22 Eylül 193” VAKIT Sayıfa 5 VAKITMin TEFRiKASI: 11 A şile Ç Köşkün içindekilerin (hepsi | at katta, Ahsen beyin yatak oda Nida veya kapısının önünde idi. Onun ölümü ev halkını şaşırtınış- Kimisi odaya girip canaze ha- Aleğe yapmayı teklif ediyor, ki - Misi Adil beyi beklemeyi muva - buluyordu. Kimse odada Ah- “eh beyin hiç bir malrna dokun - Miya cesaret edemedi. Esasen bu- Ma İsmail ağa müni oldu ve niha- İt Adil bey ile babası gelince Weniş bir nefes aldılar. , Adille Tahir bey hemen Ahse- odasma girdiler ve Adil ba- bir taş gibi yatan Ahseni töstererek: — İşte, dedi. Sonra oradaki küçük masanın Ütünde duran anahtarı aldı: — Bu da aşağıdaki kasanın a- ! — Ne ihtiyatsızlık!.. Git he - Men aşağıdaki kasanm açık olup “İmadığına bak. Açıksa kilitle ve Eeİ, bana Ahsen beyi muayene e- erken yardım et. Kapıyı kapamış oldukları için Adilin aşağıya indiğini kimse gör "edi. Adil yukarı geldiği zaman: he ze Ben zaten kilitler kilitlemiştim. Ge| —ş—ş—ğ— e m m F Tahir beyin muayenesi çok u- ?un sürmedi. lan çok tecrübesiz bir gençmiş! akıa kalp gayet zayıf ama ha- hissediliyor. Ondan sonra ada» lerin bu düşüklüğüne harici ha- Mretin tabiiden çok aşağı olması toru şaşırtmış, Fakat bu hara- İt de bir mevta harareti değil, Tahir bey kısa bir tetkikten Monra, ilâve etti: — Gördüğüm bütün araz kata psi işaretleridir, Ahsen bey 8 - iştir. Adil birdenbire sevindi: — Aman baba sahi mi, inanı - ça şey değil, o Maamafih ben NM yünbelesmiştir ya... Oh, hele w Demek ki Ahsene benim #tihamlarmın ne ka- az olduğunu İspat edebi - m ———ğ——şŞ >< r Heyecan ve fazla ümide Kime Ondan sonra Ahsenin se - hakkındaki ittibamlarına sit "kayi; bana bana anlattın ama ben sa yi bu husustaki fikrimi söyleme- İM. Şimdi beni dinle: >—> “Bu ittihamlardan Ahsen yöteçse bile eğer vak'ayı adliye yel takip ederse gene senin Şok vahim safhalar olacak - Çünkü Ahsen, sana mev'ut pa ai an evvel sahip olmak en- | huy le kendisini vurduğunu, ya ki Yurdurduğunu belki bir gün €tmez, Fakat polisin ilk ii sana teveccüh edecektir. be hakikt mücrim bulunmazsa... Evet ama, madem ki hırsız bap Sani de ben değilim, ergeç el- Sak, iki mücrim ortaya çıka » © © Ergeç mi? Evet, belki beş EM altı ay sonra.. O zamana kadar sen şüphe altında kalacaksın, Bel ki de hiç bulunmıyacak. Madem ki, brısız ve cani şöyle göze görü- nür hiç bir iz bırakmamış, o hal - de iş itirafa kalmış demektir. — İz bırakmadığı ne malüm? — Merkezden gelip tahkikat yaptılar diyordun. İlk tahkikat es nasında bir şey bulamayınca son- ra mı bulacaklar sanıyorsun? “Bana kalırsa polis caniyi bul- madıkça bu para meselesini kim - seye anlatmamalı; hatta paranın çalındığını polisten bile gizleme li. Çünkü Ahsen beyin böyle müt hiş bir serveti evinde sakladığını madem ki hizmetçilerden bile giz lediği ve yalnız sana söylediği an- laşılacaktır. O takdirde şüphe al - tında kalacak olan sensin. Eğer polisten bu nokta gizlenirse polis Ahsen beyi vuran adamı bulabi - lirse o zaman hırsızlık da söyle - nebilir ve katil ile hırsızlık arasın daki münasebeti ortaya atılabilir. — Doğru.. — Sen şüphe altında kalmak tehlikesini bertaraf etmek ister - sen, hiçbir rezalete mahal kalma dat masumiyetin tebeyyün edin Göze manı. me sep kimseye hirsiz /ıktan bahsetmelisin, ne de Ahsen İ bey kendine gelirse senin aley - — Bu Erenköy doktoru, anla- | hinde takibat talep etmemelidir. Hatta onun sana (söylediklerini Avcılar SL SZYALİ Adil e p* Düşülie ki Asd benim hakkımdaki ithamlarının ne kadar haksız olduğunu ispat edeceğim. başkasına söylememesi, senin hak kındaki şüphelerini kimseye iz - har etmemesi lâzımdır. i — Evet, çok doğru. — Şimdi Ahsen beyin geçirdi ği katalepsi hali senin için en mü kemmel müdafaa ve muhafaza