9 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 10

9 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Müddeiumumi Hasan Bey, “ zafet perükâr salonu, na girdi. Her sabah, daireye giderken ge- lir, yaşını on senedir alıştığı bu berber dükkânında olurdu. Hasan Bey şapkasını astı, çan- tasını bir yere bırakıp etrafına bir bakındı. Beş koltuktan bir tanesi boştu, Gitti oraya oturdu ve bek- ledi: — Saç mı, tıraş mi?. Hasan Bey hayretle başını kal dırdı, Kendisine, ilk defa olarak böyle bir sual soruluyordu. Yok- sa... Evet, bu berber, yeni bir ber- berdi, kendisini tanımıyordu. — Tıraş, dedi, hem de çabuk. Geç kaldım. Fakat Hasan Beyin gözleri, ay» nadan bu yeni berbere takılıp kalmıştı. Bu sima, ona yabancı bir sima değildi. İri yarı yapılı olan bu adamın gözleri garip bir su- rette parlıyordu. Bir aralık, ikisi de göz göze geldiler ve Hasan B. berberin, kendisine doğru eğile- rek; — Müddeiumumi dırlar?, Diye hatır sorduğunu hayretle gördü. Hasan Bey birdenbire hatırla- mıştış — Lütfü.. Diye rurıldandı, Do- lapdereli Lütfü. Evet, buo idi. Hatırlıyordu. Bundan on beş sene kadar evvel, ani bir kıskançlık hamlesile ka- rısının bir yumrukta beynini ez- miş, kendisi de, muhakemede © nun idamını istemişti, Fakat mu- hakeme, Lütfüyü, taammüt olma- dığı için on beş sene küreğe mah- küm etmekle iktifa etmişti . Hasan Bey bunları düşünürken, Lütfü, onun yüzünü sabunlamış, usturayı bilemiş, tıraşa başlamış- tı. Gayet hafif bir eli vardı. Us - tura kayıyor, sakalı alıyordu. Fa- kat birdenbire Lütfünün yüzü de- ğişti ve boğuk bir sesle: — Müddeiumumi bey, dedi, vaktile benim idamımı istemişti Bey nasıl niz. Bereket versin on beş seneye | mahküm mi?, Dolapdereli dişlerini sıkıyor, âdeta homurdanarak söyleniyor- du. Sert bir hareketle müddeiu- muminin çenesini kaldırdı. Boy nunu gererek boğazını tıraşa baş- ladr. "Hasan Beyin beti benzi atmıştı. Şimdi, hayatı bu adamın elinde I- di. Dolapdereli istese, bir anda 'onu koyun boğazlar gibi kesebi- lirdi, Ne yapsın?. Kaçamazdı.. Başı koltukla usturanın arasında sıkışmış kalmıştı. İmdat çağırsa? Bağırsa?. Yetişene kadar İş işten geçerdi, hem izzetinefsi buna mâ- ni idi. Naçar, ecel teri dökerek, son dakikayı beklemeğe karar ver di.. Ustura hafif bir sesele sakalı a- yor, âdeta, bu gerilmiş boyunda, münasip bir yer arıyormuş gibi dolaşıyordu. Lütfü devam ediyordu: — Sesiniz hâlâ kulaklarımdan gitmiyor, “hâkim efendiler, diyor. dunuz, vicdanınıza müracaat edi- Yorum, bu adam masum karısını bir yumrukta öldürdü. Onun için en hafif ceza idamdır., Yal. Müddeiumumi bey, idam değil mi?, sizin için bir ada- mn hayatı bu kadar ehemmiyet- sizdi. Vakra ben de karıma acıma” mıştım amma, onu seviyordum... Ve kıskançlıkla ne yaptığımı bil- meden bu kaza elimden çıkmış- İrem edildim. Yazık değil Ni Hasan Bey, içinden kelimei şe- hadet getirmeğe başlamıştı. Ar- | | tek kurtuluş yoktu. Bu ölüm ne fe- | ! ci olacaktı kimbilir?. Ertesi gün gazeteler bunu birinci sayfalarma yazacaklardı ve Hasan Bey, belki bir dakika sonra bu dünyadan yok olacak.. Karısı, iki yalnız kalacaklar... Dolapdereli Lütfü, ona sanki İ ölümün