Hikâye O En güzel hikâye (“ Gençliğinde yaptığı dehilikler ile meşhur olan Nazende Hanım- efendinin yalısına davetliydim. . | Bu kadın, beyaz saçlarına sağ * men hâlâ gençliğini muhafaza e- diyor ve benim için konuşulabi- lecek kadınların en başında geli- yordu. Nazende Hanımefendi, beni geç vakte kadar alıkoymuş, saati geriye alarak bana vapuru kaçırt- mak gibi hoş bir şaka da yapmış- tı. Mecburen geceyi, yalıda geçi - recektim. Ertesi sabah kahvaltı zamanı gene buluştuk. Gazetelere bir göz ataraken içeriye hizmetçi girerek bir telgraf uzattı. Nazende Ha- nımefendi, telgrafı okuyunca yü- | zü değişti, kederli bir hal aldı . Çekinerek sordum: — Hanımefendi, affedersiniz, sakın fena bir havadis olmasın! Nazende Hanım, derin bir dal- gınlıktan uyanır gibi silkinerek, gülümsedi ve: — Bilâkis, dedi, tatlı bir hate ra! Sonra içini çekerek ilâve etti: — Eğer ihtiyar bir kadın hatı- rası sizi sıkmazsa anlatayım. — Estağfürullah efendim, asla ihtiyar olmıya muvaffak © Jamıyacaksınız. Nazende Hanım, aptal bir ka- dın değildi. yaşı da altmışı bul- muştu, fakat, verdiği cevap beni çok büyük hayrete düşürdü: — Evet, dedi, hakkınız var birtürlü ihtiyar olamıyacağım . . siz Bakmız, bundan beş sene kadar | evvel, Japonyadan (Amerikaya geçiyordum. Büyük bir gemide i- dik. Bir gece, gemide yangın çik- tı, tayfaların soğuk 'kanlılığma rağmen ateş etrafı sardı. Kaptan geminin mahvolacağını anlayın. ca, derhal sandalları indirtü. .. Fakat artik, herkes biribirine gir- mişti, kimse, yanındakinin kadın veya çocuk olduğuna bakmıyor, itişip kakışarak sandallara hü - cum ediyordu. Baktım, bir can kurtaran simidine sarilıp denize atlamadan başka çare yoktu. Ak si takdirde gemide cayır cayır ya- nacaktım . . Derhal atladım, Bere- ket versin Bahri Muhitin suları sıcaktı, Bir müddet sağa sola yüz- dükten sonra küçük bir sandala rast geldim ve seslendim .. San- dal bulunduğum tarafa doğru geldi ve karanlıkta kim olduğu - nu farkedemediğim biri beni çe- kip içeri aldı. Sandalda bu adamla benden başka kimse yoktu. Bu adamı ta- nımıyordum. Zaten karanlıktan kim olduğunu da farkedemiyor - dum. Maxmafih, kendisinin Gerald Martlok isminde bir Amerikalı ol- duğunu öğrendim. Yorgunluktan uyudum. Ertesi sabah uyandığım za » man, sandalı, küçük bir körfez- de bulmuştum. Arkadaşıma bak- tım ve onun, birinci mevki yol- cularından, kamarası benimkin » den üç kamara ötede olan otuz yaşlarımda bir genç olduğunu ta- nıdım. Bana: — Madam , dedi, tesadüf bizi şu adacığa attı, her halde şimdi lik kurtulduk demektir. Sndalı sahile çekip dışarı çık- tık. Burası, Bahri Muhitte binler- cesi bulunan küçücek adalardan Birisi (81. Adada, bereket versin bir tatir su kaynağı bulduk. Üst tarafımı da yani yemek cihetini evirem: fa. de Hindistan cevizi ağaçlarından temin ediyorduk. Martlok, ilk günü, bir kendisi İ ne, bir de bana çadır yapmıştı... Gayet iyi de balık tutmasını bili- yordu, Üç gün sonra, tıpki Roben- Iİ son Krüzoe gibi bir hayat geçir- İze: | —— Nasıl olsa, diyorduk, bir ge- mi geçer, bizi görür, kurtuluruz .. gayet kibar ve terbiyeli bir çocuk tu. Bana, mümkün olduğu kadar ve