kıt) Diyarı be- 4 hevesi ziyadedir. 4 karşısındaki kütüp- - iğrıyanlar ve orada muh lapları mütalaa edenler pek çoktur. Binlerce cildi ibt va eden bu kütöphanede eserler tasnif edilmiştir. Ayrı ayr! came- kânlara yerleştirilmiştir. -Ara'ıp bulunması çok kolaydır. bukuka içtimaiyata edebiyata, tıbba ve iktisadıyata tarihe ve coğrafyaya ait eserler büyük bir yekün tut- maktadır. İstanbul gazeteleri de gelmekte ve koleksiyon yapılmaktadır. Bu- rada postanın gelişini sabursuz lukla bekleyen'er ço''tur. Cihan badisatı hakkında malümat edin- mek, artık bir almıştır. İstanbul matbuatını üç gün sonra Diyar bekirde okumak im- kân dahiline girmiştir. Postalar- daki intizam şüphesiz bunun en bariz bir delilidir. Bir çok büyük adamlar, şair- ler edip'er, mütefekkirler yetiş tiren Diyarı bekir şarkın bir irfan merkezi olmıya lâyık en güzel bir şehridir. Dünün ihmal ve lâ- kaydisi bu günü doğurmesaydı burada tabiatile daha başka bir sima ile karşılaşmak imkânı hasıl olacaktı Bugün elinden tutulan bu belde yarın lâyık ol- duğu mevkie kavuşacaktır. Geçen gün maarif dairesine uğramıştım, Maarif müdürü Ta- lât Beyle bir müddet konuştuk. Karilerimize müsahabemizden bır kısmını nsklediyorum: — Vilâyetimiz dahilinde 22 mektep var. Punun dördü mer- kezde, 5 i kaza'ardadır. unlar tam devredlidir. Merkezdekiler- de talebe kesif olduğu için şu- beler açılmıştır. Tahsil çağında 5000 gür çocuk vardır. Bugün ancak bunun 2000 ni mektep'e- rimizde okutabiliyoruz. Köy mek- teplerimiz 3 dershanelidir. Mu- ailimlerimizin hepsi muailim mek- tebi mezunudurlar. Muavin yok- tur. ilk mestepmuallimleri adedi 91 dir. Millet mekteklerinden merkezde 8, kazalarda birer tane açılmıştır. Mektep olan köy- lerde de tedrisat yapılmaktâdır. Haik kendiliğinden seve seve okumaktadır. Bütçe darlığı olmasa daha fazla vatandaş okutmak imkânı hasıl olacaktır. Diyarı bekirde bir de san'atlar mektebi vardır. Çok fena bir binada bulunuyordu. Aydın san- 'atlar mektebi omüdürü Halil Beyin buraya tayini ve muma: ileybin mütemadi mesaisi yeni bir binanın teminini imkân da- hiline koydu. Leyli olan mektepte bugün 80 talebe vardır. Burasının Şar- kın bir san'at yuvası haline ge- tirileceğine şüphe etmemek lâ- zımdır. Çalısan bir talim hey- etine malikür. Geçen sene bir kız orta mek- tebi vardı. Bu sene erkek orta mektebiyle (tevhit edilıniştr. 280 talebesi vardır. Bunun 15 şi kızdır. Ekserisi memur çocuk- lardır, ibtiyaç halini Ömer Cezmi İnebo'u Gümrüğü Kontenjan İşinde hissesinin çoğaltılmasını Istiyor Kastamonu husu:! muhabirimizden; Ithalât eşyasının kontenjana tâbi tutulması işinin tatbikatında tashihi icap eden bazı noktalar göze çarpmaktadır. o Gerçi bir &isim mevaddın ithalini tahdit, o maddelerin fiatları üzerinde bir ibtikâr denmese bile, her hal- de bir gayn tabiilik doğurmuş- tur. Bilhassa şeker, kahve ve birçok manifatura eşyası bu me- ! yandadır. Şekerin zaruri havayiçten ol- masına ve ayrıca maliyet fiatına konan inhisar resminin ağır bu- İunmasına mazaren, bugün be- her okka başında, eskisne na- zaren 12,5,15 kuruş fiat yüksek- liği nazarı dikkati ce'betmek- tedir, Zannederim ki, bu gayrıtabii tereffü sadece mese.