ı dai Te insani 1932 Zaro ağanın iki senelik | VAKIT Sayıfa 9. ovardalıkları kini Ny danberi i Ta tehir dayi nir ü, yerleştiği lile de anlatmak ister gibi bir işa- ret yaptı ve: — Londra, dedi. Londra adını birkaç defa tekrar ettikten sonra ürkiyeye gelmiye - | ilâve etti: n düğyanm en yaş- i “Sağa nihayet dün “presle İstanbula dön- « sini bekliyen doksan- * Kudret hanıma kavuş- Zar, il dö ği; i 5 ii danm memleketine dö- | etti bay, izm oldu, geleceğin- ok. İh, eesinin bile haberi r *Yar, yanında kendisini , Sötürenlerden Os - b * olduğu halde dün sa Siy 9m ekspresinden çıkı - disiden bir çi verdi bie dt Tek 4 MO ağa; aliş Buca Tophaneye git - n gelişi oturduğu Ki Tophanede adeta bir şt, ihtiyar komşula - ğini duyanlar o daha dan zevcesine müj - Mi e miraie,. li dret hanım, koş, kocan bi 7 âTo gelmiş! v Mdincağı â ö Sıktız z telâşla kapının ö- pi abide vakit Zaro ağa da BİLE Zar €n iniyordu. Kudret ha- bir sı 9ğüya hiddetli, hiddet- ğ bing Yler söyledi. Fakat koca- “ik ton, İŞ cevap vermedi ve bir ,* Vi eyi otomobille yeni aldık - Wİİ y, Te giti, f Ping at on dörtte Zaro ağa- çi be * Ziyarete gittiğimiz za - “ dik, un uykuda olduğunu öğ - Ni id am üstü . ikinci defa © - ihtiyarı uykudan tl İ olu, *Vinin önünde bir iskem O ay er bulduk. Etrafında - N on #mlelere mahallelilerden ? kişi oturmuşlar, kendi- Zar, ühaj ediyorlardı. Ağa iki sene içinde şık - Halvarı filân terketmiş. Ü- ivert şık bir ceket, gri , ayaklarında sarı iskar - * kurşuni getrler.. Başın * #apka.. Lâcivert boyun * b stüne, derbi o yarışma ngiliz asilzadesi gibi, #eklinde güzel bir iğne çe yaklaştım: Thaba Zaro ağa, hoş gel- Nü ayağa kalktı, elini u - i riley verdi: Kami eyvallah. Allah a da bir iskemle getirildi. Na ğun, seyahatten mem- SİP olmadığını sordum. m Mİ, oğul, iyiyim. da “lg Ağanın sözlerini anla - a müşkül. Esaseno her zaman anlıya- Ne X NO için arasıra yanı - 1,3 tercümanlığına baş lie " —g Vergi, al, : ai güzel diye cevap Mm d eri gezdiğini sorun - z H., iz iyi i il mleketi gezdim, yüz Bry” ka, Yüz şehirdir, hep do- m 7 da, gittim, in, Taran gittim. Çok, çok mamıza devam et- yerler güzel mi? diye acaip bir ses Ba İ Zarı Kün peresini beğendin? İl Yranlığını sanki e- | da benim gibi yapıyorlardı. Za -| İ yahatin tam iki sene otomobile | İngiltere | i rı kendileri “— Londra çok güzel. Öyle bir yer daha görmemişim. Ama çok soğuk.. İstanbul daha iyi, burası islâmdır. Orada ne dil bilirim, ne dert anlatırım.,, Seyahatinin ne kadar devam ğini sormam epeyce süren mü- nakaşalara sebep oldu. (Kudret hanrma da sorulduKtan sonra se- iki ay 24 gün sürdüğü anlaşıldı. dedim, Kudret hanım senden şikâyetçi. Neden sık, sık mektup yollamadın? Zaro ağanın buruşuk çehresi bir kat daha buruştu, ufacık göz- leri bu buruşuklar arasında kay - bolur gibi oldu. Kendisini çok müteessir eden bu noktaya