24 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

24 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AE? — VAKITMin TEFRiKASI:13 e dimizi” ildefim edeceie <eliil'dü Zelal yok değildir. Şimdi, haydi iş başına... ,, — Ben de onu bekliyorum.. — Bu katalepsi hali hem çok Büyabilir, hem de dakikadan da- | Kikaya kesilebilir. İşte bizim de > Mundan dolayı bir dakika başın- i ayrılmamamız lâzımdır. Bi - “nm çekinmemiz lâzım gelen asıl ne kendine geldiği zaman ya ızda bizden başka kimse bu - | ina maşıdır. Bir başkası bulu - Mursa korkarım Ahsen hemen sa Da alçak, hırsız, katil, diye ba - , burada bulunan adamın tâzarı dikkatini celbedecektir. O- Mun için senin onun nazarında Masumiyetin o tebeyyün etmedik e kimse onunla © kortuşmamalı. ğer taraftan şu da var: Bu ka- alepsi hali daha bir gün devam *debilir. O takdirde yarın onu #ömmek için hazırlık yapacaklar, Yıkıyacaklar, ki alelekser bu hal » “e bulunanlar yıkanırken kendi - Wine gelirler. Bu da bizim için İyi bir şey olmaz. Diğer taraftan İneşirde veya kefen içinde ken- dine gelmesi kendisi için de çok | İena olabilir, birdenbire ölümüne *ebebiyet verir. — Çok doğru.. O halde? —O halde evvelâ onu kendi - ie getirecek çarelere tevessül e- MEL Uğluşalın, ğe gelen Me ila. Spiseik Bnüdü Sike tarafa haber yollarız. Ahsen be - İ Yin ölmediğini, yalnız baygm bir İ halde bulunduğunu bildiririz. Baş | ka çare yok. — Evet, evet.. En doğrusu bu.. O suretle her türlü tehlike zail ol Muş olur, — Öyle ama, bu da senin için #ene vahim neticeler verebilir. Ahsen bey uyanmca yanına uşak- rm çağıracak, arkadaşların! iş- Üyecek, hatta belki seni görmek Btemiyecek. Herkese katil ve hır- İz olarak seni söyliyecek, ispat “ecek ve polisin müddeiumumi - Min takibatından yakayı kurtar - Man imkânsız olacaktır. Ta ki ha- ika müçrim veya mücrimler ya - ny kadar.. Bu gün, ya - İn deiiyorum. Katalepsi halinin dır. Fakat sonra.. Uyandıktan “Öyle bir halde kendini böyle ittiham karşısında hazır bulu musun? Tabit.. Elbet.. Her şeyden ev - Kl Ahsenin hayatı — kurtulmalı. Wat benim hakkımdaki bu ağır sen tahammül | edecek Hisin? Sen beni affedecek misin ? — Evet.. Senin civanmertliği- örerek iftihar ediyorum. Bir Yü masumiyetin de elbet tebey - »i #decektir, Diğer taraftan se delâil de elimizde bi Ni # Uğraşıyoruz. Demek ki masumuz. “Diğer bir nokta... Cinayetin ve hırsızlığın ika edildiği sıralar- da senin Erenköyüne ayak atma- dığını şahitlerle ispat ederiz. İs - pat edince sen ittihamdan kurtu- lursun. “Şimdi haydi iş başına?.. ge ge Tahir bey ceketini çıkardı. Ellerini yıkadı, küçük çantasın - dan lâzım gelen alâtı alarak Adi- lin yardımı ile bir ağaç gibi yatan Ahseni çevirdi. Yarayı açtı. Dik- katli bir muayeneden sonra hay - retten kendini alamadı: — Hakikaten bu Erenköylü doktor cahilin, yahut blöfçünün biri imiş. Ahsenin yarasında hiç bir vebamet yok. Hatta gayet ba- sit bir yara imiş. Doktor bey onu aseptize ederken yakmış. Baksa - na... Kimbilir ne kadar kuvvetli bir asitfenik losyonu biçarenin bütün sırtını berbat etmiş. Bun - dan dolayıdır ki, bir hayli kan da zayi ederek muvakkat bir zaafa duçar olmuş. “Bununla beraber yaranm ilti- yamı da başlamış demektir. Çok yakında mecruh iyi olacaktır. Bu da birdenbire kırka kadar çıkan derecei hararetten sonra tabii ha line avdet etmesile izah olunabi- lir, — Demek ki, Absenin halinde hiçbir tehlike yok., — Hayır.. Şimdi yeni bir pan- sman yapalım. Ondan sonra has- tanın uyanması esbabıma baka * rm. ». 