İ b | ay ge da, Lâmia: — Bir şey yok canım. feel Hayat Bir oyandur | Bir haftadır Lâmianın halinde bir tuhaflık vardı. Refik mütema- diyen soruyor, fakat her defasın- içinde biribirine zıt iki his müca- deleye başlamıştı. * 4 Estesi gün, Refik Lâmiayı gör- düğü zaman, soğuk kanlılığını Diye cevap veriyor, akşam ©- | muhafaza ederek: İunca da her zamanki gibi ayrilı- | yorlar, Lâmia, evine dönüyordu.. Fakat o gün Refik artık kat'i sureite öğrenmek İstemiş, onu aaa Nihayet Lâmia sor. eği PAKER söyliyeceğim. Doktor kat'i surette “ vd dedi. — Bir çocuk mu7, — Evet, Râfik., Refik Lâmianım ellerini avuç- farma aldı, büyük bir heyecanla uçların öpereke mırıldandı: ama Memnun değil mes'u - — Ben de öyle Refik.. Bilsen bunu sana söyleyebilmek için ne kadar çekiniyordum. — Ne?. Çekiniyor muydun?. — Tabii çekiniyordüm.. o Ben aptal bir kız değilim Refik.. OÜç senedir sevişiyoruz, ve geceler müstesna, aşağı yukarı (beraber Yaşıyoruz. Sen kazandığını be- nimle paylaşıyorsun. / İtiraf ede- Tim ki çok kazanmıyorsun. oBu- nurla beraber idare ediyoruz. Fa- , kat düşün, bir de şimdi çocuğu" muz olursa ona para nereden ye- tiştirebiliriz?, — Merak etme canım, başka iş buhmum, geceleri de çalışırım... İki genç kucaklaştılar, Refik nerede ise sevincinden ağlıyacak- tı. Fakat ayrılmak zamanı geldi ve Lâmia kalktı. Refik Lâmia ile beraber bir otomobile bindi. Onu, o akşamın şerefine, evden görülmek tehli- kesine rağmen, evine kadar götü- recekti, Otomobilde Lâmia sordu: — Çocuğun vaziyetini tesbit ettik demektir. Biz ne olacağız? . Beni alacak mısın?, Refik Lâmianın gözlerinin içi- ne baktı: — Bunda şüphe mi ediyordun? Vakıa bizimkiler bana pek müsa- ade etmezler amma, dinlemera,, — Niçin evde iken söyleme - din? — Benden şüphe edeceğini ak- hıma getirmemistim ki.. Osman Beye gelirice, Lâmia 0- tomobili durdurdu. Ve iki aşık, bir birlerine karşı gösterdikleri mu- habbete rağmen kalplerinde bir tuhaflık olduğu halde ayrıldılar. Lâmiux giderken: — Yarın akşam, demişti, seni | göremiyecelim, Bakırköyünde halamı görmeğe gideceğim. . *» * ş Refik, ertesi akşam, bankadan çıkarkem, kapının önünde lüks bir otomobil ve otomobilin içinde de Lâmiayr gördü. Lâmianm yarim- da genç bir erkek vardr. Refik'm benzi sap sarr kesil- mişti. Bütün gayretini toplıyarak otomobile doğru ilerledi. o Fakat tam bu sırada otomobil kalktı, ve arka pencereden, Refik, Lâmi- anın yanındaki erkekle öpüştüğü- nü gördü. Demek, Lâmia Refiki aldatı- yordu. Ne adi kız! oFakat Refik | -- Ey, diye sordu, halan nasıl? — Gayet iyi. Ne diye soruyor- sun?. Refik daha ziyade dayanama- dı, patlâdı.. — İtiraf et.. Haydi itiraf et. Lâmia, gözlerini yere bile in- dirmeden: — Evet, dedi, madam ki gör- dün ne saklıyacağım?. — Ya çocuk?. Çocuk kimden?. — Vallahi,. Onu da pek bilmi- yorum. Refik geriş bir nefes aldı. Bi- ras sustu, düşündü. Fakat Lâmia onun daha fazla düşünmesine meydan vermeden: — Haydi, dedi, görüyorum ki memnun oluyorsun?. Yüzünden belli; Başından belâyı attığına seviniyorsun! Kızma yavrum.. Se- münle bir dest gibi ayrılalım. Gel, sarıl bana bakayım.. Refik, başını önüne eğdi, haki- katte bu neticeden o da memnun- du. Gitti, Lâmiayı son bir defa kucakladı. . $ 4 Aradan bir hayli zaman geç- mişti, Refik, bu suretle ayrıldığı Lâmiayı unutmuştu bile.. Maama- fih, o gün, onu Taksim bahçesine girerken gördüğü vakit, kalbi