Dünyada misafir denilen mah- | sıkıştırmadım da ondan.. Birader | luk pek çoktur. Hoş misafir azdır. Mükemmel misafir yok gibidir, Bir misafir beklenirken insan $€- | vinir, Geldiği zaman gülerek kar- | şılanır Fazla oturursa somurtu- lur. Nihayet gider gitmez: — Aman kurtulduk, denilir, az kaldı hafakanlar boğacaktı. Misafir, gelirken eline bir pa- ket Hacı eBkir lokumu alır, yahut bir buket; ve artık “her şeyi yap- | tım,, “vazifem bu kadar,, der gibi size uzatır. Bundan sonra onu a- Zırlamak size düşer, ve siz onu a- ğırlarken, pek tabii, hafiflersiniz. | ».“ Misafiri odasına götürür, ken: | disine: — Bir eksiğiniz var mı?. Diye sorarsınız. — Aman Efendim, her şey ta- mam,. Merak etmeyiniz... Der. Fakat ertesi günü, sabaha kadar gözüne uyku girmediğin- den bahseder, bunu, yerini ya- dırgadığına hamleder: “İnşallah , bir kaç güne kadar alışırım,, di- yerek yüreğinize indirir. ... İki gün geçerse, misafire çama- $ir yıkanacağmı haber vermek lâ- zımdır ve misafir badava bulduğu için, bütün çamaşırlarını sepete yıkar, çamaşırcıyı beğenmez, ken- disininkini tavsiye eder, — Biriç oynar mısınız?. Bu suali misafire en tatlı tebes- sümünüzle sorarsınız. O, derhal maksadınızın kendisinden yemek . paralarını çkarmak olduğunu an- lar ve: — Vallahi kardeş, der, bilirim amma oyun oynamaktan nefret ederim. Pek sinirliyim.. Geçenler- de bir gün... Ve size bir kurt masalı anlat- tıktan sonra ilâve eder: — Puanı kaça oynıyorsunuz?.. — On paraya.. —E, belki dördüncü olurum... » * * Akşam yemekten kalkınca, mi- safir şöyle bir etrafına bakınır: — Nasıl, der, radyonuz yok mu?.. Doğrusu hem böyle uzak- lara kadar gel.. Biraz radyo din- leme!. Olur mu hiç?. Vakıa de- niz, güneş hep iyi amma, ben ol- sam oturamam. Sevinirsiniz “yarın gidiyor ga- liba,, diye yüreğiniz hop eder... Fakat o hemen : — Bir hafta, on gün, der, neyse çikilir, fakat üç ay?. Bütn tatil!... . . * Dört gün sonra, misafir o gün pek mültefittir. Zira, sebebi var- dır: — Affedersiniz amma, sizden bir ricam var. Burada olduğumu bilen arkadaşlar, cuma günü ge- çerken bana uğrayacaklarmış.. Kendilerini yemeğe alıkoyamaz mıyız?. Misafirdir. Reddedilir mi hiç?! Fakat, hizmetçiniz suratı asmış- tır. Bir misafir neyse, üstelik dört de kuyruk!. Çekilir şey değil... Gitmeğe kalkar aylığını artırırsı- niz, nazlanır, oturur. Bununla be- raber bir şart koşar: — Sabahları kahve altıyı oda- sında yapıyor. Oraya kadar tepsi taşıyamam., Gelsin sizinle beraber yemek odasında yesin!. Sıkılarak misafire söylersiniz . . Hizmetçi pek tabit sebep olarak gösterilecektir. ve bir çok şikâyet edilecektir. Fakat o: — Anladım, der, kendisine e- hemmiyet verip kapı arkasında kırkmdan sonra saz çalacak de- gilizya!, A... A... Bir de bu eksikti!. “Ww Misafir komsunuzla ahpap ol- muştur.. Öyleya, bu kırda sizi ki- minle çekiştirecek?. — Şuraya, der, zorladılar da geldim. Benim onlara çok iyilik- lerim var.. Fakat hem davet et- tiler, hem de bir hizmetçi parça- sına tercih ediyorlar, Hizmetçi, Ayten, neredeyse eli- ne süpürge sopasını alacaktır. Bundan siz şikâyetçisinizdir, am- ma, içinizden: — Ah, dersiniz, bir pataklasa- | da kurtulsak.. Bir hafta dedi, bu- gün tam on sekiz gün oluyor. ... O akşam karınız, eder: — Ya o... Ya ben?. Yoksa yas rından tezi yok, anrieme dönüyo rum, — Canım, karcığım, kırk yıllık arkadaşım, şöyle böyle amma, iyi yüreklidir.. O baska, sen başka.. Hiç aranızda bir tercih falan ola bilir mi?. Bin müşkülât ile onu yatıştırır. sınız Nihayet kanar, “Kadındır,, diyeceksiniz değil mi?.. Hayır, kışa yeni bir manto vadetmişsiniz- dir, Bir taraftan arkadaşınıza diş bilerken, bir taraftan: tahtakuru- larına beyhude ilâç sıkarsınız . , . Onlar, inadına, sanki bu ilâç ken- dileri için bir şampanya imiş gibi, daha şiddetle size hücum ederler. Cibinliğin kimbilir neresinden i- çeri girmiş olan bir svrisinek - vız- lar, mumla arayayım derken yan- gın korkusuyla vaz geçersiniz ve elinize dökülüp donan mumları te mizlerken ilk horos sesi duyulur, nihayet güç belâ, sabaha karşi bi- raz dalarsınız. Fakat bir feryat sizi uyandırır: — Ayol, kalk.. Gitmiş.. Gitmiş! — Kim?. Uyku sersemi birdenbire aklı- nıza misafir gelmez. Amma m dinize gelirsiniz ve: — İyiya, dersiniz, kurtulduk. Karınız hiddetli hiddetli yüzü- nüze bakar: — Neden iyi oluyormuş bey- efendi.. İşleri kim görecek?. Val- lahi ben mutfağa girmem.. — Giden kim hanım? Bir dudak büküş: — Kim olacak Ayten şıllığı.... Hem de misafirle beraber!. artık İsyan Amerika Reisicüm- hurluğu Onümüzdeki Teşrinisanide A- merikada Cümbur riyaseti inti- habatı yapılacaktır. Bu sefer Cümhur reisliğine namzetliğini koyanlar altı kişidir. buuların birincisi, ocümbhuri- yelçiler namzedi, Mister Hover- dir. Ikincisi demokratlar namzedi Mister Franklen Roosvelttir. Üçüncüsü sosyalistler namzedi Mister Tomastır, Dördüncüsü komünistlerin namzedi Mister Fosterdir. Beşincisi, yeni teşekkül eden abrar fırkasının namzedi Har- vey'dir. Altıncısı işsizler namzedi M. Cox'dur. Sabık muharipler namına da yeni bir nâmzedin göstsrilmesi bekleniyor. VAKIT Eg Tahtelbahir işindede Fransa en ileri de bulunuyor Dünya memleketleri içinde tab- telbahirce en çok kuvvetli olan devet Fransa idi. Fransa, gün | geçtikçe, bu kuvvetini arttırmağa | çalışıyor. Geçen son baharda Fransa hükümeti, 15 büyük tah. telbahir sipariş etmişti. Ayni sı- nıftan dört tahtelbahir daha su- ya indirilmiştir. Okyanus'arda seyabat edebile- cek olan bu tahtelbahirlerden yir- misi ikmal olunmuş ve tecrübe- leri yapılmıştır. On dördü inşa olunmaktacır. Torpil atan dokuz tahtelbahir de vazifeye başlamak Üzeredirler. Gelecek kânunusaniden evvel Fransa bahriyesine iştirak ede- cek olan tahtelbahirler 25 ten fazladır. Geçen sekiz sene zarfında Fransanın inşa ettiği tahtelbahir- lerin sayısı 59 dur. İngilterenin | bu müddet zarfında inşa ettiği tahtelbahirlerse ancak 23 tür. Tahtelbahirler kuvveti itibarile Fransadan sonra gelen devlet Italyadır. Geçen yedi sene zar- fında inşa olunan tahtelbahirle- rin sayısı 54 idi. İtalyanın 1931 de inşa ettiği tahtelbabirler 22 dir. Fransanın tabtelbabirleri (129) bin ton olduğ halde İtalyanın tahtelbahirleri (50) bin tondur. Yahudi kongresi Bir iki gün evvel beynelmilel Yahudi kongresinin Cinevrede toplandığını, Amerika Yabudi- lerini temsil eden doktor Wisenin mühim bir nutuk irat ederek dünya Yabudilerini, Yahudi düş- manlarile uğraşmağa davet etti- ğini yazmıştık. Konferansın içti- maları devam ediyor. İçtimaların birinde bütün dünya Yahudile- rine bir tamim neşri tekarrür etmiştir. Tamimde Yahudilerin bazı memleketlerde müşkül bir vaziyette bulundukları ve bir sürü tehlikelere maruz kaldıkları söy- lendikten sonra bütün dünya Yahudilerini temsil eden bir kon- grenin toplanması icap ettiği ileri sürülmektedir. Dünya Yahudilerini temsil ede- cek köngre 1934 te toplanacak- tır. Yalnız içtima yeri takarrür etmemiştir. Beynelmilel Yahudi konferansı bir icra komitesi intihap etmiştir. Komite Amerika, Almanya, Fran- sa, Filistin Yahudi murahbasla- rından müteşekkildir. Konferans neşrettiği beyanna- mede bütün Yabudileri Yahudi ideali uğrunda ve Yahudilerin bayat hakkını temin yolunda bir- | leşmelerini tavsiye ve bazı mem- leketlerde Yahudiler aleyhinde alınan tedbirleri, ve Yabudilere karşı vuku bulan büöcümleri tak- bih ediyor. Fransa - Ingiltere Ticari müzakereler Paris, 23 (A.A ) — Salâhiyet- tar Fransız mahafili, İngiltere kükümetinin Ottava konferansın- da Dominyonlarla İngiltere ara- sındaki ticaret münasebatı me- selesini balletmiş (olduğundan dolayı Fransa ile bilâ teahhür ticari müzakerata girişmesinin çok mümkün olduğunu beyan “ etmektedir, “Sırp diki diki tatörlü Hırvatistah astık, astık .. y 00 “Sırp ii Tistibdad! kırıp hürriyet veistiklâl saati bekliy" Frânsız Başvekili M Bld frkasının naşiri efkârı Över ga- zetesinin Belgrat muhabiri ya- zıyor: On dört sene oluyor ki, zafer, yedi milyon Sırp, dört buçuk milyon Hırvat, Sloven ve Dal- maçyalı, bir milyon Makedonyalı Bulgar, Karadağlı ve Macarı si- yasi bir blok altına topladı. Bu on dört sene içinde ordu- yu elinde tutan ve Fransa ile dost olan Sırplar, bloku teşkil eden öteki milletlere karşı mü- temadi haksızlıklar, cebirler ve hatalarda bulundular, Sırplar, iktisadi, fikri ve içti- mai “Kültur,leri kendilerinden bir buçuk asır evve' olan Hırvat ve Slovenlere yerleştikleri ilk gündenberi, devlet idaresine fili bir surette iştirake mâni oldular, Hırvadistanda okuma yazma bi- lenler yüzde 92, Sırbistanda ise ancak yüzde 35 tir daha ileri giderek Hırvat ve Slovenlerin başına Sırp memurlar koydular. Kendilerine bir tek iretiyaz ve- rildi, O da, Yugoslavyayı teşkil eden milletlerin hepsinden daha fazla vergi vermek li. Sırp diktatörlüğünün başladı- ğı günden, yani 1929 danberi Hırvadistanda ne şahsi ne siyasi hürriyet vardır. Matbuatın ağır na kilit vurulmuştur. Siyasi da- valardan kimsenin başını kaldır- dığı yok. Ecnebi memleketlere kaçamıyan İlırvat vatanperver- leri daimi polis nezareti altında bulunduruluyorlar. Ekserisi hapsedilmiş, bir kıs- mı da katledilmiştir. Bu cinayet- lerin en sonuncusu bundan dört ay evvel, Zağrep şehrinin orta- sında, güpegündüz katledilen profesör Sufflay cinayetidir. Bu cinayetin failleri bir türlü bulu- Damadı, Bugün