4 O gün akşam olmak üzere i » ken, doktor Tahir beyin yaptığı son tedbir de hastayı uyandırama dı. Bizzat Adil araba ile Kadıkö- yüne kadar gidip gelerek bir çok seyler getirdi, babasının ısmarla» dığı ilâçları aradı, taradı, buldu. Nihayet cerrah, onun başı u * cunda bir teneke hışırtısı ile patır tı yaparak uyandırmıya teşebbüs etti, sonra bir bardağa kaşıkla vurdu. Bu akisler o kadar şiddet- li oldu ki, mecruh titredi: Uyan- ma işareti... “Kendimizi müdafaa edecek delâil de elimizde yok değildir. Şimdi, haydi iş başma..,, (Devamı var) Herkesin ağzında dolaşan.bir. ev Tekinsiz karyolanın aslı esası Bir gazeteci sıra ile ne imiş ? üç muharririni bu kar- yolada yatırmış, taka! bir şeyler çıkmamış. Birkaç gün Londrada yapılan bir tecrübe avam kamarasında şayi olan bir takım itikatların ne kadar batıl ve esassız oldu- ğunu gösterdi. Landranın konak- larından birinde gayet mükellef bir yatak odası ve odanın içinde muhteşem bir karyola bulunu- yordu. Fakat hiçbir kimse bu karyolada yatamıyordu. Çünkü şayi olan bir rivayete, göre kar yola,içinde yatanların hepsini atı- yordu.Konağın sahibi olan hanı- mın aplatışma göre kendisi bir aralık bu yatakta yatmış, her yaltıkca bir adamın boğulmakta olduğunu görmüş. Bunun üzerine Deyli Ekspres gazetesi namına bir heyet bu evi ziyaret eder. Üç kişiden müteşekkil olan beyet azası ya- takta ayrı ayrı yatarlar. Heyet azası yatağa girmeden evvel kapıları mühürlerler, İçer- de vukubulacak herhangi badi- senin derhal resmini almak için tertibat alırlar, Ondan sonra yatağa girip yat- mak ve bir müddet uyumak faslı başlar. Birinci muharrir yatağa girer ve saatlerce uyur. Fakat biçbir hadise vuku bulmaz. Daba sonra ikinci muharrir yatağa girer ve gene birşey ol- maz. Üçüncüsü de keza: ki, Üç arkadaş aynı şekilde ha- reket ederek aynı neticeyi al- dıktan sonra sabahı yatakta © derler. Biri de fena bir rüya görmez. Nihayet, bu yatak hadisesinin meçhul bir desiseden başka bir şey olmadığı anlaşılır, (Deyli ekspres) gazetesi gare- tesi bu münasebetle yazdığı bir baş makalede şunları söylüyor: “Bütün bir cemaatin bayalet- ler tarafından ziyaret olunduğu” na kani olduğu esrarengiz . ya- tağın biç de esrarı engiz ol madığı apaşikâr bir surette an laşıldı. Zaten böyle şeylerden bi- rinin de aslı astarı yoktur. Bun- lara inananlar kendilerine bey- bude yere eziyet ediyorlar.,, Elektrik çarpması Kartalda çimento fabrikasın- da memur Ali Riza Efendiye makine dairesinde elektrik cer- yanı çarpmış, baygm bir balde tıp fakültesine kaldırılmıştır. ——— Otobüs çocuk çiğnedi 3492 numaralı otobüs Eyübe giderken Ayvansarayda önüne çıkan 12 yaşında Kâmil isminde bir çocuğu çiğnetiştir. Şoför yakalanmıştır. Hiristiyünliktaik Müslüma Bir İngiliz kadını Müslüman olmuş ! Sultan pek mütereddit ve pek korkak Veziri ise ihtiyar ve aciz bir adamdı İİ Ona derler ki: “Daha ileriye | gitmekten vazgeç! Çünkü Sar - vakta isyan var. Malaylar sultan- larma karşr kıyam etmişler ve kanlı maceralara girişmişlerdir. James Brook bu ihtarlara al - dırmaz ve Savraka doğru gitmi - ye karar verir ve ona göre tedbir alır. Küçük geminin O tayfalarını yeni adamlarla takviye eden James tayfasmı (o silâhlar, fazla miktarda mühimmat alır ve yeni - den yola çıkar. Böyle seyahat macerasiz geçe- mezdi, James muhtelif (yerlerde bir sürü maceralarla karşılaştık - tan sonra korsanlarla şiddetli mu harebelere girişir ve neticede bun lara galip gelir. Bu sırada, bütün bu denizler korsan yatağı idi. Kor sanlarm elinden kurtulan James, gide gide Sarvak (sularına varm ve “Royalist,, ismini verdiği yatı nr sahile yaklaştırarak © iner. Jamesm kendisi henüz genç ve yakışıklı bir adamdı. Sonra kav gacı ve inatçı idi, Sarvak bu sırada pek fena va- ziyette idi. Sultan © mütereddid, korkak, bir adamdı. Onun namı - na icrayı hükümet eden vezir â - ciz ve ihtiyardr. İnsan kellesi pe- şinde koşan yerliler, korkunç in - sanlardı. Bunların sultana da, vezire de ehemmiyet © verdikleri yoktu. Antimon madenlerinde ça- ışan amele mütemadiyen isyan e diyor ve başlarındaki (adamları pervasızca öldürüyorlardı. Sarvaklılar, sahillerine bir ge- minin dayandığını ve içinden bir takım adamlar çıktığını görünce merak ettiler. Buranın sultanı sa yılan Huda Haşim ile memleke - tin eşrafı sahile gelerek James ile arkadaşlarının ne istediklerini anlamak isterler. Sarvak sultanı, gelenlerin si - lâh taşıdıklarını ve genç dinç a - damlar olduklarını görerek bun- ları istihdam edebileceğini anla - dığından, İngilizleri (davet eder ve onları hasımlarına karşı kul - lanmayı istihdaf eder. James ile arkadaşları bu daveti reddetmez- ler, Fakat sultan ile bir olup onun | düşmanlarını temizlemiye çalı - şacaklarma yerlilerle bir olurlar. James Sarvak yerlilerile birleş- miye karar verdikten sonra ge- mişindeki tayfaları silâhlayarak harakete geçti. Yapılacak iş çok mühimdi. Sarvak'da emniyet ve asayişi ihlâl eden, halkı rahatsız eden bir kaç kabile vardı. Bu ka- bileler yarı vahşi sayılabilirdi. Her şeyden evvel bunları tenkil etmek, halkı, bunların şerrinden ve tarruzundan korumak lâzımdı . James bu işi deruhte etti ve tam altı ay çalıştı. Yarı vahşi kabile- ler şimdiye kadar kendilerile bu kadar sürekli uğraşıldığını görme mişlerdi. Vaziyette mühim bir de- ğişiklik oldu. Fakat iş bu kadar- la bitmedi, James bu yahşi kabilelerle altı ay daha uğraştı ve netice elde e- dildi... Sarvak emniyet içinde yüzüyor» du. Pek zengin olan antimon ma- "denleri saat gibi işliyordu. Çünkü | Veli amele, vahşi kabilelerin taarruzu na uğramamakta idiler. Kabilele- rin reisleri yakalanmış ve tedip edilmişti. Taarruz korkusundan vareste kalan halk, rahat, rahat çalışıyordu. James'in vazifesi bitmişti. Ya» pılacak işi yata atlayıp, tekrar Hindistana dönmekti, Yat hazır- landı. Yelkenler açıldı. Fakat tam bu sırada Sarvak halkından mü- teşekkil bir heyet yata girdi. Hey- etin başında Sultanın kendisi ve veziri bulunuyordu. Sultanm ken- disi söze başladı: — Biz sizden büyük bir ricada bulunmak için geldik. Ülkemiz- den memnun kaldı iseniz bizimle birlikte kalınız. İsterseniz sizi bu- rada Raca da yaparız. | James biraz düşündü. Memle - ket fena değildi. Bilâkis zengindi. Burada kalmak mukabilinde bir çok istifade elde edilirdi. o Fakat Hindistan daha mühim ve daha vâşi bir servet membaı idi. Buna rağmen James Sarvak'ta kalma ğa karar verdi ve adamlarının da reyini aldı.. Bunların bepsi burada kalmak- ta beis görmiyorlardı. Oda Sar- vakım yerli racasına dönerek ka- rarını bildirdi: e — Burada kalıyoruz! Yerliler memnundülar, Onun i çin James ile arkadaşları karaya çıktıktan sonra onlara bir yurt verildi. Arazi tahsis olundu, Bum dan başka James'e beyaz raca ün- vanı verildi. James, Sarvakın hakiki racası idi. Bütün işleri o idare ediyor, hâdiselerde o büküm veriyordu. Sarvakın sahilleri korsan yatağı i- di. James korsanlarla uğraşarak sahilleri temizledi, Sonra Sarva- kın ormanlarını dolduran yarı vahşi kabilelere karşı harp açtı .. Ve onları tedip etti. Bu tedbirler neticesi olarak ticaret ilerlemeğe başladı.. Kuyulardan istihsal edi- len madenlerin miktarı arttı. İş » giler refah yüzü gördüler, Niha- yet James 1869 senesinde öldüğü zaman bütün Sarvak halkı onun matemini tuttu ve onu merasimle gömdüler. (Devama var) A EL EY A 0 Balık tutarken Arnavutköyünde Çeşme sokâ- ğında oturan Orban isminde bir çocuk dün babk tutarken denize düşmüş, yetişenler tarafından kurtarılmıştır. emeli ei Kunduracıların kavgası Çenberlitaşta imaret sokağın- da Kurşunlu banda mukim ter- likçi Raşit oğlu Mehmet, handa otururlarken evvelce aralarında husumet olan kunduracı Herant gelmiş ve kendisile kavgaya başlamışlardır. — Kavga bir aralık okızışmış ve Herant kundura bıçağile Meh- medi sol memesi Üzerinden ya" ralıyarak kaçmıştır. Mehmet Cerrahpaşa hastane- kaldırılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: