Mütercimi : Zonguldak mebusu Halil Balo Çocuk eğlencesi-değildir, Balo ancak gençliğe yakışabilir! Cemiyet hayatının tehlikeleri- ne yalnız genç kız değil, genç kadın da, ailenin anası da ma- ruzdur. Hakim ve filozof geçi- nen, kendini şöyle veya böyle zanneden herkes, bu tehlikelere yakasını kaptırabilir. Şu halde ne yapmalı ? cemiyeti tahrip mi edelim ? Hayır, çünkü bu müm- kün değildir. Demek oluyorki orada uslu akıllı yaşamayı öğ. renmekten ve buna alışabilmek için de kendimizi cemiyet haya- tından bütün bütü mahrum et- memekten başka çare yoktur. Çünkü haz ve eğlence aşkı bil- Ahara vazifenin ve analık şere- finin zararına olarak alevlene- bilir. Biz; bu satırlarla cemiyet ha- yatına uymaktaki zarureti ederken bu hususta ifrata kapıl- mayı ve bilhassa bu hayata vak- tinden evvel alışmayı bütün kuv- vetimizle ayıp ve çirkin saymak» | tan kendimizi alamayız.. Meselâ, zamanımızda çocuk balolari veriliyor. Vakıa, bu zarif ve nazarı okşar bir manzaradır... Hiç olmazsa fena bir eğlence de- ğildir. Maamafih bu, öyle bir eğlencedir ki, yalnız göze hoş gö- rünebilir.. Düşünen bir kafa, bu- nu iyi bir şey telâkki edemez... Balo, çocuk eğlencesi değildir, balo ancak gençliğe yakışabilir .. Bu yaştan evvel veya sonraki yaş- larda bulunan kimselerin baloya düşkünlükleri ya gülünç ve yahut meş'um bir iptilâdır.. Genç kız, cemiyet bhayâtınin zevklerini pek erkenden tatmak- la, salim ve tabii eğlencelerin te- min edebilecekleri zevk ve telezs | züz kabiliyetini vaktinden evvel kaybeder ve bu yüzden menhus ihtirasların doğuracağı eğlencelere dadanmağa başlar , .. Bu suretle tabii eğlence sevgileri kaybolur, yerine düzenci ve ya- lancı yosmalık temayülü kaim o- lur; müfit ve mün'im tefevvük arzuları, alçak ve zelil rekabet hırslarıma inkılâp eder. Genç kızın; gözlerinde, sima- sında ve bütün varlığında parıl dıyan hakiki neş'eler yerine (monden) dediğimiz şu soğuk, ,kuru, ve sinirli gülmeler kaim o- "lur.. Seyrek fasılalı ve çok ihtiyat» k bir cemiyet hayatı, genç kızın ,yavaş yavaş çocukluktan çıkması" nı ve bu suretle zarif ve nazik bir erkeğin refakatine hazırlanması" nı temin edebilirse de müfrit bir düşkünlük ile yaşanılan cemiyet hayatının vereceği mahsul, an - cak yapmacrklı moda kraliçelerin den ibaret olabilir. Salonlarda sürü sürü kölelerle sarılan bu zavallıların saltanat- ları bir günlük ömre maliktir.. ; Mevkilerini muhafaza edebilmek için daima rakibelerinin hareket- | lerini tarassut ve teferrüs etmek- le, hileler düşünüp plânlar kur- makla vakit geçirerek yıpranır, giderler. Bilmeyiz, aldanıyor muyuz?.. Bize öyle geliyor ki genç kızla - rın terbiyesinde en ciddi esas, vukuflu ve ihtiyatlı bir hurriyet- tir.. Tazyik etmemek, fakat uya- rik bulunmak, sıkmamak, fakat uzak bulundurmak.. Gerçe genç | kızım iffet ve ismetini muhafaza | izah | | değildir.. zehirli | | saadeyi hak ettiklerini cak, mânasız ve mantık ve hesap- | tan mahrum bir ihtiyatkârlığa j kapılıp da en canlı ve en iradeli varlıkları yapma bebekler dereke. | sine düşürmemeğe dikkat etmek lâzımdı kanaatindeyiz. Erkek ve kadın — terbiyesinde pek büyük farklar (bulunduğu | muhakkak olmakla beraber, bazı | kaidelerin —makul bir nispet dahilinde kalmak şartile— her iki cins hakkında tatbik edilmesi muvafık olur. Kadın tıpkı erkek gibi, ken- di kendini çevirebilmeli; yani ef,- 'al ve harekâtını bilerek ve anlı yarak idare etmelidir .. Erkeği idrak ve muhakeme tarikile ye- tiştirip.de kadını görenekle sevk ve idare etmek, ona karşı hürmet kârlık değildirr . Hayatın bütün bilgileri şu kelimelerle hülâsa o- lunabilir: “İyiyi kötüden ayırt et- mek..,, Halbuki bu neticeye var- mak için mutlaka O idrakimizin rehberliğine muhtacız. Kalp güvenilecek bir kılavuz “Sadakat, duygu ve sevgi, ahlâkın ancak yardımcıla- rı, cazibeleri ve katıkları olabilir- ler.. Bunlar, hiç bir zaman ahlâk için bir esas teşkil edemezler... Temiz doğmuş bir ruhtaki duy « guların daima bir vazife teşkil e- debileceklerini zanneden kâdın- lar, herzaman tehlikeye” maruz“ durlar.. Duygularım güvenilebi- lecek rehberler ölamamaları acı- nacak bir ziyandır.. Çünkü bun- i lar, şaşmaz birer mehenk olaydı. | lar, kadınlar pek bahtiyar: olur - lardı.. Maamafih, bu temiz ve ciddi terbiyeye lâyık olmağa çalışmak ve kendilerine yaldızlı bir ka- feste büyütülen zarif bir kanarya nazarile bakmak ve yahut iyiyi kötüden ayırt edemiyen bir çocuk gibi muamele etmemekle isabet edildiğini ispat etmek genç kızla» rın vazifesidir. Srkının ve sıkıntının halkaları çözülüp azaldıkça vakar ve cid- diyetlerini, ihtiyat ve basiretleri- hiartırmaları icap eder.. Fikirleri- ni açacak şeyler okumalarına mü- saade ödildikçe mütevazi, muhte- riz ve uyanık davranarak bu mü- ispat et- melidirler.. Gerek alelümum ha- yata ve gerek kendi atilerine da- ir aldıkları malümatı, (her şey hakkında cesurane hüküm : ver- mek için birer vasıta gibi kulla nmıyarak, bilâkis, düşünüşlerin - deki ağır başlılığı artırmaları, hülâsa, bilgide olduğu gibi hürri- yette de, yani kendilerine karşı &n çok müsaadekâr davranılan şeylerde de daima muhafazasına mecbur oldukları bir iffet bulun: duğunu unutmamaları lâzımdır. Bu son mülâhazalara rağmen, ahlâki mesleğimiz — lüzumundan fazla iddiacı telâkki edilirse ku- surumuz, odasından dışarı çık- mıyan ve beşeri tabiatın (o haki- katte iyi olduğuna (1) kani olan feylisofun hüsnü zannına bağış- i lansın.. Eğer bu kanaat affa lâ- yık görülürse, genç kızdan, tabi- atm bu güzel ve sevimli varlığın- dan bahsedilirken kendisinde fe- nalık için tabit bir istidat tasav- vur etmek insafsızlık > mı? VAKTI Bu bir dilencidir ! Bir bacak Içinde 40 bin liralık banknot Son posta ile gelen Çek ga- zeteleri yazıyor : Perağ şehrinin bir mahallesin- de, bütün mahalle ahalisi tara- fından tanıpan, 65 yaşlarında bir dilenci yaşıyordu. Dilenci hergün bir köşe ba- şında âdeta pusu kuruyor ve gelen geçene dizinden kesik sağ bacağını. göstererek merhamet- lerini tabrik ediyor ve sadaka” larını alıyordu. Birgün hastalandı ve kimse. si! olmadığı için hastahaneye kaldırildı. Hasta bakıcılar ihti- yar -dilenciyi yatağa yatırdıkları vakit “tahta bacağını çıkarmak istediler. Fakat o buna razı öl mıyarak' tahta bacağının yanı başında kalmasını istedi. Ihtiya- nn