Almanyada sihirbazlık ! ' Bir âlim bir keçiyi güzel bir gence dönd Işin içinde ay ve kal ürecekmiş! bi temiz bir genç kız var . Sahne de bir dağ tepesi .. Tecrübede bulunacak genç Almankın Urta Bohn Almanyanm en maruf âlimle- n doktor Erih Bohn, sihir- azlık hakkında tetkikatile meş- kurdur, Bir kaç gün evvel dok- torun kızı Urta Bohn İngilterede İr seyahat yapmış ve yakında M mühim bir tecrübeye ir çok zevatı çağırmıştır. Tecrübe Harz dağlarının en Yüksek tepesi olan Broken de Yapılacak ve İngiltereyle Alman- Ya âlimleri hazır bulunacaklardır. €crübenin, bedritam gecesinde Yapılmasına dikkat ediliyor. Bu sihirbazlık (o tecrübesinin bedefi keçiyi, son derece güzel bir gence çevirmektir. , Tecrübenin muvaffak olması ih kalbi temiz bir kızın beyaz- F giyinerek hazır bulunması mmış. Bu hanım kiz keçiyi tutacak ve onun boynuna bağ: nan iplikten bir şeritle sürük- ecek ve bir daireye götüre- Sektir, Ay semadaki bir zaviye- Ye vardıktan sonra keçide git- Miye başlıyacak ve onun yerine , Süzel bir genç peyda olacak! Fakat, dört kadem irtifada olan tepede beyaz elbiselerle do- Şacak temiz kapli güzel bir ğine kızı bulmak, çok müşkül ir işti. Mahaza doktor Bohnun | Sarı saçlı, mavi güzlü kızı bu tolü yapmayı kabul ettiğinden Mesele hallolunmuştur. Ondan evvel birkaç kız bu pü yapmıya talip olmuşlar, fa- at tepenin son derece souk nr yyl yl, İzmirde çıkan Memi yy gg yy ayyy yp yg ay gz yi MD 5 olmasına mebni bu macetadan vaz geçmişlerdir. Doktor Bohnun kızıysa Londra gazetelerine şu sözleri söylemiş- tir: «Ben bu işten korkmuyorum. Çünkü bir keçinin genç ve gü- zel bir erkeğe döndüğünü gör- mek çok tuhaf olacak. Ben bu manzaranın heyecanını duymak istiyorum. Souğa mukavemet için içime kürklü bir palto giyeceğim ve dağa çıkacağım.» (Deyli Meyl) gazetesi, bu tec- rübeyi kaydetmekle iktifa edi- yor ve neticeyi bekliyor. Çiçerin Yoldaş .Sarhoş ! “Le Petit Parisien,, gazelesine Mos kovadan yazılıyor: Bundan birkaç hafta evvel, Sovyet polisi, Moskovada tamamen sarhoş bir serseri tevkif etmiştir. Serseri karakola o götürülünce kendisinin Çiçerin Yoldaşa fev- kalâde benzediği ya ve yapılan tahkikatta, filbakika, bu serserinin, sabık hariciye komi- miseri Çiçerin olduğu anlaşıl- mıştır. Çiçerin Yoldaş, Stalin tarafır dan hariciye komiserliğinden atı!- masından fevkalâde muztarip ol- muş ve iyileşmez bir hastalığa tutulacak kadar kendisinden geç- İ miştir. Birçok kereler, küçük bir memuriyet talep etmişse de red- dedilmiştir. Hatta, kapıdan içeri sokulmaması için, nezaret nöbet- çilerine emirler bile verilmişti. Bundan fevkalâde müteessir olan Çiçerin Yoldaş bu sefer de kendini alkole — vermişti Ri yy ypg yyl Yazan : Ömer Rıza Kuvvet kalesi gardiyanları Sabata” | yın sayesinde ze inların Sabatayı görmelerine müma-' MARE etmemiş, ve bunlar onun huzu- Tina ağlıyarak girmişlerdi. Sahatay, lar teskine muvaffak oldu. Haz p Yusuf da hapse atılmamış mıydı? it sonra ne olmuştu? Yusuf, ha- çıkmış ve tahta yükselmişti. O w Öyle olacaktı. Sabatayın tevkif haberi İstanbula “İmiştı, yahudiler akın akın yolla, dökülerek mesihi görmiye çıkmış- Yd, Hükümet bir kargaşalığa mâ- 4 mak için, mevkuflarm İstanbu -| Rizlice getirilmelerini (emretmiş, ui bu şekilde hareket ederek Sa- in” İstanbula götürmüş ve onu tev»| âneye yatırmıştı. Mesihin Istanbula muvasalat ha- “İÜ, gizli kalamazdı. Yahudiler, © VA hapishanede yattığını anlamışlar me etrafında dolaşnıya, ge-| ngin olmuşlardı ce gündüz beklemiye başlamışlardı. Sabataym