ha lidir. Sakın Erenköylü (doktoru hatasından haberdar etme, hatta kimse haberdar olmasın. — Evet ama eğer haberdar et- mezsek o belediye doktorunu gön derecek ve Ahsenin belki de diri diri gömülmesine meydan verece- ğiz. — Canım hiç öyle şey olur mu? Bir kere naaş 24 saat defnedil - miyebilir. Ben de belediyeye te » hiri söyliyebilirim, Sonra bize bu 24 saatlik zaman bazı tertibat al- mak için kâfidir. — Şimdi Ahsenin gözlerini aç ması, kendine gelmesi için bir şey yapmıyacak mısın baba? — Şimdilik bir şey lâzım de - gil, Harareti dilinin altında 38 di. Demek ki, tabiiye yakın. Bundan anlaşılıyor ki yarasında ( ihtilât yok. Pansrmant değiştirmenin de faydası yok. Esasen bu katalep » si hali onu tam bir istirahate sev kettiği için iadei sıhhat (etmesi Hususunda faydalıdır. Maama - fih akşama doğru yarayı bir kere tetkik ederiz. (Devamı var) dikkat! Yarın her halde ava çıkınız. Fazlaca kuş bekleniyor Geçen cuma günündenberi bıldırcın geçimi durmuştu. Bu gün ve yarınki cuma günleri sayılı (Jernata) günlerindendir. Bu sebepten bir iki gündür kuş beklenmekte idi. Dün oldukça kuş vurulmuştur. Bugün ve hatta yarın fazlaca kuş bulunacağı pek mubtemeldir. Avcılar her halde yormki cuma günü ava çıkmayı ihmal etmemelidirler, Havaların durgun v9 yağmursuz olduğuna bakılırsa kuşun Rumeli cihetin- de bulunacağında şüphe yoktur. Bu sene bıldırcın geçimi uzua müddet devam edecektir. Teşrinievvel nihayetlerinde ve Rröns-Halimsâlt/Böyin Polnter hatta teşrinisani bidayetlerinde avcıların o bıldırcm (o bulacakları muhakkaktır, Geçen gün av fişenginin bitti- ğinden bahsetmiştik. Şimdi de dumansız barut kalmamıştır. Asıl yekünlü sarfiyatın yapıldığı bu mevsimde barut ve fişenk mev- ETE EPİN PERMA ONE BETA BL EA UT EPA EBE 4 4 0 LE MERAL ON Istanbul itfaiyesi 25 eylül pazar günü Istanbul ifaiyesinin 10 uncu senei devri- yesidir. Bu münssebetle pazar günü saat 16 da merasim yapı- lacak ve aynı zamanda inşa edi- len itfaiye müze binası da açı- lacaklır cins köpekleri ferma va cudunun kalmamış olması hem avcılar içiü müşkülâtı ve hem de hazinenin zararını muciptir. Perşembe ve cuma günlerinin av haberlerini karilerimize taf- silâtile bildireceğiz, Lehistan konsolosu Polonya hükümetinin yeni İs- tanbul başkonsolosu M, Romen Vegneroviç Lamartin ovapurile Marsilyadan şehrimize gelmiş ve vazifesine başlamıştır. M. Veg- neroviç evvelce Polonyanın Mar- silya konsolosu idi. / insan bütün dünyanın biran için Hiristiyanlıktan en isem ear amam aae ere mame ERA KAre Müslümanlığa ii Bir İngiliz kadını niçin Müslüman olmuş ! O kadar müteheyyiçtim ki saatlerin hiç yürümediğini sanıyordum .. —1ı Bu ilk buşelerin tadını ölünciye kadar unulmıyacağım. Hayatta, hareketsiz durduğunu hissettiren büyük Omes'udiyet ve büyük heyecan dakikaları... j Yastığımın altında Janın bana hediye ettiği bir demet menekşe duruyordu. Bunları hâlâ sakla - maktayım.. Ertesi günFrognal'e hareket et- tik.. Annem yüzüme merakla ba- kıyor ve bir şeyler sezmiş gibi gö- rünüyor fakat bir şey söylemiyor- du. Yazın ilk günlerini derin bir mes'udiyet içinde geçirdim. Çün- kü Jandan sık sık mektuplar alı- yor ve onun pek yakında Lon- draya gelerek ilk konserini verc- ceğini anlıyordum. Validem onun geleceğini anladıktan sonra bize misafir olmasını istedi. Ve ona bir daire ayırdı. Onun muvasalatın « dan bir gün evvel odasını çiçekler le süsledim. Duvara porttemi astım. O ka- dar müteheyyiçtim ki saatlerin yürümediğini sanıyordum. Araba kapımızın önünde durduğu zaman valdem misafirini (Okarşılamağa çıktı. Tab ve tuvandan o kadar kesilmiştim ki onu karşılamağa i- nemiyecek hale gelmiştim. Ken- dimi zor toplayıp validemi takip ettim, Jan merdivenleri koşa koşa çık tı. Annemle