ç ” diz n Pe dil Gi ” KA ŞAN Rem " Di > . d K z > m e — 7775 — VAKIT30 Könunusani 1932 2 | İngiltere'nin Dartmor | Av» e ilomelâ) hadisesindeki | kadın parmağı ! hapisanesindeki hadise Bozan falcı (Agabekof) Bolşeviklerin esrarını para I Gariptir ki, değil, bir kadın mukabilinde satmış! çok müterakk denilen Fransa. © da, elân faler Jar, ele, kâğıda & i bakarak gaipten Mahpusların isyanı nasıl basladı, nasıl bastırıldı? İsyan esnasında hapisanenin görünüşü desindeki mahbusların hapisane- u İF Yangın çıkararak isyan et- © çok mühim bir hadise il etmiştir, Yangın ve isyan MaSı üzerine hapisane derhal ASara altına alınmış ve kaç- a teşebbüs eden mahpuslara edilmiş ve bunların 95 i alanmıştır. lik ima ve sopalarla müsel- Pünlari, polisler gelmişler mab- Deticedi mücadele etmişler ve t,, © İsyan bertaraf edilmiş- NR Mahpuslar arasında isyan te- Yülleri bulunduğu geçen haf- Ye başından beri bis olunuyor betbiy temel. bir isyana karşı €r alınmış bulunuyordu. bağa, 0or hapisanesinde 1500 mücrim vardı. Geçen pa- Bünü bunlar, kendilerine ve- Badı Yemeklerden memnun ol- larını göstermek için hapi- | bagırıp çağırmışlar, gar- | di, iy ları tehdit etmişler, fakat a adise vuku bulmadan teskin En erdir, Mini günü mahpuslar, kilise © girmeden evvel tekrar renin Dartmoor hapisa- | bagınp | çagırmıya başladıkla- rından odalarına sevkolunmuşlar İ ve bunların avcak ellisi kiliseye girebilmiştir . Bu sırada mahpuslar, tedarik | ettikleri taşları atıyor ve camları kırıyorlardı. Muhafızlar, bu vazı- yet karşısında geriliyerek mah- puslara ateş açmışlar, fakat i mahpuslar hapishane idaresine ! | | i bücum ederek etrafa ateş sal- mışlardı. Ortalık alev ve duman içindeydi. Isyana bütün mabpuslar iştirak clmişler ve bunlar bir aralık bü- tön hapishaneye hakim olmuş- lar ve hapishanenin bando alâ- tm bularak bunlarla “Kızıl bay- rak,, marşın çalmışlardır. Fakat polislerin ve askerlerin yetişmeleri üzerine isyan derhal bastırılmış, ve mahpuslar bir ta- raftan üzerlerine açılan ateşi, diğer taraftan sırtlarına inen s0- palar karşısında odalarına dön- | miye mecbur olmuşlardı. Vak'a esnasında iki kişi vu- rulmuş ve ölmüştür. Isyanın sebebi, mabpuslara ve- rilen gıdanın azlığı ve dayak ce- i zası tatbik olunmasıdır. Deniz ortasında ! Meşhur Japon milyarderi A , “Pon milyarderi Hasasi Fi- Yür, , 'âw nin gaybubeti çok bü- r : Hardy alâka uyandırmıştır. Mil- kanla Sok muhteşem olan «Bel- Yt, > yatıyla seyahate çık- Bu Yatın Aksayı Şark seferle- geden Amerikalılar da çok isti- & p, “ermiş.. Milyarder «Hasa- Ptaçağ mura» 17 yaşındaki ke- N “Tosika» ile Amerikadan Sok “diyormuş; ve yatta bir Silence at yolcuları her gece Polar Bu Yazi devam etmekdeymişler. Yen İM karşısında milyarder Macar Memnun 18 yaşındaki ni casa “ Jak Ribars, a Baza, . katörünü yapmıya mü- kaplan r, m etüd, meydana getirdiği Zin yolcular varmış; bu. milyarder, cok oz olmuş ve ressamla iç- hug Merikada ve Japonyada meş- tertip etmek suretile | | nasıl öldürüldü ? miye başlamışlardır. Eğlenceden yorularak ayrılan küçük Tosika mürebbiyesile beraber pek zarif olan kabinesine çekilmiştir. Fa- kat bu esnada babasının oda- sında el'an aydınlık bulunduğu- nu görmüş ve derhal oraya git- miştir, Kabineye girince babasının | karyolasında bulunmadığını gör- | müş ve derhal mürebbiyesini ça- ğırarak babasını aremasını söy- lemiştir. Fakat beş, on