İstanbul hapishanesine yatmasından iki gün sonra zabıta onu istievaba başladı. o Ona sorulan sual şuydu: — Kimsin? Yahudilerin mesihi mi- sin? Cevabı dikkat ve ehemmiyetle bek- Wyordu. İ Izmir mesihi tereddüt etmeden ce vap verdi: — Ben bir din âlimiyim. Beni Ku- düsten sadaka toplamak için gönder-| diler, Sahatay, Başka hiç bir şey değilim! yalan söylüyordu. Ken disi tevkif olunduğu andan itibaren düşünmüş, düşünmüş ve bu hattı has) reketi takibe karar vermişti. Sabatay, mesihliğini inkâr etmek- te o kadar israr etti ki onu İstintak e| den de tereddüde düşmüş ve yahudi-| di huylarını saklamıya uğraşma- olduğu apaşikârdı. Onun için bu ada- 30 Küm Kadınların saçlarının rengine bakın, onların huylarını anlıyabilirsiniz ! Kızıi saçlı kadınlar sıcak ve cömert görünmek isterler, sarı saçlılar kıskanç ve talili olurlar ! Kadınların huyunu saçlarının renginden de anlamak mümkün: Onun için Avrupa ve Amerika- nın birçok yerlerinde kadınlar saçlarımı Oboyıyarak huylarının anlaşılmamasını, kalplerinin sır- larına ait bir hüküm verilmeme- sini istiyorlar, Londra gazetelerinden biri bu meseleyi şu şekilde izah ediyor: Saçları siyah olan kadınlar geveze, açık sözlü, ateşli ve yüksek kalpli olurlar. Sarı saçlılar, sır saklarlar ve kıskanç olurlar. Kadınların en kıskancı belki onlardır. Sarıların aşklarına da pek inanılmazmış! Kızıl saçlı kâdınlar ekseriya souk kanlı olurlar. Bunlar ta- sarrufa riayet etmeyi sever, fa- kat sıcak ve cömert görünmek de isterler. Kadınların saçlarına bakarak onların huylarına dair bu hüküm- leri veren, kadın berberi Jems Tonskindir, Bütün ömrünü müşteri- lerinin saçlarını tetkikle geçiren mister Jems, herhangi müşterisi- nin saçına bir göz atarak onun nelerden hoşlanmadığını hemen anlatıveriyor ve nadiren yanılı- çor. 7 Onun saçlarına bakarak huy- larını tayin ettiği kadınların ço- ğuda hükümlerinde . isabet etti- ğini söylüyorlar. Mister Jems'e göre saçlara dikkat etmek, ellere bakmaktan fazla insanların seciyesine dair malü- mat edinmiye kâfidir. Kendisi- diyorki: “Kadınların saçlarına bakarak onların huylari, mizaçları ve ta- biatlerı hakkında bir fikir edin- dikten sonra onların saçlarını taramıya, kesmiye, düzeltmiye başlıyorum. Şayanı hayret bir nokta, kadınlardan çoğunun ken- ları, ve kendilerine başka büy- lar izafe etmeleridir. “Kadın müşterilerimin ekseri- si, saçlarıyla meşgul olduğum za- man benimle konuşurlar. Onlar konuşurken ben onların saçlarına dikkat eder ve mülâhazalarımın doğru olup olmadığını muhake- me ederim, Ben yalnız saçların rengine değil, bir de onların gür- lüğüne, seyrekliğine, hafifliğine ağırlığına dikkat ederim. “Kara saç ekseriyetle gür ve yumuşaktır. Bu çeşit saçın sahibi ateşin mizaçlı olur, Bunlar ne hissederlerse onu söylerler. Tec- rübe neticesinde bunun böyle olduğunu ve bu kara saçlı ha- nımların ner hislerini hemen ifa- de etmek yüzünden bir çok müş- küllere uğradıklarını anladım. Kızıl saçlı kadınların, en ha- ris kadınlar oldukları zannolu- nursada hakikat bu merkezde değildir. Yüzlerce binlerce kızıl saçlı kadını tetkik ettikten sonra buna kani oldum. Sarı saclı kadınlar talilidirler.,, Mister Jemsin sarı saçlı kadın- lar hakkındaki bu mülahazasıda parlak bir misalle sabit olmuş- tur. Geçenlerde İngilterede bir pi- yango yapılmış ve piyangoda en iyi mükâfatlardan ikisini, olgun başaklar renginde sarı saçlı iki kadın kazanmıştır. İngiltere tahtilbahirlerin ilgasını istiyecekmiş ! : : b “ingiliz tahtelbahirlerinden birisi Evening Nevsin mevsuk ve salâhiyettar bir menbadan istih- barına göre önümüzdeki tahdidi teslihat konferansında İngiltere deniz altı gemilerinin ortadan kaldırılmasına müteallik yeni bir noktai nazar ileri sürecektir. Şayet diğer milletler, bu kabil ge- milerin inşasına devam edecek olurlarsa, Ingiltere bu yolda di- ğer bütün denizci milletleri geçmek için kendi deniz altı gemi- lerinin inşaatını tacil etmek mecburiyetinde kalacaktır. | lerin bu adama, arzusu hilâfında bir) takım payeler verdiklerine zahip ol» muştu. Buna rağmen Sabatayn ya- hudi kitlelerini tahrik eden bir adam mı mahpus tutmak, müvafıkı masla- hattı, Sabatayın bütün arzusu, sadrıi- zam Köprülü Ahmet paşayja görüş «! mekti, Sabatay, sadrıâzam üzerinde iyi bir tesir bırakmak için bütün meziyet. lerinden istifade etti. Sesi ahenktar- dı. Şahsiyeti cazipti. Arapçaya vu- kufu fevkalâdeydi. | Sabatay, bütün bunlardan istifa- iş ve sadrıâzam üzerinde iyi bir tesir bırakmıştı. Benunla beraber bu| mülâkatta iki zat arasmda neler de- veran ettiği malüm değildi. Şu var ki bu mülükat neticesinde Sabatay ha- yatını kurtarmış ve hörmete lâyık bir mahpus muamelesi görmiye başlamış- ir. | Sadrâzamla vuku bulan mülâkattan! sonra Sabataya hapisanenin i dası verilmiş, sonra onun kâtibi Ye müsteşarı Prinoya da onun yanı ba - şında bir oda tahsis olunmuştu. Sabatay, burada tab bir riyazet içinde yaşıyor namaz ve oruçla vakit geçiriyordu. | bir kaç defa mağlüp ettikten sonra Sabatayın taraftarlarından toplanı Tan büyük ianeler rüşvet olaark kulin. nıldığından, Sabatayla arkadaşlarmın her gün deniz kenarıma gidip yıkanma na müsuade olunuyordu. Daha son- ra Sabatayın arzu ettiği oadamlarla görüşmesi de aynı vesaitle temin olun- du, Dışarda yahudiler arasında türlü türlü şayialar dolaşmaktaydı. Yahu» diler onun hapisane içinde mucizeler yaptığını söylüyor ve onun yaptığı ha- rikalara dair, binbir rivayet dolaşı- yordu. Bunlara göre Sabatay padi-| şahla görüşmek istemiş, fakat sadr» üzam onu padişaha götüreceğine hap- se atmayı istihdaf oetmiş, Sabatay kendisine gönderilen bütün askerleri kendi arzusile hapse girmişti. Yoksa Sabatayı hapse atmak kimsenin kârı değildi. Sabatay, kendisini hapisanede zi - yaret eden yahudilerin hepsine de te- selli veriyor ve Hazreti Yusufun ma - kamında bulunduğunu temin ediyor» du. Köprülü Ahmet paşa, Sabataylı adamlarının yahudilerle fazla temas ettiklerini ve onlar üzerinde ( tesiri yaptıklarını gördükten sonra Sabata- yı Abidos kalesine nakletmeyi müvas fık gördü. Rivayete göre bu sırada yahudiler Sabatayın serbest kalmasını temin için yüz bin altın toplamışlar, bunu sadrıâzama hediye etmek istemişler, Sadrâzam da Sabatayı serbets bırgk- mayı kabul etmiş, fakat Sabatay ra- zı olmamıştı. Oda OAbidosu gönde rilmiş ve yahudilerin o eski Mısırdan halâslarmın gününe müsadif olan VW nisanda yola çıkmıştı. Fakat Sabatı yı Abidos'a göndermek bir fayda ver» medi, Çünkü taraftarları akın akın oraya gidiyor ve onunla görüşüyorlar- dı. Vaziyet onen fanliyetini tahdit etmekten çok uzaktı. Yahudiler Abi- dos'un adını da değiştirmişler ve ona Mizdal yani (Kuvvet kalesi) odemiye ve bürasmıbir kâbezibi tavafa başlamışlardı. İstanbul, İzmir, bürg, Amsterdam, Lezhorn yerlerden akın akm gelen yahudi he. yetleri Abidosa çıkıyor ve S batayla görüşüyordu. Bunlar, Sabatayı görs mek yolunda her fedakârlığa katlan» birer Venedik, Hamse ve Sair dıkları için onün gardiyanları servet sahibi olmuşlardı. (Bitmedi)