Beyaz Kadın ticareti Arkasında eski bir entari ile bir kadın bize doğru geliyordu, bu kadın kim? Yazan :? Onun bir tek emeli vardı. E - ğer mahkeme beraat kararı vere - cek olursa ne kadar (kapatılmış kadın varsa hepsi ayni şekilde ha rekete teşebbüs ( edebileceklerdi. Her halde kadın ticaretine mühim bir darbe indirilecekti. Binaena « leyh ne yapıp mahküm etmeli idi. Semion bütün mes'uliyeti kendi üzerine kendi bulup söylemişti. Jönöviyev beraat etti. yaparak kızları zehri Fakat Semion on sene hapse mah küm oldu. Mütebessim ve Domingo kararın verilmesini bek lemiş ve gene tebessüm ederek dostlarınn O tebrikâtı oarasında mahviyetkârane mahkeme salo - nundan çıkmıştı. şişko Bu hâdise bir kaç sene evvel vukua geldi. Bugün Jako Laroz ile Büenos Ayresin muazzam ve kalabalık rrhtımları boyunca yü - rüyorum, Bir kadın bize doğru geliyordu. Bu kadının acaba yaşı kaçtı? Burasını tayin doğrusu çok müşküldü. Arkasında tari vardı. Entarinin kumaşı en fakir kimselerin giydiği adi bezdendi. larmın dökülmüş bir tutamını kal dırdı. Yüzü ispirtolu içkiler kul - lanmaktan bozulmuş, harap ol - muştu. Geçerken bize kaba ve çir kin bir şaka yaptı. Jako Laroz uzaklaşan kadını bir müddet süz dükten sonra bana dönerek sor - du: — Bu kadın kimdir bilir misi- niz? Dört sene evvel Kamujlayı zehirliyen iki arkadaştan beraat edeni. Buna zehirci Jorjöre der «- ler. Evet Jorjöre terkedilmiş, sefa- let O tuçurumuna Dört sene zarfında sukutun bütün derecelerini görmüştü, Başkala- rı bu hale ancak otuz senede dü- yuvarlanmıştı. şerler, Bu biçarenin yürüyüşünde yetmişlik kadınlarm O sarkaklığı vardı. Uzaklaşan (gölgesi çökük omuzları ile bir yeis heykeli gibi duruyordu. — Anlarsınız ya! dedi Jako, kimse onunla kalmak İstemiyor, Ne olur ne olmaz bir defa koca » | sını zehirledi, başkasına da" ayni şeyi yapması pek âlâ ihtimal da- hilindeydi. Jak Laroz bu sözleri içinde bir husumet hissi olmadan söylüyordu. Onun ifade tarzında da ifrat derecede “mistik, lik yok tu, O, tam bir boynuzlu gibi dü - şünüyordu. Nihayetinde adeta a - cır bir tavırla ve olanca hulüsü ni yetile şu sözleri ilâve ederek mü - taleaşmı tamamladı: — Görüyorsunuz değil mi? Burada mesleğine sadık olmama- nın neticesi budur. Bizim meslek- te intizam, dürüstlük, ciddilik lâ- zım. Yoksa iş yürümez. Uzaklaşan kadını görm bir defa daha döndüm. Jö yev şiddetli bir elektrik lâmbası - nm ziyası altında yürüyordu. Bir denbire durdu ve bir vakitler Parisin güzel sevimli mahlükla - rından olan bu zavallı sefil kadın geçen bir vapur ateşçisinin kolu - na sarılarak onu kandırabilmek i çin ispirtodan bozulmuş sesile bir şeyler söylemiye başladı. Ateşçi nazlanıyor, o yalvarıyordu. Bu almış, | koyduğunu | eski bir en | bir | Morarmış eli ile saç- | Tefrika : 18 İçirkin ve acıklı manzara bana o kadar tesir ediyordu ki tarif ede- mem. Jak Larozun hakkı vardı. Büenos Ayreste bir defa satılıp i- şe başlatılan kadın sadıkane iş | görmiyecek olursa hali yaman, a- tisi perişandır. | Iktısatçi Yahudi ve zübbe yerli Jak Larozun dünyada sevemi- yeceği iki nevi adam var. Bunlar onun kara