AKBABA 3 Güzel kız, akşam üstü sandala binip gene, Sahilden yavaş yacaş açılınıştı engine! Bu kızın taze cildi köpüklerden beyazdı, Gözleri benziyordu dalgaların rengine! Delikanlı, o akşam atladı bir sandala, MÖ kımdan uzaklaştı sulara dala dala! Gönlü öyle hercai, öyle şen bir kuştu ki Konuyordu gördüğü Uk çiçeğe, ilk dala! İki sandal gitgide birbirine yaklaştı, İld göz birbirine bakar bakmaz kamaşi, “Gönüller sıya etti, kürekler sıya etti, Aki kalp, iki kayık birbirine yanaşlı! ...............00 2002... 1 1» amy | m — Bak şu katına. Dişleri, saçı, kirpikleri o takmadır.. Bir bacağı tahtadır.. Bir gözü cam- dir.. — Şuna kısaca desene! sun'i insan Dalgınlık Rıfat bey meşhur dalgınlardan dır. Gününü, saatini, hatta ba- zan İsmini bile unutur. Dün, küçük bir iş için sokağa çıkıyordu. Evinin kapısına şulâvhayı tak- tı: (Yarım saate kadar geleceğim) Git, işini bitirdi, geldi, Birde ne görsün?.. Kapıda bir lâvha: (Yarım saata kadar geleceğim! | Kısa bir düşünceden mırıldandı ; sonra — Ne yapalım, yarım saat şu : karşıki kabvede oturup beklerim.! İ .........0.4.5520555. 00005. 7 gm nn WE 5 Kârlı iş! İki ahbap arasında; — Hayırlı olsun yahu,. — Eyvallah... b yorum Acele Meşhur zenginlerimizden Abdi beyin bir kızı dünyaya gelmişti. Ertesi sabah, erkenden, çat çat | kapı çalındı. — Kim o? Sarışın, zarif bir delikanlı. — Beyefendi hazretlerini gör- mek istiyorum | — Büyurunuz ! Genç içeri girdi. Misafir salo- nuna çıktı. Biraz sonrada, Ap- ti beyefendi geldiler. — ©endeniz Enver Şair Enver Sedat... 2 Yeğerrük elik beyim, Brizi- niz? — Bir ricada bulunmıya gel- dim.. — Estağfurullab, buyurunuz! — Efendim, şey.. Kerimeniz hâvımefendiye Allahın emriyle talibim... Kerimemin mi 7. Fakat beyim, benim kızım dâha henüz Sedat.. yirmi dört saatlik bir yavru... — Biliyorum beyefendi, : bili- ama, büyüyünciye ka dar beklemiye vazıyeti maliyem asla müsait değil!,. pe ni Acaba Tiyatroda: — İkinci perde bir sene son- ra cereyan ediyor.. — Ya... Acaba o zamana ka- dar biletlerimiz yanmaz mı?.. me Çocuk — Cemil. Bak, apnen sana bir kardeş getirdi... — A... Bunun dişleri yokl.. — Elbet ya.. — Saçları da yokl., — Elbet ya.. — Ayol, bu çocuk değil, bü- yük babam gibi bir şey! 3 — Ticarete başlamışsın diye duydum.. — Evet, küçük bir dükkân açtım.. — Ne satıyorsun ? — Minimini, güzel fino köpekleri. — Bari kârlı bir iş mi? — Sorar misin ?.. tekrar bana geliyorlar!. a Karakolda Çocuk — Amca, bü gece bir hırsız ya- kaladınız mı? Polis — Yakaladık..'Ne olacak? Bu gece babam eve gelmedi de, annem git bak, yakalanmış ol- Çocuk — Şey. masın dedi!. yy yy e 4 Sabahleyin köpekler, sahiplerinden kaçıp akşam üstü sattığım ya yg yg Ag yy Dalgalar sağlarında, dalgalar sollarınin! Güzel kız genç erkeğin ezildi kollarında! Onları gören güneş o kadar utandı ki Kayboldu yfukların kızaran yollarında!, Vaktiyle Paristeki sefarata- nemizin güzel - sesli bir imamı varmış. Geceleri, sefarethane- deki odasının balkonuna yüksek sesle : Medet,.. Medet? Diye gazeller okurmuş. Civardaki komşular bu feryadı bir dinlemişler, iki