— 6 — VAKIT 20 Teşrinsani 1931 — ——— — | GM Umumi Harbi ER | Ben 17 inci zırhlı otomobil bölü- lüğünde küçük zabittim ... Torbayı başkumandan açmıştı. Pilâni gördüğü zaman: “—Vay canın!,, diye bağırmıştı. Alman karargâhını bastığım zaman... (Kumser muavini Rellinks böyle söylüyor...) Pilânı yapan mareşal Hindenburg Almanlar taarruza hazırla- nıyorlardı Mareşal Hindenburg 1918 se- nesi bidayetinde umumi bir taar- ruza hazırlanmıştı. Ruslarla Bi- rest Litovsk'ta imzaladıkları sulh muahedesinden sonra Almanlar, garp cephesinde yapılacak büyük| bir taarruzla kat'i bir neticeye u- Haşacaklarını tahmin etmişlerdi. Alman karargâhı umumisinde Kayzer Vilhelm'in riyaseti altın da büyük bir içtima aktedilmiş ve Hindenburg'la Ludendorfun müş- tereken düşündükleri" büyük ta- arruz plânı uzun münakaşalardan! sonra kabul edilmişti. O devirde müttefiklerin ordu- larma kumanda etmiş olan büyük rütpeli zabitler itiraf ediyorlar ki, eğer bu plân tatbik © edilebilmiş olsaydı, dünyanın vaziyeti be gün kâmilen değişmiş olacaktı. Alman erkânı harbiyesi umu» mi taatruz kararını gayet büyük! bir dikkatle gizlemiye muvaffak olmuştu, ve eğer bir tesadüf yar- dım etmemiş olsaydı, müttefik - ler, boş bulunmuş olacaklar ve Almanlar hiç şüphesiz Parise da- Bitiren : Adam ! gla Almanya umumi harpte mağlöp olmazdı. İngiliz, Fransız ve Ameri- kan ordularına hari okazandıranlar 2 bugüne kadar isimleri ağızdan ağıza dolaşan ceneraller değildir. gm ee yar Londrada çıkan “Sandey Ekspres gazetesi, bu serlâyha alünda bazı mühim ilşaatta bulunmuş ve neşriyan Fransa ve Ameriks'da gürültülü aki ler yapmıştır. Sandey Ekspres gazetesinin o müs sn dün ee geçirebildik. En esa noktalarını. terceme “we meşrediyoruz. oyyy yy ; ; A edi ziyaret ettik. Bize dedi a: “— O zaman ben 17 inci İngiliz zırhlı bölüğünde © çalışıyordum. Bir gece iki zırklı otomobille cep- henin yedi kilometre ilerisine dal- dım. Ve fırka karargâhma elim- de tabanca olduğu paide girince büyük rütpeli bir Alman zabiti! kendini pencereden atarak kaçtı! Almanca bilmiyordum. Fakat bir fırka kararçâhimdaki en küçük bir kâğıdın pek büyük bir #bem- miyeti olacağını tahmin müşkül değildi. Ne bulduysam aldım. Torbayı bizim karargühta açtık - ları zaman ben de hazri bulunü » yordum. Başlunandan Feş tor- badan çıkan orta kıt'ada bir hari- taya göz gezdirince sevinçl. neral Perşinge hitap etmişti: Harbı bitiren adam işte budur “. Orrayt!! Bu dakikadan iti» baren Hindenburgla Ludendorf mem ebediyyen kaybetmişler- ir, Sunday ekspres gazetesi vak'a kahramanına (5) bin sterlin hedi- ye etmiştir. . Harpte bulunan bir çok İngiliz ceneralleri hadisenin böyle cereyan etmediğini iddia et- mektedirler. İngiliz gazeteleri bu hadise et- Da münakaşalarla meşgul ür, Rif'in esir kahramanı Apdülkerim yanıvereceklerdi. Parise dayan “|, mamış olsalardı bile muharebe a8-) gari daha iki sene sürebilecekti. Bahsettiğimiz tesadüf şudur: , Bir gece bir İngiliz otomobil küçük zabiti arkadaşlarile yaptığı bir iddia üzerine yanına aldığı) yirmi neferlik bir müfreze ile cepheyi gizlice geçmiş ve ilk hat-| lardan yarım saat ötede bir Al - man fırka karargâhma muvaffa - Yayetli bir baskın yapmıştır. Bu sani oolmuşturki, Almanlar kendilerini büyük bir ta arruza uğramış zannederek fira- ra kade mbasmıtlardı, İngiliz otomobil küçük zabitil! elde ettiği bu muvaff fa etmemiş, fuku içine girerek en ufak bir kâğrt parçasına kadar bütün evrak, ve- saik, harita ve plânları