Hesap gu u gelince... pılıyı pırtıyı toplayıp kaçtı Islâm cemaatinin dalavereci reisi nerede? Iskeçeden yazılıyor: İskeçe de Türk ve gençlik düşmanı olara| şöhret bulan Ali Vasfi ini kaçmıştır. Kaçmasının se- İ eski Trakya valiiumumisi- min müzaharetiyle İslâm cemaati TeİSiğine geçtikten sonra burada Yaptığı suüistimallerin besabını vermek zamanı gelmiş olduğu Mu anlamasıdır. Uzun zamandan- danberi Iskeçe halkı bu Ali Vas- İ hainiyle anenesinin elinde son €recede bizar bir ha'e gelmişti. Aleni Surette yaptığı suiistimal» lerden dolayı bile Kimse kendi- sine sual sormak cesaretini ken inde bulamaz olmuştu. Nibayet halk feryat etmiye mecbur ol- du, Büyük gürültüler neticesinde U adamın hesabın: tetkik için İF tetkik heyeti tesekkül etti, Fakat bu beyet Ali Vasfinin elinden hesap alamadı. Bir de- tecede ki Teftiş heyeti cemaat tiyaseti dairesinden içeriye bile gi temedi. Nihayet Türk Yunanistan Münasebatının © değişmesinden Sonra bu adam artık mevkiinde 'Uramıyacağını anlamış, bunun rine cemaat riyaserinden çe- kilmişti, Bununla beraber Ali Vasfinin cemaal riyasetinden is- tifa edip çekilmesi kâfi değildi. Şimdiye kadar yaplığı sulistimal- lerin hesabını vermesi lâzım gel lirdi. Bu hesap günü de yakla- #ıyordu, Ali Vasfi bunu anladığı için Iskeçede kalmıyarak budut — Marieine firar etmiştir. Firarı ani Olduğundan »reye gittiği anla- lamamıştır. Şayanı dikkat nosta şudur; Yunanistanda en küçük ilişiği olan bir »“<mm pasaport alıp Bitmesine onkân yoktur. Olduğu halde Ali Vasfi haini .Sâm cemaatine ait bunca sui “timallerinin kesabını vermeden Dereye gitmiştir ? Bu cihet ba- kikaten merak edilecek bir şey- Böyle | dir. Kimler tarafından bimaye edilerek kendisine pasaport ve- rildiği halk tarafından sorulmak- tadır Üç karılı kral İv ahlâkilı Olabilir mi? Amerika bulutlarından içeri girmek için, bir takım şartlar “e kayıtlar vardır. Bunlardan bi: 2 hüsnü ahlâk sahibi olduğum bat etmektir. Bu kayıtlardar bir kimse istisna edilmem dir, hatta hükümdarlar bi'« Afrikada himaye altında lunan hükümetlerden Ubangı kralı haşmetli Granubale Hz. , de işte bu kayıttan hariç kalamâ- mıştır. Haşmetli Granubale Hz., bü- tün maiyeti ve üç zevcesile Nev- yorka gidince, memurlar gelip sormuşlar: — Bn yanınızdaki üç hanım kimdir? Haşmetpenabın teşrifatçı başısı; — Bu barımlar, demiş, sultan- lardır, haşmetpenabım muhterem zevceler"... Bunu işiden memurlar Ame- rikan zihniyetine göre üç karısı olan bir adamin hüsnü ahlâk sahibi olmasına imkân görülme- diğinden kralı Amerikaya kabul etmek istememişlerdir. Fakat zenci alması zeki ok masına hiç te mâni olmıyan teş- rifatçı başı gümrük memurlarma : Hayır canım, demiş, lâti- fe ettim... Bu hanimlar, başmet panâhin... Destlaridir?. Bunun üzerine Amerikalı me- murlar düşünmüşler, dostluk iyi bir şey olduğu için, Vbangi kra- lının büsnü ah'âk sahibi olduğu- hükmetmişler ve Nevyorka 'n etmislerdir. na çıkmasını mitern Tayyars cemiyeiinde içlima Zekât ve fitrenin ne surede topla nacağı hakkında görüşülmek üzre bugün (pazar) saat 15 te Cağaloğ'unda Tay Cemiyeti Issanbul Vilâvet şubesinde