i ve N vANyaR Talebe lr Me a K ee, En laşamıyor Mülkiyecilerin noktayı nazarı karşısında Mili Türk talebe birliğinin Yeniden kurulması münasebetiy- le Yapılan kongrelerde muhtelif mektep cemiyetleri arasında çı- kan fikir ihtilâfları hâlâ bütün şiddetiyle devam etmektedir. Mülkiye mektebi talebe ce- Miyeti dün gazetelere gönder- bir mektupta, mülkiyelilerin ikle hiç bir alâkaları bulunma- ifade ve şu hususatı, ta- cemiyetlerinin nazarı dik- katine arzetmektedir : İlkiyelilerin noktal nazarları | — Son kongreye iştirâk €den murahhasların evvlece ka- bul ettikleri pizamnamenin esasli Prebsiplerini feda ederek yeni- den tesbit (ettikleri || şekil bukuki esaslarla kabili telif ol- Madığı gibi tatbikat sahasında da müsmir biç bir netice tevlit *demiyecek bir mabiyet taşı- maktadır. 2 — Tadil edilen maddede ts'i azası talebeler olduğu kay- dedilmekle beraber birliğin bir federasyon olduğu zikredilmek- tedir. Malüm olduğu üzere fe- derasyonlar (oObükmi şahısların mevcudiyetini istilzam eder. Ha- kiki eşhas buraya anca't mensup oldukları cemiyete dahil olmak suretiyle iştirâk ederler. İlk yapılan nizamnamenin mua- © dil maddesine göre mahiyeti iti- bariyle alelâde bir cemiyetten hiç bir farkı olmıyan bu teşek- küle bir de federasyon ismi ta- kılmasına neden lüzüm görül 3 — Elde mevcut nizamname tam bir konfederasyon esası gö- Zeterek yapılmıştı. o Halbuki 89n kongrede diğer maddelerin “unu birakarak yalnız bir iki Madde-tadil edilmesi ortaya ga- tip bir nizamname çıkarmıştır. 4— Cemiyet hayatı mütekabil anlaşmalardan ve yakınlaşmalar- dan ibaret olduğu halde birlik iki senede beri yüksek tahsil talebesi arasından mevcut tesa- müt ve sıtkı takviyeye deği), bil- âkis tezelzüle ugratacak vaziyet- ler ihdas etmiş ve şimdiye ka- dar müsmir hiç bir iş görmiye olamamıştır. Şimdiye kadar mütevazı faa- liyetiyle birlik tesanüdünün tak- Yiyesinde kendisine düşen vazi- feyi ifaya çalışan Mülkiye talebe cemiyati, faaliyetinde hiç bir is- tikrar bulunmıyan ve son şekilde tüm bir çıkmaza giren birlik Şürültülerine iştirâkte kendi mu- hiti ve diğer talebe arkadaşları İçin hiç bir faide görmediğini beyan eder. ,, Dün bu mektup üzerine son kongre reisi Hukuk talebesinden Kadri Ibrahim (| bey cevap Olarak şunları söyledi: kongre reisinin covabı Evvelâ geçen sene idâre he- heyetinin hiç bir iş yapamadı- itiraf eden mülkiye talebe “emiyetine o heyeti idare ve Onun kongresinde kendisinin de en ve olduğunu hatırlat- 1 talebe cemiyeti murahhas- larının iştirâkile toplanan bu veneki ilk kongrenin muaddel bir mizampame kabul ve yeni eye tevfikan bir idare heyeti intibap etmiş olduğunu *öylüyen mülkiye talebe cemiyeti, Unu mu ki; bizzat kendi urahbasının © kongre (| reisi bulunduğu mezkür içtimada İl ta'ebe değil, 9 talebe cemiyeti vardı. Bundan başka öğleden sonraki içtimada da yeniden iki mektebin murahhasları tamamen ve diğer bazı mekteplerin mu- rahhasları'da kısmen kongreyi terketmişlerdir. Bir kaç gün evvelse sekiz ta- lebe cemiyetinin tekrar toplanıp içtima etmesi inbilâl etmek üze- ze olan birliği canlandırmak ve yaşatmak içindi. Ikinci kongreye gelen azaların kısmı köllisi son kabul edilen esas taraftarlarından (ibaretti. Ve kongrede nizamnamenin bir iki mzddesinin tadiliyse kongre heyeti umumiyesi' fikrinin bir ifa- desini