my Sayıfa 6 Kontluktar Paris'e toplamak Karmen'i kıskanıyorum Lokantacı ile vedalaşarak dı- şarı çıktığımız zaman halk geri- ledi. Fakat bizi tekrar takibe başladı. Lokantanın yakmında temiz bir küçük parkta seyyar bir sirk gördük. Orkestrası bir piston ve bir saksifon ve bir de davul | dan ibaretti, Bu garip orkstranın | gürültüsü kulaklarımızı o yemek yerken adeta sağır etmişti.. Fakat lokantacı ile görüşmek ve hesap puslasının endişesini çekznek do- İayisile gürültünün nereden gel. diğini sormamıştık. Seyyar cambazhanenin sahnesi üzerinde yüzü boyalı bir palyaço | halkı içeriye celbe çalışıyordu... Köylüler cambazlıkları seyret- mek istiyorlardı.. Fakat parala- rından ayrılmak kendilerine çok acı geldiğinden bir türlü yetişe- miyorlardı.. Çirkin bir surette bo- yanmış şişman bir kadın kasanın önünde oturuyordu... oOBu kadın kara saçlı kara gözlü idi. Başına sahte elmaslı bir tarak takmıştı... Kadınm pehlivan vü- cu gibi vücudu sarı ve kırmızı ke- narlı bir sarı pudraya bürünmüş- tü.. Kolları sütun gibi şeylerdi. Kırmızı ve pürüzlü olan bu kol- lar tezgâha dayalridi. Kasap eline benziyen ellerinin parmakları henüz genç olduğu nu göstermekle beraber tırnakla- rının etrafı siyah ve ortası pembe boyanmıştı. Bu koca vücudun bakiyesi ma- sanın altma sıkışmış duruyordu ., Bizi görünce herkes bizim tarafa bakmıya başladı.. e Cambazhane ile kimse iştigal etmez oldu.. Soy- tarı hemen gidip cambazhane di- rektörüne haber verdi. Direktör çabuk kararını alır kimselerdenmiş; yanımıza gele - rek müessesesine bizi davet etti.. Siyah saçları biryantinden parıl parıl parlıyordu. Bunlar tozlu mar ! yosu üzerindeki eski mantonun yakası üzerine düşüyordu. Direk- tör davet edince bilet alacak pa- ramız olmadığını söyledim.. He. men halkın arasından bize yol a- çarak bağırdı: — Sizi bedava davet ediyorum. Hem de ön sırada oturacaksınız! Hemen bize titrek bir merdiven den çıkarttı.. Çadırm altına sok- tu ve en güzel bir yere oturttu . » “Anlaşılan bu direktör yaman bir siyasi adam kumaşı varmış! Ne soytarının, ne koca vücutlu kadının, ne de orkstranın temin edemediği bir şeyi bizim içeri girmemiz temin etti.. Halk, kasa- nın etrafına toplandı ve itişe ka- kışa bilet almağa başladı... Bir taraftan da meraklılar durmadan mütalea yürütüyorlardı Beş dakika sonra cambazhane ağzına kadar dolmuştu.. Kıymet- siz bir kaç cambazlık yapıldıktan | sonra direktör bizi kendi -araba- sına davet etti. Burada İspanyol kadını ile bir maymun, bir de akat Kitara'nıntelleri bozulmuştu. köpek vardı.. Direktör bizi takdim ettikten sonra birer bardak keskin beyaz şarap ikram etti. Sonra karşımı- za oturarak dedi ki: — Nasıl bizimle kalmak ister misiniz?, — Ne yapacağız?. — Sorulacak şey mi?. Siz mem Dilenciliğe fena bir iş değil leketinizin danslarını oynarsınız. Ve kendi şarkılarınızı söylersiniz. Bu hususi bir numara teşkil eder. Günde iki temsil veriyoruz.. Size bu iki temsil için günde iki peça- ta veririm... Yorgunluğunuz az o lur.. Buna mukabil oldukça kâr edersiniz.. Bana kalırsa bu tek- lifim pek de reddedilemez. Kocama İngilizçe: “Bu teklif hakkında fikrin ne?.,, diye “sor - dum.. Bir an düşündü. Çenesini | eli ile sıvazladı.. Sonra ayni su- retle cevap verdi: “Günde iki peçata fena bir pa- ra değil.. Fakat sonra bir yere gi- demeyiz.. Bunların emrine bağlı kalırız!.,, Sözü doğru idi.. Böyle bir iki gün geçirebildik.. Fazlası pek de tahammül edilecek şey de- ğildi.. Direktör teredüt ettiğimizi an- lıyordu.. Bizi teşvik için dedi ki: — Yatacak yer de düşünmez- siniz.. Çadırda mükemmelen ra: hat edebilirsiniz.. Bundan başka yemeğinizden ve bizden alacağı- nız para cebinize kâr kalır. Bu sırada şişman kadınm ko- cama gözlerini süzerek baktığını farketmiyeyim mi?. Kocam da bunun farkına varmış.. o Yemek verileceği vadine