———VAKIT 30 Kânunuevvel 1931 — a İktisadi Buhranın Ii Londra - Paris Yeni Bir Safhası — | Başmakalemizden mabaat | Fransaya da bu hastalığın sirayet etmesine sebep olmuştur Niha- yet birkaç sene içerisinde Fran- sadaki işsizlerin miktarı yüzbin- leri geçmiş, hatta milyona bile yaklaşmıştır. Bundan yedi sekiz ay evvel Avrupa tetkik komis- yonunda memleketlerinde buh- ran olmadığını ilân eden Fransız murahhaslarının (© magrurane beyanatlarile bu suretle badisa- tın tekzibine uğramıştır. Cihan iktisadi buhranının ar- zettiği bu yeni vaziyet derhal nazarı dikkate alınmak lâzımge- len bir hadisedir. Türk parası Mz karşılığı altın olan bir “opara değildir. Sadece memleke- — tin itibarına ve iktisadi ihtiyacı- na tekabül eden bir tedavül va- sıtasıdır. Bununla beraber bükü- met ithalâtla ihracatı tevazun et- tirmek, bu suretle harice borç- lanmamak için kontenjan usulü- nü tatbika başlamıştır. Bu iti barla ortada mübim bir mesele yoktur. Ancak düşünülecek bir “cihet var: Türk parasının kıyme- tini sabit bir vazıyette muhafaza etmek bir taraftan memleket için Tüzumlu birtedbir olmakla bera- ber tasarrufları muhafazaya va- “sıta olduğu için tedavül saba- sında olan para miktarının tena- kusuna sebep olur. Esasen kâğıt paramızın miktarı ihtiyaçtan az- de Bu miktar bütçemizin üçte i bile bulamıyor. Fazla ola- paraların mühim bir kısmı kasalarda mahpus bir halde bu- — lumuyor. Bundan dolayı piyasada iz “parasızlıktan dolayı büyük bir “sikinte çekiliyor. Bu sıkıntı kre dinin daralmasına sebep oluyor. Kredinin daralması da mevcut müşkülât arttırıyo. O halde acaba mevcut olan bu kredi müşkülâtını bertaraf etmek için hiç bir tedbir yok mudur ? Fikrimizce bu yolda hatıra yi ek tedbirlerin birincisi dün o de yazdığımız veçhile gümüş para basmak, memleketimizde gümüş halinde mevcut servetle- re bakiki kiymetile piyasada tedavül imkânını vermektir, Bu- günkü milli paramız mabdutlur, Bunun üzerinde bir enflasyon kimseni hatırına bile gelmiyor. Gelmemeside doğrudur. O halde dahili krediye kifayet etmemesi memleketimizde ecnebi dövizinin tedavülüyle anlaşılan para nok- semi neyle telâfi edecegiz? He- le ecnebi dövizlerinin miktarını buğünkü gibi şüphe altında kal. - dıkca onunla dabilde iş görmek tehlikesi e açık bir hakikat değilmidir? İşte bu vaz'ıyeti düşünerek Istikbalde beynelmilel erimi ölçüsü ne olursa olsun her ihti- male karşı hazırlıklı bulunmak için ahvalihazıra içinde en eyi şekil olan ( Bimeta lizm) esasım — kabul ederek gümüş parayıda mübadele vastası vapmaktır. Memleketimizde ne kadar sarf, istihlâk ve ihraç edilmiş olsada asırların biriktirdiği gümüöşlerin hâlâ kırıntıları vardır. Ve bu kırıntılar ihmal edilecek miktar- dan fazla olduğu da şüphesizdir. O halde niçin bu ya bugün istifade etmiyelim? ara mua; ai metçe çok ufak bir dim mu- kabilinde yer para basmak usulü kabul olunursa zaruret —— M. Makdonaid — Laval mülâkatı Fransız bankârlerinin içtima» ından sonra olacak Paris, 2 (A.A.) —M, Mac Donald