dinlemişler, nihayet günün birinda Osmanlı sefirine müracaat edip: — Beyefendi hazretleri, demiş- ler, sizin imamın mali vazıyeti çok fena.. adamcağız borç içinde her gece balkona çıkıp bağıra bağıra bu halinden şikâyet edi- yor.. şu biçareye bir iyilik edip lütfen suslurursanız! Sefir - derhal - imami sormuş: — Hoca, her: gece balkonda ne diye bağınp konuya kom- şuya — borçlarınızdan © şikâyet ediyorsunuz ? Iwam, hayretler içinde kalmış: çağırıp yen... Sefir ısrar etmiş: — İnkâr etmeyiniz canım.. Şa- yet alacaklılarınız sizi sıkıştırı- i yorlarsa, paraya ihtiyacınız varsa bunu komşulara değil, bana söy- leyiniz. Elbet bir çaresini bulu- Tuz; — Hayır efendim, asla.. Benim kimseye borcum yok. Gerçi, geceleri balkona çıkıyorum, fa» kat komşulara halimden şikâyet ettiğim vaki değildir. Kendi ken- de pe okuyorum.. — Gazel mi okuyorsunuz?. Na- sıl?.. — Nasıl olacak efendim, ba- —Bendeniz mi efendim?.. Kat' l çıkıp — Bak, beyaz köşkün oğlu geliyor... Acaba .davet etsek bizim- le beraber sandala biner mi? — Bizimle beraber biner mi bilmem.. Fakat benimle biner! Yanlış adım Cazbant, çılgın bir hava ça- lıyordu. Dansediyorlardı. Deli- kanlı, kollarının arasındaki güzel kadının kulağına mütemadiyen fısıldıyordu: — Sizi seviyorum... - Sizin için çıldırıyorum .. — Bana bir randevu vermez misiniz? — Yarın nerede bülüşalım? — Taksim bahçesinde Olur mu?., — Büyükdereye kadar bir o- tomobil gezintisi yapalım mı?.. Bu sözleri söylerken kendin den geçen delikanlı yanlışlıkla anımefendinin ayağına basmıştı. Güzel kadın hiddetle çıkıştı: — Beyefendi, dikkat ediniz.. | yanlış, adım atıyorsunuz!.. —» Nezaket Iki geçkin kadın arasında; — Şu Kâmil bey me nazik genç değimi?.. — Ay, size de mi (yirmi yaşın- damısınız?) deye sordul.. yağı gazel.. Elimi şakağıma ko- yup (edek; Medet!) Diye okuyorüm.. Bunun üzerine sefir derhal me$'eleye İntikal etmiş: Meğer komşular, imam efendinin ağzım dan çıkan yanik ( medet ) fer- yatlarını Fransızcadaki mânasiyle | kabul edip adamcağızın gırtla- ğına kadar borca battığını, onun için her gece balkona çıkıp: — Mes dettes... Mes dettesl. Yani: — Borçlarım!.. borçlarım!.. Diye bağırdığını zannetmişler,. Karga | Avcı — Yahu, buradan bi tavşan geçtiğini gördünmü? Köylü — Gördüm, gördün Avcı — Ne zaman geçti?4 Köylü — Eb, iki sene kadi Müşteri ile satıcı arasında: — Danton,un bu heykelikaç — Beş lira.. — Wi amma, bunun kal opuk.. Sonradan yapıştırılmış | — Elbet beşim.. Zatı âli hiç tarih okumadınız mı ?.. Ds”) ton'nu giyotinle öldürüldüğünÜ bilmiyor musunuz? i Fark — Zeküâyle bamakat arasiği ne fark vardırl.. ! — Zekâ tebessüm ettirir.. b makat güldürür!.. ........s......s......... Uy yy Ayyy yg gg Olmadı ! Tramvayda biletçi sorar: — A, daha neler.. Onlar küçük.. — Küçük mü?.. ında? — Şey. Bu banım kız kaç y#” | Beş yaşında | — Ya bu küçük bey.. O mu?. O da beş yaşında! Acayip,, Bunlar ikiz mi? Evet, ikiz... Peki, nerede doğdular ? z — Kız Konyada doğdu. Oğlan İstan” & bulda! Teşbih — İzdivaç neye benzer, bilir misin? gs > — Bilirim.. seyi giymeğe benzer | yy Bütün hayatınca aym ©