Türk dili tetkikleri Anadoluda kullanılan bazı sozler Türk dili tetkik cemiyetin Anado'uda kullamlan sözleri top- hıyarak büyük bir söz kitabı vöcude getirdiğini baber vermiş, bu kitaba doktor Reşit Galip Beyin yazmış olduğu başlangıcı da meşretmiştik. Türk dili tetkik cemiyetinin topladığı Anado'u söz- leri pek sevimli kelimelerdir. Bunlardan bazılarını aras'ra VAKIT s7lunlarında Karilerim'ze takdim edeceğiz. Bu sözler onlardandır: Aba; adi ( Yozgat): 1- Ana (Sivas, Erzurum, Niğde, Yozgat); | 2 - Büyük hemşire ( Sivrihisar, Burdur, Teke, Avşar); Büyük hemşire, valide (Niğde). 3 - Am- ca karısı, Yenge, yaşlı kadına | Vİ ei bürmet ifade eden söz (Birecik). ! - Acıkulak : çocukların yedikleri | Abalamak (Çangırı) abalamak (Ankara): Çocuk ayak ve el ile yürümek, Abara (Yozgat): Çift demirin- den hasıl olan çizgi, çizi, saban çizisi, baran, A e ra (Niğde): Korku ie arışı a pr ii eyi ve taaccüp Abigül (Yozgat): serseri, sefih. Abilemek (Silifke ) göreceği gelmek, Abo, Abu! Hayret ve korku ifade eder, Abo! başıma daşlar düştü. hayvah, hayvah | Abril (Afyonkarahisar); abrul (Çorum, Mecitözü, Sivas) : I — Nisan, 2 — Mevsim fır- tınası (Afyonkarahisar). Abrulmak (Sivas, Mecitözü): 1 — Çallanmak, bir üztrine bütün kuvvetile çökmek. 2 — Eyilmek, çarpılmak. Acar, acer, ecer: İ — Yeni, taze (Yozgat, Maraş, Kırşehir); 2 — Kuvvetli, iriyarı (Karaağaç, Kütahya, Isparta). Acar kavramak (Ballık —San- dıklı) : hayvan bakkında ottan zehirlenmek. Acem ocağı 'Kütahya): maltız. Izgaralı mangal, Acıca (Diyarbekir): tere otuna | benzer acı bir ot. Acı eşki (Alâiyye): limon. (Eşki — ekşi), EAA ABA PERMA LLM Darülbedayi , temsilleri Dİülbedayi sahnesinde ve da- hilinde yapılmakta olan tamirata devam edilmektedir. Tamiratın teşrinevvel bidayetine kadar bi- tirilmesinin lâzım geldiği müta- hide bildirilmiştir. Mütahit bu muayyen zamane kadar inşaati bitirmezse teşrinevvelin birinden itibaren geçecek beber gün için 50 lira tazminat verecektir. Tamirat bitirilirse Darülbedayi 1 teşrinevvelde, aksi taktirde onuca doğru açılacaktır. Dün- den itibaren provalara başlan- mıştır. lame Yankesiciler faaliyette Gazetemiz © mubarrirlerinden Osman Cemal Bey evvelki ak- şam Beyazıltan İramvaya biner- ken kaşla göz arâsında yanke- | siciler cebinden on beş lirasını çalmışlardır. Polis (o yankesiciyi şiddetle aramak'adır. mmlik Ticaret odası umumi kâtibi Bir aydanberi mezun bulunan ticaret odası umumi kâtibi Veh- bi Beyin dün mezuniyeti bilmiş olduğundan yarından itibaren vazifesine başlıyacaktır. y şeyin | Acı hamur (Van) : hamur ma- yası, Acık: 1 — Henliz ham, o mamış meyva, bilhassa elma (Çorum). 