böcekleridir. Jak evve- lâ lehli “Pulak,, ları sevmez, bir ide yahudileri.. Jakım bunları sev- memesi yahudi oldukları için de - | ğildir. Onun bunlara karşı düş - manlığının daha mühim (esbabı vardır. Jak yahudilerin diğer ka - dım tacirlerine karşı yaptıkları re- | kabeti çekemez, filhakika pulak yahudiler Büenos Ayreste kadm ticaretinde birinci (derecede yer almıya muvaffak olmuşlardır. Bunun sebebi yahudilerin kendi- lerine has vasıfları bu meslekte de göstermeleridir. Evvelâ son de | rece iktisada riayet ederler. Son - ra biribirlerine yardımda bulunur lar. Bir de işin kârlı tarafını mü- | kemmelen keşfederler. Müşteri- yi nasıl avlamak lâzımdır buna ta mamen vakıftırlar. Bundan dola » yı piyasaya çıkardıkları mal faz» la güzel olmamakla beraber çok | rağbet görür. Jakolaroz bunların muvaffakıyetlerinin sebeplerini izah ederken diyor ki; — Evet. Heriflerin mehareti çok. Şeytan gibi şeyler! Yoksa e- limizdeki güzel Fransız parçaları | ile onların pis karıları arasında dünya kadar fark vardır.. Mesele | nin gerip noktası şu ki pulak ya- | hudiler Fransız karısı getirerek yüksek kazitalara (o yerleştirmiye | asla yanaşmadılar. Onlar bu nok- İtada da iş görmekteki meharetle - rini ispat ettiler. Onların getir - | dikleri kadınlar fakirane kazitala ra yerleştirilir ve fiatları rekabet edilemiyecek kadar ucuzdur. Yal nız çok balk gittiğinden yaptık » ları işler daha kârlı oluyor. Öyle ya, ellerinde aşınmaz bir sermaye | var, Bunu azla işleterek fazla iş görmek ve fazla kazanmak var - ken neye yüksek fiatlara göz di - kip müşteri çokluğundan istifade etmesinler! Jaklaroz içini çekerek, hiddet- li bir tavırla anlatıyor: — Bu pulak sermaye işleten - ler arasında öyleleri var ki, kırk kadar kazita sahibidirler, Bir ka- zita haftada ne getirir bilir misi- niz? En aşağısı bin pezo.. Demek ki kazandıkları haftada kırk bin pezoyu buluyor. Bu herifler piya- sayı adeta kemiriyorlar, sümürü - yorlar, bir şey bırakmıyorlar. Sonra iki rakip fabrikatörden birinin ötekinin malını gözden dü şürmek için kullandığı tarza mü - racaat ediyor, omuzlarını silke - İ rek devam ediyor: — Ne yaparlarsa yapsınlar, on lar seri halinde iş görüyorlar, Bi- zimkisi ise san'atkârane bir iştir. Biz az fakat temiz (çıkarıyoruz. Bununla iftihar etmiye hakkımız var, (Devamı var) Kartaldaki cezalandırılmasını istedi — umuma 5 Tegrinieyvel si kunduracının sahfe yaverliği Müddeiumumi, Fikri Ef.nin saht karlık ve dolandırıcılıktan i: Xi idi ? Bu cihet de tahkik olundu. İş müdafaasına ka Ancak bu adamın yaptığı işte menfaat kastı var m Kendisine Reisicümhur Hz. le- rinin yaveri süsünü vermek ve im- za taklit etmekten maznun Hüse- yin Fikri Efendi ile cürümde de- rece derece iştirak kaydile maz- nun yerinde bulunan Fahri Efen- dinin ve Tarçın Hanımın muhake mesine dün öğleden sonra İstan- İ bul Ağır ceza mahkemesinde de- vam olunmuştur. Mahkeme salonu çok kalaba » | lıktı, Fikri Efendi, iki jandarma muhafazasında getirildi. Diğer iki maznun, mevkuf olmıyarak maz- nun bölmesine girdiler. Reis Aziz Bey, şahitlerin çağrılmasını söyle di.. İlk olarak, bir