â Kastemo- nu için değil, ayni zamanda Istanbul ve Ankara ve belki de diğer vilâyetler için de vardır. Şeker itbali işinin kontenjana tâbi tululup Lululmaması mese- lesi ayrı bir meseledir ve baş mubarririmiz geçende yazdığı tir baş makale ile bu işi iyice tahlil etmiştir. Asıl şikâyet edi len şey, başkadır: Ma'üm olduğu üzere, hökümet bu hususta çıkardığı kararname ile, dışarıdan memleketimize gi- recek eşyanın bangi gümrükler- den girebileceğini takyit ve tah- dit etmiş, ayrıca, ithal edilecek mevat, gümrükler arasında tak- sim edilmiştir. Bu suretle, tesbit edilen gümrüklerden, beherinin “ne miktar şeker, ne miktar kah- | ve ne miktar diğer emtea alabi- leceği . anlaşılmıştır. Yalnız şu nokta unutulmamandır ki, dışarı memleketlerle ticari münasebette bulunarak İstanbul ve diğer gümrük transitleri yapmıyan ve fakat kararnamede tesbit edilen gümrükler haricinde kalan iske- leler ve gümrükler mevcuttur, Bunlar, belki de mevzuu bahis büyük gümrüklere nazaren ikinci, üçüncü derdeede kalan ve batta onun emrinde bulunan gümrükler olabilir, Doğrudan doğruya dışarı ie muamele yapan bu ikinci veya üçüncü derecedeki ogümriğün bisses ne düşen ithalât miktarını tesbit eden, sayılı gümrükler oluyor. Meslâ, İnebo'u, hinter- lântı çok geniş olan bir iskele- dir. Gerek Kastamonu ve gekse loeboluda dışarı ile muamele yapan tüccarın adedide pek faz'adır. Eunların ithal edecek- leri eşyanın miktarini, Samsun gükrüğü, hissesine düşen miktar- dan bir miktar ifraz suretile yapmaktadır ki, işte asıl şikâyeti mucip olan nokta da buradan başlamaktadır. Samsun gümrüğünün, idaresi ve nezareti altında kulunan Ka- radeniz sahilindeki bilümüu u güm- rük idarelerine, tahsis ettiği miktar, o iskelelerin sarfiyatı esaslı bir şekilde tetkik etmeden yapılmakta ve Samsuna fazla mal ayrılmakta ve ayrılan mik- tar da o 'ske'enin ihtiyacını tat- min etmediği için eşya fiatları Üzerinde mühim bir tereffü hasıl olmaktadır. Kastamonu ve İnebolu tüccar- ları, Samsun gümrüğünün yap- miş olduğu bu yanlış muamele- | den dolayı ayııca gümrük ve in- Günün Muhtırası Takvim — Pazsrtesi 1 Şubat 3 inci ay 1932 25 Ramazan 1351 Senenin geçen günleri 33 kalan günler 329 Güneş — iokuşu 7.20 van 17.5 Namaz vakitleri — Sabah 7.20 Uğle 1294. ikindr 1452 Akşam “17,5 Yat 184) :msak 530 Hava — ün sıcaklık en fazla 7, enaz İ derece olarak kaydedilmiştir. Buyün rüzgir poyrazdan esecek, hava kismen bulutlu olacaktr Rad Istanbul — 6 dan 7 ye hadır gramolon, 7,30 dın 