mM. Lavaki davet etmiş olduğu hak» kıdaki haber, gazetelerin uzun wzün! nazarı dikkatlerini celbetmektedir. Matbuatm bütün bir kısmı, bu hu- susta Fransız hükümetince neşredilen ve yalmz kat'i bir davetin o vukuunu tekzip eden tebliğin sarahatini kaydey lemekte ve bu tebliğin M. Mac Do - nald'in M. Lavale gönderdiği muhte mel bulunan mektupta zımnen işaret edilen âtiyen bir davetin vukuu imkâ- nmı izale etmemekte olduğu kanaati- ni izhar eylemektedirler, Le Matin gazetesi, diğer taraftan mektubun ne zımnen ne sarahaten hiç bir muhtemel daveti ihtiva etme mekbe olduğunu teyit etmektedir, Fransız hükümetinin tamirat hak- kındaki noktal nazarı Bâle mütahas- sıslar komitesinin (kararlarının bazı mokfalarmın tetkik ve tevsik edilmiye ihtiyaç gösterilmesi hasebile; heniz! kat'i surette tesbit edilmemiştir. Fransız hükümeti diğer taraftan, Berlin bangerleri içtimamn neticesi» ni beklemek arzusundadır. Londra ve Paris arasmdak; mükâ- lemeler de ancak bu zamandan sonra başlıyacaktır. Londra, 29 (A.A.) — İngiliz diples masi mahafili, M. Mac Donald tara. fından tamirat meselesi hakkında M, Laval'e gönderilmiş olan mektubun bundan on iki gün evvel irsal edilmiş! oldağunu tasrih etmektedir. Mektu » bun metni hakkında hiç bir şey söylen memekteyse de muhteviyatımın ahval' ve vukuat icap ettiği takdirde iki hü» kümet adamı arasında bir mülâknt iw ra edilebileceğini ifade eder bir şekil de olduğu zannedilmektedir. 1,400,909,000 Amerika 1932 de işsizlerine bu kadar para vermiys mecbur Vaşington,' 29 (A.A) “- Nevyork umumi hâyır ve miunvenet teşkilântı kâtibi M. Hutson âyan meclisi encü» meni huzurunda işsizlik vaziyetini tets kik ederken milyonlarca insanın açlık hoyulâsı tarafından tehdit edilmekte olduklarını beyan etmiştir. Şikago musevi muavenet işleri mür dürü M. Goldemith Şikagoğaki işsiz ler miktarmın şimdi 624 bin kişiye ba- Hg olduğunu ve hükümetin 1932 sene- sinde işsizliğe çare bulmak maksadile 6 veya 700 milyon dolar osarfetmiye mecbur olacağmu söylemiştir. (Yakıt — Bu işsizlere bizim para» mızla Amerika hükümeti aşağı yuka. rı ayda 250 bira verecek (demektir. Zavallı işsizler!!!) iilzar “Gece yarısından sonra,, tefrika - mız, yazımızın çokluğuna mebni bu - gün dercedilemedi. Okuyucularımız » dan özür Mile Günün Muhtırası Takvim— Çarşanba 30 Kânunvevvel 12 inci av 1931. 19 Şaban 1350 Senenin göçen günleri: 359 kalan günler 2 Güneş — Doğuşu: 7,18 Paug 1641 Namaz vakitleri — Sabah 545 Oğle: 128: ikindi 1420 Aksam 1651 Yattı: 1820 imsak: &30 Konferanslar — Buzün Erkek muallim mektebinde İzmir muallimlerin den Mustafa. Rahmi bey — tarafından Mektebin içtimat tekâmüldeki rolü mevzu altında bir konlerans verilecektir. dölayısile külçe veya eşya şek- lindeki gümüşlerini satmak isti- yenler seve seve gelirler, bu madenleri bastırırlar, bu suretle basılacak paralar tabii dahili krediyi | genişletecektir, fakat haricin hakiki fiatı üstündeki müşlerin memlekete girmesine Bi verilmiyecek, gi va manda bugünkü kâgıt paramızn