İm 1 â ve bir düşündü. Vaziyet bütün acır lığı ile meydan da idi.. Kalktı, yüzünü yıkadı, ceketi- Galip Necati uyanır uyanmaz | yeye, Türk edebiyat ve san'atı hakkında bir tetkik yapmak üze- re gönderdi.. Sizin vazifeniz ba- | na kâtiplik yapmak, teikikatimde nin cebinden cüzdanımı çıkararak | yardım etmek olacaktır. Görüyor- kalan parasma baktı. Dört lirası kalmıştı. Yani hiç.. Necati, asabi bir hareketle bir sigara yaktı. Bir koltuğa gömüle- rek düşünmeğe başladı. Haftalardenberi, parasınm bi- teceği bugünü düşünmüştü. Niha- yet işte ogün gelmişti. Parasız kal dıktan maada, oturduğu apartı- manın kirasını da vermemişti . . Üstelik bütün arkadaşları “borç istiyecek,, diye korkudan kaçıyor lardı . Galip Necati nasıl olup da bu dereceye gelmişti?. Neden ola- cak! Tembellikten, hafifmeşrep- likten.. Bir türlü mukahnen bir i- şe sahip olamamıştı. İstikbalini hiç düşünmüyordu. — Hele, diyordu, şu elimizde- ki mevcudu bitirelim, sonra düşü- nurüz, Babası ölünce, ona epeyce bir miras bırakmıştı. Galip Necaiti, bu parayı bir taraftan yerken, bir taraftan Darülfünun edebiyat şu- besine devam etmiş, bitirmiş, me- zun olmuştu. Sonra, amcası öl- müş, onun küçük mirası imda- da yetişerek bir kaç senesini da- ha kurtarmıştı. Galip Necati, o yaşa gelene kadar —32 yaşında idi— hiç bir iş yapmamış, hiç bir mesleğe intisap etmek cesaretini göstermemişti. Kendi kendine: — Beş parasız kalınca, diyor- du, kendi kendimi öldürürüm, o- lar biter, Şimdi, işte o gün gelip çatmış- tı; — İntihar mredecek?, Evet. neyle?, Tabancası ile mi?. oOBu pek kaba olur. Hava gazı ile?. Bu da fıkaralıktan bıkmış kimse- ler tarafından kullanılan bir u- sul! Morfin ise moda... Galip Necati, acı acı güldü ve düşüncelerine devam etti; — Lemanı ne yaparım?. “Bu- gün randevümüz de var.. Son bir defa daha görsem mi?. Hayır, ha- yır.. Belki zaafım tutar ona itiraf ederim.. O da bana para verme- ğe kalkar, garip olur.. Hem ca- nım, çabucak unutur. Kocası kendisini teselli eder, arkadaşla» rim arasından bir tanesini benim yerime koymakta da gecikmez... Hele gidip kendisine bir telefon — edelim bakalım. Gelmesin. Galip Necatı kalktı, giyinme - ğe başladı. Elbiseleri de eskimeğe Tam zamanı idim... Şapkasına baktı, o da eskimişti. Başma koydu, hayır koymadan, Pad salındı, öylece elinde kal İl... Necati kapıyı açınca, elli yaş- larında, iri yarı bir adamla karşı- laştı.. Bu adam, temiz giyinmiş, neş'eli yüzlü bir adamdı. Kapı- dan içeri girerek, ecnebi şivesile: — Ben, dedi, ilânınızı okudum da geldim.. Sizi şağırmaktansa , gelip evinizde, muhitinizde, hu - susi havanızda görmeği tercih ettim.. Diplomanız var değil mi? Necatı şaşırmıştı. Ne ilânı?. Ne oluyor?.. Fakat yabancının son ri gayri ihtiyari cevap ver- iz — Evet, var), — Tamam, ben Amerikalıyım. Her halde şivemden anlamışsı- nızdır. İsmim Artur Vilson. Mu- harririm.. Gazetem, beni Türki- sunuz ki Türkçeyi gayet iyi bili- yorum. Yalnız şivem bozuk. Şive- min düzelmesi için de bana yar- | dvm edeceksiniz. Bunun için be- raber konuşmaklığımız, betaber olmaklığımız lâzım.. Öyle otelde oturacakısınız.. Ben