Di öle m 7 EE 7 e a A — 6 —VAKIT 19 MAYIS 1932 SINE ALTIN KALP Bu sene görc.gümüz Fransız filmlerinin en iyilerindendir. Fo- toğraflar (Otemiz (o çekilmiştir. Ses fena değildir, &aktörlerse birinci derecededirler. (o Salak bir şarkıcı rolünü oynıyan Michel Simon, o kadar sersem ki hayret etmemek kabil değil. Yürüyüşü, bahusus konuşması tam lâzımgelen tesiri yapıyor. Filmde vazifesi, kızkardeşinin muhtelif kocaları sayesinde ge- Çimektir. Kızkardeşi (Madelnine Renauld) koca ve âşık değiş tirmeyi seven bir genç kadındır. Altın Kalp, kızkardeşin son kocasıdır, dalgın fakat her şeyi anlar, affeder bir kocadır. Biraz zazili mevzulu olan bu film, bervakit neşeli, her vakit ince kalmıya muvaffak oluyor. Mükâleme kısmı çok güzeldir, Michel Simonsa Fransada yeni parlıyan yıldızların en. iyisidir. Alber Prejan Köstenceye kadar Geldi, döndü Paris — Amsterdam — Lâhey — Roterdam — Paris — Berlin Viyana — Hamburg — Londra— Paris — Münih — Viyana — Bu- dapeşte — Bükreş —Köstence— Paris. İşte Alber Prejan son günler: de, karada, denizde, otomobilde bu şehirleri gidip gördü. Binlerce kilometre yol aldı, ta burnumu: zun dibine Köstenceye kadar geldiği halde Istanbula gelmedi. Halbuki gelecekti. Alber Prejan: — Mesele, diyor, Bükreşe gi- dip ““Baskın,, ve “Bahriyeli çar- kısı,, filimlerini halka takdim etmekti. Sonra da, ekserisi Fransızca bilmiyen bu halka, şarkılar da söyliyecektim. Kolay bir şey değil mi? Fakat hâlâ hayret ediyorum, iyi muvaffaki- yet kazandım. Berlinde, sokakta giderken peşime takılanlar vardı, Bir kahveye girsem, hemen orkestra “Paris damları altında,, yı çalı yor, balk toplanıyordu. Yayan yörümek kabil değildi. Mecbu- ren otomobille geziyordum. Viyanada, bizi, Annabellayla beni, istasyonda bekliyorlardı. Artık şapka giymediğimi biliyor- sunuz zannederim. Baş açık ge- ziyorum, o Viyanalıların bundan haberi yoktu. Beni karşılamıya gelenler, şapkamı aramıya baş- ladılar. Anlatana kadar dert çektim. Gazeteciler derhal sebe- bini sordular. Ben de “ buhran! ,, dedim. Pek tabii lâf olsun diye. hemen ertesi günü bütün gaze- teler kocaman harflerle yazma- sınlar mı? Olur şey değil. Ertesi günü otelde bir kabul resmi vardı. Ziyaretçilere imza da verecektim. Beş saat imza attıktan sonra bitkin bir hale geldim. Annabella'yla (o Budapeştede “Amerikalı oğul,, isimli bir filim çevirdik. Bu münasebetle bizi kayboldu zannetmişler. Koloşvar üivarında sular taştı, tren durdu. Tki gün bir tarafta kaldık, yola otomobille devam ettik. | — Stenberg Darıldı mı? Meşbur rejisör Josef Von Stern- berg Amerikadan gitmek istiyor. Bu baftanm başında “ulivudu heyecana düşüren bir havadis verilmiştir. Josef Von Stenberg, Marlene Dietrichin oynıyacağı bir filmi idare etmeyi istemiş. Ismi Sarışın Venüs olan bu film, Marlene Dietrichle Jozef Von Stenberg tarafından düşünülmüştü. Şim- diye kadar bu iki san'atkâr hep bir arada çalışmışlardı. Stenbergin Ogitmek istemesi şirketin müdürüyle olan bir kav- gasından