ha- fifçe çarptı. Lâmia, ayrılalı beş ay olmasına rağmen henüz fevkalâ- de güzel duruyordu. Kendisinde hiç de ge- belik hali filân yoktur. Lâmia, gayet şık bir tayör gi yinmiş, ona başıla selâm veriyor- du. Refik yanıma gitti, elini öp- tü.. Lâmia: — Ne o, dedi, şaşırmış gibi ba- kayorsun?. — Hakikaten.. — Dur, sana anlatayım yav- rum, Ben asla gebe olmamıştım.. — Ne?. Ne dedin?. — Hiç bir vakit gebe değildim. Yalnız sana öyle demek icap etti. Zira, seni artık bırakmak istiyor - dum, genç ve senden çok zengin birisini bulmuştum. o Doğrusunu istersen seni sevmiyor değildim .. Fakat hayat bu... Evlenseydik ne olacaktık? o İikimizin de parası yoktu. Senin de beni çok sevdiği- ni biliyordüm, düşündüm. Bu hi- eyi buldum. Kalbimin parça par- ça olmasma rağmen . sâna yalan söyledim. Pek tabii halama gide- ceğim diye uydurduğum da ya- landı. Ve mahsus ertesi gün sen İ bankadan çıkarken otomobilde sa na göründüm. İtiraf etki, yap- tığım oyunda muvaffak oldum, ve sen de benden ayrılırken bü- yük bir azap çekmedin. Asıl aza- almıştım, Refik. Ne yüpayım.... Hayat bu! İnsan istediği gibi mes'ut olamıyor. Şimdi, o gördü- ğün genç ile nişanlandık. Yakın- da evleneceğiz. Allaha ısmarla- dık Refik. Sakın darılma, ve w- mütma ki seni sevdim. Lâmia, elini uzatir. Refik titri- yerek onu öptü. Lâmia, hiç bir za- man ona bu kadar güzel görün- memişti. Refik onun arkasından bakar- birdenbire ferahlar gibi oldu. Ne- | ken: tice itibarile bu hâdise, onu bir takım ağır vazyetlerden ve dü“ ia Sİ nize gelini 4d şimdi ne diye — er imz madam ki bu ewdamı ile karşımda Harveyin yeni âşıkı Piyer Brasör İki horos rahat rahat oturuyor- lardır. Bir tavuk geldi, aralarını açtı. İşte Lilyan Harvey'in Anri Ga- ra ve Piyer Brasör ile çevridiği “Sarr Rüya,, isimli filmin hülâsa- sı ve mevzuu. Moris ile Moris, yani Anri Ga- ra ile Piyer Brasör beraber yaşı- yor ve çalışıyorlardı. Ne iş görü- yorlardı?, Altlarında birer bisik- let, omuzlarında büyük bir mer- diven dolaşıyorlar. Lokantaların surasınmi, burasının camlarını si- liyorlar ve iki eski vagonda, mü- kellef birer aprtımanda oturur gi- gi oturuyorlardı. Moris ile Moris dünyanın en iyi arkadaşı idiler. Fakat her şeyin bir sonu olduğu gibi her halde ar- | kadaşlığın da bir sonu olacak ki, bir gün bozuştular. Ve gene tek - rar edelim, her bozuşmann bir de “EEE SENNA BANEEREEA SARAN EEE ARANERANENE ANAN SANANE NENEEEEEU NASA VEENNAEE NEME NAL SEYEEEN EE. IŞövalye,fenat Sarı Venüs Greta Garbo Amerikayı bırak- tı. Ve yahut şimdiki halde Avru- padadır. Pek tabii, bu sihirli ar- tistin tahtı şimdi münhaldir. Amerikalılar, bu tahta Marlen Ditrih'i oturtmak istiyorlar ve bu- nun için Strenmerg (Sarı Venüs) || ismi ile yeni bir film yaptı. Avru- |! pa gazeteleri bu filmin Amerika- da muvaffakıyet kazanmadaığını yazıyorlar. Bununla beraber, film oynuyor ve bir hususiyeti de şu- dur ki, şimdiye kadar oynadığı filmlerde (Vamp) roller yapmış | İ olan Ditrih, bu filmde müşfik bir | anne rolü oynamaktadır. Istatistik Amerikalıların istatistik mera- kı malümdur. Bu sefer de en çok hangi artistin para aldığını tespit ve onları sınıflara ayrrmak için Bir istatistik yapmışlardır. Bu istatistik mucibince Greta sanane sezen ene sur ersan 0 a SINEMA 5 FLAG EAA AAA Güzel Yıldız Lilyan Harvey niçin âşıkını değiştirdi ? sebebi olacağına göre size bu s€- bebi anlatalım. Moris ile