bütün azabını çektirmek | için gayet yavaş hareket ediyor, | İ usturayı mütemadiyen boynunda dolaştırıyordu. Sanki katil, tablo- İ suna son renkleri koyan bir res- sam hissile hareket ediyordu. Bel- ki de bundan büyük bir memnuni- yet duyuyordu. Birdenbire... Bey geniş bir nefes aldı. Lütfü tı- raşı bitirmiş usturayı yerine koy- muştu. Şimdi yüzüne kolonya sürüyor, bu koku, Hasan Beye can veri- yordu. Maamafih berber söyle- mekte devam ediyordu: — Doğrusu siz de haklı idi- niz. Bu gibi hâdiselere mâni ol- mak için ibret alacak bir ceza ve- rilmeli idi, Bu noktadan haklısı- nız.. Yalnız... Ne ise. On beş se- neyi bitirdim, çıktım. Şimdi evli- yim, iki de yavrum var.. Berber- Tik, kalfalık ediyorum. Hasan Bey şapkasını giymiş, kasâya tiraş parasını veriyordu. Lütfü, elinde furça üstünü süpürü- yor: — Şimdi, diyordu, bu dükkân. da çalışmağa başladım. İnşaalah bundan sonra benim müşterim © lursunuz. Sizi menun etmeğe ça lışırım.. Gene buyurunuz beyefet- di.. Hasan Bey, Lâtfünün eline bir yirmi beş kuruşluk sıkıştırdı vet: — Tabii, dedi, gene gelirim . . Hem namuslu bir adam ve çoluk gocuk sahibi olduğunuza pek mem mun oldum, dünyada fazilet ve| namus çok iyi şeylerdir. Şimdilik kaldım., Hasan Bey, kendini sokağa dar | attı. Fakat artık onu “Nezafet pe- rükâr salonu,, nda görmek kabil olmadı, Kurultaya aza ol- mak için müracaat eden zevat — Türk Kâtibi U - İstanbul, 8 (A. A.) Dili Tetkik Cemiyeti mumiliğinden: K Eylâl sonlarında (toplanacak ilk kurultayda aza olmak arzusu ile müracaat eden zevatın isimleri ni neşre devam ediyoruz: Ali Muzaffer Bey, edebiyat fa- kültesi reisi, Agâh bey muallim, Bedros Zeki bey, muallim, B. A- talay bey, Aksaray meb'usu, Dr. Hakkı Şinasi paşa, Edip Serden - geçti, hukuk doktoru ve agrejesi, Filorinalı Nazım bey, sabık Gümü şane vilâyeti (o mektupçusu, Fuat İhsan bay, muallim, İzzet Melih Bey, Hasene Sabri hanım musl - lim, H. Fehmi Bey, maarif vekâ - leti kütüphaneler müdürü, Halil Nimetullah Bey, Darülfünun mü - derrislerinden; Hafız Cemal bey doktor; Hüseyin Cahit bey, edip; Kemal Emin Bey, muallim; Mah- mut Yesari bey, Cümhuriyet mu- harrirlerinden; Miralay Emin Bey 61 inci fırka piyade liva kuman- danı, Muhsin Bey, İst. Ticaret müdürü, Necip Bey, muallim ve muharrir; N. Uğuz bey, muallim; çocuğu | Birdenbire Hasan | Allaha ısmarladık, daireye geç | Askeri ve Bahri bahisler Fransız do- “Promete, Son zamanlarda Danmasına mensup deniz altı dünyanın her tarafında gene bu şekildeki kaozalarm mevzubahis edilmesine vesile oldu. Bu ka- zada, batan geminin ve içinde- kilerin kurtarılanaması, bazı kim- selerce ““yözen tabutlar, tabiri kullanılan deniz altı gemilerinin alınacak tedbirleri tekrar döşün- dürdü, Ve bu suretle suyun di- binde gömülü kalan deniz altı gemilerile beraber, kurtarılmış olan deniz altı gemileri de ha- tırlanıldı. Batan deniz altı gemilerinin kurtanlabilmesi, daha ziyade bu gemiler suyun derinliği ziya- de olmıyan yerlerde battıkları takdirde mümkün olmaktadır. Mese'â bundan on bir sene ev- vel, bir Amerikan denizaltı ge- m si, suyun ziyade derinliği ol- mıyan bir yerde balmış ve kur- tarılabilmiştir. Batan