Kadından sonra mektup "Türkçeve Çeviren Ö. Rıza Aşenden de gidip aramıştı ! Aşenden derse devam ediyor- derdiğin “mal,, ları aldım. Sipa- du. Her gün Göteden, Vinkl - | rişimizi bu kadar sür'atle gönder- mandan, sanat”, hayat ve saya - hatten bahsediyorlardı. Aşenden her gün dersten sonra Kuk idaresine giderek mektup so ruyordu. Bütün mektupları bu ;- dare vasıtasile geliyordu. Aşenden “R,, dan talimat almaymca ha- reket edemezdi. Ertesi gün kendi- sine Cenevreden mektup geldi. İngiliz konsolosu, Kayporun vize için müracaat ve Fransaya girmek üzere hareket ettiğini haber veris yordu. İş ciddi safhaya girmişti. Aşenden derhal dışarı çıkarak do- laşmıya başladı. Yolda madam Kaypora rast geldi. O da Kuk i- daresine müracaat ederek koca- sından mektup gelip gelmediğini sordu. Aşenden adamı selâmli » yarak konuştu: — Kocanızdan haber var mı?. — Hayır!, — Mektup göndermedi mi?, — Henüz bir mektup alama- dım. İkisi birden yürüdüler. Kadın şok mustaripti. Fakat postaların teşevv “şü ona biraz teselli ver - mekte idi. Aşenden, artık madamın eline bir mektup gelmiyeceğini biliyor- du. Fakat madama bunu söyliyes mezdi, Ertesi gün Aşenden ders alıyorken madamın gittikçe sa « bırsızlandığım ve sinirlendiğini farketti: > Bugün dersi bu kadarla kös- > sek olmaz mı?, — Hay, hay.. Mektup sormak du. Bir dakika kör gibi için mi gideceksin?. — Evet!. — Birazdan ben de gideceğim. Kadın gitmiş, bir kaç dakika sonra Âşenden de âynı yere gide- rek mektup aramıştı, Madam Kay por dairenin ortasında duruyor, | ve mektup istemekte ısrar ediyar- | sarsin şüphe, artık şüphe ol - du. Kadının yüzünde renk kalma- | maktan çıkmış, o da hakikatı an- mıştı. Kendisi idare kâtibi ile çe- kişmekte idi: — Kocam Paristen muhakkak mektup gönderecekti, Burada ba- na ait bir mektup bulunacak! Bu- nu mutlaka vermelisiniz!, — Canım! Size ait mektup yok. — O halde posta ne zaman ge- lecek? — Akşam beşte!.. — Ben de o zaman tekrar geli- Madam Kaypor korku ve telâş İçinde çıkıp gitti. O da mühim bir hâdisenin vu- ku bulduğuna kanidi, Erstesi sa- bah, Aşenden onu görmüş, fakat yüzünün ifadesinden korkmuştu. Onun bütün gece gözlerini yum- madığı anlaşılıyordu. o Madam dersi ortasından keserek : — Affedersiniz! Dedi, size bu- gün ders veremiyeceğim, hasta- yım. Madam, Aşendenin cevabını beklemeden dışarı koşmuş ve ak- şam üstü, artık kendisine ders ve- remiyeceğini bir tezkere ile bil- dirmişti. Madam yemeklere gel - miyor ve görünmiyor. Yalnız her gün Kuk idaresine baş vuruyor - du, Onun bütün gününü, bütün ge cesini müthiş korkular ve kâbus- lar içinde geçirdiği besbelli idi. Aşenden bir kaç gün sonra şu mektubu aldı: “Aziz dostum! Losrenden gön- diğinden dolayı müteşekkiriz.,, “R,, nın ne demek istediği an- laşılıyordu, Aşenden titredi. Bu : satırların. ifade ettiği manzara | dehşet verici idi: Karanlık ve soğuk bir sabah. Yağmurlar yağıyorken gözü bağlı bir adam duvara dayanmış duru- yor, ve bir zabit yüzü sararmış bir halde emirler veriyor, askerler kurşunlarını atıyorlar,. Kim biliri.. Zavallı Kaypor ne müthiş bir korku içinde idi!. Aşenden yerinden fırlıyarak Kuk idaresine koştu