9 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

9 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ii VAKIT ad Iki Fatmalar Kavga ettiler, biri ötekinin kolağını yırttı! Fenerde oluran Fatma isnin- de iki kadın kavga etmişler ve Beynelmilel Meran Kuvvetler Harington bir taraftan gülüyor, diğer taraftan sararıyor .. Evin Hanımı : Kadın kimdir ? Idare kime aittir ? Mütercimi : Zonguldak meb'usu — Tehlikeye atılmamak gerek- | tir. — Tehlike mehlike ne olursa olsun memlekette kalacağım ve burada olup biteni göreceğim. Sen hemen hareket et, eşyanı topla, Biz de seni istasyona kadar götürelim. — Peki! Zaten bu memlekete geldim geleli tatlı tatlı bir yemek yemedim. Dün kahvemi bile şe mia içtim. Yalnız bunu karıma tsam inanmaz. Pu memleket teşkilât görmedi. i Harington odasına gitti, Aşen- den ile Anastasya vaziyeti müza- kere ettiler, Aşendenin bütün plân ları suya düşmüştü. & Anastasya son derece müteheyyiçti, Çok geç Şe Bahiigiln tekrar geldi ve — Bu otellerde hizmet namma bir şey yok. On beş dakikadır zili çaliyorum da cevap veren bulun- miyor. 4 — Otelde hizmetçi falan kalma- i. — O halde çamaşırlarımı kim getirecek. — Zannederim ki getiren bu - lunmaz. — Ben de çamaşırlarımı bura- da bırakmam. Dört gömlek, iki pi- Jama, dört kat çamaşır ve dört yaka.. Mendilleri çorapları ken- dim yıkıyorum. Çamaşırlarımı al- madan buradan gitmeme imkân yok... — Delilik zamanı değil. Sen canını kurtarmağa bak. — Üamaşırlarımı almadan ay- rılmam. Zaten burada çekmedi- im kalmadı. Bir de çamaşırla- ri mı bırakayım?, n Anastasya bir lâhza düşndü. Sonra gülümsiyerek kalktı. Onun Haringtonun inadına da- Yanamıyan ve ondan hoşlanan bir insin hali vardı: — Ben gider çamaşırlarını bul- mağa çalışırım!, — Zahmet olur dilberim! . — Estağfırullah... Fakat Rus- vee fikrini değiştirdin - Aman Ruslardan ne kadar bıktığı mı tarif edemem, Onların Tolstoyundan O bıktım. Onların Turgeniev'inden Ruskoviyeski- sinden, Çekofundan bıktım. On- ların münevverlerinden . bıktım. Sözleri anlaşılmaz, sözlerine gü- venilmez, bu insanların hepsinden bıktım, Dışarda silâhlar, mütemadiyen patlıyordu. — Bu ne?. — Kurşun!., — Harington gülüyor, fakat yüzü de sararıyordu. Bir müddet sonra Anastasya geri dönerek otelin bü tün müşteri çamaşırlarını gönder- diği yerin adresini bulduğunu ha- ber ver'di ve ilâve etti: — Otelden kırk dakikalık bir yerdir. İstersen beraber gidip bu- lalım, — Ben hazırım. Aşenden razı değildi: > — Bu işten vaz geçin. igün sokaklarda dolaşmak çok a keli 4 iştir, ” Anastasya Harington baktı, Ha rington ısrar etti., — Çamaşırlarımı bırakmam., — O halde haydi.. Beraber çıktılar. Aşenden de bir takım şifreleri hal ile meş - gul oldu. Çok geçmeden odanın : kapısı birdenbire açılmış, ve Anastasya içeri atılmıştı. Saçları darma dağ- nıktı. Sık sık soluyordu. Gözleri yerinden fırlamış gibi idi. Onun | derin bir heyecan içinde olduğu belli idi. Kadın merakla sordu: — Harington gelmedi mi?. Bu- rada değil mi? — Hayır. — Kendi odasında değil mi?. — Bilmiyorum. Ne oldu? İster- sen odasına bakalım. Niçin bera- ber gelmediniz!. Haringtonun odasına koştular Kapı kilitli idi ve içerde bir kim- se yoktu. Aşendenin odasına döndüler. Anastasya bir sandalyeye yıkıldı: — Bana biraz su ver koşa koşa geldim.. Anastasya suyu içtikten sonra anlattı; — Harihgtonun çamaşırlarını bulduk. Dönüşte tenha sokakları tercih ediyorduk. Bir sokakağın ucunda küçük bir kalabalık vardı. Adamın biri bir nutuk irat ediyor- du. Ne dediğini anlamak istedim. Kalabalığa sokuldum. Daha bir şey anlamadan silâh sesleri başladı ve iki zırhlı otomobil be- i ink ee Miele hoştu da ondan.. Ben de bu sıra- da Haringtonu kaybettim. Onun buraya geldiğini zannetttim. Beraber çıktılar. Otel bomboş- tu. Tramvaylar işlemiyordu. Dük- kânlar, mağazalar hep kapalı idi. Ancak büyük caddelerde tek tük insanlar görünüyordu. Nihayet Harington ile Anastatyanm ay- rıldıkları yola geldiler. Pencereler hurdahaş olmuştu. Fakat bir kim- seler yoktu. Herkesin kaçarken düşürdüğü şeyler yerde idi. Şura- da burada bir şapka, bir kitap, bir çanta, bir sepet vardı. Ötede beri» de serilmiş ve ölmüş bir kadın, biraz ileride yanyana düşmüş iki erkek gördüler. Nihayet Haring- tonu buldular. Şapkası yuvarlan- ve çamura batmıştı. Fakat elleri paket üzerinde kilitlenmişti. Za - vallı Harington canını feda etmiş, Fakat çamaşırlarını Ruslara bı - rakmamıştı. SON Esrar taşıyan bir adam Üzerinde esrar bulundurmakla suçlu Ethem oğlu Höseyin üçün- cü cezada dün 2 ay müddetle bapse mahküm edilmiştir. Elhamra Sinemasında Fernand Gravey tarafından (Coltfour pour dames) Sabah saat 10 1/2 da tenzi- lâtlı matine, adın Berberi Madeleine Renaw Müveten: 30 AGUSTOS ZAER BAYRAMI we dünya güzeli KERIMAN HA- TİS Hanımın Teranbul'a avdeti İntibaatını mwsavver ilk film manzaraları blarineler 1 den Wibaren başlar. nelicede fatmalardan birisi diğer Fatmanın o bo'ağındaki köpeyi çekmiş, kulağını yırtmıştır. Fatma banım ikinci Fatma hanım kirsers'dır. Kiracı Fat ma bamm muifağın taşlarını yıkamakta iken ev sahibi Fatma havım geliyor ve fazla su sarfet- tiğinden - bahsediyor. Kavğja bü yizden böşliyor neticede Fatma banımlardan birinin kolağı yırtılıs yor. Polis tahkikat yapmaktadır. Zorla mahkemeye celp Beyoğ'unda Bayram sokağın da; sarhoş oldukları ha'de bir kadın yüzünden çıkan kavga nelices nde Hilmiyi döğmek ve yaralamakla mazaun Yahya oğlu Salâhaltinin birinci cezadaki mu- bakemesine dün de devam edil- miştir. Filmi mahkemeye gelme- mişti. Zorla getirilmesi için mu- hakeme başka güne talik edil miştir. li Bir neşriyat davası b. oğlunda Dimitri isminde bir tötüncünün zabıtai belediye memurlarından dayak yediği et- rafındaki yazının bilâfı hakikat olduğu iddias le Cümhuriyet ga- zelesi neşriyat müdürü Kemal Salih B. hakkındaki davaya dün “Mbünci, anin haglanmiŞir. Kemal Salih B, bu yazının hilâfı hakikat