ve nahive şabeleri reislerinin İştirakile bir içöüma aktedilecektir Kaptan Baba «>» Nefis bir Türk masalı 4 Basrada zengi öslerişli, zili, fıkara babam, düşkün. ie kayırır, mazlumları sevindi. * Yetimlerin boynunu okşar adan bir adam vardı. Ora- ! gemicilerin, denizcilerin ahi bili sıydı. Hint denizinde, sa > Setinde görmediği bir karış bal, yoktu Her kes ona (Kaptan A) derdi. kp Ptan baba bir gün deniz ii ında bir kahvede oturuyor- Fa €p denizciler etrafını al- e Her birisini birer suretle ediyordu. O esnada bir da çıka geldi. Kaptan ba- (bana kım gemisini altı ay- K iraya verirse istediği pa- Eş yin) dedi. Kaptan baba ti RK istedi, Derhal kabul et- emen bin tane kırmızı altın verdi. (0) birim, arın değil, öbürsü gün ge- Bitti, Seni alır giderim ) dedi, he e baba altınları alıp evi Ailesini işlerini yoluna koydu. Çoluğun adamlarına ismarladı. talimatı vela una iâzim gelen Toplıyan: Kastamonu meb'usu Velet Katarlaştırdığı zamanda sahil- de hazır bulundu. İbtiyarda ya- nında bir arap ve bir çocuk eş- yasiyle çıka geldi. Kaptan baba da alacağını aldı. Üç kişi gemi ye binip açıldılar. Üç ay denizde çalkalandılar. Neden sonra bir ada belirdi. Dümeni oraya doğ- rulttular. Gemi kenara gelince ihtiyar oadayı bildi (OEmretti, Eşyayı karaya taşıdılar Köleyi arkalarına düşürüp gittiler. Biraz yürüdükten sonra bir dağ dibindeki düzlükte bir çok kuyu gördüler. Ihtiyar bir kuyunun üzerinde durdu. Kaplan baba, dedi.Ben bir bezirgânım. Buradaki inci kuyularını vaktile keşfettim. Kendimde ıslâh ve tamir ettim. Madem aramızda bu kadar hukuk peyda oldu. Se- nide çok faydalandırırım. Ay- rca da sana gene bin kızıl altın veririm. u kuyuların içinde sedeflerin harmanı var. Denizden buraya yol var. Buraya sokulup beslenirler, ço- gahrlar. Gayet iri, emsalsız inci yaparlar, (Yelfozun) dedikleri bi- Garp cephesinde Muharriri tekrar Evleniyor! “Garp cephesinde sükünet var,, unvanlı eseriyle bütün dün- yada tanılan ve eseri yirmi do- kuz lisana tercüme olunan genç Alman muharriri,, Erih Remar- gue yakında ikinci defa evlene- cektir, Kendisi bir kaç ay evvel Berlinin en güzel ve en mümtaz kadınlarından biri olan zevcesini boşamıştı. Muhamririn yeniden evleneceği haberi büyük bit me- rak uyandırmış ve güzeteciler onun yeni intihap ettiği zevce- nin kim olduğunu anlamak için hayli uğraşmışlardır. Nihayet Deutche Zietuns ga- zetesi uzun tahkikattan sonra genç muharririn yabanci bir ka- dının değil, fakat sabık refika- siyle nikâhını yenilemeğe karar verdiğini öğrenmiştir. Rematk, bir kaç hafta sonra nikâhını tecd't ederek eski ka- nsiyle tekrar yaşamağa başlıya- caktır. Esasen bu çiftin evli olduk- ları sırada birbirlerine son dere- cede merbut ve mesut oldukları görülmüştür, her hangi bir anla- şamamazlık neticesinde ayrılan karı koca birbirlerinden uzak kalınca birbirlerinin kıymetlerini daha şiddetle ve kuvvetle anla- mışlar, vakıt geçirmeden tekrar birleşmeğe körar vermislerdir. İki ayaklı Olduğumuza Şükredetim! “Insan, iki ayak üzerinde dim dik yürümenin verdiği karar sa- yesinde, söz söylemek kudretini, yüksek dimağımı, güzellik