle- menloya malümat vermesini is- teyerek sözlerini bitirmiştir. Muhalefet Jideri olan amele ordu Donsonly tayyareciliğin beyne milel bir bale getirilmesi ni istemiş, ve bunun belki fay- dah olacağımı söylemiştir. Harbiye nazıri lord Maileham irat ettiği nutukta mevzu bah- so'an korkunç hallere mani ol- makiçin amele çareler bulma- nın belki de imlânsız olduğunu, fakar bunları küçültmek için her şeyi yapmak elinden geldi- ğini anlatmıştır. Yunan hatıraları Eserinden &olayı bir ingiliz muharr ri a'eyhinde takibat İngilterenin tanınmış muharrir- lerinden mister Compton Ma- kenzienin “Yunanistan hatırala- rı,, unvanile yazdığı hikâyenin, aleybinde takibat yapılmasına ve eserin piyasadan çekilmesine saik olduğu evvelce yazılmıştı. Son posta ile gelen Londra ga- zeteleri, eserin piyasadan kâmi- len toplattırılmış olduğunu kay- dettikten sonra muharririn, esrarı faşetmek töhmetile muhakeme altına alındığını yazmaktadır. Dava, aleni bir surette rüyet o- lunacaktır. o Herkesin bu davayı merak edeceği anlaşıldığından da vanın rüyeti için en geniş mahke- | me intihap olunmuştur. Muharrir, Londranm gelen avukatlarından tevkil etmiştir. Muharririn mahkümiyeti tak- dirinde onun ya elli isterlin nakti cezaya, yahut üç ayı geçmiyecek en ileri birini dir. Azami mahkümiyet iki sene ağır bapistir. Bir harp daha | Fransada alkolsüz içkiler için takrir Gemicileri bu türlü meyhanelere ce için yapılan bir tedbir veüzüm sula Bu sene iptidasında Fransız tp akademisi alkolsüz içkiler sa- tan dükkânların Fransanın bü- tün mıntakalarında tesisi için hü- kümee bir takrir vermişti. Bunun üzerine sıhhi içkiler sa- tan ve sırf gemicilere mahsus o - | lan bir takım müesseseler vücu- de getirildi. Bunlar otuz seneden- beri Britanya sahillerinde tesis €- dilmiş bir takım sahil içki depola- rınm usulü üzerine tanzim olu- nuyor. , Sahil içki depoları meyhanele- re ve koltuklara müracaat eden gemicileri oralardan uzaklaştıra- rak celbetmek için açılmışlardır . Bunlara müracaat edenler gittik- çe çoğalıyor. © Senevi müracaat miktarı ya- rım milyon gemiciyi aşıyor. İçki- ye ve sarhoşluğun mucip olduğu sıhhi ve içtimai mazarratlara kar- şı bu gibi müesseselerin ne kadar faydalı olduğu muhakkaktır. Bu müesseselerde muntazam bir u- sul tatbik edilerek içki yavaş ya- vaş ref'edilir.. Müracaat edenler (müessese disiplinine kolayca alışıyor ve ze- hirli içkilerden vez geçmiye mu- vaffak oluyor. oBu usul yalnız Fransada değil diğer bir çok mem leketlerde de tatbik edilmektedir. Usulün tatbikinde hem ispirto- lu maddelerden halkın kurtarıl ması hem de ispirto istihsal edi- len üzum gibi mahsulâtın sürü- müne ziyan gelmemesi esas tutu- lur. Meselâ: Fransada üzüm sarfi- yatı senede adam başına iki kilo- yu tecavüz etmiyor. Eğer üzüm mahsulü sırf meyva halinde ye- yenlere tahsis edilse memleketin iktisadi hayatına büyük bir darbe indirilmiş olur. Gıda kıymeti fevkalâde olan taze ve tahammür etmemiş üzüm sularına rağbet edilmiyor. İş yal- nız üzümle kalmaz. Elmadanda tahammür edilmemiş