mevcut salabeti de muhafaza edilmiş olacaktır. Mehmet Asım Neşriyatımızı Tekzip Eden Kimdir? (Üst tara 1 inci sayfada | mizeithal ettiklerini, bu münasebetle ticarethanenin rüsumla beraber (800) bin hira ceza vermesi icap ettiğini yaz-| mıştı. Bu haber üzerine gerek mev- zuu bahis ticarethunede, gerek güm - rük idaresinde talıkikat yaptık ve hâl disenin tamamen asılsız olduğu neti- cesine varıldı. Filhakika bu haberin! intişarı üzerine gümrük (idaresi de tetkikat yapmış ve aynı neticeye var- mıştır. Kaçakcılık yaptığı iddia edi- len ticarethane bu haberi neşreden ga- zete aleyhine musanna neşriyat dava») st ikamesine karar vermiştir... Aradan bir müddet geçmesine rağ» men bu tekzip üzerine avdet edişimiz sebebsiz değildir. Bu sebep, bilhassa (Vakıt) neşriyatını tekzip için (Cüm- huriyet) refikimizin muharririne sa- Tâhiyet veren gümrük Amirinin şah »| amı tanrmak lâzım gelmis olmasıdır. Çünkü bizim tetkikatımız binlerce ton petrol kaçakçılığı yaptığı | haklında vaki olan ihbar üzerine açılmış olan tahkikat henüz muallâk bir vaziyette olduğunu gösteriyor ve bu işin içinde bir takım kimselerin o suj istimalleri bulunduğunda şüphe veren bazı delil; Tere de tesadlif ediliyor. Eğer (Cüm- huriyet) muhbirine bu tarzda bir tek» rip salâhiyeti vermiş bir gümrük âmi- Tİ yoksa o vakit refikimizin mühbiri tarafmdan maksadı mahsusla iğfal es dilmiş o olduğu anlaşılacaktır. Bu takdirde refikimizin emsaline ibret o- lacak şekilde muhbiri hakkında bir €e- ya tertip etmesi lâzım gelecektir. Binaenaleyh biz burada (Cikmhu - riyet) refikimize soruyoruz: 1612931 tarihli nüshasında (Va - kıt) ın neşriyatını kastederek yaptığı tekzip te israr ediyor mu? Ediyorsa bu tekzip salâhiyetj kendisine nereden veriliyor? Yok ısrar etmiyorsa (Va- kıt) ın neşriyatı hakkında yapılan o tekzip kimin tarafından yazılmış bu - Tunuyor? Zannediyoruz ki refikimize bu tarz- da açık bir sual sormuya hakkımız varı dır. Çünkü mevzuu bahis Oo meselede (Yakıt)a isnat edilen bir musünnü neş riyat yapmış olmak fthamı bulunmak» tadır. Yalmız burada bir nokta üzerine; daha nazarı dikkati celbetmek istiyo- Yuz: (Cümhuriyet) refikimizin yazıla- rmda (Vakıt) m neşriyatı üzerine, pay idaresinin tetkikat yapkığı! ve hadisenin asılsız olduğu neticesine varıldığı o kaydediliyor. Refikimirin bu tekzihi o (Yakıt) m aa mil bir gün sonra vaki olduğuna göre doğ- rusu gümrük idaresinin böyle bir has) diseyi bir gün içinde tahkik edip neti ce almış olduğunu gösteriyor ki ades| ta inanılamıygcak bir sürat demektir, Ve süratin bu derecesi karşısmda bi. İ zim için hayret etmemek mümkün de- gildir. Başı Boş Lokomotif Vagonları birakıp yoluna devam etmiş Fransa'da Mon Marsan şehri ile Sen Sever şehri arasında işliyen fren garip bir macera geçirmiştir. Yarı yola gelince, vagonlarda bulunan yolcular İrenin yavaşladığım, o sonrada durduğunu görmüşler, inip ba- kımea, kendilerinin Allahın kırı ortasında, yapayalnız kaldıklarını görmüşlerdir. Lokomotife gelince berhangi