başlamıştı, sebebi; Sarı- şın Venüs filminin bikâyesini beğenmiyen müdürün, hikâyeyi Amerikanlaştırmasındandır. Bu. nun üzerine Stenberg stüdyoyu terketmiş, Marlene Diterichsse Stenbergsiz film çevirmiyeceğini söylemiş ve oda stüdyoyu terk etmiş. Josef Von Sternberg aleyhine şirket tarafından 100,000 dolarlık bir dava ikame edilmiştir. Stern- berg avukatıyla görüşmüş ve | kararında ısrar etmiş. Sternbergle görüşen bir gaze- teci kendisine birçok sualler sormuştur. Sternberg gitmek istediğini söylemiş, ve ancak rejisörün ser- best olacağı şirketlerde çalışa. cağını ilâve etmiştir. Marlene Dietrich, Sternbergsiz çalışamıyacağımı ösylemiştir. Hu- livutta dedikodular devam edi- yor. Sinemaların müşteri- leri yazın azalır. Sebebi şu: Bir arkadaşımıza şu suali sor- duk: — Son zamanlarda havalar o kadar sıcak olmamasına rağmen sinema salonları neden daima boş kalıyor? Bu suale cevap vermek zan- vederim, o kadar müşkül değildir. Çünkü bütün büyük sinemalar kış mevsiminde gösterdikleri film- Jeri “tekrar gösteriyorlar. Son | M A hafta içinde büyük sinemalarda yalnız bir yeni film vardı. O da i belki de pek iyi reklâm edile- i mediği için o kadar rağbet gör- l medi. Ikinci bir sebep te bazı büyük sinemaların eski filmlerini gös- termekte devam etmelerine rağ- men mevki fiatlarını halâ indir- memiş olmalarıdır. Tarakanova Bütün sinemalar, mevsim sonu münasebetile, sene ortasında oy- nadıkları filmleri, dubuliyeleri azaltarak yeniden ve tekrar eski gösterdikleri filmleri oynamıya başladılar . Bunlar arasında, Gloryada, bu fta Tarakanora filmi de vardır. “a filmi gidip yeniden gördüm. i vvelce sessiz olarak başlanmış, sonradan seslendirilmiş fakat ta- mamen eski Sessiz filmler usu- lünde yapılmış olan bu filmi Ray- mon Bernar vefis bir şekilde ta- mamlamıştır. Tarakanova, filmlerin sınaat kısım- lariyle uğraşanlar için birçok öğre- nilecek şeyleri gösteriyor. Beyaz ile siyabın tezatları, seslerin re- simlere kuvvet verecek bir tarz- da tatbik edilmesi, mevzuun ber an ve bilhassa filmin ortasından İ sonra bitiyormuş gibi görünme» sine ve uzamasına rağmen heye- İ can teessürü gittikçe arttırarak fakat hiç te gına getirmeden Emil Yanings bir çok filmlerde muvaffak olduktan sonra kötü- leşmişti, “Tümült,, isimli son bir film yapmış, burada tekrar eski şöhretini < hatırlatacak Okadar muvaffak olmuş. KISA HABERLER A Yüz genç kız taralından çevrilen Madchen'in Uniform filmi her yerde bü yük muvaffakıyetler kazanıyor. Filmin bütün mesarifi çıktıktan sonra 22,000 Mark aldkadarlar arasında payla: salmıştır. Bu ilk tediyat umum hasıldtn küçük bir kısmıdır. A Alman hükümeti tiyatrolardan 9 milyon Mark vergi alacaktır. A Tsuber'in yeni birfilmi yapılmış şk Melodisidir A gre eğleniyor filmi, Amerikads ancak şimdi oynanmıya başlandı. A Kagney, Jon Blondel, Marian Marş isminde üç ardst - ki isimlerini yeni işitiyoruz - Varner şir'ctinde ça- Uşırlar. Bunlar sırasiyle haftada 8000, 10090, 28.000 Dolar alıyorlarmış Şir kete