ve gıdai bir usare elde ediliyor. Elmanın vü- cuda ne kadar nafi olduğu düşü- nülürse suyundan istifade edilme- mesi ve ancak şarap haline gel- dikten sonra kullanılmasının ne büyük hata olduğu anlaşılır. Amerikada harp esnasında ü- züm ve elma sularını karıştırarak ferahlık ve gıda verici bir madde vücuda getirilmişti. Amerikalılar bu maddeyi muharip devletlere bol bol satmağa muvaffak oldu- lar... Bu, Avrupanın istifade edebi- leceği iktisadi güzel bir dersti.. Amerikalıların tuttuğğu usul hıf- zızıssıhhayı sanayileştirmek usulü | demek doğru olur. Bu usulde umumi sıhhat muha- faza edildiği gibi sanayiin terak- kisine ve fazla fazla kazanması- nma da çığır açılmış oluyor. İsviçrede “Zürih Kadınlar Mü- essesesi,, isminde bir müessese sıhhi ve ispistosuz içkiler dağılan on sekiz müessese vücuda getir- mişlerdir. Bunların ikisi aynı za- manda oteldir. Bu müesseseler o- tuz senedenberi faaliyettedir. Her ” Masin sene yeni bir müesses€ teşkil € i liyor. Her sınıfta müşteriler müesseselere devam ediyor: Bu müesseselerin son blân? beş milyon hasılât ile kapan tır. Buralarda verilen içkile ve meyva uşareleridir. g Sarfiyat senede altmış reyi buluyor. İsviçre müessei* rinin muadillerine Almany# İ merikada ve İskandinavya M* leketlerinde tesadüf edil dir. İ Mustahsılların asıl nazarı © | katini celbeden cihet, sade İ fondanse usare halinde hazı” mış yemiş usarelerinin istibi membalarını ne suretle temi? decekleri keyfiyetidir. Fransada şimdiye kadar bu Fransaad şimdiye kadar pu! vi müesseselerin o vücude mesine taraftar olunmazken* senelerde şarapların satılma” sı üzümcülerin (mallarını pol bir surette piyasada sürmiye ret etmelerini mucip oldu. Fi sanın cenup eyaletlerinde ve * zasta olsun, İtalya, İsviçre, manya ve Amerikada olsun if linde üzümü istihlâke dair büri bir cereyanı meydan ali asıl buna hamletmek icap ei Yalnız halkın hataya sapi ğı ve nasihata muhtaç ob nokta vardır. Üzüm, elma v€”.| meyvalar ilâç değildirler. Bv yenildiği vakitte vücuda gıd* ren mahsullerdir. Binaen bol üzüm ve elma yemek için sanın bir sanatoryuma gitmefi cap etmez, Nerede bol üzüm sa oradan mümkün olduğu yaş ve kuru üzümle üzüm, © | waaresi istiklâk edilmelidir. Bl lece sıhhat muhafaza edilmif lur. Ve memleketimizin en vi yük servet manbalarından tihlâk sahası bulur. A EE A BE | Amerika ve borç! Newyork, 31 (A.A) — M osevet, (borçlar mesele* | Amerikanın ittihaz edeceği hareket hakkında M. Hoo' görüşmek © Üzere Vaşingi" kalacağını bildirmiştir. M niley, demokrat liderlerile şecektir, İngiltere ve Frsi müracaatlarına cevaben toryomun temdidine vey# lann yeniden tetkikine möt olan bütün kararların * tarafından tastiki lâzım tedir. Japonya - Ly 1to0 Cenevre, 21 (A.A' © ler Cemiyeti nezdindeki 5 beyeti, (Japonya ehe Lytton raporuna mütes lâhazslarının metnini V€ Sını neşaetmiştir. Pu vesikada Mançurini hassa Japonya için olan anarşi bali kaydolunmaktadır. Mançuri meselesi, hayati bir ceseledir. kadaki vaziyetin dün bir tarafında misli ehe Japon”? yanit yoktur.