830 za kadar Artaki Efendinin İştrakile saz. 8,0 dan 9 za Kadar Odaticdıyi (oOtata fından temsih 9 dan 10 « kadar Zeki Bevin iştrakile 837, 10 dan kadar stüdyo orkestrası Helisberg — (2:44 m. 75 &ilo vat 0,30 Jimnastik — 22 musiki — 23 dans Bükreş — 1394 m 16 kilovat) 2025 şarkı konseri, 2050 konferans, 2105 filüt konseri, «016. Belgrat — :429 mewe, 75 kilovat) 20 akşam konseri, 21 komedi, 21.30 8es konseri, Roma — (441 metre, 75 kilovat) 20 gramofon, 21 ses konseri, 22 ko medi Kurzvaffen. Viyana — 1317 metre, 20 wilovan) 1985 asıl insan boş vakitlerini nasil geçirmelidir mevzuu eszafırda bir kon ferans, 20 gramolon. danteder ve ne şarkıları söyler? Peşte — (550 metre, 23 kilovat) 20 Operinm Or«cstası, 2155 Pola Kalmar twafındei muhtelif şarkılar. Varşova - (1411 meve, 158 ki lovatı 20 operadan neslen (Sevgi ilâcı) Operası. Moskova — (1000 m. 25 kilovat) 18 den | e kadar neşriyat 21 Viyana nasl “Uogum ve Kadın masiankarı mütehassısı Doktor Hüseyin Naşit Türbe, eski Hilâliahmer binası Na. 10 Tet, 22022 bulunmuşlardır. Eşya ve emtea fiatları bilhas- sa son günlerde azami dereceye baliğ olmuştur. Çünkü şimdiye kadar tüccarın einde buunan stoku bitmiştir. Az, mal gelince de fiatlar yükselmiştir. Meselâ, Kastamonu mıntakası çok geniş olınasına rağmen İne- bolü iskelesinin, Samson güm- rüğü marifetile aldığı şeker 300 sandıktan ibarettir. Halbuki ev- velce şeker sarfiyatı ayda bu- nun bir buçuk, iki misli fazla idi. Meselâ, kaput bezleri de ayni vaziyettedir. Evvelce 9 li- raya satılan kaput, sırf bu me- seleden dolayi bugün 10 liraya çıkmıştır. Bu vaziyetin bu şe kilde devami, yarın 12 liraya dahi çıkaracaktır. Evelce Kas- tomunuda 120 kuruşa, 100 e satılan kahve buzün 160 a çık- mıştır. Kimbilir yarın 200 kuruşta durmıyacaklır. Evvelce 52,5- £5 kuruşa alınan şekerde bugün 6) - 70 kuruşa fırlamıştır. Samsun mıntakasına tahsis edi- len kontenjanın bir nispet dai- resinde diğer gümrüklere dağı- tılmaması yüzündendirki bugün İneboluda, fabrikalarına O teş- rinievvel başında 8'pariş edi- len ve bedeleri ödenen mallar, tüccarın zararına İ Suçuk ay- danberi beklenmektedir. | Oaü- mözdeki kontenjan İistelerınin bini tanziminde, bu gibi şikâyet- lere mahel vermiyecek şekilde hareket edilmesi, her halde tah- ditten beklenen faydaların tahak- kuku no'tai nazarından ço” iyi bir şey o.acastır Talât Mümlaz 1030 a | eme David Golderi” Yazan: lren Nemirovski — Ha, dedi, görüyorum ki sen de; işini yoluna (koymuşsun. Ne diye| geldin öyleyse?? Anlıyamıyorum. Joys yeknasak bir sesle mırıldan- dı: — Nişanlım hediye eti. Yakında evleneceğim. — Ya... Güçlükle ilâve etti: — Tebrik ederim. Joys cevap vermedi. Golder, elini) alnmdan geçirdi, için; çekti: — Evet. Mesut olmanı temenni ederim. (Bir süküt) (görüyorum ki zengin birisi!, Mes'unt olacaksın. Toys betbahıt