5— VAKTT 1 Kâmumuevvel Le | 'Çingeneleri seven adamın külleri » | Mehtaplı bir gecede Ingiltere'nin en | Bu kim? Bilmiyor musunuz ? |, yüksek tepesinden havaya serpildi Almanyanın en güzel k# ek çingene genci keman çalıyordu ve 300 çingene kızı çırılçıplak raksediyordu .. Dünyanın ker tarafında hemen) bitmiş addeder, derhal çingene - her zaman hakaretlere — ve halta) leri tutturur. Ve tahkikatın ne- bâzı yerlerde feci işkencelere ma-| ticesi gösterir ki yüzde doksan se-! a kalan betbaht bir millet var - Çingeneler.. K NA Yapılan * bütün ilmi tetkikata l N rağmen nereden gelip nereye git- PE ir tikleri, kimin nesli ve hangi Al- p lahın kulları oldukları bir türlü tespit edilemiyen çingeneler, bi - liriz ki İstanbulda “İsgara — ma- şa,, yaparlar ve “Ebegümeci —| Hindiba,, satarlar, taşrada (o€- ğer her hangi bir sürüden üç, beş koyun veya bir çiftlikten külüstür bir at aşırıldı mı jandarmanın ak- lına gelen ilk maznun muhakkak bir çingenedir. Müstantik bey, (İster bir cinayet olsun, ister bir sirkat) gittiği köyün muhtarma evel Şu suali sorar: “— Bu civarda hiç çingene ça- dr var mı? kiz doğtu hareket etmiştir. ğer muhtar; Bu iş yalnız bizde değil, dün » Ek Var efendim.. derse —| yanım hemen her memleketinde Müstantik tahkikatın ilk safhasını) böyledir. Çünkü dünyanın her m bir tayyare ile altı buçuk günde Londra'dan Kap'a ni ingiliz kızı Mis Salaman, şimdi Kap'tan Hindistan'a gitmiye hazırlanıyor. e A memleketinde çingeneler vardır, ve bunlar her zaman şüpheli ve esrarengiz işlerle uğraşarak ya - şarlar. Ve.işte bunun içindir ki yer yüzünde hiç bir millet onları sevmez. Mamafi her çingeneyi fena görmek ve çingeneleri, insanlığın haricinde bir başka mahlük fa- silesi addetmek gayet yanlış bir telâkkidir. Çünkü bu milletin işin- de yetişmiş âlimler, artistler ve hatta devlet adamları pek çoktur. İlâve edelim ki çingeneler tari- hin kaydettiği en hassas kavim » dir de.. Bilhassa gösterilen bir dostluğun ve yapılan bir iyiliğin altında kat'iyen kalmazlar. Bir kaç gün evvel İngilterenin Liverpul şehrinde yapılan bir me- rasim bu iddiayı ispat için kâfi bir misaldir. Liverpul darülfünunu müder » rislerinden “Sampson,, hayatını, çingeneliğe hasretmiş bir âlimdi. Sampson senelerce muhtelif çin - gene kafileleri içinde (yaşamış, mufassal bir çingene tarihi ve çingeneliğin menşeine dair kıy - metli bazı kitaplar yazmıştı. Bu zat bir ay evvel vefat et « miş ve vasiyeti mucibince cesedi yakılarak külü bir torba içinde saklanmıştı. Çingeneler bunu haber alınca dünyanın dört bir tarafmdan mu- rabhaslar göndermişler azim mas- raflarla Liverpulda, yedi gün de- vam eden fevkalâde bir cenaze merasimi yapmışlardır. Londra gazetelerinin verdiği o malümata göre, o (Gipsiler), (o (Ziganlar), (Gitanlar) , (Romanişeller) ve (Bohemyalılar) Sampson'un aile- sine çok kıymetli hediyeler getir- mişler ve (Sampson) un küllerini evvelâ, güzel (oçingene kızları ilâhiler okuyarak murassa bir al tın vazoya nakletmişlerdir.. Me- rasimin yedinci günü, beş yüz çingene çalgıcıdan mürekkep bir orkestra tarihi çingene havaları çalarak şehri baştan başa dolaş- .mış, sonra rakseden (300) çinge- ne kızı vazoyu elden ele naklede- rek (Tolgaç) dağının tepesine çıs karmışlardır. Orada profesör! Sampson'un en yakın arkadaşı ressam (Ogüst Con) altın vezo - nun içindeki külleri havaya serp- miştir. mürtefi yeridir. Küller serpildikten sonsa (500) çalgıcı gece yarısma kadar muh- telif parçalar çalmışlar ve (300) genç kız mehtapta raksetmişler- dir. Çalgıcılar arasında dünyamu en meşhur on kemancısı da bulu- nuyordu. Bunlardan ikisi Fran - sadan, üçü Almanyadan, biri Ro- manyadan gelmişti. Sampson'un ailesine Rumeli çingeneleri namı- na altın bir maşa ve Bulgar