dakika | i tini hasıl etmiştir. sonra mürebbiye milyarderi bu- lamadan kabineye avdet etmiştir, Busefer mürebbiye, kaptanın ya» nma giderek milyarderi yat için- de beraberce aramalarıni rica Kaptan evvelâ milyarderin ka- binesine gitmiş, herşeyi yerli ye- rinde bulmuştur. Yalnız masanın i üzerindeki küçük bir kütu kap- tanın nazarı dikkatini celbetmiş- tir. Evvelce milyarder, bu kutu- | kıcılar haber veren ba vardır. Bunlardan o bi kısmıda “fa lerdir. Bir © müddel evvel, (o Pariste Faicı oturan madam Zevaes, Birman isminde bir bakıcıya gitmiş. Ba- şında bir sarık bulunan (| siyah Birman sakallı ve ateş gözlü adam, onu görür görmez: — Madam, demiş, bir kelime | söylemeden O oturunuz ve beni dinleyiniz. Sizi buraya getiren sebebi biliyorum, Heyhat, ne yazık ki musuki, | ve siz, Z€vcİnizi tatmine kâfi gelmiyorsunuz. Esmer bir kadın- dan kendinizi sakınmız. Bu es- mer kadın, zevcinizin pek yakı- i nındadır ve bir san'atkârdır. Madam Zevaes, fakirin bu sözlerini duyar duymaz hayret ve dehşetle yetinden fırlamış. Bu daha ilk defa gördüğü adam, kocasının bir musikişinas olduğunu ve kendisini ziyaret sebebini nasıl bilmişti? Zira, hakikaten kocası musikişinastı ve endişesi de fakirin sözlerine uyuyordu. Madam Zevaes der- hal kocasının çalıştığı mücsse- seye gitti ve orada piyanist bir kadın, hem de esmer bir kadın bulunduğunu gördü. Madam Ze- vaesi fakirin sözlerine inandır- mak içinbu Kadarı kâfiydi fakat, durendiş madam, O tahkikatın: derinleştirdi ve aldığı malümat, kocasıyla piyanist arasında or- kestra ahenginden başsa da bir anlaşma olduğunu teyit etti, Bunun özerine karı koca ara- sında bir dırıltıdır peyda oldu. i Fakat şimdi M. Zevaes, karısı- nın malümat aldığı menbaın fakir Birman olduğunu öğrenmiş ve mahkemeye müracaat etmiştir, Bu doğruyu söyliven bakıcıdan, aile ocağının istirabatini kaçır- dığı için 3000 frak zarar ve ziyan istemektedir. yu bulunan elmasların dünyada en- der bulunan kıymetli taşlardan olduğunu söylemişti, Kaptan, ku- tuyu açtığı zaman bunun ihtiva eltiği on iki elmastan dokuz ta- nesinin kutuda olmadığını hay- retle görmüştür. Bu vaziyet kar- şısında keyfiyet yatın polis hafi- yesine bildirilmiştir. Yatın polisi Çarli Gutman böyle esrarengiz hırsızlıkları meydana çıkarmakta pek mütehassıstı, Şimdiye kadar yatta iki meşhur hırsızla üç ka- tili yakalamıştı. Polis milyaderin kabinesine gi- rince kırmızı patavananın yerin- de olmadığını görmüş, bu işte bir aşk macerası olduğu kanaa- Kaptan, Macar ressamını is- tindak için çağırmış ve milyar- der bakkında malumatına mü- racaat etmiştir. Ressam, milyar- derin karikatörünü yaptığını mil- yarderin karikatörü pek fazla beğendiğini ve pürneşe ağzında pirosu olduğu balde kabinesine gittiğini söylemiştir. Mürebbiye, derhal efendisinin sigara içmediğini iddia ederek kaptana göstermiş, içinde EL A amy K izabel ve Agabekof ( Kenardaki imza Ağabekof'un İstanbulda ticaretle meşgulken Köstencede Romanya zabitası tarafından tutulan Filomelâ mes'- elesi içinden mühim bir Istanbul hadisesi çıktı. Bu hadise çıktık- tan sonra dırki Fransız gazete- lerinin Agabekof hakkında ver- dikleri müphem malümatın iç yüzü anlaşılıyor. Ortada Aga bekof) isminde- Rus ihtilâl idare- sine hıyanet etmiş olan ve(G.P, U.) teşkilatı tarafından takip olunan bir adam var. Fransız gazeteleri bu adamın (G. P, U.) bun esrarını satmak için Fransa