2 — Hiddet (Gerkük). Acı Keyrek (Burdur): mide bir nevi ekşims! ot. Acışmak (Gaziantep) : muzta- rip olmak. Acışan eşek attan pek koşar. Acır (Burdur, Aydın, Niğde): acır; acur (Denizli): hıyara ben- zer bir bitki, Dilimli ve tüylü olmak üzere iki cinstir. Açacak (Abısha) : anahtar, dil, Açar 1 — Turşu, aparetif; 2 - Anahtar, açacak. Açım: Küşat, peşrev. Saza güzel bir açımlar baş- landı. Açkı: 1 — Açacak, dil, anah- tar. (Safranbolu ; 2 - Demircile- rin baltanın deliğini açıp geniş- letmek için kullandıkları aygıt (Istanbu!). Açkımakinesi (Istanbul): De- rinin yüzünü perdahlayıp parla- tan makine. Adam ( Uşak ) : Koca, erkek. Benim adama kaç defa söy- ledim. Adamak: Nezretmek Adatmak (Edirne) : Adaklat- mak. Birşey adattır da öyle söyle. Ade ( Çangırı, İigaz)ı Abla” büyük hemşire Karş. eda Adı batasıca (Konya) ; akrep için söylenir. Adsan (Muğla): Hüviyet, içim ve şöhret. * Adı yaman (Taşköprü): Şeftali. Afar: Diş'erin dibinde bulu- nan tartır. Dişlerin afarlandı. Afara: Buğday elentisi, top- raklı buğday. Afara'ı Buğday. Aflah (Yozgat): Ahmak, ser- sem, SANATA Bam ABANK SELEN ESNEME SEE L AMA SANER Terkosun idare şekli kararlaştırılıyor Belediye Iktisat Müdürü Asım | Süreyya, Fen Heyeti Müdürü Ziya, Tahir Kevkep, su müben- disi Burhanettin Daimi Encümen Reisi Tevfik Beylerle sair (o bazı zevattan müteşekil komisyon dün sabah Beldiye İktisat müdürünün odasında bir ictima yaparak terkosun şekli idarsi bakkında VAKIT Beşiktaşta Bir dikiş yurdu elişi sergisi i Şimdiye kadar 576 Havım yetişti Beşiktaşta, Beşiktaş dikiş yur- du 932 mezunlarının elişi sergisi dün merasimle açılmıştır. Aka- İ retlerin bir köşesnde on sene- denberi sessiz sedasız çalışarak memleket kadın'ığına kıymetli ve faydalı san'at öğreten kü mües- seseden bir senede 45 talebe mezun olmuştur, Bu suretle di- kiş yurdunun yetiştirdiği talebe- nin miktarı 576 banıma baliğ | olmuştur. Her biri birer iş ve müessese sabibi olan mezun hanımlardan son kararını vermiştir. Komis- | yon terkosun Belediyeye mülhak bir bütçe ile bir meclisi idare tarafından idare edilmesinin da- ba doğru olacağına muvafık görmüştür. Komisyonun bu ka- | rarı yakında açilacak olan Şe'ir Meclisinde de müzakere edile- rek kati şeklini alacaktır. m Türk tarihi tetkik cemiyet ictimaları Türk tarihi tetkik cemiyeti umumi beyeti dün öğleden sonra Yusuf Akçora Beyin riyasetinde | toplanmışlır. Toplantıda yazılacak (o olan “Türk tarihinin ana batları,, ki- tabının programı etralında mü- | zakere cereyan etmiş, tarihin muhtelif fasılarını yazmak üzere vazife alan zatlar mesai şekilleri hakkında görüşmüşlerdir. Ibzari mahiyete olan toplantı saat on dörtten on yediye kadar | : sürmüştür. ekserisi yurt açmış ve birçok da talebe yetiştirmiştir. Fu sene mezun olan hanımlar» dan Fahriye, Sacide, Dürdane, Fatma, Nazlı, Binnaz, Arife, Zer- rip, Mesrure, Nimet Şefik, Şe- küre, Zehra Esat, Didar, Mak- bule, Mes'adet, Sebahat, Semi» ha, Meveddet, Nazire, Kadriye, Ayşe, Melyomeni, Vasiliki, Lâ- mia Tacide, Sacide, Rabia, Dür- dane Mustafa, Mesrure, Arife, Nimet Riza, Zehra Mahmut ha- nımlar -pekezi yad muvaffak ol- muşlardır. Yeni mezun olan