hissini bilhassa kadın güzelliğini idrak hissini ihraz ettil, İngilterenin maruf doktorla- rından Leonard Villiams şayanı dikkat bir konferansında bu fi- kirleri ileri sürmüş ve şu sözleri söylemiştir: “İnsan dört ayak üzerinde kalsaydı. onun merkezi citazi asabisi inkişaf etmezdi. Halbuki insandaki en büyük sıfat ve meziyetlerin memba odur.,, İngiliz doktoru daha sonra di- nazir inci bu kuyularda bulunur. Imdi bu kuyuya in, inci çıkar, çuvallarımızı dolduralım, yarısı senin, yarısı benim.. Kaktanbaba incinin ne yaman servet olduğunu bilirdi. Bir anda karun olacağını düşündü. Tama, gözlerini bürüdü. Hemen ipi be- line bağlayıp aşağı indi. Orada bir sedef harmanı buldu. Zenbili doldurdu, ihtiyar çekti, Muayene etti, İncileri ufak buldu. (Bu in- ciler yaramaz. Başka kuyulara bakalım) diyerek Kaptanbabayı kuyudan çıkardı: — Sen hiç endişe etme. Biz çok zengin olacağız. Burada koz gibi, kiraz gibi inciler var. On- lan bulalım.. diyerek kuyu kuyu gezdiler. İstedikleri kuyuyu bul dular. Gene do'durup doldurup çıkarmıya başladılar. Arap da muttasıl çuvallara dolduruyordu. Gece olunca Kaptanbaba: — Artık yoruldum. Beni çe- kin Yarın gene toplarız, dedi. Ihtiyar: — Orası çok rahat. Sen ora- da istediğin kadar dirlen, yat, uyu. Diye cevap verdi. Biçere kaptanın aklı başından gidip yal- vardı, yakardı, ber türlü teminat verdi, andlar içti: — Bir paranı istemem. Sırrını kimseye o açmam. İhtiyarın kulağına girmedi: Diyegördü. | z 5-——VAKIT 17 Kânunusani 1932 -— Lehistan hü | İ kümeti, esbak Amerika — reisi cumburu Mis ter (Vilson) un Lehistanı ihya etmek -ve İstik- lâlini temin et- mek hususun daki mesaisini takdir için Mis- ter.. Vilsonun refikası Madam (Vüson) a yeni Lehistanm © büyük nişanın ve kordonunu hediye etmiştir. Vilson Lehistanın diril- mesine çalışmıştı... (Karısı Lehistan hükümetinden nişan ve kordon aldı Lehistanın Amerika sefiri Mösyö Titus Filopiriç bu nişanla kordo- nu Madam Vilsona takdim etmiş bulunuyor. Resimde Vilson'la Lehistan sefiri görülmektedir. Madam İtalyadan Para Almışlar! Viyanadan gelen son haber- ler, Avusturya siyaset âleminde büyük bir rezaletin koptuğunu bildirmektedir. e “Arbeiter Ze- itung,, gâzelesine Juspruk şeh- rinden bildirildiğine göre Avus- turyadaki Heimvebren fırkasının Tirol'daki reisleri doktor Steidle iki gazete aleyhine bir dava açmıştır. Bu düvanın son celse- sinde, (o gazeteciler, kendisinin Italya hükümetinden iki milyon liret tabsisalı mesture aldığını ve bunu isbata hazır olduklarını bildirmişlerdir. Bu meblâğdan doktor Steidle fırkanın diğer rüesasının itirazı na uğramadan istifade etmişmiş.. yor ki: “Bir insanın vakti gelmeden ihtiyarlamasının başlıca alâmet- leri ensesinin sertleşmesidir. Elli yaşına varan ve ensesiyle umuz- ları tek bir parçaymış gibi kı- mıldanan bir adam, bedeni ve fikri inhitata başlamıştır. Bu çe- şit adamlarla ilim müessesele- rinde sık sık karşılaşırız. ,, — Ben tecrübe için zehir ye- mem. Seni çıkarayımda kendi felâketimi kendi elimlemi bazır- hyayım. Sen benim sırrımsın. Sır dediğin örtülü gerek dedi. Bi- raktı, gitti. Gemiye