temas — Zaro ağa, etmiştim. — Bırak, bırak, dedi, bunu sorma. Yaz dedim. Dinle - mediler, yazmadılar. İki sene dolaştım. Çok para kazandım. Bir milyon topladım, iki milyon topladım. Vallah bilmem! Ama bana bunları vermediler. Memle- kette cümhuriyet parası veririz; dediler. Beni kandırdılar, Torba, torba paraları kendileri sakladı - lar. Allah hepsini kahretsin! Zaro ağa bu bahis üzerinde sorduklarıma ve diğer suallerime mealen şu cevapları verdi: — Onlar beni burada kandır - dılar. Amerikada çok para kaza- nacaksin! dediler. Ama parala- kazandılar, Paramı istediğim vakit beni döğüyorlar- oğul, | dı. Elimi tutarak bana kâğıtlar üzerine izma attiriyorlar, herke - se bunları göstererek bana ver - diklerini söylüyorlardı. Bir defa - sında bana tam 12 bin liralık kâ- ğıt imzalattılar. Yanımda daima dört jandarma dolaşıyordu. Bun- lar vasrtasile bir gün Londra va- lisine şikâyet edecek olmuştum. Osmanla arkadaşı buna çok kız - dılar. Belime tekme ile vurdular. Şimdi paramı bana vermezlerse onları mahkemeye (vereceğim, hakkımı alacağım, Londra valisine şikâyet etti - ğim zaman hükümet zoru ile ba - na paraları teslim ettiler ama sonra benden geri aldılar. Amerikada başımdan bir kaza geçti. Az kaldı ölüyordum. Ora - da karınca otomobil “dolu.. Bir gün sokaktan geçiyordum. Bir otomobil çarptı. Beni zedeledi. Şoförü yakaladılar, Para aldı - lar. İrlandada beni götürenlerden Musanın oğlu Ahmedi vurdular. O zaten hiç benim yanımda dur- madı. Hep geziyordu. o “Kahpe,, lerle “Karılar,, la benim kazan - dığım paraları yiyordu. Bir gün Ahmedi, tanıdığı bir kadının ko- cası öldürdü. Ama sonra onu da astılar.,, Zaro her Hazretlerinden ni, her yerde onu anlatıyor: — Londrada İngiliz (O kralının kardeşi bana Gazi paşanın nasıl olduğunu sordu: — Demir gibi, aslan gibi, de - dim. Gittiğim yerlerde Gazi paşa adı geçince alkışlıyordum. Onlar gittiği yerde Gazi bahsedildiği - sorduklarını —— — ş Gençlik ve Edebiyat DALAVERA Köylü - Manifatoracı Köylü (dükkâna girerek) se - lâmünaleyküm Ligor aga (iyisin inşallah?.. İ Ligor — Sağol, sen nasılsın? | | OK — Eh.. İyi diyelimdeiyio | lalım. | L — Çoluk çocuk, aile, ötebe- ri, akraba ve tasllükat iyidirler, | inşallah?.. K — Hakka bin sena, mezar | kadar daki hanım ninem kadına hepsi iyiler. L — Köyde bolluk var mı? K — Sorar mısın; tamam gırk | batman arpayı eve ilettik te daha devler kadar durup durur. L — Allah versin.. K — Kızı gelin deceğim. Ehu saklar dedikodu yaparlar; kızma dı büyüktür. Evde kaldı derler.. | Onu evermek lâzm; gelinlik ala cağım.. L da var, K— Sahi mi diyon? L — Artık yerli malı. K — Bizim avrat dedi ki, İs tanbul tahaftır. Seni mantara bas tırırlar; dikkat et!.. Ben de de dim ki, karı, benim gözüme İyi | bak. Kümes başmda bekliyen til» | ki gibi kurnazım, bana oyun ede - nin alnını karışlarım.. Yani bana