selâmlaştı. Sonra beni öpmek için annemden müsa- ade istedi ve öptü. Yanaklarımın sırrını ifşa etmiş olmasından kor- kuyor ve titriyordum. Bu sırada büyük ve meşhur ak- Ni Stradivorins'in kemanı idi. Jan i- gin bundan daha kıymetli bir he- diye olamazdı. Kendisi kemanı e line aldıktan sonra validemin boy nuna sarılarak onu bir kaç kere öptü. Jan, o kadar neş'eli idi ki o gece yemek bile yiyemedi. Çün- kü kemanını tecrübe ile meşgul- dü. O gece Jan, harıkulâde bir mu- vaffakıyet kazandı. Ertesi günkü gazeteler, Londrada ansızm do- ğan bu genç dehanın resimleri ve muvaffakıyetlerile dolu idi. Gas zeteleri alarak yazılarını kesiyor ve bunları bir deftere yapıştırıyor« du ve konuşuyorduk, ona: — Gazeteler, senin için buna benzer daha binlerce yazılar ya“ zacak!.. ' — Ben de bunlardan bir şey i“ çin hoşlanıyorum.. Çünkü bu sa“ yede seni alabileceğim !. Nedense bu yazılar bu maksa- dı temin edemedi... Bir kaç gün sonra Jan babama müracaat ede- rek benimle evlenmek stediğini söylemiş, babam bu teklifi kat'iy- yetle reddetmişti, Annem de, ba“ bam da yegâne varisleri olduğum için, bana eş olabilecek bir ada- i mla evlenmemi istiyorlardı. Onla İ ra göre bir musikişinas, . dünyayı tutan bir şöhreti haiz olsa, kendi- lerine damat olamazdı... Bunun üzerine Janla mektup- laşmaktan mennedildim. Ona da benimle evlenmekten tamamile vaz geçmesi ihtar edilmişti, Bunun üzerine, inkisarı hayale uğrıyan ikimiz de ayrılmıya mec- bur olduk. Birimiz de ısyana cesa ret edemedi. Yalnız istikbal için bazı plânlar hazırladık. j tris Ellen Terry'de bizim misafi- rimizdi Sırrımızı anlıyan ve keş- feden yegâne varlık o idi. Fakat Ellen Terry bu sırrı kimseye ifşa etmedi. Yalnız bir kaç gün sonra birlik te konuştuğumuz sırada ona aşkı- mızı anlattım. Ve bunu anama ve babama söylemeğe cesaret et- mediğimizi ilâve ettim. Ellen Terry kadar (gençlerin kalplerini anlıyan bir kadın yok- tu. Kendisi beni evvlâ dinlemiş, dinlemiş, sonra cevabını vermiş- tiz — Jan, bir gün dünyanm en büyük musiki üstadı olacak.. Onu sakın bırakma.. Bu artist senin mizacına çok uygundur. Onunla evlenirsen mes'ut olursun, Ellen yi beni ne kadar iyi Günler, tatlı rüyalar içinde ge- siyordu. Ben Janı tekrar yanımda gördüğüm için mes'uttum, Başka hiç bir şeyle alâkadar olmiyor- dum, İşim, gücüm Jandı. Janm kendisi ve resimleri.. Onun bin kılıkta resimlerini Jan, bana şu teminatı verdi: | — Seni bekliyeceğim Gladys,' ilelebet bekliyeceğim. Muvaffak olarak zengin olacağımdan emi- nim.. O zaman tekrar gelir ve si“ zinle görüşürüm... Onun sesinde gençliğin bütün emniyet ve itimadı vardı.. Fakat ben o kadar mahzundunt ki cevap bile veremedim. Göz yaş larım beni boğuyor ve ben bu ma- ceranın artık nihayet bulduğunu hissediyordum. Jandan bu suretle ayrıldık.. Mevsimin gerisi, ziyafetler, su- vareler, resmi kabuller, danslar, yarışlar ve saire içinde geçmişti.. Bu aralık bir kaç kişi de bana ta- lip ol Janın mektupları gittikçe sey- rekleşiyordu. Nihayet Jan mektup larını kesti. Bunu (kendisinden sormak istedim, Fakat sorama- dım. Gururum mâni oldu. Bir gün Sarvok ayaletinin be- yaz racası Sir Şarl Brook'un zev icesi validemi ziyaret etti. Raca- nın zevcesi, hayatta rasgeldiğim almıştım. Frognal' de bir müddet kaldik- tan sonra Londraya döndük. Vali- dem Londradaki konağımızda bir ziyafet hazırladı. Jan Kublik bu- rada ilk defa İngilizlerden müte- şekkil samilere keman çalacaktı. Konserden evvel validem, ona | bir hediye takdim etti. Bu hediye | kadınların en füsunkârı, en parla- ğı ve en güzeli idi. Annemle ikisi pek dosttular, Bir gün Racanın Londradaki e- vinde iken onun ikinci oğlu Ber- tram ile karşılaştım. Kendisi or- dudan yeni çıkmış, mahcup -bir gençti., N (Devamı var)