bir gülüşle kendisine göndü ve: — Mes'ut mu? Dedi, kiminle ev- leniyorum biliyor musün? Fişille)... — Fişil mi? — Evet Fişille. Ne yapayım ” Param yok ki. Annem de para ver- miyor. Onu bilirsin, açlıktan öldü-| gümll görse metelik vermez. Bu va: zyet karşısında ne yapayım? Fişlin benimle evlenmiye razı oluşuma bin şükür . Aksi takdirde kendisiyle yat- mıya da razı olacaktım. Belli bu da- ha iyi olacaktı, Arasra bir gece o « nunla kalırdım, olur, biterdi. Fa- kat o İstemedi, nedersin? (Birden- bire hiddetlenerek) parasma hükmü - nü geçirip bana tamamen malik ol - mak istiyor. İhtiyar domuz... Ah ©- nu, elimde olsa... Sustu. Saçlarmı tutarak Obütün| şiddetiyle çekti. Sonra, ağır bir ses- le: — Öldürürdüm. Diye tamamladı. Golder, güçlük» le güldü. — Neden? Dedi, Fişi fena bir ko» ca değil. Parası var. Hapiste oldu- ğu zamanlarda, senin küçük dostun- la onu aldatırsın, mes'at olursun vesselâm... Ya, küçük fahişe, Zaten bu netice 'a'ımda yazılıydı... Bunun-| la beraber, eskiden, senin için böy. le neticeleri düşünmezdim, Joy. Golder sararryor ve içinden murıl. danıyordu: — Yarabbim, bana ne! Bana ne yarabbim, kiminle isterse yatsm! Fakat mağrur kalbi, her şeye rağmen kanıyordu. — Kızım. Herkes onu benim kı- zım olarak tanıyor, Gelderin okızı.. Sonra Fişille evlenecek... — Bilsen ne betbahtım! — Kızım, sen de çok istiyorsun, hem âşk, hemdepara.. İkisi birden olur mu?. İntihap etmek lâzım. Ve esasen de intihap etmişsin! Seni kim» senin icbar ettiği yok, değil mi? O halde ne diye ağlanıp sızlanıyorsun? Kendin böyle istiyorsun? — Ah, bütün bunlar senin yüzün den oluyor... Hep senin kabahatin. Para, para. Fakat ne yapayım ki parasız, baska türlü yaşıyamıyorum. Yemin ederim tecrübe ettim, olmuyor. Beni kışın görmeliydin. o Biliyorsun ya müthiş soğuklar vardı, değil mis Bütün kış küçük mevsim (mantomla| gezdim. Hani sen gitmeden (evvel ısmarladığım («on manto. Halimi görseydin! Sonra, borçlar, falan ve saire. Ne yapayım, bütün bunların önline geçmek için nihayet evlenecek: tim, onunla veya başka (birisiyle... Fakat Alek, Alek! Fişli onunla al datırım diyorsun. Tabit. Fakat bu ihtiyar domuz öyle kolay kolay bıras! kır mr zannediyorsun? Ah, onu tan mıyorsun. Bir şeyi satım aldı m öy. le muhafaza ediyor ki, bu bunak, pis mendebur bunak... Golder omurlarmı silkti. — Ne 0? Dedi, sana evelnene ka- dar yetisecek para, €skisi gibi elmas. lar ve oyuncak diye Alek mi vermem! istiyorsun? Ha.. Fakat kahil odeğil, Yapamam. Bunlar şimd; benim itin çok pahalı. Annen sana benim pa - ram olduğunu mu söyledi? — Evet. — Bak nasil yasrtyorum. Ancak &'ene Kadar vetisscek naam var, Ru para sa». NM» sane için bile yetmez. Joya yalvardı: Nakledem föz$ — Niçin, niçin eskisi gibi çali yorsun? İş yap, pâra kazan. — Ya, öyle mi zannediyorsun” Tekrar korkarak altın başımı 0 