iyi mal vereceksin, Ligor ağa, Gö- j zünü aç. Bana eşeği boyayıp sat İma; sizin memleketin adetidir. Pek âlâ iyi mallarımız | İ L — Hiç merak etme dayı. Sa- na istediğinden elâşını (vereyim de gör, Kayserili Ligora ölenecek dua et. K — Haydi bakalım gayri. L — Kahve içmez misin? K — İçmen, torbam değirmen taşı gibi dönüyor. Gözlerime bir şeyler oluyor ihtiyarlık ağa, ihti- | yarlık. Ölümden korkuyorum. L sağ olsun. - Ölürsen ne olur, canın K — Amin amin.. L — Eh öyle ise diver bakalım ne kadar, kaç yüz arşın lâzım? BesattEzsEtaRAMAEM00REzR222:eeRsa82l0NRErENEAERABAAAAAEIEENE ro ağa bir aralık ismini unuttuğu | bir memlekette Yunan kralı ile tanıştığını anlattı. Etrafımızda - i kilerin yardımile bu zalın Yunan | kralı değil, M. Venizelos olduğu anlaşıldı. M. Venizelos Zaro ağa- yı alnından öpmüş, oda Yunan siyasisinin sakalını okşamış: — Sağ ol evlât! demiş, Yüz altmışlık ibtiyar, memle- | İ ketine dönerken çok yorulmuş. İ — Trendeçok serseri oldum. (Sersem oldum, demekmiş) bir daha memleketten dışarı bir adım almam. Zaro ağaya seyahati esnasında İ kadınlarla beraber (o çıkartılmış resimlerini gördüğümüzü söyle «- İ | dik. Güldü: — Bırak, bırak, Amerikalı ka- İ rılar,, deli gibi. Beni zorla öptü- | j ler, dedikten sonra (birdenbire İ sesini yavaşlattı. Evini işaret ede- rek: — Aman, dedi, bizim karı i - çerde, duymasın. Kendisinden ay İ rılirken o bilmem neden birkaç defa: Allah razı olsun. Dedi kendisini seyahate çıkaranları dava edeceğini tekrar etti. 8 ve K — Alay mı ediyon Ligor a- ğa? Köyü gelin etmiyorum ya..! Nideceğim.. Bana on beş arşın bir şey lâzım. L — (Raftan aldığı kumaş to- punu açarak) sen bunun eşini dünyada bulamazsın, bunlar artık satılmıyacak.. Sen fazla al, köşe - de dursun, fazla mal göz çıkar - maz ya.. K — Biliyorum emme ve lâkin param az. L — Canım ben sona iskonta ! yaparım. K — Uskumru değil (o hamsi yapsan fazlaya kesem varmaz.. L — Şimdi hangilerinden is - tiyorsun: K — Bizim kıza gelinlik enta- ri. L — Kaç metre boyu var? K — Canım Ligor ağa. de insana cehennem suali soru - yorsun. Terzi miyim ben ne bile lim? L — Peki kerime kaç yaşında? K — Yok bizim kızın ismi Ke- rime değil, Ayşe.. L — Yani kızın kaç yaşında? K — Allahın birliğine emanet. Şubatta on üçüne basacak. L — (Arşınlıyarak) Bir, iki üç, dört, beş.. Mahtuma ne ola - cak? K — Köye bir hoca hanım gel- di. Hani şimdikilerden.. Ama, ne | | muska yazar, ne de kaside okur. | İllâki göğüslük olacak demiş. San- ki akşama kadar yemek yiyecek - ler. Şimdi oğlanları kız yapiyor lar kızlar azaldı m, nedir?.. L — Mahtum kaç yaşında? K — Sekiz yaşında. L — Maşallah.. (Arşmlarken atlıyarak) 9, 10, 11, 12, 13, K — Ayvrata da kes.. L — 14, 15 ve ilâbari 20. K — Kaç arşın oldu.. L — 20 arşın.. Al sana da üç parmak arşın payı. K — Sağol ne etti.. L — Ellişerden on lira eder.. K — Vay anam vay. Ligor, sen beni batıracaksın be.. L — Bu kumaşa krepdöşin derler. Dünyanm en iyi kumaşı - dır. K — Düşen kalkan ben öyle a- | lafıranga laflar anlamam, sen in- dir aşa, hem dur ben de bir he - saplayım.. L — Uzun yolun kısası sana kırktan vereyim, bir liradan olsa | yirmi; yarısı on lira haydi ver do- kuz buçuk.. Ödeştik gitti. K — Ah Ligor ağa, sen yek mu?.. L — Dünya bu canım.. K — Dünya dedin de aklıma geldi. Öküz kızdı galiba bizim kö | ikide bir sarsalıyor. L — Galiba açık saçık gezi - yorlar. K — Sorar mısın; yeni hoca hanım, evi batasıca köpoğlu yü gelen i köyü gâvur yaplı oturdu, kızları kokonalara çevirdi.. 1 — Eh buna meydan verilir rım, K — Atma Ligor ağa.. Senin gibi kaç kişi dedi de gittiler; İ gözleri yeşilmiş ertesi gün giden- Sen | İ lerin annesi görücü gitti. K — Ne demiş? K — Domuzun kızı ne diye « cek, hem yaşım küçük, daha yir « mi beşindeyim hem de köylüye varmam demiş.. Hey gözünü sev- diğimin allahı!.. Benim kız daha bacak kadar! Evde kaldı İ yirmi yaşında daha küçük.. Hey gidi hey.. derler L — Sonra! K — Sen sağ ben selâmet! Al- | Jaha ısmarladık: Çok konuştuk. L — Ligor ağayı duadan unut ja güle güle.. Çoluğa çocuğa se- lâmet ilet. | K — Söylerim söylerim. Bizim karı görsün bak Tosun Ağa ko » l lay kolay mantara basar mi?.. * Nusret Safa Güzel sözler Parasız adam kornasız otomo- bile benzer. Önündeki maniaları yıkacak vesaiti yok demektir. » Milletlerin mahvi karşısın- da fert servetinden emin bulun- mamalıdır. * Dünü bilmiyen bugünü an- lıyamaz, onun üçin (tarih) bir masal değil insanlığın rehberidir. * Yağmurdan kaçan doluya tutulur derler, meşru yolları bı- | rakıp gayri” meşru kazanmakta insana bir gün felâket getirir, İ Onun için her şeyde meşru va- sıtalara müracaat etmek başlıca hedefimiz olmalıdır. X* Nefret etmiş bir adam ha yatın fırtınasına karşı hazırlan- miş demektir. Para yağmurlu br havada şemsiye demektir, Şen fıkralar Muallim — Akşamleyin eve gidince ne yaparsın ? Talebe — Annemle babamın kavgasını dinlerim. ş — Ssn sinemada uyuyorsun | — Ne yapayım etrafı karan- hık görünce gece oldu samyorum. » Budala — Dün iki liram var- İdi, bir lirasını harcadım, şimdi İ yüz elli kuruşum kaldı. Aptal — Daba sen hesap bil- miyorsun ? İki liradan kir Jira çıkınca üç lira kalmaz mı? Cihan iktısadiyatı konferansı ! o hazırlıkları Cenevre, 31 (A.A) — Cihan | iktisadi ve mali konferansına ait hazırlıkları yapmıya memur milletler cemiyeti mütehassıslar komitesi bu sabah toplanmıştır. Komite yaptığı hususi ilk cel- sede Felemenk bankerlerinden M. Trip'i reisliğe intihap etmiştir, Komite biri mali, öteki iktısa- di olmak üzere iki şubeye ayrıla- rak çalışmağa karar vermiştir. Komite Cenevrede sekiz gün toplanacaktır. Mütehassıslar hü- kümetleriyle müşavere ettikten sonra komite birkaç haftayâ ka- dar içtima edecektir,