olmadığı, Dimitri EK den ahnan bir mektup Üzeri» ne, yazıldığını söylemiştir. Di- witri Ef.nin mahkemeye celbi için muhakeme 13 Eylüle kal- mıştır, A meali Sağır ve Dilsizlerin Yeni Kasketleri Sağır ve dilsizler cemiyeti, sa- ğır ve dilsizlerin sokaklarda ve- saiti nakliye kazalarından korun- malarını temin için yeknasak bi- rer şapka giymelerine karar ver- mis ve müsaade alınması için vilâyete müracaat etmişti. Eu müsaade verildiği için sağır ve dilsizler dünden itibaren sokak- larda bu şapkaları giymiye baş- lamışlardır. Bu şapkalar kasket biçiminde ve Üstü, kenarları kır- mızı renktedir. M0 vE 0 BA EA EAA BU LAMA AA Bugün ASRİ sinemada Don Jose Mojica'yı en son muvaffakiyeli olan Harem Esrarı tamamen İspanyolca sözlü ve şarkılı filminde mutlaka görünüz Ae m a AĞN Melek Sinemasında Iki Yüzlü Aşk (La couturiğre de Luneville) we Komedie Française artist lerinden PİERRE BLANCHAR tarafından “me —12— üçüncü fasıl Bundan evvelki “fasılda aile- nin reisinden bahestmiştik. Bu fasılda evin Hanımı ve; kocanın arkadaşı olmak sıfatile kadının ailedeki rolünü tetkik etmek isti- | yoruz. Çocuklara nispetle ananın ve babanın rollerini bundan son- raki fasılda arzedeceğiz . Ailede riyaset ve umumi eza ret hakkı erkeğe ait ise, haddi - zatinde mahdut, fakat teferrüatı- nın çokluğu ve ailenin saadetine taalluku itibarile bibudut bir sal- tanat vardır ki orada kadın, doğ- rudan doğruya ve mutlak bir hü- kümdar gibi hüküm sürer. Evini saklamıyacağız: Bu saltanata sa- dece (Ev) tabir olunur. Eve mü: taaddit mânalar veriliyor: Bazı- larmın nazarında ev, sadece hiz- metçilere bırakılması lâzım gelen adi, kaba, kadının alâkasma gay- rılâyık işlerin döndüğü bir saha- dır. Bazılarının telâkkisine göre de ev işeleri — başka türlü ya- pılmasına imkân olmadığı için — kadının çar ve naçar yüklenmek ıstırarında kalacağı haysiyetşiken hizmetlerdir. Diğerleri, bu işin, bir vazife fakat, hüzünlü, soğuk ve can sıkıcı bir “vazife olduğunu söylerler. Bir dördüncü düşünce ye göre de bilâkis severek ve bat- tâ neş'elenerek ifa edilmesi tabii Bu muhtelif tölâkkilerin acaba hangisi doğrudur?. Ayrı ayrı tet- kik edelim : Birincisinin saçma olduğu su götürmez bir hakikattir: o Çünkü ev, mutlaka idare edilmeğe muh- taçtır. Ailenin menfaati bunu â- mirdir, Dahilen teferrüatta ve mas raflarda darışıklık hüküm sürüyor sa ailenin hariçteki büyük men- faatlerini kocanın himaye etmesi pek müessir olur. Şu halde (Ev)- in dahili işlerini kim çevirecek?.. Şüphesiz ki bunlar erkeğe teret- tüp etmez. Çünkü onun, günlük hayatm bin bir türlü teferrüat i- çinde bunalmış olmasından başka evin harici işleri ve umumi neza- reti kendisini kâfi derecede işgal etmiş bulunuyor. Bundan başka erkeğin ev iğlerine istidadı olma- dığı gibi bu işlerde kabiliyet ve meharet kazanması, ancak daha mühim ve daha lüzumlu kabiliyet: lerinin zararına olarak mümkün olur. Hülâsa, ev hizmetleri kadı nın seviyyesinden