vazetmekten ibaretti. Mü- tebaki ve müteakip maddeler teşkil edilen ve faaliyeti altı ay devam edecek olan nizamname encümen tarafından tanzim edi- lecek, ve Teşrini evveldeki kon- grede tetkik “ettirilerek vaziyet tamamile tavazzuh edecek o va- kit esas temel kurulmuş olacaktır. Son defaki kongrede mülkiye | talebe cemiyetinin bulunmaması zaten mülkiye talebe cemiyetinin o kongre faaliyetine iştirâk et- mediğini bariz bir şekilde gös- termiş oluyordu. Bu itibarla cemiyetin son te- şekkülüyle pek tabii olarak hiç bir alâkası bulunamaz. Yukarda söylediğim gibi son kongreye iştirâk eden murah- hasların ekserisi evvelce kabul edilen hizamnamenin esaslı pren- siplerini feda - etmiş değillerdir, Esas itibariyle onlar temamiyle federe şeklini kabul ve o pren- siplere teniamen sadık kalmış şahsiyetlerden mürekkep olması itibariyle bittabi verdikleri ka- rar da hem bukukan kabili telif ve hem de kabunen tatbikat sahasında çok müsmir neticeler verecek şekildedir. Elverir ki bu günkü heyeti idare hiç bir maniaya uğramak- sızın kendisine çalışabilmek saha ve zemini bulabilsin, Son kong- renin kararı fakülte ve ali mek- tep talebelerinin bizzat kendi baklarinı istimal etmesinden iba- ret olup bu günkü mevcut cere- yan da bundan başka hiç bir şey değildir. Bugünkü keyeti idare, bir en- cümeni mahsus, cemiyetin tanzim etmekte olduğu yeni nizam namenin kabulüne kadar idarei umur edecek fevkalâde bir ida- re heyetidir ve bunun böyle ol- ması da tabiidir. Aksi takdirde bugün bir talebe birliği mevcu- diyeti görülemez. Fikri B. ne diyor? İzmir Tayyare Cemiyetin- deki sulistimal davasının yeni safhası İzmirden gelen telgraflarda, İzmir Tayyare Cemiyetindeki su- istimal o muhakemesine devam edildiği ve Istanbul Tayyare Ce- miyeti piyangosu müdürü Fikri beyle M. Mizrahi'nin de esas davaya - ithallerine karar veril- diği bildiriliyordu. Dün, Fikri bey kendisiyle gö- rüşen bir muharririmize şöyle demiştir : — Henüz bize tebliğat yapıl mış değildir. Eu itibarla hiç bir şey söyliyemem, > — VAKTT 16 NSAN 1932 — PE Par / N ii O CU K Meşhur seyyah Gezek Bey dün| bana, başından geçtiğini temin ct-| tiği, bu vak'ayı anlattı: | Afrikanın içerlerinde seyahat e diyordum. Birdenbire karşıma bir dudağı yerde, bir dudağı gökte! marsık gibi siyah bir zenci çi ve gülerek dedi ki: — Sen güzel beyaz, bap! ” — Hiç korkmadan ve telâş et- meden cevap verdim: — Ya!.Beni, bütün dünyayı de laşan Gezek Beyi külbastı yapıp yiyeceksin ba! Aşkolsun sana. Al öyleyse sana iki yadigâr bıraka- yım. Elimde gayet kuvvetli iki hava olur iyi ke-| | Uzsk Memleketlerde | Darbı mesel vardr: “Körler memleketinde şaşılar kra) olur.,,! derler. Tabii bu, şöylece söylenen! bir lâftır, Körler memleketi yok ki. .. Hayır öyle değil, Meksika! gazetelerinin yazdığına bakılacak! olursa meğer bir körler memleketi de varmış! Oajaka gölüne yakm, denizden 1500 metre yükseklikte Titlepek isminde bir köy varmış ve bu kö-! yün yedi yüz nüfustan ibaret olan bütün ahalisi körmüş. Çocuklar kısmen kör doğuyor, kısmen de sonradan kör oluyor” lar, Asil garibi şu ki bu hâdisenin sebebini anlamıya giden doktor- lar, bir müddet orada oturunca kör öluyorlar. Böyle olmakla beraber, köyün ahalisi az cok iş yapıyor, ziraatle meşgul oluyorlar. Ellerinde bir değnek olduğu halde yerleri yok-| ıyarak