motörde çalışan Rizeli Hüseyin kaptan geldi. ik şahit Hüseyin kaplan, evvelce mahke- mede okunan ifadesini tekrarladı. ısrar ediyor, Fikri Efendinin iğfal ederek bin liraya yakın parasını aldığını, kendisini dolandırdığını ısrarla anlatıyordu. Fikri Efendi, ayağa kalktı.. E- lile bir hareket yaptı, n bir tavırla: “Bu adam,, dedi, “rüya: Bin liraya yakın bana sını anlatıyor. parayı nereden bulmuş da bol keseden vermiş?. Onun cebin: binde sekiz kuruşu bile olmadı - ğını ispat ederim!,, Şahit de,şöyle cevap verdi: — Ne demek?. Ben buna harç- lık verecek vaziyetteyim. Doğru söylemiyor.. Birikmiş param var- dı., Verdim!,, ikinci ve üçüncü şahitler İkinci şahit gaz ve benzin taci- ri Osman Efendi, Fikri Efendinin isiine yaver olduğundan bah- , üniformalı olarak gör düğünü bildirdi. Reis Aziz Bey, maznuna sordu? — Yaver elbisesini kime yaptır- dın?. — Mercanda bir terziye.. Yap- tırdım, heves ettim, giydim. O ka- dar!.. Şahitlerden Hafız Kemal Ef. gelmemişti.. Zabıttaki ifadesi o- kundu. O da maznunun yaverlik iddiasında bulunduğuna şahitti .. Maznun, “o öyle sanmış.. Ben o- na böyle bir şey söylemedim.,, de- di... Başka şahit kalmamıştı. Müd- deiumumi Cemil Bey, mütaleasını söylemeğe hazır olduğunu bildir- di.. Reis, “buyurun!,, dedi.. Müddelumumi söylüyor Müddeiumumi Cemil Bey, kalk- tı, mütaleasını söylemeğ başladı: — Hasan Fikri Efendi, üç ay evvel yüzbası elbisesi giymiş, ve yaver kordonu takmış olarak, Üs- küdar müddeiumumiliğine git- miş.. Tarçın Hanımın oradaki bir işini takip yollu müracaat etmiş ve bu sırada “ben, Reisicümhur Hz.- nin yaveri Naşit!,, demiş. O gün, tesadüfen Üsküdar ceza mahkemesinde işi olan üç kişi, kendisini tanımışlar ve böyle ya- ver elbisesile görünce şaşırmışlar. “Bu, Kartalda kunduracılık eder. Ne münasebet?,, diye müddelu- mumiliğe hakiki hüviyetini haber | vermişler.. Bu malümatları o res- men tesbit ettirilmiş, sonra müd- delumumi Bürhan Bey, alâkadar | askeri makama sorarak bunun za- | bit, yaver filân olmadığını anla- İ mış.. Fikri Efendi, hemen yaka- İ lanmış, sorguya çekildiği zaman da hakiki hüviyetini itirafa mec- j bur olmuş.. Ele geçen şöyler Fikri Efendinin kiracı olarak İ oturduğu Tarçın Hanımın evi a İ ranmış, “Havva,, mührünü taşı - yan ve altında kırmızı kalemle yazılmış “hafiyen tahkikat yapıl- sın,, şerhli ve imzalı bir arzuhalle muhafız zabitlere mahsusmuş gi- bi bir hüviyet Ovarakası Obulun- muş, “başkâtip namına kalemi mahsus müdürü Hasan Rıza ve Naşit,, imzalı olan bu hüviyet va- rakasmın da arzuhal gibi uydur- ma olduğu anlaşılmış.. Maznün Fikri Efendi, bu işleri | intifa maksadile mi yapmıştır ? . İ Bu cihetin ayrıca tahkiki lâzım İ geliyor.. Ve buna verilecek cevap udur: “Evet! -İspatma gelince, | işte ispatırr Havva'Hanımla terlik- çi Aptullah Efen dava varmış. Ta ver zannile Fikri Efendiye müra- caat etmiş.. Bir istida vermiş, “İ- kapı kapı dolaşıyorum... Aman, bu işim bir an evvel bitsin. İstirham ede- rim,,, demiş.. Fikri Efendi de bu işi hallettireceği vadile istidayı al- mış, altına “hafiyen tahkik olun- sun.,, kaydini imza ile ilâve etmiş, Bir kaç gün sonra kadına göster- arasında bir anım ya- şim sürüncemede kalıyor,, miş. Bu işin intifa maksadile ya- | birinci delildir. ikinci delil İkincisi de Fikri Efendinin bun dan sonra terlikçi Aptullah Efen- diye müracaatla onu tehdit etme- si, bu arada arzuhali göstermesi - dir.. Terlikçiyi kandırması Beyoğ lunda bir eğlenti ve Çırpıcıya doğ İ ru bir otomobil gezintisi tertip et- ni vardır, hâdise tam manaşsile do- landırıcılıktır. Netice itibarile, kendisinin bu suretle dolandırıcılığı sabittir. Bu, ceza kanununun 503 üncü madde- sine uygundur.. Selâhiyeti | dan resmi elbise giymek, bu su» retle teşebbüsatta bulunmak, 253- | üncü maddenin son fıkrasına w- İ yan bir harekettir. İmza taklidi, ! böylece sahte hüviyet cüzdanı i tanzimi de 350 inci maddenin bi- İrinci ve sonuncu fıkralarında ya- Jale cürümlerdir.. Cürüm çoklu- ğu vardır.. Dolayisile de 69 uncu madde düşünülmelidir. olma- Tarçın Hânıms gelince Tarçın Hanıma gelince, Fikri Efendi, bu hanımın evinde kiracı olarak oturmuştur. Bu hanım, gö- rülüyor, ki kendi halinde bir ka- | dıncağız. Maznunun sahte yaver olduğunu bilmemesi, varittir.. be- raeti icap eder.. Ticaretle meşgul Fahri Efendi- pıldığına ve faaliyete geçildiğine | nin de cürme iştiraki belli € dir.. Gerçi Hüseyin kaptan sine “Divanı âli reisi Fahrin? zalı bir tezkere gösterildiğilin bahsedyorsa da, onu bu zain. dığı anlaşılamıyor.. Onun © raeti lâzım gelir. zel Hüseyin kaptanın Fikri Gin diye para verdiği iddiası da, til hitlerle tevsik edilemiyor. : da ayrıca kaydederek, Fi fendinin yukarıda söyler maddelere göre cezaland ile im Maznunun müdafas$iler sını isterim.,, söz söyledi, Bilhassa Hi nım bahsine dair: ğ — Havva Hanımla yüzleşler Bu kadın, bana geldi, istidi€: tirdi, yalvardı, yakardı.. “gitti le şey olmaz!,, dedim., Dinlesfihe Bana iltica etmişti. “Görür Maznun Fikri Efendi, rip ayy l at hoş olsun,, diye istidasını akin. dum.. Hem düşndüm, ki h bilmez, eğer reddedresm, ettiği Yi ği beride “bak, müracaat dinlemediler bile!,, Der.. önüne gecmele .maksadile davrandım.. Sonra terlikçi Aptullah p güya beni eğlentiye götürmüfizi lenti parasın da şundan, e aldığı beş, on kuruşla tedaril ği Nası! olur?. Bu 2 İL kişiden para toplamış olmi eğlenti parası bir araya gelsin” Fikri Efendi, kendisini uzü zadıya müdafaa için mühlet diğinden, muhakeme on bir T nievvele bırakıldı. Avrupaya 1000 alti kaçırırken yakal nan tren şefi © Geçenlerde Avrupa e n si haraket etmek Üzere yakalanan ve üzerinde bin Törk lirası çıkan tren şefi M tirmesi.. Hâdisede menfaat temi- | kğiybt ea RAE ie disi mevkuf olarak deva mektedir. Bu altıları kendi verdiği noktasından isticvap nan diğer bir maznun $ef© bırkılaıştır. Si ikmiyeekel> Muallim mekte müdürlüğü Hâmit beyin istifası v4 münhal kalan Yüksek © (i mektebi müdürlüğüne e arif müsteşarı Mehmet E tayin edilmiştir. Mi ie 4 Fakir ve kimsesi” çocuklar Si Fakir ve kimsesiz 69' bimaye için Belediye tarafı kurulan yurda ve bimay€ p lerine ait esasların karaf” ması için pazar günü sonra Belediyede bir t0P”, yapılucaktır. Bu toplanmıy? i doktorlar dâ davet edil