müracaat etmişler, haftahıkfırını art urmazlarsa grev yapacaklarını bildirmişler. A Amerikada papaslar, bir film şir keti aleyhine daya açmış cebi de şir Ademle Havva filmde çıplak görünüyor- muş. Bu da ayıpmış Sinama şirketinin vekili mahkemede şu cevabı verip berat uzaması çok güzel ve muvaffaktır. Basübadelmevt , lar görülecektir. ler de girecek ve borcunu ödemiyecek Hitlercilerle tamamen anlaşmış olan Hindenburg ve erkânı har- hiye, sür'atle ve taraftarlarının hiç bir müdahalesine meydan vermeden, Almanyada kanunu ve Vaymar teşkilâtı esasiyesini müdafaa edecek yegâne adamı silkip attılar. Reisicümhur Mareşalin tesvibi ile, Harbiye nazırı aleyhine ya- pılan tuzak tafsilâtını veren aşa- ğıdaki haberlerde mühim nokta» Bu bâdise şayanı dikkattir. Zira, gün geçtikçe Hitlerin bâ- kimiyetinin ilerlediğini gösterir. Hitlerin evvelâ sade harici mes- elelerdeki noktai nağarını kabul edenler, şimdi de Harbiye neza- reti üzerindeki noktai nazarlarını da Kabul ediyorlar. Evvelce “ Prusyayı elinde tu- tan, barbiye nezaretini de elinde tutuyor. ,,, Derlerdi, ve şunuda ilâve ederlerdi: “ Alman cüm- huriyetinin istikbali, polisinin €- lindedir. ,, Sağa doğru temayül eden har- biye nezareti artık bissiyatını gizlemek < lüzumunu görmüyor. Pek yakında, Hitlercilerin ileri hareketlerinin neticesi görüle- cektir. Berlin, ( Hususi ) — Hitlerin ordularının o dağıtıldığı günden- beri, Groener'in bu hareketinin Beyaz Alman ordusu rüesasından birçok kimseleri muğber ettiği malümdu. Beyaz Alman ordusu, Hitlerin kıtaatıyla samimi müna- i sebetlerde bulunuyordu. Yüksek zabitandan mürekkep bir gurup, başlarında 'cenerâl | Ayas Paşanın torunla Hindenburg Hitler'e anlaştı 1 Dr. Broning? in yeni kabinesine Hitler'e Almanya tamirâ Şlayher, Hammerstayn ve a Rider olduğu balde, artık, G nerin harbiye nezaretinde * olmadığını açıkca söylüyorl N Groener harbiye nazaretini ketmiştir. Fakat dahiliye 9“ retini muhafaza ediyor. Brüt kabinesinin vazıyetide feni Iktısat nazırı Varmol'd'un ist” siyle Groenerin ayrılışı kabi sarsmıştır. Şunu da söyliyebiliriz ki M. be meclisi tehir etmemiş 0" Brüning kabinesi çoktan düşe” Kabinenin ömrü Devli telgraf gazetesinin © lomat muhabiri tarafından len malumata göre Berlin“ ecnebi biplomatlar ve müşt delere nazaran bugünkü Ale, hâkümeti, csneral Grosmer © sonra ancak bir hafta yaş! bilecektir. Hakim olan kan göre gelecek kabine doktor P ning tarafından teşkil edile€ ve Hitler taraftarlarını da ih edecektir. Hitler fırkasının m? dil unsurları ve merkezle en muktedir liderleride seçile kabineye alınacaktır. Doktor *Brüning, morator* mun nihayet bulmasından 59" Almanyanın tamirat namına “7 para vermiyeceğini söylemiş, bu suretle Alman siyaseti tamirat işini kâmilen silip pürmeyi istihdaf ettiğini gös! miştir. Hitler grupunun liderlerin olan Her Strasser'in gel bükümete iştirâk edeceği MÜĞl hakkak görülmektedir. Kim olursa olsun mezarlığ! alamazlar İstanbul belediyesi Ayaspaşa me -| zarlığının, belediye