hükümetine müracaat ettiğinden, fakat bu adamın Fransa zabıta- İ sınca itimada şayan görülmedi- ğinden, aynı zamanda İngiltere hükümeti tarafından vaki olan bir teşebbüs üzerine Agabeko- fun bir hukuku umumiye mes'- elesi dolayısile Fransa hudutları haricine çıkarılmış olduğundan babsçtmişlerdi. Fransa hükümeti neden dolayı bu adamı itimada lâyık bulmadığını, İngiltere hü- kümeti târafından yapılan teşeb- büsün ne mabiyette bir iş oldu- gunu izah etmemişti. (o Şimdi mes'elenin bu safhası da meyda- çıkmıştır. Agabekof bundan evvel İstan- bulda oturuyordu. Burada bir İgiliz ailesinin kıziyle tanıştı. Bununla evlendi. İzabel isminde olan bu kız henüz sinni rüşte girmemişti. Ailesi bu izdivaca aleyhtar oldu. Bununla beraber Agabekof Izabel'i alarak Fran- saya gitmiştir. Orada Fransa hükhmetine Rusya aleyhinde if- şaatta bulunmayı teklif etmiştir. Fransa hükümeti buna muva- fakat etmiş, fakat bu sırada İn- giltere hükümeti tarafından Aga- bekof hakkında bir teşebbüs vu- ku bulmuştur. Teşebbüsün sebe- bi de İzabel'in babası tarafından vaki olan şikâyet üzerine henüz ressamın sözünü tekzip etmiştir. Bütün bu mükâlemeyi kenar- dan dinliyen hafiye derhal res- samdan şüphelenmiş, Ressama bir kâğıt vermiştir. Bilâharede verdiği kâğıdı tekrar geriye al- mıştır. Sonra bu kâğıdın üzerin- deki parmak izleriyle, elmas ku- tusu üzerindeki izleri muayene etmiş her iki parmak izinin yek- diğerinin aynı olduğunu gör müştür. Netice, ressamın milyarderi öldürerek denize attığı, kutuda ki dokuz adet elmasıda onun saldığı meydana çıkmıştır. kullandığı (müstear ismini gösteriyot | yaşı rüşt derecesini bulmamış olan Izabel'in bu adamın elinden alınarak kendisinin hudut hari- cine çıkarılmasından ibarettir. Fransa hükümeti İngilterenin bu talebini kabul etmiş, Ingiliz ka- dını Agabekof'un elinden alın- mış, kendisi de hudut haricine ! çıkarılmıştır. Aynı zamanda ken- disine para teklif edilmiş, Rus- ya aleyhinde bu adamın yapa cağı ifşaat satım alınmak istenil- miş. Fakat Agabekof bu ifşaatı para mukabilinde yapmak istes memiş, elinden alınan kızın iades sinde ısrar etmiştir. Bunun için Fransız zabıtası yeni tertibat al- mış, araya koyduğu iki kadın vasıtasiyle mevzu babs ifşaalı almak mukabilinde Agabekof'un istediği kadın tekrar kendisine verilmiştir! Mihaniki kalp yapıldı Sun Fransisko'dan Lonra gazetelerine bildiriliyor: Istanfort darülfünununun tp medresesi talebesi hayvanlarm vücudunda kanın nasıl deveran ettiğini görmiye başlamışlardır. Bunu temin eden cihaz, Ingiliz, i âlimlerinden Mister Gibbs tara» fından imal olunmuştur. Mister Gibbsin imal ettiği mibaniki kalp, tabii bir kalp gibi kanın deveranı ameliyesini idare et- mekte ve onun muhtaç olduğu kuvvet bir su tulumbasıyla tes min olunmaktadır, Bunun için kalpleri alman ke- di köpek, tavşan vesaireye bu sun'i kalp geçiriliyor ve bu kal- bin işlemesile bunlar adeta ye- niden hayata kavuşuyorlar. Maymundan mı Geldik, Balıktan mı? Isanların maymundan azma oldukları nazariyesine karşı pro- fesör William Patten yeni bir nazariyeyi müdafaaya başlamış- tır. Amerikalı profesöre nazaran bugünkü insanın siması 500 ilâ bin milyon sene evvel tekevvün etmiye başlamıştır, Ilk insan su- reti maymuna değil, fakat balı- ğa benziyordu. Halbuki balık sırt gemiği olan ilk hayvandır. Bu suretle insanın menşei mese- lesi dahabaşka bir mahiyet kas zanmış oluyor.