inci çuvalla- rını doldurup açıldılat. Zavallı kaptan baba, hayatın- dan ümidini keserek kuyu dibin- de ağlıya sızlıya sabahı etti, Er- tesi gün bir halâs çaresi aramak için çok. dikkatle kuyunun etra- fını dolaştı. Yukarı çıkmak çaresi (Obulamadı. &Sedeflerin denizden (o geldikleri (o aklına geldi. Dikkatle her tarafa bakın- dı. Şurada burada insan kemik- leri gördü, Meğer ihtiyar başka- larını da bu tuzağa düşürmüşmüş En nibayet deniz yolunu da bul- du. Iki son derece gayretle yolu ayıkladı, Bin zahmetle de- nize çıktı. Yüzerek karaya çı- kıp dinlendi. Elbisesininin ça- murlarmı (yıkayıp okurutlattu. Yabani ağaç meyvasını yedi, su buldu, içti. Kuyuların etrafını do- laştı, İki tarafına bakındı, tabii ihtiyar gitmştir. Günlerce bir yolcu gemisi bekledi. Hiçbir gi- ! dip gelen yoktu. Artık ümidini kesip mabzun otururken uzak- tan bir karartı belirdi Tecrübe- si sayesinde bir gemi olduğunu sezdi. Hakikaten büyük bir ge- | mi göründü. Elbisesini hazırladığı amma a Gripten 500 Kişi öldü! Londradan verilen haberlere | göre, grip hastalığı İngilterede / de salgın haline girmiştir, Bütün memleketteki hastaların mikta- İ rını tesbit etmek kabil degildir. Fakat, yalnız son hafta içinde gripten 500 kişinin öldüğü tesbit edilmiştir. Hilâllahmer cemiyetinin verem sanetoryomuna yardım edenler Bildlishmer “cemi verem mücadelesi. cemiycü tarafından nin < yardımıyla Etenköyünde tesis edilen sanatofyoma muhtelif müesseseler ve kimselerce yar- dımda bolunulmuştur. Verem mücadele cemiyeti kendilerine teşekkür etmektedir. Bu meyanda Kasaplar şirketi namına Ahmet bey sanatorvomun (kt odasının tefrişi için 300 lira sarfermiştir. Dr. Bür- han Fehim bey tarafından 200 Jiralık bir yazı makinesi, Zenit fabrikası acante- liğinde M. Bernar Zigler 45 liralık saat, M. Vidma 20 liralık ilâç, Evliya zade Nureddin ber 25 liralık vakez cihazıyla 15 liralık bir baskül, Şişman Yanko mab- dumları 12 liralık havlu Nralık elekerikli sıcık hava eleti ve Sö liralık muhtelif eb'atta pas pas ali sırığa takıp salladı, imdat di, Ses yetişir dereceye geldik- lerinde bağırıp söylenince felâ- kete © ugrayanlardan olduğunu anladılar. Sandal indirip gemiye aldılar, tanıştılar: Kaptanbaba burada ne gezer- sin dediler. — Fırtınadân gemim battı, Bir tahta parçasiyle bu karaya çıka- bildim. Siz nerden gelip nereye gidersiniz.. dedi. Habeşten gelip Hindistana gi- diyoruz dediler. Mahzun olup: — Ah keşke Basraya gider olaydınız. dedi. — Baba! Üzülme. Tanrı onu da yaratır dediler. Günlerce de- niz üstünde dolaştıkları halde kara görünmedi. Kaptanbaba: — Bir iki gündenberi gemimiz şu tarafa doğru çekiliyor gibi seziyorum. Demiye kalmadı, uzak- tan minare gibi bir kule görün- dü. Ayinei Çini gibi yaldırıyor- du. (2) (Bitmedi) (1) Eski zamanda paralar kart m» karrür etmemişti Daima kesir eksilir. lerdi. Çok pata alıp verenler tartarlardı. Tarulmış seçme paraya (nakit para) der- lerdi, İ2) İnsanlar örce suya bakıp çehre- lerini, görmüşlerdi. Sonra mücella demir. den avna yapıldı. Pulat çiniden yapılan aynalar Kıymetliydi 900 tarihi bicrisine dakar vardı.