hattâ olduğundan fazla yar - dım ediyor, hürmetkâr bir su - rette hareket ediyordu. Fakat beni şüphelendiren işte bu çok fazla dikkat idi. Bahrimuhitin bu haşaretli pımtakasında olmakla bir gencin, benim gibi elli yaşını aşmış bir kadına karşı muhabbet gösterebileceğini nasıl tebmin e- debilirdim? Bununla beraber, akşam, gün batarken: — Sizi seviyorum! İ - Dediği zaman, artık bunun böyle olduğuna şüphem kalma - İ muştı. Maamafih, bütün kadınlı- i ğıma rağmen, bu aşkım, yalnız * i hktan, tesadüfün bizi içine. attığı bu garip vaziyetten doğduğunu da biliyordum. Bununla beraber, i bü, ne olursa olsun bir vakıa idi, ve ben, yaşıma rağmen vücut iti- barile p kadar ihtiyar değildim, ve nihayet dizlerimde yalvaran a teşli bir-genç vardı. - » Altı ay bu suretle yaşadık. Bu günler hayatımız &n güzel günle” ri idi, ve günden güne gençleşti” ğimi görüyordum. Nihayet, bir gün, bir vapur geçti ve bu rüya ve bu saadet bu geçen vapurla be raber bitti. İşte, şimdi elimde gördüğünüz $u telgarf, Mortloktan geliyor. .. Her sene, gemimizin batış tari - binin yıl dönümünde, bana bü İtebrik telgrafını gönderir .. Na- sıl, hikâye mi beğendiniz mi?. Nazende Hanımefendinin be- ni hayrete düşeren cümlesine hiç de hayret etmemekliğim lâzım geldiğini anladım ve: ” — Hanımefendi, dedim, haya- tımda işittiğim hikâyelerin güzelini, siz yaşamışsınız. fa. üSASAMG0E2: 0590 0MEMA 0623822828 50z180 EMO Moda ve giyim dersleri Cümhuriyet gençler mahfeli ! umumi kâtipliğinden; Mahfel resim şubesine müihak hanımlar için bir (moda ve gi- yim dersleri) kursu açmıştır. Dersler güzel san'atlar akade- misi mezunlarından Rezan Ramiz Hanım tarafından verilecektir. Her hafta perşembe günleri sa- at 3 den 4 de kadar verilecek olan bu derslere arzu eden ha- »ımlar meccanen devam edebi- lirler, Kayıt Teşrinievvelin 31 inci pazartesi gününe kadar de- vam edecek ve derslere 3 Teş- ripisani Perşembe günü iptidar edilecektir, Kayıt olmak istiyen hanımların Cuma günü on beşe kadar ve diğer günler 3 den den beşe kadar Beyoğlunda Cümburiyet Halk fırkası kaza merkezi binasında mzbfel (woda ve giyim dersleri) memurluğuna müracaat, Mortlok bir en Beklemeğe başladık. Mortlok | beraber, Mortlok gibi 30 yaşında | annesi iBoşanmış olan Ro- manya veliahdıiki- | sinin arasında şaşırdı kaldı Londra, (Hususi) — Telgraf İ haberi olarak Romanya Veliahtı Prens Mihailin buraya (geldiği bildirilmişti. Altı hafta İngiltere payitahtında kalacak olan Prens iki hafta sonra Bükreşten gelen bir emir üzerine Romanyaya av- det etmiştir. Bu geliş ve gidiş İn | giliz eflkârı umumiyesini alâkadar edecek kadar meraklı olduğu için İ karilerinize bildiriyorum. Yunan Prenseslerinden Eleni"- nin şiradiki Kral Karolün refika» sı olduğu malümdur. Fakat Kral, Kraliçe ile anlaşamamış ve Veli- ahtliği zamanında Romanyayı terkederek bir müddet Pariste kal mıştı. Romanya Kralı Ferdinand" ım vefatı üzerine Kraliçe Elizabet naibi hükümet intihap edilmiş ve babasının yerine şimdiki Veli- abt daha pek küçük bir yaşta Kral olmuştu... Kral Karol, bir müddet sonra hukukundan vaz- geçtiği mevkie geçmiye karar ve- riyor ve bir tayyare ile