bu ısrarına mana vereme- mekle beraber basta bakıcılar razı oldular. Tahta bacak ihti yarın yatağında bırakıldı. Fakat bir kaç gün sonra ih- tiyarin hastalığı ağırlaştı ve bir gün öldü. Hastahane müdürlü- ğü dilencinin elbiselerile tabta bacağının yakılması emrini ver. di. Hepsini yakılmak üzere has- tâhanenin bahçesine taşıdılar. Burada bir çocuk tahta ba cakla oynamaya başladı ve bir çekiçle kırıverdi, Tahta bucuğın içiriden ne çık- sa beyenirsiniz? Tam 40,000 lira kıymetinde bir deste banknot ! Darülbedayi Kadı- köyünde Darülbedayiin haftada bir Ka- dıköy cihetinde temsiller verme- si kararlaşmıştır. Pazartesi akşamları İstanbul cihetinde oyun “olmadığı için, san'atkârların iki heyete ayrıla- rak her balta sıra ile Kadıkö- yüne geçerek Hale tiyatrosunda temsil vermeleri belediyece tas- vip edilmiştir. —— Eskişehirde tiyatro (Akın) piyesinin Eskişehirde de temsiline çalışılmaktadır. Pi- yes Demiryollar spor kulübü ta- rafından kulüpleri menfeatine temsil edilecektir. Son provalar muvaffakiyetle icra edilmiştir. Dekorlar yakın zamanda ikmal edildiği takdirde piyes Teşrinisani içinde temsil edilmiş bulunacaktır. bu ssaslar, tatbikatta uyanık, de- rin düşünür ve uzağı görür bir a- nanm ihtimamkâr elile idare e- dilmedikçe boş ve kısır kalmağa ve hattâ meş'um neticeler verme- ğe mahkümdurlar.. Ana, kızmn .iç yüzünü dünyanın bütün feyli- | İ zoflarından daha i iyi tanır ve hiç | bir ders onun ilâhi şefkatinin ye- rini tulamaz, (Yedinci faslın sonu) (4) Hırıstiyanlığın bir akidesine göre kadın, şeytani bir mahlüktür ve bu itibarla fenalığın ve uğursuzlu- ğun kaynağıdır. Muharrir bu nokta- yı lelmih çimek istiyor. 25 Teşrinievvel * 19 Atinada intişar eden Taşnak gazetesi “ Nor.Ur un 18 eylül tarihli baş makalesini (o şayanı dikkat bulduk, hulâsa ediyoruz. Makalenin serlevhası şudur: “Tekmil Suriye. Ermenilerinin hayatı. üzerine siyah bulutlar toplanıyor.,, Son posta ile aldı- ğımız mahalli gazeteler vaziyeti son derece tehlikeli ve vahim surette tasvir ediyorlar. Dehşet yalnız Halep havalisine münba- sır değildir. Şam dahi ayağâ kalkmıştır. Ağır vak'alar cere- yan elmiştir. Şurada burada ci- payetler olmuş ve Ermeniler katledilmiştir. Milliyetçi gazete- ler Ermenilere karşı tabrikâtta berdevamdır. Uzaktan hakikatı görmek çok müşküldür. Bununla beraber şu nokta besbelli duru- yor. Her ne vakit mandater dev- let ve Suriye ahalisi beyninde İ bir ibtilâf çıksa Ermeniler teh- likeye düşüyor. Herkes biliyor ki Ermeni ve Arap ahalisini bir- | birine düşürmek için sistem üze- | rine çalışan bir teşkilât vardır. Bunu anlıyoruz. Anlamadığımız bir nokta varsa tehlikeye karşı Suriyede bulunan en büyük şah- i siyetlerden küçüğüne*kadar bis İ gâne ve fütursuz kalmalarıdır. İ Ermenilerin bissiyatını Arâplara kin telkin edecek ve ileride zu- hur edecek mücadelâtın önünü kimler alacaklardır? Tabii ruha- ni kısmı ve Suriye yerli gazete- leri değil mi? Halbuki bu hu- susta gelen g:zetelerde hiç bir satıra rast gelmiyoruz. Arap aba- lisi halim ve alicenap bir kavım- dır. Milletimizin asıl ruhuna agâh olsalar anlaşmak kolay olur ve müstakbel tehlikenin