çinge- neleri namına bir gümüş *le.c e İ diye edilmiştir. Bu tepe Gal eyaletinin en dını karşımda duruyor! O akşam bir arap cariyesi bif |, odalık gibi (Deyli Ekspres) gazetesi Av » rupanın en büyük merkezlerinde bulunan muhabirleri arasmda bil anket açmış ve onlardan bulun- dukları muhitin (en güzel kadın)ı hakkında birer yazı yazmalarını istemiştir. Bu ankete ilk cevabı gönderen Berlin muhabiri olmuş- tur. İşte bu muharririn yazdığı makale: “Onu ilk defa 1928 senesinde Adlon otelinde görmüştüm. Ba» lonun verildiği salona girdiğim za man davetliler yeni yeni geliyor - lardı. Henüz ikinci adımımı at- muştım ki, uzun boylu beyaz elbi- seli bir kadınla burun buruna gel diğimi gördüm. Gür siyah saçla" rı çıplak omuzlarıma dökülüyordu. Kalabalık arasında dolaşırken in- ce ve zarif endamı herkesi hay- ran ediyor, etrafında pervane gi- bi dolaşan siyah elbiseli ona bir ilâhe gururu veriyordu. Önünde eğilmiyen erkek ve gü- lümsemiyen yüz yoktu. Erkekler parmak uçlarını tutabilmek için birbirlerile yarış ediyorlardı . Sordum: — Bu kim? — Bilmiyor musun? — dedi- ler. — — Hayır! — dedim — Hayret ettiler ve cevap verdi - ler: — Bu kadın hariciye o nazırı Stresmannın karısı ve (Berlin) in taçsız kraliçesidir! *O gece, gözlerimi onun yüzün- den ayırmamıya çalıştım. Yanım- dakilerden biri bana anlattı: — Biliyor musun? dedi, bu ka- dım kırkını aşmıştır! Sözünü hemen kestim: — Böyle kadınların yaşı yok- tur! Bunlar güzelliklerile yaşar - lar. Bir kaç hafta sonra madam Stresmann'la dans ediyordum! Bir karnaval gecesiydi. Saat sabahın beşine yaklaşıyordu. Madam Stresmann bir arap ca- riyesi kıyafetine girmişti, bir oda- lığa benziyordu. Bu elbise onun yarı şarklı güzelliğine çok yaraş- mıştı, Dans ederken güzelliğine o ka- dar hayran ve susamış bir vaziyet» gençler) giyinmişti.. Eski hariciye nazırının şe cesi Madam Ştrezemü” bir kelime bile söylüyememiti O benim bu (halimin fi mani 4 ie a ebe mi en varmış olmalı ki: — Benden korkuyor — diye mırıldanmıştı. — — Haaayır! Dedim. ör Fakat yalan pölüyorler ii rümde kadın güzelliğinden zaman bu derece korkmanıf ; Madam Stresmanı, çok ö den, kocasınm ölümü del siyahlar giydi. imkan Almanyanın en büyük si lan Bağa ağ bu e * şeyin; ve her şeyin fevki! Stresmann, bu kadından ile | lardır. Kocasının ölümünden iki sene inziva içinde yaşi dam Stresmann ancak larda içtimai hayata vuştu. Acaba madam, kocasını? müne kadar muhafaza ettiği liçeliği bundan sonra da, za edebilecek mi? id Madamın yaşsız güzelliği kâsı, ve füsunü, ona A! dınlığının sultanlığını idam? recektir. 3 Tekrar ediyorum: Madam Stresmann Als dınlığının yalnız en güzeli aynı zamanda Cermanyani” sız kraliçesidir de. <a BAE teydim ki kendimi O toparlayıp Korkak bakışlıkocam bir zenci Yeni Gal'da tututan garip mahlük Kocaman bir zenci kafasmı an- dıran bu garip mahlük cenubi (Yeni Gal) sahillerinde bir dal - yanda avlanmıştır. Ne kuyruğu ne de kanadı vardır. Fakat buna rağmen son derece seri yüzmekte- dir. Balıkçılar bunu diri olarak muhafaza ediyorlarmış... Gözle - rinde, ölümden korkan bir ada- mın hüzün, telâş ve endişesi apa- çık okunuyor.. ” | gemilerdeki kıymetli ©# Değil mi?.. Hay »İ lanmıştır. N kafası .. vir vanat mütehassısları böyl€ niz mahlükuna ilk defa " ettiklerini söylemekledirl0”. Gal valisi, bunu balıkçıl2** tn alıp, Monako prensi dan tesis edilmiş olan ZA müzesine hediye et deymiş Yeni bir âle Tahtelbahir inşaat lerinden M. Simon Lak€ ER eli / ir e yin umumiyetle denizlerdeki leri taharri edip mey mak için yeni bir â miştir. Bu âlet büyük bir. (Tüp) ten ibaret olup iç bir tarassut odasına İ merdiven vardır. Bu sinde denizin dibi kola vir edilebilecektir. tecrübesi umumi harp batmış olan Luzitanys nun enkazında ya