geminin yüzdürülmesi epey uzun süreceği için, dalgıç- (Üst tarafı 1 inci sayfada) etmiştir. Keriman Hanımın yanın» da babası Halis Beyle müsabaka- yı hazırlıyan muharrir arkadaşı - mız Âbidin Daver Bey bulunuyordu. Keriman Ha nım kraliçe intihap edil» diği günden beri İstanbul gezete- leri tarafından Kendi (hakkında yapılan takdirkârane neşriyattan dolayı çok mütehassistir. Bundan dolayı tahassüsünü gazete idare - hanelerini bizzat ziyaretle ifade İ etmek istemiş, kendisinin Türki - İ yeye temin ettiği (omuvaffakıyeti en samimi takdir edenlerden olan (VAKIT) ı da bu maksatla ziya- İ rete gelmişti. Keriman Hanımın VAKIT Yurduna geldiğini görenler ve ha- berini etraftan alanlar matbaayı doldurmıya başlamışlardı. Ziyaret saali matbaamızda basılan (Ha - BER) gazetesinin de neşri saati - ne tesadüf ediyordu. Bu münase- betle matbaa müstahdemlerinin is tikbaline, gazeteleri asıl okuyucu» lara yetiştiren bu çalışkan züm - re de muhabbetli tezahürlerile iş- tirak etmiş oluyordu. o Keriman Hanım idarenin kabul salonuna kadar alkışlar içinde getirildi. Sevgili ziyaretçiyi Başmuharriri- miz ve umumi müdürümüz Bey- le yazıveidare erkânı kabul ettiler . oOGazete erkânma bura- da da tanıdık, tanımadıkbir çok © ziyaretçiler (katıldı. Be- riman Hanım bir ağızdan ve yeniden tebrik edildi. Gazeteciler Keriman O hanıma dünya güzelliğini hediye eden ec- bakemlerin temyizini eden süzgün cazibeyi, şim- di daha yakından görüyorlardı: İlk mülayim bakışında o nasıl olup da pırıldadığı ve pırıldayışi- le bakanları nasıl teshir ettiği an- laşılamıyan gazal gözler! hisse - diyorsunuz ki, temiz bir ruhtur. Gene içinde bir an his o kamaştırıcı Obir oşimşek çakan ve size » gülümsemenin. gülle Salah Cimeoz. bey, İstanbul meb- usu; Sıtkı bey darülfünun edebi » yat fakültesi başkâtibi, Ziya Nuri Paşa, doktor, profesör; Nazir bey mühendis. : gemisinin batması, | uğradıkları feci kozalara karşı | | I man Hanımdan almıştır. Batan deniz altı gemi- lerinin kurtarılması lar vasıtâsile ve yukardaki bir kurtarma O gemisinden hortum uzatılmak suretile denizaltı ge- misinde kapalı kalanların havasız kalmamaları, boğulmamaıları te- min edildiği gibi içerdekilerin kurtarılmasının geminin kurtarıl- masına bağlı olmaması içinde teknik sahada ehemmiyetle uğra- şılmaktadır. Denizaltı gem'si tek- nesile iltisakı temin edilen bususi tertibatı haiz bücerelere, suyun | altında mürettebatın birer birer den'z altı gemisinden geçmesi ve bunların yukarıya çıkarılması yo'undaki bu yeni teşebbüs, fev kalâde itina ile takip edilmekte- dir. Bunun #itgide daha mükem- mel ve kat'iyet ifade eder bir kurtarma çaresi olacağı muhak- kaktır. Fen erbabı, devamlı olarak bu iş'e meşgul olmakta, sık sık yeni yeni bu uş ve düşünüşlerle bu kurtarma aletini mükemmel leştirmekte ve deniz altı seya- hatini gün günden daha ziyade : emin bir ha'e getirmektedirler. Keriman Hanım' ML e alâkasını anlatan bir ağız ki, ora- dan hakiki Türk hanım kızının Abidin Daver bey ballığdı! Şimdiye kadar kraliçe seçilenle - rin, bu seçilmeden sonra az çok gösterdiği tavır © değişikliğinden Türkiyeye dünya güzelliğini geti- ren muhatabımızda eser yoktu: — Niçin değişeyim, efendim? Diyordu, Evet, niçin değişsin ve nasıl değişebilir? O bir ruh, yara- dılış istidadı idi ve muhakkak Keriman Hanım Büyük Gazinin istediği gibi faziletin de Ecesi ol- mak istemişti. VAKIT gazetesi şüphesiz dün teşekkürlerin en güzelini Keri - Buna mukabil kendisine dün ziyareti - nin hatırası olarak intihap günün den beri ve bütün seyahati müd - detince hakkındaki intibalarla do la olan Vakıt nüshalarından sure- ti mahsusada ciltlettirdiği bir kol- leksiyon hediye o etti, Bu sırada içeriye (HABER) i basan büyük makinenin işleme sesleri geliyor. | du. Keriman hanım alâka gös - terdi. Kendisini hâlâ koridorlar « dan ayrılmıyan kalabalık arasın - dan makine dairesine Makine dünya güzeline karşı de - mir haşmetile işledi ve HABER- in kendi ziyaretini yazan sayısını kendisine taze taze takdim etti. | Dünya güzeli VAKIT, HABER kıt'asındaki gazeteleri beğeniyor- du. Keriman Hanım gazete idare- hanesi olarak bu son seyahatin « de yalnız Pariste neşredilen Pöti Jurnal idarehanesini ziyaret et - mişti. Şimdi de kendi memleketinde kendisinin dört beş renkli resim- lerini basan makineyi ve bu ma kinenin saalte yirmi bin bsan sü ratle nasıl işlediğini (o görüyordu. ve bunda da geri olmadığımızı anlıyordu. Artık koridorlarla epeyce u - zun süren merdiven boyu, VAKIT Yurdunun methali ve bütün cad- de baştan başa kaplanmış, kesif bir kalabalık-matbaamızın önü- ne toplanmıştı. Cadde geçilemez bir hal gez Uzaktan bu ka » ü e ba, o saka oni İNN 7 geçirdik. | İİ İkinet öamazı 9 Eylül İ 8 Cema.evvel 9 Cem& sö batışı 18,31 Sabah namazı Öğle namaz *a2 201 1548 Alışam naminzı AA Yatın mor Imsak a0 Yılm geçen günleri namazı Yılın kalan | bul Bugün ISTANBUL — 18 Örn 1900 * da Rıza ve Belkin hanımalr, JÜĞ, gi e iider orkeströ tanı gn Sy) dar İnci, Anel, ve Cennet hapi 23 e kadar gear MA VİYANA (5172 m) vi lâk We opere 21,40 öper, Td 13,50 e 18.30 konser, 20,16 plâk, e 80 komedi, 28,10 konaef, konser, 20,30 dena, ar, ROMA (441,2 m) - siki, ver, siki, BUDAPEŞTE 19 pie z 0 kani OSLO (10714 m) musikisi, 21 Uyatro, #1 maske, 20 mialld, 17,10 mus musiki, 20,10 musiki VARŞOVA (Mil m piâk, 16.10 'plâk, 1030 e konser, 23 dans, SVÜSTER HAVZEN e 748 konser, 18 lâl ie 28.10 musiki, 24,50 5 ISTANBUL <— 18 den 1930 * 4 keten, 19/50 dan 21 © ka yi” Ber ve arkastra, 45 80r, 13 konser, 1406 Balalayks senfonik orkestra, 21,45 konser, konseri, OSLO PE TN 2345 dan MOSKO —a0 10 rausiki, 18,10 tmüsiki, 1910 enusiki, VARŞOVA (idi m) — 18 1 pik, 1810 pik, 1706 plâik, ir m? 2 Kmnastik, 3 kopker, 21 musiki, 28 Bertinden P i toplandığını toplantının sebebini & ranlar oluyordu. pi Keriman hanım 0t09'9 eti lükle ve yolunu kesen lar de girebildi ve gene al de matbaamızı terketti” Keriman hanım mut?” rulduğu gibi sinema arti yı hiç düşünmemiştir. rir arkadaşım; — Gazel as a tavsiyesini bü günlerö? ci yal ' güzeli için biz üzücü b* ruz! gi Keriman hanım #0” * de yalnız Kopenhasa * si“ ğinden dolayı. esefli ie olursa, bunu derhal t tir; ER belediyesini. a deni pek memnun V€ fakat icabet edemiy"““* i Jel ati

Bu sayıdan diğer sayfalar: