; — 6 —VAKIT 7 Temmuz 1932 mba iEbdA Karım beni aldatırsa türk ilimlerini nasıl korku filmleri Havaların fena (gitmesine rağmen İpektilm harici sahnelerini çevirmekte ni aldatırsa operetinin dir. Diğer taraftan milli kurtuluş m destan halinde (tesbit edecek olan b edilmiştir. Yakında bu filmin de nacaklır. Her iki filmin leşrinievel edilmektedir. Resmimizde o Bedia Muvahhit görüyorsunuz. Barry - pek meşhurdur. Uzun bir zaman sahnede büyük mu - Amerikan tiyatrosunda moreların ismi vaffakıyetler kazanmış olan Wonel ve John Barrymore nihayet her di - ğer aktör gibi filmin cazibesine da - yanamamışlar ve angaje etdimişler bi di. Şimdi bu fki erkek kardeş, bir a- rada #on günlerin en meşhur roma - ni Grand Hotel, de oynıyacaklar. Grand Hotel Hakimiyeti o Milliyede tefrika ediliyor. Kız kardeşleri Et -| nel Barrymore da sahneden sinemaya! geçti, 1915 ie bu kadın artistik ka-| biliyetini denemek üzere “Son hü - ktim,, diye bir film çevirmişlerdi. O zaman iyi bir netice almamamasına rağmen sesli filmlerin sese olan ihti- yacı Ethel Barrymore'lara çok gü- Zel ve mikrofona uygun olan sesi o- na film âleminde yeniden çok iyi bir mevki veriyor. ... Meşhur Amerikan sahne yazıların dan, W. S. Vandyke bu sefer de şi - male bir sefer yapacak. Eskimo adlı bir film çevirecekler. Bu seyahatle - rin 13,000 mil kadar bir mesafe tuta- cağı tahmin olunmaktadır. Ve büz - Jarın ta içerlerine kadar gidebilmek için büyük balıkçı gemilerile çalışa - cak olan yerli figüranlar kullanıla - caktır, Vandyke, daha evvel cenupta çekilmiş ve bizde zevkle seyredilen “Beyaz gölgeler, i çevirmişti . ... İngiliz şair Shelley'in karısı tara - fından yazılmış ve son zamanlarda filme çekilen Frankenstein isimli & ser şimdi büyük bir muvaffakiyetle Pariste gösteriliyor, Eser bir hazli| sene evvel yazılmış olmasına rağmen | orijinalite cihetinden de büylik deği- $iklikler görmemiştir. o Yalnız bu - günkü fenne uygun olmıyan tarafla. rına biraz şekil verdiler. Rejisör, heyecan ve korku mey - zularına olan inhimaki pek iyi bildi. ği için ta çocukuluğundan beri ta - vanda kalan ve Frankesten adlı bir Adamın kendi elile yarattığı bira - cubei hilkate sit bir süjeden pek iyi istifade edeceğini düşünmüştü. Bu ga Tip mahlük Boris Karloff tarafından oynanıyor. Karloff filmde görünüp de gehç kızın üzerine atladığı zaman $imdiye kadar görülmemiş bir heye - can ve korkunun sinemayı kapladı » ğını söylüyorlar. İ Pimden k#çük bir parça naklede- biliriz. “Bu acaip adam, bu canavar) denecek mahlâk, kulübesinden çıkıp stüdyosu (Karım be- devam etmekte - ücadelesinin bütün (safhalarını bir üyük filmin son hazırlıkları da ikmal harici o parçaları oçevrilmiye başla - iptidalarında gösterilebileceği ümit hanımı (Belma) Vafi (Şadan) Beyi bir gün yolda yürürken küçük bir kı za rasgeliyor. Kız kendisine gelecek tehlikeden habersiz, ona oyun teklif ediyor, Papatyalar topluyor, birkaç ta ne de ona veriyor. Garip mahlük gü, lüyor. Ve ikisi de göl kenarındadır. lar. Küçük kız, göle bir papatya at yor. PaPatya yüzmiye başlıyor. Ca ; nâavâr da bir papi O da yüzmiye başi nundur, Ümit ederiz ki, film burayada gelir. Tamamlarız. Greta Garboya bir rakip diye ta- nınan Marlen Dietrieh'in bütün de - dikodulara rağmen ve © kendisinden! müstakil bir şahsiyet (o beklenirken! müthiş surette Garboya meftun ol - duğu söyleniyor. Bununla beraber! şimdiye kadar biribirlerile tanıştırı! -j mamışlardır. a atıyor süyi, r. Herif mem - Dietrieh'in cildinin rengini © önü