ve Cenevre için bir bilet aldı. Tam bu smada Madam Kaypor da işeri girdi. O- | nun gelişi, Aşendeni korkuttu. Kadm pek bitik bir haldeydi. Saçları darma dağaık, yüzü gözü perişandı., Ölüden farksızdı. Ke- limeler ağzından müşkülâtla dö - külüyordu. — Mektup var mı?, — Henüz gelmedi madam!, — Lütfen bir kere daha bakı- nız!, Bulunmadığından emin mi- siniz. Kuzum bir daha bakınız!. Madamın sesindeki tazarrukâr eda, kalbi parçalıyordu. Kâtip bü- tün gözleri tetkik ederek “cevap veli: — Yok, efendim!. Madam, derin bir çığlık kopar- miş Vi: — Allahım! Allahım! Diye in- lerişti, binalar ağ Gö nden yaşlar boşanıyor- duran | madam yere düşecek gibi sarsıldı. O>-n bu halini gören köpek, arka ayak'arı üzerinde durmuş, ve in lem "ten farksız bir sesle havla- muıştı, Madam Kaypor ona dele şetle baktı. Onun içini kemiren günlerdenberi bütün o bayatını lamıştı. Madam, sokakta bir gibi çırpınıyordu!.. —10— Sahne arkasında Aşenden, Cenevteden S5... ye gitti... Burası, harba iştirak eden mühim devletlerden birinin mer- kezi idi, Fakat bu devlet, için i- çin ikiye ayrılmış gibi idi. Harp aleyhtarları pek çoktu, ve bir ihti- lâl vukuu bekleniyordu. Aşenden, vaziyeti tetkik ede- rek tedbir alacaktı. Elinde mühim bir para vardı. İn giltere ve Amerika sefirleri “ona her kolaylığı göstereceklerdi. Fa- kat Aşenden mümkün mertebe bunlardna uzak kalacak ve resmi memurların vaziyetini nazikleşti- recek bir şey yapmiyacaktı. Onu gönderenler, sefirlerin ona dair | bir şey bilmemelerini bile tercih | ediyorlardı. Sefirler, meçhul bir | ajanın, kendi arzuları bilâfında | çalışmasından o kuşkullanıyorlar, , ve almıyordu. Sonra bu memle -. kette harp aleyhtarları ile lehtar: ları bulunduğundan mukabil cep bede de biri bulunacak ve bir 1s- yan vuku bulduğu takdirde onla- rın liderlerini elde edecek ve on | deli lara lâzım olan parayı verecekti. Fakat sefirler işi çakmiışlardı. (Bitmedi) i i İ muallimi Salâhittin Bey Balikesir savar en aa EMAR esna pen mena ar Bu sene bizde diğerlerin- den daha çok Memleketimizin bu seneki ku- ru üzüm rekoltesi 55 bin ton tahmin edilmektedir. Bu miktar- da geçen senenin rekoltesinden yüzde kır fazladır. Memleketimizde bu sene mah- | suiön bereketli olmasına muka- bil Yun nistanda üzüm reko'tesi bu sene noxsandır. Geçen sene Yunanistanda 131 bin ton olan rekolte bu sene ancak' 66 bin ton tahmin edil- | mektedir, Fransa ve şimali Afrikada | Komşularda ve bizde | Sevgi daima “Yalnızlık, kadar irsana deh- / şet veren hiç bir şey voktur. | “Hiçlik,, lerini düşünmekten ne- | fislerini menedemedikterindendir ki insanlar, yalnızlığa asla ta- hammül edemezler. Insanların; şehirle inşa etmeleri, şirketler ve cemiyetler burmalam mesire- lerer koşmaları, mahrem ve s1- mimi dostluklar tesis etmeleri hep bu yüzdendir. Fakat bütün bu şeyler kâfi değildir; hariçte bir dost eli sikmak, sev'mii bir söz din'emek, hassas ka p'ere te- üzümlerde ' hastalık olduğundan bu seneki rekolte pek azdır. Avusturalyanın ise cenup kı sım'arında üzüm hastalığı çok tahribat yapmışsa da şimal miın- takesı maksulü iyidir, Ispanya ve sair Akdeniz mem- leketlerinde vaziyet