hanımlara hayatta muvaffakiyet temenni ederiz. İngiliz kıral hane- danından iki zat memleketimizde Irana giderek çölde tetkikat yapmak üzere Londradar şehri- mize gelmiş olan İnciltera kemi. lık ailesine: mersup Marguise | de Milfordhaven ile Ledy Luise Mauntbatten dün tenezzül mak- sadile Bursaya gitmişlerdir. Marguise de Müfordhaven ile Ledy Luise Mauntbatten bugün Bursadan dönecekler ve yarın Toros ekspresile Suriyeye hare- ket edeceklerdir. Suriyeden de Filistini dolaşarak oradan İrana gideceklerdir. EE BEKA EN A BEER ETA BASE Büyük bir Fransız filmi Atlantid DİYARINDA Yemin (Askerin Yemini) Ftansızca sözlü ve şarkılı film. OPERA Sineması Yeni meesiminin ilk progra mu ve temaşazeranı büyük bir teessür ve beyecan içinde bırakan emsalsiz bir filmdir. Fiatlarımız; İkir ) Birinci ve ba'kon 50 - Hususi 7 ri Dün akşam amil Artistik Sinemasının iraesine başladığı VARŞOYALI YEREĞİM Fransızca sözlü veşarkılı fil- minde büyük artist Elvire Popesco Şayanı hayret tarzi teresili ile sine mada tiyatrodan daha mükemmel ol duğunu göstermiştir. Fistlarımız: 2 inci balkon 35-Birindi mevki ve bal kon $5 » hususi foröy 80 Kr. 16 EyliLiğ | A 4 Birlik ve dirik içinde yaşıyan bir evde erkeği kadına bağlıyan rabıtadaki cazibenin mahiyeti ne olursa olsun, âile mücsses:si, her hargi bir duygunun ezvak ve huzuratile meşgul olmak için yalnız ihtirastan ibaret olduğunu iddia etmek, romancı vaizlere mahsus. bir sapıklıktır: İbtiras, avcak aile hayatının ağır vazife- lerini kolaylaştıran bir amil ola- bilir. Bu vazifelerin en ebemmi- yetlileri, şüphesiz, analık ve ba- | balık vazifeleridir. Çocuk araya girince ailenin manzarası derbal değişir, daha ciddi ve daha canlı bir şekil alır. Bazı mütefekkirler çocuğu aileden alıp, cemiyete veya diğer bir tabirle devlete vermek isterler. Bu, pek büyük bir hatadır. Çocuk bebemahal onun varlğına sebep olanlara ait olmalıdır. Evvelâ, cemiyet, bu çocuğu ve diye kabül ede- cek. Cemiyete bu türü bir vazife tahmil etmek onu as- la mes'ul olmadığı bir külfete sokmak değil midir? Bundan başka, cemiyetin muayyen bir rabıta ile baglı olmadığı bu çocuk üzerinde biç bir bakkı | yoktur, kâfi teminat göstermiye muktedir değildir. Kendisinden Yas Yi BİP | Şayet, sair çocuklardan daha büyük faideler mülâhaza ederse tarafgirlik etmesi de muhtemel- dir, Buna mukabil ana baba, bilâkis çocuğun ağır yükünü taşımakla mükelleftirler. Çünkü onun. varlığına onlar sebep ol- “muşlardır. Mamafih bu külfet onlara, aynı zamanda bir bak temin eder. Çünkü varlığına sebep oldukları bu çocuk üze- rinde az çok vesayetleri olmâz- sa kendilerine mesuliyet tevec- cüh edemez. Ebeveyn ile çocuk» i lar arasında uzvi, bissi ve akli rabıtalar vardır. Hiç bir vesa- yet, bu derece tabii, bu derece İ lüzumlu ve bunun kadar büyük teminatla mücehhez esaslara müstenit değildir. Ebeveynin çocuk üzerindeki bakları, yalnız (vesayet hakkı) dır, tasarruf