Paristen Bükreşe avdet ederek Krallık ma- | kamını işgal edince evvelce Kral jilân olunan oğlu küçük Mihail.de tekrar Veliaht oluyor, | Kral Karolün Velisbtliği i manında Bükreşi terketmesi Pren ses Eleniyi şiddetle müteessir et- tiği için Romanyaya avdetinde Kral ile Kraliçenin aralarını bul- mak hususunda yapılan bütün te- İ şebbüsler akamete uğriyor ve i Kraliçe Londraya gidiyor. oAra- dan geçen müddet ana ile oğul a- rasında görüşmek ihtiyacını şid- detlendiriyor. Ve nihayet Veliah- tın İngiltereye azimeti ve altı hafta orada kalacağı haberi Kra- liçeyi kısmen tatmin ediyor ve Veliaht validesile birlikte O ika- mete başlıyor. Bu ikametin on beşinci günü, İngiliz sarayı Krali- sinde bir çay ziyafeti vardır, ve buna İngiliz hanedaniyle akraba- lığı olan Kraliçe Eleni ile, oğlu Veliaht Mihail ve gene Yunan Prenseslerinden İrini de davetli- dirler. Ayni gün Kral Karolün seryaveri Miralay (oGrigoresko, Veliahtın derhal Romanyaya av- deti iradesini tebliğ ediyor. Veli- ahtın ziyafete iştirak eylememesi olmuyacaktır. Hareket yirmi dört saat tehir olunuyor. Fakat Krali- çe bu âni hareketten o müteessir- dir. Duvr limanında bulunan va pura inilirken çok mahzundur fa- kat bu hüzün ve teessürünü oğ - lundan gizlemek için çok cebri nefis ettiği yüzünden anlaşılmak. tadır. Arasıra, gözlerinden odüşen yaşları, alelâcele siliyor ve Veli- ahte bir şey göstermemeğe çalı- şıyor. Duvr'da yolcularını teşyie gelenler Kraliçenin ağlamakta olduğunu görüyorlar ve bir kadın Muvaffak Oltava konferansının hakiki neticeleri ancak son günlerde anlaşıldı. İogiltere imparator uğunun ik- tisadi vaziyetini düzeltmek için imparatorlmk — eczasının murah- baslarından #oplanan konfermm- sıtın neticelerine ait tafsilât, Ingiliz dominyonlarının O talebi Üzerine neşro'unmamıştı. Bunlar ancak bir kaç gün evvel intişar ettiği için hepsinin tetkikine imkân basri oldu. Eu tetkiklerin verdiği ilk ne tice asıl İngilterenin dominyon- larından bir çok istifadeler ko- parmış olduğudur. Meselâ Kanada, İngittereden gönderilen malların yözde kır- kından çok balif bir gümrük resmi alacak, ve $,000,000 kıy» metinde İogiliz malm gümrük resminden muaf tutacaktır. logil- terenin demir ve çelik senayi erbabı Kanada hükümeti ile mü- zakerelere girişerek gönderecek- leri malların ya çok hafif resim- lerle, yahut büsbütün resimsiz lar. Avusturalya hükümeti İpgilte- şeyler üzerinde meri ğı kaldırmış, İngiltere —. 30'da koy- muaf tutmuş, bundan başka İm giltere mallarına daha başka im- tiyazlar da temin etmiştir. Niyozelanda hükümeti, logitiz mallarından gümrük resmi i'âve- lerinden muaf tuttuğu gibi bu mallardan alınacak gümrük re- simlerini de indirmiştir. Cenubi Amerika hükümeti it- halâtında İngiltere mallarını ter- cih edecek ve İngiltere mallarına karşı aldığı vaziyeti daha müsait bir şekle sokacaktır. Hindistan da aynı şekilde ha- raket ederek İngiliz mallarını başka mallara tercih edecektir. lngiitereye karşı gösterilen bu kolaylıklar (o mukabihnde onun aldığı vaziyet ne mahiyettedir. Ingiltere hükümeti her şeyden lerek Allahtan sabır temenni edi- yorlar, — Anne sana telefon o etmiye