normaldır. Amerikanın bu seneki mah- sulü geçen seneden fazladır. Üzüm rekoltesi 1,941,300 ton olarak tahmin edilmektedir. Ge çen sene ku miktar 1,436,060 ton idi. Maamafih bu miktar Amerikanın normal olarak kabul edilen 2,250,C00 ton reko'tesine nazaran azdır, bir mektep lâğvedildi Iki sene evvel Fazlı paşa yo- kuşundaki sabık İmam batip mektebi binasında tesis edilen Çenberlitaş muhtelit orta mek- tebi binssının müsaadesizliğinden vevgayıt emr uymasmaan dörayi bu şene lâğvedilmiştir. Eu mektebin üçyüz elliyi bu- lan talebesinden kızlar civardaki kız orta mekteplere erkekler de Vefa ile pertevniyal Hselerine taksim edilecektir. Bu mektebin muailimleride diğer mekteplere tevzi o'unacaktır. Kadıköy erkek lisesi Fransızça muallim mektebi müdürlüğüne, Cimburiyet kiz orta mektebi sabık tarih muallimi Ilhan Bey Pertevnihal tarih muallimliğine, Gazi Ozman paşa türkçe mual- limi Etem Bey erkek muallim mektebi törkçe muallimliğine, Pertevniyal tarih muallimi Şefik Bey Gazi Osman paş tarih mu- allimliğine tayin (o edilmişlerdir. Bazı gazeteler Kandilli Jisesi müdiri Akı! Beyin yerine sabık Katataş müdürü Mahmut Beyin nakledildiğini yazmişlarse de A. kıl Bey yerinde kalmış ve Mah- mut Bey Erenköy Jisesi fizik muallimliğine nakledilmiştiz. ! Leh Hariciye müsteşarı Bir müddet evvel şehrimize gelerek Ankaraya da giden Le- histan Hariciye müsteşari M, Bek ve zevcesi memleketlerine dön- mek üzre Romanya vapurile Kös tenceye hareket etmişler, rıhtım. | da Leh sefiri M. Olşofska ile Romanya sefiri M, Karp Leh ve Remen konsolosları tarafından teşyi edilmişlerdir. 128ulgarın tahliyesi | Bir kaç gün evvel! komünistlik tabrikâtından suçlu olarak yaka- lanan 12Bulgar tahkikatın lehlerine neticelendiği için dün tahliye olun- <İ muşlardır. sadüf etmek yalnız'ığın ecısım gidermez. Bize en çok ve her | şeyden ziyade İrlerep veren şev, mahremiyet ecağının boşluğu ve ıssızlığı, yani hastalıkta, hüzünde ve kederde, ve bi'bassa o kor- kunç ölüm dakikasında kendisi- ne istinat edebileceğimiz halis ve fedakâr bir varlıktan mahru- miyettir. Doslun dostuna, kar- eşin kardeşine, ve bunlardan daha müessir birer lâvha olmak üzere, kardeşin kız kardeşine ve evlâdın anasına sarıldığını görmem zin asıl sebebi iştebudur. Maamafi bütün saydıklarımız, bizzat aile değil; ailenin taklit- leri, kırıntıları, taslak ve dökün- tüleridir. Bunlar hepsinden da- ha mahrem ve daha samimi bir rabıta vardır ki onu gönül seçer ve tabiat emreder; kuvveti zaaf ile, ciddiyeti zarafet ile, sabır VE Tatramımuru “TIKKAT VE Dassa” siyet ile velhasıl hazı sal ile bir- leştirir. Beşer için zaruri olan ve aynı zamanda fertiçin sükün ve huzur vadeden rabıta işte budur. Bu münasebetle ailenin doğ- masıta ve yaşamasına sebep olan duygudan babsedeceğiz; Bizim değil, herşeyi yoktan var eden u varlığın eseri olan bu duygunun belli başlı iki farikası vardır ki, biri harikulade vüsat ve kuv- veti, digeride garip ve yekta istibale kabiliyetidir.Bu his, insa- nı bütün rubi ve bütün şvurile sarar; ruhun, en kavi ve en ciddi en nazik ve en derin melekâtına dokanarak muhayyeleyi, müfek- kireyi ve hassayı sarsar. Müdrike