alıp bir te'ba içine duklurruştur. İşte mütefikin âli kumanda heyetini) nihai zarefe ulastıran ve (Foş) plânı namile şöhret bulan umumi taarruz esasatı bu torba içindeni çıkan esasata göre tanzim edilmiş tir. Fakat çok gariptir ki nihai zaleri tarih muvacehesinde ken - dilerine mal etmek istiyen Fransız ceneralleri bu atsız kah-ımanı am bir nişanla taltif etmişler « ar. Sunday ekspres gazetesi bu meme verdikten sonra diyor a: “— Biz de gene garip bir teza- Ni. vekramanı Abdülkerim daüssılaya tutulmuş! şimdi bu resme bakıp bakıp ağlamaktadır. Rif kahramanı Abdülkerim Ma- dagaskar adasındaki menfasında müthiş bir daüssılaya tutulmuş- gün Fransız karargâhında çekilen resmine saatlerce bakıyor sonra bir çocuk gibi başını yastığına ? Delirdin mi lantalar hiç — Bu sana ait bir şey, fakat ben kendi hissemden vazgeçmem. — Baratof, sana bir tek inci bi- le vermiyeceğim. — Delirdin mi, boşu boşuna ımı çalışmış olacağız? Jerar, kızını göğsüne çekmiş o- lan kontese baktı: — Ben, dedi, keyfim için çalış- tım, hem de bir şeye nail olmak ümidile.. . — Neye? — Madamın bir ne. tebessümü” Jerârın gözleri kontese dikilmişti. Kadın da ona baktı. Kızardı, kekele- di: — Gitmeliyim, çocuk yorgun, hemi de açtır. Gidip uyutayım. Yarın şeh- rinizj terkedeceğim. Jerar iğildi. Kontes Baratof ile onun önünden geçti. Jerar arkasından bahçeye gitmişti, kapıya kadar teşyi etti, ayrılırken: — Bu akşam, dedi, gelip otelinize! beş dizi zerdanlığınızı getirete. Zim, Kontes cevap vermeden ayrıldı. Jerar, odada, ayaklarını yere vu- rarak dolaşan Baratofun yanına dön-i dü. Rus: — Delirdin mi, dedi, böyle pırian- talar verilir mi? Kârımızı ogölürüp vermek (istiyorsun. Hadi vaz geç de gerdanlığı ver. — Baratof, hayır dedim bir kere, olmaz, — Peki ama bana git bir şeye nasıl sahip çıkarsın? — Hayır, sana ait bir şeye sahip çıkmıyorum. Mal, Kontes Valin'in- dir. “Onu bir dha 'nerede görecek! sin?! — Mükâfat bana kâfi, — Malen değil de, bedenen mükâ- fat değil mi? — Baratof, daha fazla ısrar etme- meni tavsiye ederim. Demin ihtiyarla olan münakaşanızı duydum. Esasen, haberim olmadan bir sürü dalavere. ler yaptığının farkındaydım. Fakat bu kadarına müsaade edemem. Anlı- yor musun? İki adam bakıştılar. Baratof hid - detinden çatlryacaktı, Fakat müdeb- bir tabiati çabuk imdadıma yetişmişti. O da Kontes Valin' e göz koymuştu. Görüyordu ki, şimdi, esasen öteden beri muvaffakıyetlerini kıskandığı Je rar onu elinden alacaktı. Rus bir te- reddüt devresi geçirdi. Pırlantalar Jerarin eebindeydi. Üstüne hücum edip zorla alsa? Fakat buna cesaret edemedi. Homurdandı. Jerar gayet tabii bir tavırla: | — Yemek yemiyor muyuz? dedi, açlıktan ölüyorum, Ah, Baratof, bil sen, ötede ne tehlikeler atlattım, hiç de sormazsın, gel, anlatayım da din- le, *» Yemekten sonra Jerar odasına çık- ta, yıkandı, giyindi ve aşağı (indi. Baratof oradaydı. Ona sadece: — Ben, dedi, çıkıyorum. Rus nereye gittiğini pek âlâ bildi- £i için hırsla omuzlarını silkti. Jerar da bir cigara yaktı, ve kontes Valilin oteline gitti. Kontes ilk katta iki oda işgal edi- yordu. Birincisine çocuğumu götürüp) yatırmış, çocuk da derhal uyumuştu.! Kontes orta kapıyı açık bırakıp, öte. ki odaya geçmiş, bir kanapeye olüra- rak kitap okumiya başlamıştı, Kontes Vali okumuyordu. Belki- yordu. Jerarm geldiğini haber ver - dikleri zaman titredi. Jerar içeri gir- di. Zayıf, kibar ve mütebessim bir hali vardı. Bundan başka görünür gö- rünmez. kadının