sebeptense, vagonlardan aynlarak yoluna devam etmiştir. İşin tahafı, makinist, lokomo- tifin vagonlardan ayrıldığını fark | etmemiş ve ilerlemekte devam | etmiştir. Etrafta ne bir ev, nede ba- rmacak bir yer olmadığı için, yolcular vagonlara binip bekle- mek mecburiyetinde kalmışlar, bir, iki saat geçmiş, gece ve souk basmıştır. Neden sonralo- komotif istasyona gelmiş ve orada, vagonlardan ayrıldığı an- laşılınca, geri gönderilmiş ve trende istasyona getirilmiştir. Zenci Gel! ver. Kızın babası, kat'ı adımlaıla kapıya yaklaştı, yumruklamıya başladı.. —ç BİRİNCİ KISIMLARIN HULASASI — — Hey, diye bağırdı, içerde kim$* Amerikalı gezeteci Daries, bir genç! yok mu? kıza taarruz eden bir zencinin linç « — Ne var? Ne istiyorsunuz? dilmek istenildiğin; haber aliyor, tah- — Zenciyi! kika gidiyor. Zenci tevkif edilmiştir. — Alamazsımız, demin de söyledin ve Şerif onu evine hapsetmişti. Ertesi) o — Ya verirsiniz, yahut kapıyı Ki“ sabahı hapisaneye teslim edecektir. rarvm. Zira hâdise bir köyde cereyan ediyor. — Eyer bunu yaparsanız, netice * Şehir uzaktır. Köylüler, Şerifin elin-| den six mes'ulsunuz. Ben sizi tanı den zenciyi almak için hücum ediyor-| Whitaker, siz de beni tanırsınız. lar, Müvaffak > olamıyorlar. Genç | çemden çıkmak için size iki dakik kızın babasını bulup tekrar hücuma müsaade veriyorum... teşebbüs ediyorlar: — Ben de zenciyi istediğimi “e Saat 11 e doğru, iki arkadaşın ar.) Tar ediyorum. tık her şeyin, hiç olmazsa bu gece için, İçerden, vakur bir ses duyuldu! bittiğine kanaat getirdikleri, bütün — Eğer bahçemden ” ışıkların sönerek köylin üstüne (emiz| ateş ediyorum. Bir, iki. re yazlara ve kırlara mahsns tam bir süs T mesi biraz geri çekildi. küt çöktüğü zaman hafif bir nal se; bağırdı: si, dört nala sürülen bir müfrezein| Oo — Dıaşrı çık, Matthews! Bu gefel gelişini haber verd. Ses, pöstanenin| artık zenciyi vermelisin, onu alma * arka tarafından, yani şimali garbi 1 rin 7 den geliyordu. ışı tahakkümünde" Bu sesi duyunca telgrafçı ve Da-| eminmiş gibi, kap: yavaş yaran vies kalktılar, İkisi de iy çıkap ku- d dı. şanlı bir göm kabarttılar. Ses r ve sakin mani büyüyordu. ema süzdü. Bu halkı bir defa mat — Belki Şerife imdat geliyor, fas! Niçin bir daha yapamıyacaktı. Kat zannetmem, dedi, bugün Clayton-| ihtiyara, bir dosta hitap eder gibi: a altı defa telgraf çektim, Fakat gel - — Morgan, dedi, alamazsınıZ, seler bile bü taraftan gemezler, bu! nuna mugayirdir. Siz de bunu yol değil, kadar biliyorsunuz. Davles kendi kendine sinirili sinir) © — Kanun bana vız gelir... Ben 209 li düşündü: eiyi istiyorum. — Morgan size tekrar ederim K — İşte, dedi, yazıya tekrar bir şey > çi onu size veremem, Kanuna pi ilâve etmek icap edecek. Halbaki artık bu işin bitmesini ne kadar istiyordu. Şimdi artık tamamen hissediyordu ki Tinç vak'aları feci bir şeydir. Niçin insanlar böyle işler yap- makta İnat ediyorlardı, ne diye kanu» nu bizzat ellerine alıp tatbika kalkışı yorlardı — o kantin ki, bu dakikada olduğu kadar ona hiç bir zaman bu derece hörmetişâr , olmamıştı — bu çok vah»i ve kanlı bir h: Karanlıklarda büzülmüş zencinin, ve sinirleri gerilmiş ve vazifesini Yap- mak, esirini muhafaza etmek için da- ima tetik üstünde bulunan Şerifin hali hoş bir hal değildi. Doğrusu, ya- pılan cinayet fecidi; fakat ne diye kz“ munun tabii seyrini (takip etmesine müdahale ediyorlardı? Bu doğru de - ğildi. Adalet bu tarzda meseleleri hal. letmek için kâfi derecede kuvvetliydi. Telgrafçı düşünceli bir tavurla: — Evet, dedi, tekrar geliyorlar, Davies'le telgrafçı, gözlerini, git“ tikçe büyüyen gürültünün geldiği ta - rafa dikmişlerdi. — Bunun Claytondan gelen imdat olmamasından pek korkuyorum. Gazeteci cevap verdi: — Ben de öyle... Hakkımız vâr zan nediyorum.. Bir his, gazeteciye yeni hadisele» rin olrcağını bildiriyordu. — Az İşte Davies sözünü bitirmemişti ki, kö- yün yegâne yolunda bir sürü atkılar göründü. Jack Whitaker'le sakallı ve ondan daha yaşlı bir adam, önde gelis yorlardı. Telgrafçı: — İşte Jack, dedi, yanında gelen de babasıdır. İhtiyar kızınca ifrit ke-/ silir. Artik şimdi, muhakkak ki birli - şey olacak. Davies kendisi telgraf çekmekle! meşgulken, yeni hadiselerin vuku bile dir. Gecenin bu saatinde gelip pati" İz etmemeniz lâzım geldiğini de âlâ biliyorsunuz. İhtiyar bir adım ilerliyerek: — O halde, deği, siz vermezsen ben girip alrrrm, Şerif haylararak silühme kaldırd” — Geri, Yoksa ateş ederim. Harekete geçer gibi görünün” yl durmuştu. Şerif, sanki tehlike" perte. raf edilmiş gibi silâhmı indirdi, * komşusuna serzinişte bulunurmuş #İ bi bir sesle devam etti: — Utanmalısınız, dedi, kanun * İeyhinde hareket etmiye kalkış dan utanmalısmız. Müstehzi bir ses sordu: — Pekj ama zenci, kanun aleybi ne hareket etmedi mi? — Kanın da işte bunun için 0 cezalandıracaktar. Ihtiyar; — Matthews, bu alçağı bize ver, şanı belâdan kurtarmış olursun. — Morgan, sizinle ylnakaş çi bilirim. Size onu alamıyacağımızı ledim, İşte bu kadar, il düğünü isterseniz, pek âlâ. Fakat #* ra bana çatmıya kalkmayın... Jik bal i laşmak istiyen; vururum. yi Kambiyo Fransız Ftangı b ingiliz Siran Kr ş zil mukabili Do'ar DB ğa , Hlret b gı Telge Drahst Is Frank Lava Fona Kuron Biltam Pezeta Mark Zlon Vengi Me 0 TAEK Mças Hihmar İ İ köye dönmüş, babasını bulmuş ve ve. raber dönmüşlerdi. Köy yeni baştan uyanmış ve heye! canlanmıstı. Pencerelerde tekrar işike lar göründü. Ay ışığında, Davles sü -| variler arasında, gündüzkl adamlar! dan bir kaçını tanıdı. Fakat bunlar - Certoner © K dan başka bir çok yeni simalar daha Aşa vardı. Bilhassa ihtiyar sayanı dikkat Nukut tı, Güçlü, kuvvetli, kıranta bir adam-ğ so frani (fanuz dı, Görünüşe nazaran bir demirci ha. g — | iten Cİagtliz li vardı. Telgrafçı, gazeteciye: 1Dolar (Amerika — Ihtiyarı gözden kaçırma, dedi, İğ *0' hayâ Ihtiyar, kati adımlarla Şerifin e» vinin bahçesine girmiş, kapıyı vurmuş. tu. İçerden birisi perdeyi kaldırarakiğ Kiecidive dışarı baktı. İhtiyar, tekrar kapıyı vu- $ Penkonot rarak;