kanunu met -| cibince kendisine alt olduğunu id -| din ederek, mezarlık sahibi ol- duğunu söyliyen mütevelliler aleyhi -| ne dava ikame ettiği yazılmıştı. ! Dün bu hususta aldığımız malü - mata göre, İstanbul belediyesinin dava İkame etmesi üzerine Ayaspüşa| mezarlığı halkında adliyedeki dava - ların yekünu üçe baliğ olmuştur. Bu davalarm birincisi, (o Ayaspaşa| ahfadmdan olduğunu iddia ederek Evkaf aleyhine dava ikame eden, ni - hayet mütevelli olarak bu mezarlığa sahip olan Salâhattin Molla Bey na - mmda bir zata aittir. Salâhattin Molla Bey ve bir çok akrabaları bu suretle sahip oldukları mezarlık ara - zisini parça parça yüksek fiatla sat - mıya başlamışlardır. Salâhattin Molla Beyle birlikte mezarlığa sahip olan Kaymakam Sa - lih Bey nammda diğer bir zat ta his - sesine düşen bütün malları satarak Mısıra gitmiştir. İkinci davaysa, mütevelli olduğunu iddia eden Salâhattin Molla Beyle Kaymakam Salih Bey ve diğer bir çok şahıslar aleyhine, Kadir Ağa namın - da bir zatın vârisleri tarafma ikame edilmiştir, Kadir Ağa ve ailesinin iddialarına nazaran; büyük babaları olan “Kadir Ağa, Ayaspaşa'nın öz ahfadındandır. Ve bütün bu mezarlık yerleri kendi - lerine sittir. Kadir Ağa bir aralık fakir düşerek mezarlığın köşesindeki etmiş : — Efendim, biz kitabı mukaddeste ne okuduksa, onur filmini yaptık. ka bahat bizde değil ki A Liyönel Barrimoru, bir gömlekçi | 116 Dolar borcu olduğu için dava et | mişdir. A Paramunt şirketi Amerikadaki sine- malarından bir kaç tanesini kapatmıya kârar vermiştir. Bu suretle 38 milyon Frank iktısar yapacakmış. / Belediye bu iddiada deniliyoz lak : büyük evde ikamete başlamış, b& bepten kendisine “Mezarlıkçı B Ağa,, namı verilmiştir. i ğ Kadir Ağa, öldükten sonra ç0 çocuğu da bu evde oturmuşlardif” il Fakat Salâhattin Molla Beyi ger arkadaşları, ecdatlarından Gümüşsuyuyla mezarlık arasi yerin hududunda mezarlığın da olduğunu iddia ederek, iddiaları" ği bit ettirmişler ve mezarlığa da Si olmuşlardır. o Bunun üzerine K Ağanın çocuklarını da mezarli evden çıkarmışlardır. ali Üçüncü dava da; belediye ta edi dan mütevelliler aleyhine ikame Yi len davadır. İstanbul belediyesi kaf idaresini de davaya dahil © tir, Diğer taraftan, bu davalar ce” gi) ederken Başvekil İsmet Pş, nm © üzerine birde tahkik heyeti © edilmiştir. m Tahkik heyeti meyanında vi 4) nan müverrih Ahmet Refik “4 mezarlığın Bayezidiveli vakfındat duğuna dair bir çok mühim ve elde etmiştir. Vesikalar, belediY€ rafından mahkemeye ibraz olu ter. Belediye bu suretle arazinit i yaspaşaya ait olmadığını, bing de Ayaspaşanın ahfadı kim olu 4 sun onlara da intikal edemiy' iddia etmektedir. Ameli hayat mazunla( Ameli bayat mektebi me”. ları gelecek Perşembe ve günleri Galatasaray lisesi nunda bir müsamere verece”” £ dir. o Müsamere programi * zengindir. Bilhassa bu meyf i musikili bir komedi de o caktır. Musikili komedinin "2 yaj, kostüm ve sabnenin si işleri amatör artist Nur“ Kâzım Beye tevdi edilmiştir”