rağmen teklifi kabul etmedi ve direktörle kadı- na âdeta çirkin muamele ederek dışarı çıktık.. İkisi de hem O şaş- mışlar hem de meyus olmuşlardı. Bulunduğumuz sokak küçük bir meydana doğru uzanıyordu.. Bu meydan âdeta bir evin bahçesi i- di.. Bahçeden geçince rıhtıma va- rılıyordu.. Tam rıhtıma gireceği miz sırada nöbetçi bir asker önü- müze geşti ve nefretle bağırdı : “Geri Faslılar!,, o Geri dönmeğe mecbur kaldık! O vakit masaları hemen hemen dolu olan bir kah- veye girmeğe karar verdik. Izmarıt toplayıcılar Güsti iki kahve ısmarladı. An- cak bu iki kahvenin bedelini ve- recek kadar paramız vardı.. Az | sonra kahve temamen doldu. Garson cambazhane direktörü kadar zeki olmamakla beraber, bizi orada bulunmamızm “kârl bir iş, olduğunu anladı. Bize karşı fazla nezaket göstermeğe başladı. Dedi ki; “— Müşterilerin ısmarladıkları şeyleri verdikten sonra isterseniz bir konser veriniz.. Madamın çok parsa toplıyacağına eminim.,, Maalesef bu benim için imkân sızdı.. Gölün rütubeti kitarenin tellerini bozmuştu.. Çalması im - kânsızdı.. Garson teessüfle uzak- laştı.. Az sonra sahibi yanımıza gelerek bir takım sualler sorma - ğa başladı . Her sualde: “Vay canına!,, di- yor ve Güstinin arkasına samimi- yetini ifade eden yumruklar indi- riyordu.. Sonunda dedi ki: — Şurada bir hafta kalınız, si- ze istediğiniz kahveyi veririm . . Şarkı söyler, danseder, parsa toplarsınız.. Zengin olursunuz ya” hu!.. Fakat hürriyetimize halel gel- memesi için bu teklifi de kabul etmedik... Maamafih o çıkarken garsona çok hoşuna gitmiş olan bir Mısır kuruşu hediye ettik. (Devamı var) hil iü VAKIT Üsküdarın şikâyetleri Usküdarlılar Kaymakamlığa müracaat ederek elektrik sigorta tamir ücretlerinin fazlalığından şikâyet ettiler Evlerdeki, dükkânlardaki ve İ emsali yerlerdeki mühürlü elek- | trik sigortalannın elektrik şirke- ti memurlarından başkaları ta- rafından karıştırılmaması, kon- İ takt ve yangın olmasına mahal verilmeme'c özere, vaktile bele- İ diyece yasak edilmişti. Son za- manlarda Üsküdarda belediye zabıtası bu kabil yerleri teftiş ederek elektrik sigortalarını mu- ayene etmiş, bu belediye yasa- ğına riayet etmemiş olduğu an-* Jaşılanları cezaya çarplırmışlır. Bunun üzerine Üsküdar halkın- | dan bir heyet Üsküdar kayma- kamlığına müracaat ederek elek- trik sigortaları bozulduğu zaman bunları tamir ettirmek için elek- bik şirketinden memur çağırıldı- ğı takdirde değerinden fazla ücret istenildiğini söyliyerek şi- kâyette bulunmuşlar, bu ücretin makul hadde indirilmesi yolunda teşebbüste bulnnmasını kayma- kamdan istemişlerdir. Üsküdar kaymakamlığı bu müracaatı tet- kik ederek haklı bulmuş, elek- trik sigortalarını tamir ücretinin indirilmesini temin için teşebbüs- te bulunulmasını Istanbul valili- ğine yazmıştır. Ocak kongreleri Cümhuriyet Halk fırkası ocak kongrelerr yarm”akşam ner ta“ rafta bitmiş olacaktırr önümüz- deki pazartesi gününden itibaren nahiye kongrelerine başlanacak- tır, Fuka idare heyeti nahiye kongreletinin günlerini tesbit et- mektedir. Şimdiye kadar yapılan ocak kongrelerinden faydalı neticeler elde edilmiş, mıntakaların ihti- yaçları, arzuları birer rapor ha- linde tesbit edilerek nahiyelere gönderilmiştir. ——— Köylü kadınlarâ birlik Kadınlar birliği, geçen sene olduğu gibi bu sene de İstanbul kölerine o heyeller göndererek köylü kadınlarını irşat etmiye sıbhi nasihatlerde bulunmıya ka- rar vermiştir, Heyetler arasında doktor hanımlar da bulunacaktır. ! Ragıp Hulüsi Bey Türk dili tetkik cemiyeri ku rultayında merkez heyetine se- ilmiş olan ve değerli bil- lir Kepçe Haldeki Bey bu günlerde Ankaraya gidecektir. Ragıp Hulüsi Bey Maarif vekâ- letince Ankaradaki arkeoloji mü- zesi müdürlüğüne tayin edil- miştir. Kumbara Sahipleri: 29 teşrinievvel kumbara- nızı doldurma günüdür Kumbarası