çok yakından gören bir sinema 'mu - harriri “Balmumu Sarısı, diye tarif ediyor. Kaşlarrar Çin tarzında ve üs - tünden de ayrıca boyüyormuş. Yalnız küçük bir rivayet daha var. Onu şimdiye kadar himaye e - den hatta Amerikan film dünyasın - da ilk defa hakiki yıldızlığını te - min eden ve fazla samimi oldukları, daha çok vaktini onunla geçirdiği i- çin karısı tarafından aleyhine dava ikame edilen rejisör Strendberg, bu - gün artık soluk Alman artistin mo - dern bir sima sayılamıyacağına inan mış görünüyor. Belki Dietrichi azim bir servetle tek başına brrakıvere - cekler, Kısa Haberler A Konstans Benet, Neşl Hamilton, | sabimi Holivut isimli bir film yapıyorlar. | A Lilyan Harvey Foks gitketine | girmiştir. A Klara Bov, Adolf Menju ile be- raber bir film çevirecek A Topaz müellifi Marsel Pavyol bir sinema şirketi yapmıştır. İlk film olarak kendi eseri olan “Fanni,, yapılacaktır. | A Hari Baur “Ceza kânunu., isimli bir yeni film yapacak. A, Ferman Gravey, Florel, Baron Fiz yeni bir film yapıyorlar, A, Konrad Vayı Foks şirketi hess- bina “Katil, filmini yapacak. A Glorya Svanson İngilterede kendi hesabına bir film çevirecektir. A Viyanada gösterilen “Vampir, fil mi büyük kargaşalıklara sebep olmuş. Nışantaşında ilk sesli film stüdyosu tes's edildi. Ve ilk film de çevrilmeğe başlandı. İstan- bul Sokaklarında açılan bu mes'ut yol şüphesiz devam ede- cek.. Fakat bugün bizi meşğul eden mese bu değildir. Bizim burada anlatmak istediğimiz şey Türk sinemacılığı için yeni bir devrenin başladığıdır. Şimdiye kadar, Miltonu, Ya- ningsi alkışlıyan ellerimiz, bun- dan sonra, bir Muhsin, bir Fe- riba, bir Hazım içinde çarpacak. Mütemadiyen bize yabancı san'atı veren sesli beyaz perde, artık bundan sonra bizden, kendimiz- den olacak, Bu yepyeni vaziyet karşısında sinema mubarrirleri ne türlü hareket edecekler? Ge- ne eskisi gibi filimleri uluorta tenkit mi edecekler? Yoksa, Is- tanbul Sokaklarında olduğu gi- bi, merbametsizce, anlamadan, İ görmeden, ve bissetmeden kalem mi sallıyacaklar? Hayır, artık bu iki suiistimale de müsaade et- miyeceğiz; Zira: 1 — Hakkile sinema teknikine vâkıf hiçbir muharririmiz yoktur. Tiyatro münekkitliği, kitap mü- nekkitliği yapanların sinemaya dokunmağa hiçbir hakları yoktur. Sinema kendisine mahsus tekniki | olan yeni bir san'atlır, tiyatro veya edebiyalın -bir şubesi..de- ğildir. Bilmediğimiz ve anlama- dığımız bir esrara nasıl el kal- dırabilir, ağız açabiliriz? 2 — Filmlerin Nişantaşında Ipek film stüdyosunda © çekildi- ğini hiçbir zaman unutmamalıyız. Bu sözümüzden maksat yeni do- | ğan stüdyoya bakaret etmek değildir . Söylemek istediğimiz: o stüdyoda çevrilecek eserleri, A- | merikada Paramount, Almanyada Ufa veyahut Fransadaki Joinville stüdyolarında çevrilen filmlerle mukayese edemiyeceğimizdir . Artistiğrimiz ne kadar san'at kâr olursa olsun, vazu sahnemiz ne 'kadar kuvvetli, idare adam- ları ne kadar kabiliyetli olursa olsun, muvaffakiyet slüdyo müs- tahdiminin iyi yetiştirilmesine bağlıdır. Kumandan ne kadar mahir olursa olsun eğer emrin- deki askerler talimsiz ise mu- vaffakiyet ihtimali yüzde 30 iner. Eğer ilk zamanlarda bu yüzde 30 ihtimalle İpekçi kardeşler yüzde 40 muvaffakiyet kâzanır- larsa galip gelmişler demektir. Bunu size canlı bir misâlle is- pat edebilirim; Paramont kum- paüyası (o Paristeki stüdyosunu tesis ettiği zaman ilk film olarak Duvardrki 'delik (Define) yi çe- virmişti. Melek sinemasında gös- terildiği zaman gülmemek içi kendimi zor tuttum. Film o ka. dar adi birşekilde sinemaya alın- mıştıki,.. ağır ağır teknisiyenler yetiştikçe, Paramont'un Paristeki stüdyolarındaki çevrilen filmlerin sinema kıymeti artar. Mesela son gösterilen filmlerden: “Ne sevim- li, yi o ilk filmle mukayese eder- seniz, aradaki farkın pek büyük olduğunu derbal anlarsınız. Koca paramont Kumpanyasının geçirdi- , görmeliyiz? I ği bu istihaleyi biz neye geçir- miyelim ? 