——— AKBABA ga Bir Güzel Kız! Öyle güzel bir kız ki, rastgelinmez eşine Öyle kanı sıcak ki, benzer yaz güneşine! Gönlüm dayanamadı aşkının ateşine | Öyle kanı sıcak ki, benzer yaz güneşine! Yeşil yapraklar gibi gözleriyle bakıyor, Siyah kâhküllerine karanfiller takıyor, İnsanda ne tahammül, ne takat bırakıyor, Öyle güzel bir kızki, rastgelinmez eşine! Gençliğimi kül etti bu sevdanın yangını, Bir kalbe yüklenir mi bin hasretin yığını? Dudaklarına sürmüş goncalar allığını, Gönlüm dayanamadı aşkının ateşine! yy yg Ypg yag gg Çimdik — Şa senin arkadaşın Arif ne ahmak şey.. np yay yy gg yg — Ne 0?.. Seninle evlenmeye mi kalktı ?.. ..0 0000050000.» — Bu bayram ne kestin? — Nişanlımla alâka mı! ...0. 2000202000556... ee EL Kıyas Bakkal Bodosaki, çırağı Pande- liye sordu: — Gazanç vergisi için şubeye yazacağız. Doğduğun tarihi, nire- M olduğunu söyle bahayım. . — On sekiz yaşındayım! —Als! — Nevsehirliyim! Bodosaki hayretle sordu: — Nevşehirli misin? — Evet. . — Sen Niğdeli değil misin? — Niğdede doğmuşum amma, asıl Nevşehirliyim. . — Yoh.. Olmaz. Niğdeli sayr İrsm oğul. . İnsan doğduğu yerin adamıdır! Çırak boynunu büktü: — Amanın dime usta.. Şayet bir ahımda össaydım eşşek mi sa- yılacahtım?! e — Bilmiyormuş ! Salamon, Mişonaçiye rasgeldi: » » m Bezin kari bu yece bir oğlan doğurdu. . — Yozun aydin.. Çocuğun ba - basi kim? .. Salamon hiddetle homurdandı: — Edepsizliğin lüzumu yok.. Ağzindan çikani kulağin işitsin! Misonaçi özür diledi: — Darilma be kuzum.. Ben se- ni biliyorsun sandim! am Piyanko Hanrmefendi, Tayyare piyanko sunun son keşidesini dört gözle bekliyordu. — Eğer kazanacak olursam, her şeyden evvel kendime üç kat yeni elbise ile üç tane yazlık manto ya- pacağım. . . Kocası, traşı uzamış, eli saka- ında, sordu: * — Ya bir şey çıkmazsa? Hanımefendi omuz silkti: — O zaman sen düşün artık!. 25.0.0555 5000... , LL YAY yy yg yy, yg 8 NOKSAN 6 Cemil Bey, bir gün paraya kıy» #mış, sekiz okka buz gibi kıvırcık almıştı. Ahçı kadma verdi: — Bununla kavurma, kıyma yap. . Akşam için de biraz pirzola| ayır! v Akşam, işinden çıkıp eve dön-| müştü. Sofraya oturdu. Pirzolayı| den sürüklememiş. Yarısını mut- fakta yemiş, yarısını da alıp gö- türmüş! Mücrim kedi, o esnada miskin miskin mırıldıyarak odaya girmiş ti. Cemil Bey hemen yerinden fır- İadı, kediyi tuttu, koşarak köşede- Ka ki bakkala götürdü. Arkadan ahçı Komiser — Sen bu bacının çantasını almışsın.. Yankeseci — Aldım ama, geri verdim.. Içinde hiçbir şey yoktu. Bacı — Nasıl yoktu.. Podramla alliğım vardı! beklerken ahçı kadın elinde ispa- nak sahaniyle görününce adamca-| ğız hayretle sordu: : — Hani pirzola? — Aman beyefendi, sormayın.. Komşunun kedisi tel dolabın ka- pağını açmış, koskocaman parça yı kapmamış mı?!.. Cemil, hiddetle kaşlarını çattı: — Ne diyorsun?.. Küçücük bir kedi, sekiz okka eti sürükliyebilir mi?.. — Hayır beyefendi, hepsini bir ..5542.2000554 5205522505556 5505555550500 2055 yy yg sz Yüzme Günü! Gençleri sahillerde üzme günü geliyor, Kızlar !. Haydi plâja.. Sonra kumlarda yatıp kadını da çağırttı: — Gel bakalım, kediyi tarta- hara! Kediyi tarttılar. Üç buçuk okka gelmesin mi?.. Cemil Bey, dudaklarında zalim bir tebbesümle sordu: — Ya buna ne buyurursun?.. Ahçı kadın hiç istifini bozma- dan cevap verdi: — Kasap eti noksan vermiş ol malı... Baksana, dört buçuk okka eksik egliyor!. Lp Yözme günü geliyor! Gözleri baygın baygın süzme günü geliyor, Kızlâr!.. Haydi plâja.. Yüzme günü geliyor! Hepiniz bürününüz birer ipek mayoya, Koşunuz Kalamışta, Floryada banyoya! Seyredelim denizde sizleri doya doya! Kızlar!.. Haydi plâja.. Yüzme günü geliyor! Kendinizi fırlatıp parlak sulara atın! Dalgaların kalbine biraz heyecan katın! aklımızı oynatın | Kızlarl.. Haydi plâja.. Yüzme günü geliyor! içki söyletir ! Vaktile İstanbulda rakı yasak edilmişti. Bir bektaşi babası, şe- hir haricinde kuytu bir köşe bul muş, kara binliğini önüne koymuş; demleniyordu. Vaktin Veziriâzamı, yanıma bak tacıları almış, tebdil “dolaşırken bektaşi babasını <ürmü meşbut halinde yakaladı: — Merhaba ihtiyar. » ag Bektaşi güler yüzle cevap ver a: — Merhaba erenler. . Buyurun! Onun bu teklifsiz hali vezirin hoşuna gitti ve karşıma oturdu. Bektaşi, hemen kadehi doldu- rup, bu tanımadığı zala uzattı: — Buyur erenler!.. Veziriâzam, teklif edilen kade- hi reddedemedi, içti, Arkadan, bektaşi bir kadeh da- ba uzattı. Veziriâzam onu da içti. Üstüste atılan iki kadeh, misa» firin başmı hafif tertip dumanl&- mıştı. Kendisinin mühim bir adam olduğunu hissettirmek için bekta- şiye sordu: — Ben kimim biliyormusun?.. Baltacılardanım! Bektaşi, elini göğsüne koyup baş kesti: — Eyvallah erenler!, , Üçüncü kadehten sonra, vezir suali tekrarladı: — Ben kimim biliyor musun?.. Yeniçeri ağasıyım!. — Eyvallah erenler!. . Dördüncü kadehte, suali birda ha tekrar etti: — Ben kimim, biliyor musun?.. Veziriâzamım!,. Bunun üzerine, bektaşi derhal vezirin önündeki kadehi kaldırdı: — Eyvallah erenler. . Bu kadarı kâfi!,. Beşinci kadehte Padişah, altıncı kadehte Peygamber, yedim ci kadehte Allah olacaksın!.. — Karımla aran nasıl 7 i — Ben onun her istediğini yapıyorum, oda benim bf istemediği mi yapiyor. Gül gibi geçiniyoruz! — Günler ne kadar kısa, değil mi?.. — Ya.. Kocamla kavga bile edemiyoruz! K Dalga j yy yy yg yy gg yy