Olmıyanlar: | Bu hafta içinde Iş Bankasın- İİ dan alacağınız kumbaraya, ilk arltıracağınız parayı 29 teşri- nievvelde atınız. Artistik Sinemasında ZAFER Beigvette' Helm - * Andrğ Luguct — Jean Gabin Jesn Day — Andıt 8” Ticari tayya- re hatları pilot ları, büyük bir feragati nefisle ağır bir vazife yapmaktadırlar. Umumiyet iti barile mütevazi olan bu pilotla- nn meharet ve iktidarlarına, mesleklerine ne derece sadakat- le merbut .ok duklarına hayran olmak için bir kaç dafa tayya- reden istifade etmiş olmak ki- fayet eder. İşte ZAFER, mede- niyet ve ticarete bizmet &den bu fedakâr o sivil tayyarecilerin bir şan ve şerel menkibesidir. Fırtınalı, yağ- murün pençere- leri kamçıladığı sert bir havada pilot Latur'un zevcesi Vera, kü- çük oğlu Jaki ilezevcine intizar etmekte ve onun © esnada ha- vada olmasından “merak “içinde bulunmaktadır. Lalur, sadık ma- kinisti Rober Nurri ile idare et- tiği yolcu dolu tayyaresini tay- yare meydanına indirdikten son- ra eve gelir. Böyle bir havada kocasının havada bulunmasından dolayı zaten sinirleri bozulmuş olan Vera, Laturdan yn Li lacak tayyare canbazlık- ikm iştirak ede- ceğini o öğrenince, (aralarında şiddetli bir münakaşa baş gös- terir. Vera, kocasının bayatını kâfi derecede tehlikeye koydu- ğu kanaatindedir. Kansının o israrı karşısında, Latur, müsabakaya iştirakten sarfınazar ede, ve müsabakayı halkın alkışları arasında arka- daşlarından Bob Doşan kazanır. Lâtif bir havada cereyan eden bu müsabakadan sonra, mükel- lef bir ziyafet, buna iştirak edenleri bir a toplar. Calibin muvaffakiyetinin tesi ri alında bulunan genç kadın, onunla bir kaç dafa dans ettik- ten sonra gece eğlencesinde de kalır. Kadının bu sıvışması esnasın- da, Latur, her zamanki gibi w zun tayyare karargâhlarina pos- ta paketleri atmak üzere gece seferi yapmaktadır. Vera, güneş doğarken, şam- panyanın, . verdiği sarhoşluğun tabtı tesirinde Boba tayyare ka- rargâbına kadar refakat eder ve ilk dafa olarak onunla havalan- mıya razı olur. Avdetinde, tayyare meydanın- da, hizmetçinin çarşıya gitme- sinden istifade ederek evden kaçmış ve babasının tayyaresin- den indiğini görmüş olan Jakiyi bulur. Acele eve avdetle yata- ğına girer. Kocası geldiği vakit onu yatağında bular. Jaki yemek esnasında, gururla babasına, annesinin Bob amca “e ğuğuma yerdi Perşembe gününden itibaren gösterilmeye başlanacak ola” | Aya, Zafer filminden bir sahne Nİ) İ Piyer Latur karısını i kaçırmakta olduğunu anlar. Ni nun batırı için müsabakaya Mig rak etmediğine peşiman ol” Mi tor. Mevus. tavvare kararaâf | Mit döner. Bir uzun yolculuk ta resi hazırlanmış ve o gün vi Mağ, mesafe rekorunu kırmak A tecrübelerini yapacaktır. Yan biraz yiyecek alır, ve başka pilot yerine tecrübeyi ya a mış gibi, tam malzeme koydu Biraz sonra havalanarak A ka yolunu tutar. Aralarındaki mübabaseden ra korkan Vera, tayyare danına koşar. Kocasını kulamaz. Deli gibi eve vakit, radyodan, kocasının rane Paris - Nevyork sefi teşebbüs ettiğini öğrenir. Bundan sonra bu yolculi son derece müheyyiç $a başlar. Çok yüklü olan tay dağlardan bir kaç metre seklikte uçmakta ve bir yükselememektedir. Yağ b patlar. Latur ve fedakâr nsti sakatlığı deniz üzerin mir ederler, Anasıra karşı detli bir mücadeleden sonra. bayet Nevyorka gelirler ve yu” ma içinde bulunan shali tarsfi” dan emsals'z bir surette lanırlar. j Bir vapur onları Fransay8 #., irir. d ukları ta) 1 trir,. Oradan uçtı ef si ı KARA, EL EE, 3 id İS 4 g a e A BTOFEEEEPEF, SE EEŞİSİE t VER karargâhında nadim ve müt sir olan zevcesi ve çocuğU İ habbetle kolları arasına str ui Latur, zaferi kazanmış, ©" 4 fak olmuş ve zevcesine erk kudretini göstererek onu yen” teshir etmiştir..... dö Gümrük ve inbi" sarlar vekili Şehrimizde bulunmakta Gümrük ve Inbisarlar Rana bey perşembe karaya dönecektir. >