Moris'in karşılarına bir gün Ju - Ju isimli —Ju - Ju o- yuncak demektir — Tuhaf bir kız çıktı. Bu kız, son paralarını ken- disine: — Seni sinema artisti yapaca- ğım, fakat bunun için biraz mas- raf lâzmm. © Diye aldatmış ölan bir dolandı- rıtıya kaptırmıştı. İki Moris'ler biriktirdikleri pa- ralar ile, Ju “Ju'ya bir şato, ya- ni kendilerininki gibi bir vağen aldılar ve beraber yaşamağa baş- ladılar. Fakat dediğimiz gibi, ara- larına bir soğukluk girmişti. Zi- ra, ikisi birden, bu sarışmı kızın füsunana kapılmışlardı. Morislerden birisi om hakika- len seviyordu. Fakat ağır başlı ol- düğu için içinden seviyordu. Öte- ki Moris ise hafif meşrep idi. Ju < Ju'yu geçici bir hevesle se- yiyordu. Ju - Ju'ya gelince, o ağır başlı Morisi seviyordu amma, onun, kendisini seveceğini bir türlü ak- ından geçirmiyordu. Yoksa, he- men onun kolları atılacak ve dos- doğru belediyeye giderek evlene- cekti, İki Moris arasında kavgalar baş gösterdi. Ju - Ju buna bir ni- hayet vermek için vaktile kendi- sini dolandırmış olan acenteye git ti ve yumruk kuvvetile ondan A- | merikada bir kontorat kopardı. E- vet Amerikaya gidecek, aşıkını da beraber götürecekti , Fakat insan bir defa birisile ar- kadaş oldu mu, ne de olsa gene ar- kadaşmı sever. Hafif meşrep Mo- ris, arkadaşı ciddi Moris'in Ju - Ju ile seviştiklerini anladı, ve Soldan sağa: Parisin Paramunt slüdyolarında Moris Şövalye ile Denyel Paroln ve meşhur tiyatro müellifi Henri Batây 1 KISA HABERLER l $ “Dünyanm Sonü,, filmini ya- pan (Abel Gans) “Mater Dolo- Garba ile Moris Şövalye en başta geliyor ve A sınıfını teşkil ediyor- lar. Bunlardan sonra, o sırasile Harold Loyt, Jean Kravfort, | ! Marlen Ditrih geliyorlar ve Dug- | las Ferbanks, Şarlo, Glorya Svau- san, Ramon Novarro ile B se nıfımı teşkil ediyorlar, Jorj Bankroft, Janet Mak Do- nald, Adolf Menje ise D sinı- rosa,, isimli bir film yapımıştar. Bu eseri 18 gün gibi kısa bir zaman- da yapan rejisör, şimdi de “Peri- ler Gemisi, isimli bir film yapa- caktır. $ Ferman Gravey ileJim Ge- rald (Çareviç) opereti için anga- je edilmişlerdir. $ Brigit Helm (Anna Karnin) filminde oynayacaktır. Artist bas- 1 0800 08900 00 vr 00 00080194 ave aa ee Lilyan Harvey (Ju-Ja) Ju « Ju'nun yerine © & gitmeğe karar verdi ve bu iki kı biribirlerinin kucağına “e Ve Moris ile Ju Ju uzun püşme ile saadetlerini re lar. Fakat Ju « Ju yani Lilşan yi vey hangi Moris'i sevmişt ! yor musunuz? “Piyer Bi ji lan Morisi, yani “Anri Gar” değil. Ve bu, ilk defa olan bir vi dir. Zira, şimdiye kadar, beraber oynadıkları fil Lilyan Harvey, daima Asri rayı sevmişti. w Dünya bu, insan her gün lava yese bıkar, derler, bii gişiklik lâzım, değil mi?. Şövalyenin Pariste $0i «*, nan eserini, artık hep öge (Bu Gece Beni Sev!) dir. Şövalye bu filmi İngiliz€i nuşarak oynuyor. Şövalye da daşları, bu delikanlının bu zamandır Amerikada ol rağmen hâlâ İngilzçeyi a şive ile konuştuğunu eriği v Cd ret etmişler ve aralarınd” topliyarak, ona, Berliç Z ders verdirmeğe kalkışm" yeri Fakat Şövalye, bu teklifi mi sine yapan arkadaşların? velesini göstermiş, bunlar “> > kavele mucibince, Şövalye im zuk ve kendisine has Gi gilizçe konuşmak e la ke 1 de olduğunu, güzel fa ceğini hayretle görmüşle lerdi takdirde husususiyetiYi p Cünri Bero) nan eseri lr hiliye Vekili Şükrü Kays üm rafından Türkçeye a li e miş olan “Şişko, 9 e İZİ Fransada filme