üzerinde büyük bir tesir, bir hâkimiyet tesiri uyandır - Moris Löblan dan'/& Dedi... Bu pır verilir mi? mıştı.. Kontes bu tesirden kurtul” için beyhude uğraşıyordu. — Bonsuvar, madam, dedi, a sükünet buldunuz mu? Dostum 9 cia ne yapıyor? Genç kadın odayı göstererek* — Orada uyuyor, dedi. — Müsüade eder misiniz kapı”! ”, patayım, seslerimizden belki uya” ie Jerar bu sözleri gayet tabi tavırla söylemişti. Fakat gene da kablelvuku bir his uyanmığti rarın kapıyı usulca kapadığını. a İ zamanda sürgüyü de sürdüğünü “. dü. Sonra delikanlı yanına ya ve cebinden gerdanlığı çıkararak ! sanı üstüne koydu. — İşte madam, dedi, size getiri ye vüdettiğim ikinci servet. Pek bil, sizin için kızımızdan daha az Mi” metli isede. . — Mösyö, benim için . bu yad ve hiç bir menfaat mukabilinde Yö, tıklarınız için, minnettarlığım rar ederim. . Kontes Valin kelimeleri arıyo": w lamıyor, daha üç dört sant evvel” nımadığı ve birdenbire karşısını kıp hem kendini korkutan hem d€ > bu adamın huzurunda şaşı u Joraf onun bu heyecanın: anla — Den, dedi, bilâ menfaat Y9, mâdım. Ben yaptığım her tekke işin mukabilinde benj heyacanland* cak bir şey ararım. Ve eğer sizin g zel olduğunuzu bilmeseydimi. w işe teşebbüs etmezdim. “4 Jerâr açık ve neşeli olarak kon şuyordu. Devam etti: — Insan bir kadına saadet veri ğini ve onun tarafından teşekkilf” leceğini onun heyecanile meftud a cağını düşündükçe, emin o olunU Bu pek hoş bir şeydir. : Kontes kızardı. O gene devam yordu: — İsminiz nedir? — Fakat bilmiyor musunu# tes Valin. k (i Bitmedi, İsterseniz bunu d8 Okuyunuz !.. ', Dudak boyası ve pudralar3 " tık lüzum kalmamıştır. Bi id sonra, vapurlarda, tramvay balolarda ve daha bir çok yerlerde, şık ve güzel hanımlar”? çantalarını açıp, zarif hareketi le dudaklarını boyadıklarını 9: podra sürdüklerini göremiyectiy Yirminci asır medeniyeti bun ye bir nihayet vermiştir. Çünkü Teri yapılan bir keşif ve tecrübe ri neticesi, artık dudak boyamal is” p a ge GELE EZ podraların lüzumsuzluğunu etmiştir. Mu haberdenboya ve podr# rikaları ne kadar müteessir “b caklarsa, hanımlar ve bilhast? ir masraftan kurtulacak olan ©" ler de o kadar sevineceklerdi” e Şimdi, daha fazla sabrını?" istimal etmeden anlatayım. göl Londradan bildirildiğin” 8. dudakları ve yanakları, ele! gayet ince iğne ile ve usulü ile kırmızı, pembe, tw veya istenilen renge sokmak bildir. 5 Bu ameliyat, kat'iyyen bi”. ve ağrı vermemektedir. Çün daklar veya yanaklar daha uyuşturucu bir madde ile rulmakta, sonra da ameliY: pılmaktadır. iş Bir doktor, derinin üzerini? her mesamata istenilen ren$! mek suretile elektrikli iğne lışmaktadır. Bu renk artık ne ha kaybolmamakta, bu sureti SEE, — Ak Ee Aa N vi Ef, Eer, SALEEPES * A Wi Le MİLE Si r > >. düf neticesinde bu gizli kalmış e a e a. Çalışma 1cesii gzına e tesbit ettik ki bu küçük zabitin| /okma ekmek koymamaktadır. ismi Rollinks'tir. Ve elyevm Nit| Bir Mısır gazetesinin verdiği ha- Bosow polis küvvetieri (o komiser tabit imiş gibi bir renk elde mektedir. Fakat renkler de modaY9 olduğu için, bu ameliyati ii mıya acaba kaç kadm razı ©' tır gömüp ağlıyormuş... Onun bu balinden kuşkulanan Fransızlar, son ikiay zarfında Madagaskar- daki menfanın etrafını daha sıkı iyi bakılırsa teslim olduğu ! bir inzibata tabi tutmaktadırlar. ———— m eme — Bir hafta evvel sebebi anlaşıla- mıyan iki idam vak'asını, halk Abdülkerimi kaçırmak istiyen bir teşkilâtın ele geçmesine kam- letmektedir. İ Şa > EİŞ/