Pera- palastayım. Yanımda size de bir oda ayırtacağım. Yemeklerimizi beraber yiyeceğiz.. Merak etmeyi- niz, bütün zamanımızı alacak de- ğilim.. İstediğiniz zaman ve işi- miz de roüsait olunca gidebilir - siniz. Şimdilik altı ay kadar bu- rada kalacağım.. Size iki yüz lira aylık.. — İki yüz lira mı?. — Az mı?. Peki.. Siz hoşuma gittiniz, iki yüz elli olsun.. Ma- dam ki edebiyat şubesiden mezun sunuz.. İsterseniz size bir de a- vans vereyim. Sıkılmayınız.. Ar- tk dost olduk demektir. Buyuru- nuz., Amerikalı cüzdanından bir yüz liralık çıkararak uzattı, verdi: — İşte, dedi, bu da oldu.. Şim- diki halde madamki çıkıyordunuz beraber gidelim de odanizı da gö- rünüz.. Galip Necati Amerikali ile Pe- rapalasa geldi. Odasını gördü... Eşyalarını almak üzere evine döndü. Fakat yolda bu Amerika İının nereden ve nasıl olup da geldiğini hayret ve taaccüple dü- şünüyordu.. Apartıman kapısından girer - ken, Galip Necati, oturduğu ka: tın üstündeki katta oturan ihti- yar bir edebiyat hocasının, kapı- cıya şu suali sorduğunu duydu: — Bugün kimse gelip beni ara- dı mı?. Kapıcı cevap verdi: — Evet, bir Amerikalı geldi.. — Fakat ben görmedim. — Nasıl olur, üçüncü katta, sol daki kapı diye tarif ettim. — Öyle amma ben dördüncü katta oturuyorum.. Kapıcı sırıttı: — Siz öyle diyorsunuz amma, ben zemin katı saymıyorum da, | sizin kata üçüncü kat diyorum . —— e inn Fransız başvekili ispanyada Madrit, 31 (A, A) — M. ve Mme. Herriot, saat 9.15 te Mad- rid'e geldiler, Fransız başvekili ile zevcesi, istasyonda Ispanyol siyaset, edebiyat ve sanayi ale» mine mebsup bir çok zevat ta- rafından istikbal. edildiler. Bu zevatın başında başvekil M. A- zana, bulunmakta idi. olan büyük bir kalk kütlesi, M. Herriot'yu ve Frarsayı alkışla. mışlardır. M. Herriot, Fransa sefaretha- nesine gitmeden evvel Madrit'te ufak bir gezinti yapmak arzusu- Du izhar etmiştir. Resmi kafile, ber tarafı Fransa bayrakları ile donalılmış olan şehri katederek Parc Petiro'ya gitmiş ve orada M. Herriot'yu amele grupları, fevkalâde mües- sir teveccüh nümayişleri ile kar- şılamışlardır. Bundan sonra M. Herrlot, se- farethaneye gitmiştir. değil | mi?. Gelip, benimle beraber ayni | İstasyon civanuda toplanmış | VAKIT | Çarşı esnafının derdi mi (Baş tarafı 1 inci sayıfamızda) meclisinde kabul edilen ebniye kanunu böyle umumi yerlerin tamiri için şebir meclislerine salâhiyet vermiştir. Cemiyet bu- nun üzerine İstanbul şehir mec- lisine 500 imzalı bir mazbata İ vererek ve bu mühim ihtiyaçtan bahsederek Otamir omüsaadesi istemiş Ve bu suretle ileriye doğru bir adım daha atılmıştır. Bugün içtimalarına başlıyan şe- bir meclisinin bu toplanma dev- reside bu mazbatanın mevzuu babs edileceğini haber alan ce- miyet ve bütün çarşı esnafı şim- di müzakere gününü dört gözle beklemektedir. Ismail Hakkı B., diyor ki: — Evlün gözümüz şehir mec- lisinde ve Valimiz Muhittin bey- de,.. Para istemiyoruz. Sadece müsaade verilmes'ni temenni e- diyoruz. Kıymetli valimizn ve şehir meclisimizin (o himmetleri bütün çarşı esnafının şükranla- i rile karşılanacaktır. Tamire ait iptidai hazırlıkların hepsi