çalışacağım ama; bırakmıyacak- lar! Veliahtın ayrılırken söylediği son kelimeler bunlardır. Ve bu kelimeler on yaşındaki prensin anasına olan mubabbetini fakat bunu istediği gibi izhar edeme- mek mevkiinde olduğunu gösteri- yor. Deyli Meyil gazetesi, Kraliçe ile bir mülâkat yapmıştır. — Şimdiye kadar süküt ettim, fakat artık çekmekte olduklarım tahammülün fevkine çıktı cümle- lerile beyânatiba başlamakta ve bütün validelerin bu istırabın ne derece derin olacağını tâkdir bu- yuracaklarını söyliyerek şikâyet « te bulunmaktadır. Gazetelerin Paristen aldıkları bir haberde Veliabtın Bükreşe davetinin bir kapris meselesi ol- kalbiyle ona metanet tavsiye edi- | madığı başka bir hâdisenin bu- girmesini temin etmiş bulunuyor- | reden ithali memnu olan bir çok ' Li lineer ikili b > 19 TeşriniereeL Tagıliz Imparatorluğu, Müstemlekelefi e eee aapapaame sne anne mann «sevse sanmnmana mann 020 sanane ame o00 aa GA Ottava Konferans! Oldu mw Bu iktısat konferansının muvaffa ti hâlâ şüphelidir. Avam kam sının müzakerelerini bekliyeli” evel gidai maddeler vergi tarbına mecbur Ovun için İngiltereye gire ta) daylar eskisinden dabs bin satılacaktır. gb Fakat logiitere bükün ei da maddelerine vazo'un” vergiler sayesinde dahil lin inkişaf edeceğini, dominyonların bu madâ© hal etmelerine imkân veril”? söyliyerek hattı hareketini tş dafaa elmiş bulunuyor. gıda maddelerinin en m rinden olan “et, e konula simler, eti pabalılaştırm giltere hükümeti, memle' ze olan etin dahilden te dominyonlardan ithal ile halılığın kısa bir zaman ortadan kalkacağını sö kendini müdafaa ediyor. Bununla beraber Ottavâ namelerinin avam kamaf” birçok itirazlara (uğry: EEEefF 3. S2 EZYEPFES İ şöphe yoktur. Çünkü mub”. yani amele fırkası, halkın tini pahahlaştıran bu te“ aleyhinde şiddetli beyanai'? lunacak, ve bu suretle b tin vaziyetini müşkül, çalışacaktır. Fakat mubalefe' noktaya münhasir kalmı düğü yümdö 50 besin aresirden | Çünkü ingilterenin yaban“ letlerle olan ticaretin, on” minyonlarile yaptığı ticaret kat fevkindedir. Bu böyle ğu ve İngilterenin asıl m yabancı devletleri mukabil birlere sevk etmemekte balde onun dominyonlarla şârak harici ticaretini bol bir vaziyet alması, son şiddetli tenkitlerle karşılar tır. Onun için Londra gazi içinde, Ottava konferansın! vatfakiyetini alkışlıyanlar N hükümetin, tecrübe ile eldi/i 4 lecek neticeye ehemmiyet mesini, tecrübelerden derslerin ihmal ( oluoma! tavsiye etmekte ve yapılı dilât için kapının açık bıra” sımi tavsiye etmektedir. na sebebiyet verdiği bildiri tedir. Prens Mihail Londrays mek üzere Paristen geçerli rada neşrolunan bir İngili$ zetesi alıyor Bu gazetede Lüpeskonün güzel bir fot” vardır. Altında da şu keli Romanya Kralının güzel Veliaht, yaverinden bu dostunu tanımadığını V9 olduğunu sorar. Sualin bittabi doğru olarak Kral bundan haberdar Bir Romen diplomatı bu şe fı neşreden gazeteden “doi limesinin tashihini ve Veli Londrada ikameti müddeti” hususta herhangi bir şey masını ister. Bu talep ce diplomatla muharrir Ax şiddetli bir de münakaşıı “4 te bu vaziyettir ki; Krala, | ahtın hemen Bükreşe avdet” 1 ni verdirmiştir. pe