Hırvatistanda, Sırplara karşı müthiş ve anlaşılmaz bir kin vardır. Yüz bin Sırp askeri» nin işgali altında bulunan Hırva- tistan, bundan on dört sene ev- vel ilk önce kendi alkışladığı bloku kırıp istiklâlini ele almak için ârtık yaklaşmış olan istihlâs saalini beklemektedir. Sırplar,Hır- vatistandan askere aldıkları ef- rada, vatanlarından da gayri yer- lerde askerlik yaptırmaktadırlar, Sırbistanın 1918 de ilhak et- tiği Makedonya Bulgar vilâyet- lerine Belgrat öyle sert bir re- jim tatbik ediyor ki, bu rejimi gözlerimle de gördükten sonra, her türlü mukabele bilmsli ma- zur göstereceği şüphesizdir. Bul- gar mektepleri, kütüphaneleri, i kiliseleri kapatılıyor, isimler zor- la Sırplaştırılıyor, Bulgarca ko- nuşmak hapis cezasile menedili- yer, bir tek Bulgarca kitap oku- mak yasak... Idarei örfiye... Vi- lâyet hudutlarından barice çık- mak memnu... İşte bu tedbirlerin tatbikinden on iki sene sonra yedi yüz bin kişilik bir balk kütlesi artık sü- künal! kavuştu. Sırbistanda bile üç senelik bir diktatörlük rejimi, - Öyle sert bir rejim ki, yanında faşizm hörriyet gibi telâkki edilebilir - bizzat sırpları darülfünun genç- lerini kıral aleyhine çevirmiştir. Bir seneden az bir müddet içinde Belgradda, on dafa, genç- peer i dik, kıralın sarayının ön alel dar, polisin şiddetli i lerine rağmen giderek Cümhuriyet! ) diye dır. Bu nümayişler€; Zrirep Lubliyana ve nada, diktatörlük rej l (Kahrolsun senli ilâve ediliyordi. Iktısadi cepheden müthiş bubran içindedir” çikan Ba e Kal 7 so olacaktır. Mali cihetten İSE misal getirelim kâfi. 7: onuncu m Z esö: yam ank ra alabildiler. Diğer z ise b yin. iy e lum ları tamam verildi. Bugün Yugoslavysy! şey mubafaza ediyor or, Fakat orduya da mia sene orduya hariçten sy zabitlerin hemen ekseri)" tatörlüğün şiddetli aley9” dır. # Sarsf nat etmek doğru m Zağrep, Split, Maribor * lerinde daha iki ay evvel fesat cemiyetleri keşfedil” 4 tün orduda isyanlar ol“ birçok zabitlerin kadro Pi ve tekaüde ( sevkedilö dair kuvvetli şayialar v3” Belgrat (o Erkânı Hırvatistanın son aldığı üzerine, Makedonyadaki tan bazılarını çekerek, cenubu şarki vilâyetli ketmiş ve Hırvat Slovep "gf larmı muhasara vaziyetini 1 lundurmak mecburiyetidğ” Halbuki bir senede Hırvatlarla Makedonyalı” * Mn hareket ettikleriti açıkça biliyor. 1” olack yi p Yugoslavyada ne günkü vaziyet (oancak hafta, nihayet birkaç 49 ..” edebilir, Fakat dünyad8 e kuvvet, bu memlekette disenin patlak vermesi"* olamıyacaktır. > fk Emanullah He Komisyoncul”” yapıyor! # Roma, (Deyli Ekspres) ganistanın sabık kır. m b lah Han, halihazırda © z satım işile meşgul Kendisinin iki evi ey satın almış, ötekini d mıştır. Evlerden aldiği ai ailesini geçindirmekte: Emanullah han, müt€ Sri evde ikamet ediyor. kei evvel kendisinin meli ve çıkarılmış 10,000,000 al a0 7g diğinin © yalan olduğ yok maişet tarzından yz | Bir rivayete göre ban, alım satım Er dığı mahdut irat e te ve ancak haftada Roma şehrinden a da gezmektedir. endisis” z Emanüllah ban, erleri zevcesine ait müÜce” > vE rak küçük bir ee ve yeni işe başları nedenberi memleketi.