3 — Sahnede her milletin şar- | kısını dinledik, yalnız Türk şar- kılarım ve musikisini dinlemedik, Bundan sonra kulaklarımız Türk musikicilerinin eserleriyle çınlıya- cak ve bittabı göğsümüzde o nisbette kabaracak. Bursa ipeğini Liyon ipeğine nasıl tercih ediyorsak, Ertuğrul Mubsinin filmini de Ernest Lü- biteh'inkine (oOtercih edeceğiz. Zira Türk sinemasının istikbali buna bağlıdır. Maurice Cheva- İler'yi bir kere alkışlıyorsak, Hazımı iki kere alkışlıyacağız. J. Lasky ve A. Zukor'u nasıl nasıl takdir ediyorsak, İpekçi Kardeşleri daha fazla takdir edeceğiz. Ötekiler doğdukların- dan beri münbit toprakta yaşı- | yorlar. Halbuki bizimki daha dün | hiçbir meyva verdeyen bir çöldü. Çülü münbit tarla haline getiren- lerin sarfettikleri maddi ve ma- nevi gayretin kıymetini bilelim. Şabsiyet vadisine düşerek müna- kaşalara düşmiyelim. İşte ancak o zaman doğruyu görmüş hakikati anlamış olabiliriz. EU. ryo kursu talebesinden. A. Fuat yeni bir caz yıldızı Ted Amerika Levis gibi cazbant yıldızları ye- tiştirdi. Bugünün yıldızı ise genç Jak Hilton, bir zencidir ve ismi (Duke Ellington dır. Bu siyah delikan- lının fevkalâde güzel bir karika- İ törünü neşrediyoruz. Boris Karlof Frânkeuştayn filminde Bugüne kadar, sinema, edebiyatın her tarzmı olduğu gibi korku edebi- yatını da aldı, filme çekti, Fakat şüphesiz şimdiye kadar yapılmış o - lan korku filmlerinden &ü swevetlisi Frankenştayn isimli filmdir. Frankenştayn nedir? tayn, bir kimyagerin bir çok araştır- malar neticesinde vücude (getirdiği ”” sun'i bir deydir ki, bu dev, gayet” çirkin ve gayri muntazam yapılabil « diği için herkesin korkusunu celbet « tiğinden münfail olarak, kendini ya ratan adamın bütün ailesini ve sev « diklerini öldürmüştür. Maksadı ni - hayet onunla yalnız kalarak, ona, yas rattığı bir mahlük sıfatile, mütema - di bir vicdan azabı vermektedir. Mevzuu bu olan film, Boris Kar Frankenş « ŞA AŞ AŞA lof isminde hir artist tarafından oy - © nanmıştır, ve harikulâde korkunç bi? tip meydana çıkmıştır. Öyle zannediyoruz ki, bu film, bu mevsim İstanbulda da gösterilecek tir. Almanyada filmler Kontenjana tabi Filmlerin kontenjantmana fabi tw tulmasma dair olan yeni ahkâm ta bik mevkiine girecektir. Alman reisicümhurunun kararna * mesi, sinemaların kontenjantmana d8 ir olan 15 — 7 — 30 tarihli kanunun meriyetini 30 haziran 1933 tarihine k#” dar temdit etmektedir. Yeni emirname ahkâmı mucibince “Alman filmleri, tarifine o uymıyaf bütün filmler, ecnebi filmi addedil * mektedir. i Almanyaya ithal edilmek istenile” bütün filmlerin evvelâ o salâhiyeti” memurlara gösterilmesi icap etmeki€ dir. Almanyaya ithal edilecek eenebİ filmlerin nispeti, her mevsimin bi * dayetinde tayin edilecektir. Dahiliye nazırma zaruri gör?“ ceği tadilâtı yapmak salâhiyetini ba şetmektedir. Müelliflerin, bestekârların, reji * sörlerin ve film ( mütehassısları! Alman tabliyetine ait ahkâm da tes bit olunmuştur. Daha şimdiden yeni emirnameni” neticesi, eenebilerle beraberce Alma yada çevrilmekte olan filmlerin tah” dit olunacağı söylenilmektedir « 4