bitmiş, projeleri, krokileri hazırlanmıştır. Tamirin 400 bin liraya mal olacağını tehmin ediyoruz. Bu farayı al sahipleri namına ki racılarırdan alınacak kira bedel- lerile kapatacağız. Bu para taksitle alınacağı için hem mülk sahiplerini fazla yor- mıyacak, hem de kısım kısım ya- pılacak tamir için kâfi gelecek- tir. Tamir işlerinin idaresi için Şehir meclisinden, Evkaftan ve eshabı emlâktan ikişer zatın s8- çilmesini ve buna gene eshabi em'âkin seçeceği altı zatın ilâ- vesile on iki kişilik bir heyet istiyoruz. Tamir kurşunların, ki- remitlerin yenileşlirilmesile baş- hyacak ve bu suretle çarşıyı ha- rap eden akıntı durdurulacaktır. Bundan sonra çarşının dışı ile içinin tezyinatına ve sokakların asfalte tahviline sıra gelecektir. Bütün bu işlerin nihayet üç se- nede bitirilerek Kapalıçarşımızın tamamile asri bir hale getirilmiş olacağını umuyoruz. OÇarşımız çok eskiden bir kerre tamir edilmiş, tamir bedeli icardan toplanmış fakat Ziraat bankasın- dan istikraz yapılmıştı. Bizim şimdiki tasavvurumuz bu işi is- tikrazsız, yani faizsiz başarabil- mektir. Bunları bitirirsek çarşıyı ka- loriferle ısıtmayı da düşünüyoruz. O vakit küfeciler gibi halkı izaç edecek işgallere de meydan ver- miyeceğiz. Çarşı bir Bon Marşa manzarasını alacak. — Ne kadar dükkân var ve en çok hangi kısımlar daha ile- ridedir? — Bütün çarşının içinde 2201 dükkân ve yirmiyi mütecaviz ban vardır. Çarşıda en fazla manifa- turacılık ve zene elbiseleri sa- tan kısım ilerlemiştir. — Alış veriş nasıl? — Zamana nisbet edersek a- lış veriş iyidir. Her yerden iyi- dir. Çünkü kapalı çarşının bü- yük şöhreti vardır. Bütün Istan- bul senede birkaç defa buradan geçer. Sosra esnaf da az kârla Salışa razı o'ur. Daha sonra r& kabet de vardır. Emniyet son derecede yerindedir. Bu cihetten zabıtaya da çok müfit oluyoruz. Geceleri çarşı tamamer cemiyet , mürakabesindeki. hususi bekçi- aki m e İŞ ee ih Memleket Haberleri yg, a T ini a İ Zonguldakta büyük W heyecanlı Zonguldak hususi muhabirimiz - den: 20 - 21 teşrinievel 932 cuma gecesi, şehrimizdeki iktısat ve ta- satruf cemiyeti şubesi ve halkevi tarafından büyük bir içtima ya - pıldı. İzmir ve havalisinden bu sene maalesef hariç memleketle- re ihracat yapılamıyarak müstah- silin elinde kalan ve milyonlarca kilo istok teşkil eden en mühim ihracat metarmız üzüm, incir mah sulatile Trabzon havalisindeki fındık mahsulâtımızm memle - ket içinde ( satışlarının o temini bu topluluğun sebebini teş- kil ediyordu. Zevk sinsmasm - da toplanıldı, orta mektep tale - besinin okudukları istiklâl mar - şından sonra mahsulâtımı satamı- yarak eli böğründe kalan zavallı fakir köylülerimizin bu yüzden uğradıkları sıkıntı ve yoksullu - ğu hiç olmazsa bir dereceye ka - dar hafifletmek maksadile kadın erkek birkaç zat uzun uzadıya tafsilât ve izahat verdiler. Milli « yetperver halkımızın, vatan par- çalarımızın diğer (köşelerindeki vatandaşlarımıza mümkün ola - bilecek yardımları esirgemiyerek onların maruz ( kaldıkları satım durgunluğunu kendi — kendimize canlandırmak mecburiyetinde bu- lunduğumuzu ileri sürerek bu mevzu üzerinde hararetli Ve he - yecanlı sözler söylenildi. Opera - tör Zeki bey de incir, üzüm ve fındığın sıhhi faydaları hakkında etraflıca malümat vererek halkı - mızın bu meyvalara rağbet etme- sinin ayni zamanda gene kendi sıhhi menfaati icabı — olduğunu fennen izah etti. Ondan sonra halk fırkası ve halkevi reisi Mit » hat Akif bey söz aldı. Mithat Akif bey, bütün mil « letin bir tek sağlam vücut oldu - ğunu, bu vücudun her hangi tara- Ziraat Bankasının Denizliden buğday mübayaası Denizli, 31 (A.A) — Ziraat Bankası tarafından şimdiye ka- dar Denizlide bir milyon kilo buğday: alınmış ve bu mübayaa rençberi sevindirmiştir. Sakat sARRMAOERERASREEE REZ AEBERERESESİİSEEEENE lere mevdudur. Beyazıt nahiye müdürü Beyle çarşı polis muavini Beyden çok memnunuz. Kendilerine alenen teşekkür etmiye muhterem *Va- kıt, ım tavassut etmesini rica ediriz. Nahiye müdürü Beyin himme- tile işportacılardan, polis muavi- ni Beyin himmetile de tavcılar- dan, yankesecilerden kurtulduk, Pu sırada yanımızda bulunan esnaftan bazıları: — Gazeteci Bey, bütün bu iyi şeylerin, Hakkı Beyin delâletile olduğunu da lütfen ilâve ediniz, dediler. Cemiyet re'si Hakkı Bey: — Rica ederim efendim, de. di, bendenizden bahsetmeyiniz. Çünkü sadece vazifemi yapmıya uğraşıyorum. bir içtim: İhraç edemediğimiz üzüm, incir; nı memleketimizde istihlâk etme!) fında zuhur eden en “4 yaranın tedavi edilmedi dirde bu yaranın vü€i tarafını yeniden istilâ ef likesi mevcut olduğunu, muzın bazı zengin P 1 cihan iktisadi buhranı? gunluğu yüzünden hâsıl kıntının bütün milletçe d” le tedavi edilmediği ğer parçalara da sirayet timali olduğunu söyledi yırlı vatan işine mutlaka etmekliğimizde ısrarla muhterem Zonguldak | yüksek hamiyetine ve © hitapla bu day kurban bayramları rine incir, üzüm ve fındık sullerimizin istihlâki çok * olacağını, çarşılardaki #* gazinolarda da haftada bi meşrubat yerine üzüm, fındık mahsullerimizin masına ve evlerimizde bs?” dahil olmak üzere bilâist zaman misafirlere yapi! ramın bu değerli yemi yapılmasına hep birden K ant içildi. Bu büyük anti yazısile Reisicümhur tafa Kemal, Başvekil İs yük Millet Meclisi Reisi paşalara arzına müttefikâ” kışlar arasında karar veril karar dakikalarca tekrar alkışlandı. Sinema sahne le kileri ve Kismet ti rinin yerli meyva mahsu süsledikleri kısımlar halki” rı dikkatini ehemmiyetli celbetmekten geri kı Talebelerle konferans ve hanımlara zarif kutul deki meyvalardan birer gıtildr. Şimdi artık bü gül rarın fili neticelerini sabr bekliyoruz. B yas Izmirde üzüm, / piyasası İzmir, SI (A, A.) — borsada 5 kuruştan 19 kadar 1112 çuval incir kuruştan 28 kuruşa kadif çuval üzüm satılmıştır. | Rusya sanaj' âleminde | Moskova, 31 (AA) | Ajansı bildiriyor: Sanayi ası Sovyet Rusyanm demi nayii hakkında neşrettiği * nda Sovyet Rusyanın | istihsalinde © Avrupada ve bütün dünyada ikinci çıklığını Fransa ve dar çelik istibsal ettiğini v çelik istihsalâtının A kinin © yüzde * altaışına olduğunu yazmaktadır. pis Rusya 1921 de 10 9, dökme istihsal ederken bis. tar 1932 ie 542 gb na ) N Ve e bin ton ei senenin eylülünde 963 bin baliğ olmuştur. f!