hakkı değil, Roma- da babaların pek müfrit hakları vardı: Bunlar, bu baklara istinaden çocuklarını öldürürler, satarlar velhasıl alelâde bir mal kullanır gibi tasarruf edebilirlerdi... Ba- banın vesayeti, bizzat çocuğun hak ve menfaatlerile mahdut ol- mak lâzım gelir: Çocuğun, uzvi ve ahlâki varlığına faydalı olan | salâhiyeti olamaz. Bu itibarla babanın, evlâdını etmek gibi müfrit hakları yok- tur. Romada böyle bir hakkın mevcut olması baba vesayetinin bukukile, siyasi vesayet bukuku- nun tedahülünden mütevvelittir. Beşeri bir varlık, ancak cemi- yetin mehfaati mevzu bahsol- İ duğu zaman hayatından veya hürriyetinden mahrum edilebilir. Halbuki baba, cemiyeti degil, bizzat çocuğu ve çocuğun irâ- vücut bulmuş değildir. Hayatın | birikime | şeyler haricinde babanın hiç bir | | ram etmemesini emrede” ölüme veya köleliğe mahküm | ya Ana, baba çocuğun ağır yükün taşımakla mükelleftir. Mütercimi : Zonguldak meb'usU " 4g 4üncü fasıl: Ana-baba desini temsil eder. Alle.” idâreye devlet de aile if lüzumundan fazla müdabi memelidir. Çocuklar, aileden alıp İete vermek davasını güde' zariyenin mümnassbetsizliğ" nın ve çocuğun müteks yetleri mülâhaza edilmekle çok anlaşılır: Türlü e karımda taşıdığı, tehlikeli istiraplar o içinde doğur! uğrunda fazeliğini, sihhati? belkide hayatını feda etti yavru anasının değilse ki Şu cemiyet dediğimiz çi çocuğun zavallı sı ana gibi ihtimam ve i lik göslerir ve bu d onun kadar kendini onur Tabiat, çocuğun ilk ve şiri kaynağını, ananın sinesii p leştirmekle onun çocuğuna sında hiçbir kimsenin mi a edemiyeceği elle tutulur, İ görülür bir münasebet ti mek istemiştir. Fakat vi ancak çocuk doğduktan kaynayıp fışkırdığını ve b rin yalnız bu çocuğa müs” olmayıp bilâ tefrik bük emir ve tensip edeceği 8 taki bütün çocuklara tevi * mesi lâzım geldiğini iddia e ve emzikli bir ana sıfatil€ dını bir hükümet memurü, Yor UZUN va, çimi tun) un o kadar vahşi ve bir düşüncesidirki aslâ *” namaz, Burada, anaların, çocu emzirmiye mecbur olup dıkları hakkında Ruso's“' çen asırda, ortaya attığı) mesele ile karşılaşıyoruğ bu davayı yüksek bir be” müdafaa etmiş ve ka J Maamafib, ahlâk çocuğ un tarafından (o emzirilmesi Çil nı müdafaa ederken, bet, bu bususta pek te “il dekâr görünmemekte likle aile hayatındaki si sızlığın doğurduğu mülf bassasiyetlerile devamlı “gl hayal faâliyetlerinin m& İ olan monden sımflarda, * tüpün çocuğa muzır Ni iddia etmektedir. Bereket | sin ki ahlâk ve tababet anlaşabilirler : Ahlâk, bir menbamın, bir ölüm * haline gelmesini istiyeme” hat namına söz söyliyen ise, kadının #uktedir müddetçe çoçuğunu irsi | zirmesini ve kudreti m” madığı takdirde de ai vazişlerinden ve yorul mez ihtimamlarından © te mubalif bir hareketi namaz, (Dev Yeni ilk mekt“ binaları Pendikte ve Yeniköy” den yapılacak ilk af Çubuklu gız depoların” lacak tamirat dün ge mence müteahhitlere 19 miştir. z le İL SE