önü | Ermenilere karş! Suriyelilerde gal galeyal' Fransanın bir günSuriyeden gidec€3 düşünen Ermeniler ne yapacaklar” bilmiyorlar alınmış o'ur. Fakat tekrar © yoruz bunu kim yapacak Suriyede (o Franuzlar bulunuyorlar. On, yirmi elli sene sonra dahi olsâ ! mecburi olarak çekilip gi” lerdir. Bu cerh edilemez 9” kikattır. Demek ki erken d€fi geç de olsa nihayet Suriye” İsi ile yalnız kalacağız. den bu milletin teveccühünü zanmazsak ozaman halimiz ye vanr ? Ermeni mütefeii bunu görmiyorlar mı ? Bus?) ibmalcilik millete karşı cini değil midir 2. Ve daha tul acınacak mesele şudur: Erf polisleri hakkında ekseriyâ vadislere tesadüf ediyoruz. polis müdürü dahi bir Er imiş. Karabet Zaküniki a Samuil isminde bir tetbişfi. kurşununa kurban gidecekti kere düşününüz; Polis bi” ve memuriyeti gayet nasl , Ebhalinin ve emniyeti umumiY' ; muhafazasını mütekeffildir. ermeni polisi hasbelvazife Suriyelinin evine yabut dül iri 5 girsin. Tabkikat ve saire yal Bunun neticesi ne olur? Ts " ten © Suriyelinin gerek eefi ve gerekse mensup olduğu lete karşi düşman olması değilmidir ? | menistanda bir Arap Y ecnebi polis bir Ermeninin € gil girse buna tabammül eder mi Artık zaman gelmiştir. Sufi! Ermenileri akıllarını beşler iv toplayıp Suriyenin yerli ebali | kıracak hususattan uzak dur 1 & var kuvvetlerile gendilerini #0) dirmek çarelerini düşünme J Bu olmadığı taktirde ilerde W miyetle mahvolup gitmeleri bakkaktır. â .İ eeeeeeezmeneeeanee eee GER REERE Ee Eee ER ea ASAŞ Amr ina mande derma inee Saidi eaeranta pa de ana Izmit de karaya | oturan vapur İstanbul, 24 (A.A.) — 5 gün evvel İzmit körfezinde * Dil iske- lesi civarında çakıllık bir mevki- de hamulesiz olarak karaya otu- ran ve sür'at şeyrinden ve ayrıca ambarları boş olmasından dola- yı oturduğu sahada (500) metre kadar ilerliyerek saplanan Türk bandıralı Necat vapuru bu sabah Türk limited şirketinin Lianina tahlisiye vapuru tarafından kurta» rılmıştır. emilme Kozlw'lularin bir kararı Kozlu, 24 (A.A.) — Kozlu ma- den mevkiindeki binlerce maden amelesi ile Kozlu ahalisi, yaptık- | ları bir toplantıda üzüm ve incir | ve fındık yemek seferberliğini i- lân etmişlerdir. e Bir kaza Aydın, 24 (A.A.) — Bir. evin damı aktarılırken keremitler ara- sında eskiden saklı kalan bir bom ba yere düşerek patlamış ve ya picı Konyalı Hasan usta ağır su- relte yaralanmıştır. Yaralı has- İ Mısırda bir İ yerde taarruZ İskenderiye, 24 (A.A.)—', ; barlar âlemine mensup kim | rin devam ettikleri üstü açık yerde dün akşam yapılan vd raştırma esnasında İtalyan ki losu ile cinat tahkikat mü esrar çeken bir çete efradınn Ki arruzuna uğramışlardır. Ken lerine bir çok el silâh salan solosla müdür, mucize kabil den olarak sağ ve salim muşlardır. li ç i reisi, kaçmıya muvaffak -©' i fakat cürüm ortaklarile b müşterilerinden 13 kişi yak* mıştır, İki polis yaralanmıştır. > ——u—— Bir muğanniyeni” kıskanç kocas! Berlin, 24 (A. A.) — E İ gece belediye operasındaki si silden sonra meşhur muga”” Gertrude Hinize, tiyatrodan * | karken kocası tarafından r©' i verle yaralanmıştır. Kendisi hastaneye kald" mıştır, Bunun bir kıskançlık ©