bile bu sarsıntıdan masun kala- maz. Çünkü sevgi ve idrak, ha- kikatta ayrı ayrı şeyler değildir; sevgi, bir taraf hakkındaki (dü- şürce) lerimizin her şeyi etrafile teemmül etmeksizin sürat ve te- halükle biri birini kovalayarak tezahüründen ibarettir. Yu itibar ile (sevgi) nin daima bir (idrak) olduju muhakkaktır, Şairlerin, aşkı bir âma şeklin- de tasvir etmeleri as'a mubik değildir. Sevgi, . varlığımızın ve mukadderatımızn wüphem ve esrarengiz cihetlerine nazar et- mekte diğer bütün bislerimize tekaddüm ettiğindendir ki şiir | ile pek kolay bağdaşabilir. O şür ki yalnız hayatın eğ- lencesi, fikrin zineti değil, - fas kat ulvi ruhlara göre, bayalın bir parçasıdır da. Eflâluna göre aşk, ilâhlar tarafından gönderi- len bir teheyyüç ve balta bir hezeyandır, Sevgi tebeyyüçlerin- deki ifratın, en acıklı akibetlere meydan verdiğini biliriz. Fakat bu, bizzat sevginin değil, kuna Dostun dostuna, kardeşin karde üzüm mahsulümüz! evlâdın arasına sarılmasının se Mütercimi : Zonguldak meb'49“ eği bir idraktir bâkim © olamıyarak mii idâre etmekten aciz © hatasıdır. Hatah bir fikre vey? gör atruya 'mukarin olan bisİ rp dalâlete müntegi olmas” nn zatında mündemiç “ viveti inkâra sebep ola bassa şu noktaya dikkat dırki sevğide ifrat vE zâruri şartlar değildir. ği bayatın her törlü 0 ve her türlü beşeri 18” şayanı hayret bir surett€ ede bilir. Hali tabiideki **, de sade ve sakin olan 48 hassas ruhlarda müş€' o #ifHİr # il — EN ZİŞEİİ| z yan bir canlılıkla, ki ve hayalperverlikle, bary N de tamamen dini bir y tezahür ede bilir, Bir sani?” öf de doğmak ibtimali de uzun bir ülfetin mahsulü © bilir; bazan basit bir © şeklindedir. Bazan . vazifeyi düşün k benaberin pâk ve halis * yi) ihtiyacını duymaz, halbuki kerre bizzat vazifeden d08. Fakat bu hissin alabileci killer, ne mahiyette olursi. , onsuz biç birşey nazan alnamaz. Yani bu hissi" ekseriya korkulacak | bir yokluğu da daha az kork” ğildir. Genç ve tecrü! demen ei bnm zle koruyacak dikkatli bir ei himayekâr bir elin me z lunması pek iyidir, fakat” diğimiz dikkat ve himay” bis bir zihniyetin akim ” larına hasretmek, makul vafık bir tarzda tatmin : yen. hislerin haysiyet “? 4”| dairesi haricinde gıda rına sebep olmasından K9” “g bilir. ve bermutat © kısa veyf # fir 7) KEŞEFİY! ma — Z ZİP, Ar , Zi Pe # Heyecanın devamlı bir zaman sonra söndü ye hakkak olmakla beraber ir ta sevgi, münhasıran CR deği!, aynı zamanda “iy mantıkla da telif edilebili” ie kü ailenin küyük v8”. derubte edecek olan bir (i nin, her şeyden evvel be lığı ile oraya şsürükleni wi ridir. Şu kadar ki bü lerin üstesinden gelebilijaf nın kendi nefsine bâkim sv, na ve kalbin yalnız mask“ l # 1 OİÇİEİİZ at edebilmesi için m tesiralından azade bıra” | müteyakkıflır. Bu suretle bis, her taravetinden bir şey ik eri İN A 8: de zayıatını o'gunli den telâfi eder, Evet, i muş Olur, fakat gökler Y dalar, dağılır ve çoğab” “yeğ” cıların gözlerine, ates” ve muttarıt görünen miyetin altında » kimse! olmaksızın - arta dura” kıve çözülmez düğümler olur ki bunlarlardan birinin kopması, ge” kalbini tedavi kabul et” halde parçalar, bırakır" A (| p