yürüyorlar. * Hayvanları: nın da kör olduğunu söylemeyi u- nutmıyalım. Titlepek köyüne gidip pek ça- buk avdet eden ve gözlerini kay»! betmek bedbahtlığına uğramıyan! bazı doktorlar, bu felâketli hâdi- senin bir sinekten olduğunu söylü- yorlar. Orada bulunan bir sinek bir insan yahut hayvanı sokunca gözleri kör oluyormuş. Bu sineği yakaladılar ve bir fişengi vardı. Bunları zenciye ver reci olacağım da ondan. —— .... - dim. Yamyam herif dikkatle bak- uktan sonra sordu: — Ne bu? —Bak, şimdi anlıyacaksın, Bun lar fitildir. Kibriti çakıp şöyle bir! yaklaştırdrım mı yanmağa başlar. Sonra.. Derken fişenkler ateş aldı, bizim insan kebapçısı da bir an içinde, ne olduğunu anlamıya vakit bul! madan, havalanıverdi. Sonra müt hiş bir taklak atarak bir bataklı- ğm icine yuvarlandı. Herifin korkusu o kadar çoktu ki bataklıktan kurtulunca tabanı| kaldırdı. Yeni bilmecemiz Soldan sağa: 1 — Meras'mle kesilen hayvan 2 — Sevilen şen günler 3 — Mübarek 4 — Bir emir. Geçen haftâki bilmecenin halledilmiş şekli Tebrik Yavrular, kurban bayramı- nızı kutlular ve hepinize iy! eğlenmeler temenni ederiz. Tayyareci olacakmış Muallim Bey, sınıfta talebesine ders soruyordu. Aldığı cevaplar ür zerine canı sıkıldı. Dedi ki: — Sende pek havadan şeyler söylüyorsun. — Şey... Muallim Bey, tayya” 7 ml nek maymunu sokunca hayvanın! gözleri zayifladı. Pek iyi göremez, bir hale geldi. Bundan da şu neti”! ceyi çıkarttı!a”, Sineğin zehiri in-) sana olduğu kadar, maymunları etsniyet elme dünden beri işlemi maymunun üzerine koydular. Si-, tesir etmiyormuş. | | Eğlenceli Bilgiler | Kaybolan resim Altmış santimetre uzunluğun- da sekiz on saptimetro genişli- ğinde, mukavvadan, uzun bir kutu yaparsınız. Her tarafı ka- palı olacak. Bu kutuyu tam or- tasından mail bir hatla kesersi- niz. İki parça olacak. Parçaları ters çevirip bir zaviyei kaime şeklinde yapıştıracaksınız, amma bundan evvel, yapışacak yere bir cam yerleştiriniz. Kutu zaviyei kaime haline ge- lince, üstünden, iki ucundan da murabba yahut mustatil şeklinde İ birer delik açılacak ve bu delik- lere bir kapak yapılacak. Zavi- yenin resine yakım, yalar bir tarafta bir yuvarlak delik açıla- cak, Buda olunca, aletiniz hazırlan» mış olur, Kapakların ikisini açı- nız, içeriye, dik turmak üzere, birer mübtelif resim koyunuz. Gözünüze yuvarlak deliğe koyup bakınız ve bir kapağı açınız. Ö. nönözde resimden birini ceksiniz. O kapağı kapayup di- gerini açınız. evvelce gördüğü- nüz resim kaip olmut, onun yeri- ne öteki resim geçmiş büuluna- cakır. Gene evvelki kapağı açın ikinci resim kaybolup birincisi göre- j görünecektir. Bu mütemadiyen böyle devam eder. Afrika şehirlerinden birinde, bir ticarethanenin hizmetçisi bu- lunan bir zenci, odaların anahtar- N larını kaybetmemek için gayet iyi bir çare bulmuştur. Yarayan bir kusur — Azizim,sen ... Şirketinde mühim bir memursun. Dostlarım- dan Orhan Bey icin biriş bular maz mısın. Zavallının yalnız bir kusuru var: Sağırdır. — Ziyanı yok, birader. Bilâkis çok iyi. Sen onu bana gönder, şi- kâyetler dairesine tayin ediveri- rim. Emniyet edilemiyen saat Recep arkadaşı Lütfiye soru- yordu: N “iğ a diğ 0 va “ga — Kardeşim, senin saatin var | galiba, kaç olduğuna bir bakar mısın? Lütfü cebinden saatini çıkara» rak baktı: Na — Tamam üç buçuk; fakat pek yor.