dı. Zavallı küçük Joys. Içinden” — Tuhaf, diyordu, bunun b* neticeleneceğini biliyordum. sonra, Alek veya bir başkasıyla tacak ve bu suretle mesele bit Fakat Yişl! Hiç olmazsa bir b olsaydı, fakat Fişli hem sonra, © van herif (Golderin kızımı beş p3” sız, sırtında bir gömlekle aldım) yecek, f Birdenbire eğildi, Joysün yüz” avuçlarına alarak başımı kaldırdı. #5 naklarını, taze etine, bir nevi 1 le batırıyordu. ği — Sen, sen, dedi, eğer bana tiyacın olmasaydı, burada geberiP dene kadar hatırımı bile sormazö! il Joys mırıldandı: — Beni ister miydin hiç? Güldü. Gelder, onun yaşlı rine, kırmızı, kalın dudaklarındı rı açık ağzıma kendini kaybederek kıyor ve düşünüyordu: — Yavrum... Kim bilir, belki bendendir? Hem sonra, benden o” masa da ne çıkar. Sonra, yüksek sesle, buhranlı kin ve aynı zamanda şefkatle: — Beni nasıl kandıracağını pıtiyi dun, değil mi Göz yaşlarınla.. pis domuzun senj benden'satm 2!8€, ğmi düşünerek... Değil mi, değil Ha.. Bir tecrübe yapıp, ölmeden vel sana para kazanmamı istiyo! değil mi? Bir sene bekler misin ğer beklersen, annenden zengin olacaksın! Eliyle iterek kalktı. Ihtiyar vü” dunda yeniden hayat karıncaları du. Eskiden olduğu gibi kendini vetli hissediyordu. Birdenbire, bütün değişmiş bir sesle: — Fişli, dedi, defet, ve eğef tal değilsen Aleki de onun yanma £ derirsin. Hayır mı? Peki ama Pi nı ona yedirirsen ben öldükten ne yaparsın? Umurunda değil, # mi? Nasıl olsa gene Fişli kafese yarsm değil mi? (Birdenbire güleröi” ah, ben aptal bir hayvanım, âli (Joysün çenesini tutarak o kadar g detle sıktı ki kiz haykırdı) yapa” ğım izdivae körüne İmzalıyacaksın. Züppelere ramı yedirmek istemiyorum, anladi mı? Para istiyor musun? Joys başıyla tasdik etti. Geldi çenesinj bırakarak gidip bir dolap : tr. — Dinle Joys. Yarın tarafıma”) nolerim Seton'a gideceksin. Sana ay yüz elli İngiliz lirası verecek. Masanm üstünde duran bir tenin kenarında bir takım hes?” yapıyordu, — Bu para, bemen hemen yakti! le sana verdiğim para kadardır. rar eksik ama, bir kaç zaman idare edersin kızrm.. Daha fa? e yok, ne yapalım, ben dönünce © nirsin, — Peki ama nereye gidiyorsun? Golder siddetle omuzlarını 8 — Sana ne? Sonra elini Toysün ensesine Kİ basını eğdi: — Joya, dedi, yolda ölü Seton menaflini gözeterek seninle gul olacak. O me derse bilA te imzala, emi? Anladm mi? | Joys başımı eğdi. Golder içini © du, tiz — İste. Bu kadar. — Daddi darling!.. Joys Golderin dizlerine başımı omuzlarına dayamış, nl kapamıştı. Golder, ona baki bessüm etti, dudakları titredi: — İnsan parasız olunca ne müşfik oluyor, değil mi? Seni fa olarak börle görüyorum key İçinden “Hem de son, diye emeli nüyordu. Fakat bir şey o söyl Sadede, göz kapaklarmı ve boy ısrarla, sanki seklini © aruçl tesh'* etmek ister gibi rsrarla © yordu. , daha O Map, mukavelenamesini yört Ya