aşağı oldukla- rmı kabul etmek zaruridir. Ev hizmetinin erkek işi olma- dığına, kadının da bu işle alâka- lanmıyacağına göre evi kim çevi- recek?, Tabiidir ki bu işleri çocuk- lara bırakamayız. Kalıyor hiz" metçiler! Fakat hizmetçilerin; zekâsına, alâkasma ve bilhassa doğruluğu” na itimat olunabilir mi?. Erkek, neticesi meşkük bu türlü tesadüf- lere maruz kalmak için mi haya- tını karısına hasretti?. Sonra her ikisi bunun için mi çocuklarının varlıklarına sebep ol- dular, Şu halde ev hizmeti kadın için bir zarurettir; fakat acaba nasıl bir zaruret?, Kadının yaka” yı kurtarmak için çare bulamadı- ğından ister istemez kabul etmek- te mustar kaldığı aşağılık bir za- | değildir. ruret, süfli bir boyunduruk i dur?. Bu zarureti, bir azap * ki etmek suretile süfli 1? duruk yapan bizzat o. Munhasıran hizmetçi kafasi şünerek ve kocasının temin refah ve huzuru yalnız m3 çülerle ölçerek kendisini hi derekesine düşüren gene * dır. Şu halde kadm, ev hiz) rinde aşağılık bir şey görü bunu bizzat kendisi icat © İmdi, eğer ev hizmeti kadın bir zaruret ise ayni zami iğ vazifedir: Çünkü her fert, | birine tevdi edemiyeceği 9” 4 bizzat yapmakla mükelleftir. ruretler, vazifeye inkılâp izzetinefse dokunan veya #“y müteessir eden mahiyetleriği bederler, Fakat bu vazife, ” türlü hareket etmeğe imkân" masından dolayı ister İs! gi! pılan kaba ve hayvanca bir / Bilâkis makul olan ve e | duğundan dolayı, minesi) ; maksızın, zevk ve haz gir seve seve yapılması icap ad # | vazifedir. Umumiyetle ze e haz duymaksızın yapılmı$ Li zife iyice ifa edilmiş sayıl" Sıkı ve müteassıp bir takın lâkçılar vardır ki en ufak bi" çeşnisi katılmak suretile 7 gi bir vazifenin tağşiş ve teşvif —im mmm keme iddin mmol Alman filozoflarmdan b / nazariyeye müzaheret edi biridir. Şiller vatandaşını ! zel hicviye ile zarifane bi da tenkit eder: “Komşum#” yaptığım için seviniyorum undan mustaribim.,, Pek bir ahlâkçı olan Aristo, insanı, “fazilet muvafık lerde bulunmaktan zevk kimse,, diye tarif eder. N fg ile pek kolay uzlaşabilir.. “4 zel tarifi, âmeli hayatta şer ve münakaşasız kabul etmek Luriyetindeyiz. i İ Şu halde ev hizmeti, ; çin zevki bir vazife olmalıd”, | dım, evini sevmeli, işlerini yet ve şetaretle görmeldir. #. bu işlere hayret edilecek “ n” ehlolân bir varlıktır. A yı ferruat ile uğraşmaktan yek .. ve fakat mücerredat ile p istinaş edebilen istidat V ti yi i yeti, evin dahili idarı “ lerce işlerle inkişaf ee dir, "ut bir kemale vası! © mes'ut bir kemale n ai , Sa BE EE İl ci | Mühürlü kap'fyef | açanın mahkü”” /(. Belediyece mühürler? İ abırın kapısını açmak i Idris oğlu Tosun üçün“ yeti | devam eden muhake* sinde 3 ay hapse mabk miştir. Tosunun şimdiye sabıkası görülmemiş mahkümiyetinin te verilmiştir. : 1 Tı TANI gh ine © (|| “b, all WW Bükreş getiri geliyor ui Bükreş sefiri Hamdi yi | Beyin pazartesi günü , le Romanyadan iğ mesi beklenilmektedi” * t Ö Mi d

Bu sayıdan diğer sayfalar: