—4—VATIK 19 Teşrinsani 1931 Denizlerden © : o 0 o Denizlere o) ' vi Ensâri Bülent 21171070 | içinden çıkacak olan şüphesiz bir aşk mektubu değildir... Derhal zarfı açmak istedim; bir kitap yığını üstünde duran kâ- ik aaa sün mele e Sa e Kaştım 2 iralay boğulur gibi — Ne yapıyorsun? Hayır.. Dur! Ydzü kıpkırmızı kesilmişti; — Dikkat ediniz amiral.. - de- di » zarfı burada değil ancak İs- vyada açmıya mezunsu - yüzüne baktım: iie mı dediniz? — va'z mi gi” Kiinal bir surahiden bana bir i vermut doldurmuştu; bir iyuvarladım. Bir kadeh ve doldurttum. Ve onuda bir gg mideme indirdikten son z ama.. - dedim » İskandi. esi varili bir mana ifa — Haklısmız.. > Kefen Alâ.. Ma- Yi İskandinavya'ya gitmemi r.. Baş amiral emin olabi- ie) Yarım sabah, erkenden yola çıkacağım. Fakat İskandinav. pm gideceğim? Burası mu? Rönikdor Kadehlere (o vermut doldurmakla meşguldü. Duvar- da asılı bir şimalt “Avrupa harita» smr gösterer — Azizim Mayertii.. » dedi - İskandinavyayı bulsana bana.. Bilâ ihtyar kahkahayı bastım: — Hah hak haaa! Coğrafya- dn imtihan mı olacağız? ae çok sevmek neşeli bir alam olmıya mâni değildir. Şa- bel iddia ise, Kiel komodo- rü İs) gösterilecek nü- ii gelir. Hafif bir hiddetle karışık site- onun ö kadar tuhafına git O ki, attığı kahkahalar az kal- #m pahalıya malolacaktı, kristal are #urahisi, ben tulmamış ydım, masadan yuvarlanıvere e zam miralay kitap etaje- £ indirmiş ve kalm ciltli bir kitap bir hokey topu gi- bi şişenin dibine vurmuştu, Anlaşılan vermutlar da tesir- lerini yapmıya başlamış olacak- lardı., Biraz yalpalı bir yürüyüşle haritanın başma geçti: — İşte azizim. - dedi şu 'gör- 'düğümüz yarımadanın ismi İskan dinavyadır. Demek ki sen bura- ya gideceksin,. Hangi hükürneti i- şine uygun, hangi şehri (O keyfine göre bulursan orada oturursun.. Bu cihet beni enterese etmez.. Yalnız, sana verdiğim zarfı aça” bilmek için Almanya hudutların- dan ayrılmak ve bu yarım adanın bir kıyısına ulaşmış olmak lâzım- dır. Anladın mı? — Demek İskandinavya baştan baaş benim cevelângâhım olacak.. Dudaklarını büktü: — Kimbilir.. Belki öyle belki değil.. Bu cihet elinizdeki zarftan belli olacak.. Bu zarfın içinden çıkacak şey, herhalde bir aşk mektubu olmıyacaktır. Zannıma Kalırsa bu bir ( talimatnamedir. Açtığın zaman okur, ne emredili- yorsa tatbik edersin. Birer kadeh içmiştik: — O halde.. Allaha ısmarladık. - dedim - Ben şimdi gideyim, ya- rın sabah erkenden gelir, size ve- da ederim.. — Yooo.. « dedi - Sizi bıraka mam.. — Fakat miralayım, tahmin &- dersiniz ki ben istirahata mecbu- rum, — Muhakkak.. Ama pek âlâ bi- lirsiniz ki harp gemilerinde nöbe- te çıkan zabitler her zaman, uy- kularınr adamakılir almış bulun- mazlar.. Sonra, birdenbire ciddileşti: — Amiral Hansfon . Mayerlih cenaplarmdan lütfen beni takip buyurmalarını reca ederim. - de- di - İ Bir saniye sonra bitişik bir o- daya geçmiş bulunuyorduk. Burası komodorluk dairesinin bir odasından çok ziyade, Berlin operası Primadonnasının tiyatro» daki locasma benziyordu. Gene gayet ciddi bir tavırla ba- m Macar Cemiyeti Bu akan “Bir bir müsa- mere veriyor. Meşhur, Macar oMusikişinası profesör M. Ungilvari'nin iki senedenberi istambulda bulun- duğu malüm- dur. Muasır musikinin kıy- metli bir ho- cası olan bu Macar musiki- şinası bu ak- şam saat do- kuzda, istam- bul Macar ce- miyeti salonla- rında verilecek müsam ereyi idare edecektir. Bize gönderilen programda birkaç Türk ve bir kaç Türkiyeli vatandaş ismine tesadüf ettik. Tahmin ediyoruz ki bu müsa- merede, Türk gençliğinin Garp musikisine karşı olan istidadının güzel bir tezahürüne şahit ola- cağır. Büyük ümitler veren genç ve müsteit amatörlerden Avni be- yin bu münasebetle bir resmini dercediyoruz. Avni B. ziraat bankası me- murlarındandır, Beyoğlunda Alyon sokağında Macar yurdunda verilecek olan bu müsamere serbestir. Herkes gelebilir. a na yer gösterdi: — Lütfen.. Geniş ve yayları sağlam bir ka- napeye kuruldum; ceketimin yan cebinden bir puro çıkardım. Fa» kat miralay, bir el işaretiyle bunu da menetti: — Olamaz.. Ve bir aynalı dolaptan çıkardı” i siyah bir maskeyi sırtıma geçir . Avni Bey — Yarım saat kadar, sizi, ko- nuşmaktan menediyorum.. - de » di - Tavsiyemi bilâitiraz kabul et- melisiniz, Puromu elimden aldı ve gayet tabit bir tavırla yakıp dumanını burnuma üfledikten sonra bir elek trik düğmesine bastı. (Bitmedi) “Aerikadan 64fıçı altın geldi ! Dün Amerikadan şehrimize getirildi t bankasınca Amerikadan alınan bu age De dolardır! t bankası elinde mevcut ecnebi dövizlerinden üç milyon |“ dolarını Amerikaya yollamış ve mükabilinde altın almıştır. Bu altınlar Amerikadan Şerburga kadar vapurla, oradanda trenle dün memleketimize getirilmiştir. 64 varil içinde 383 çubuktan ibaret olan bu altınlar Ameri- kanm tespit ettiği halis ayar- dadır. Bugün vagonda zarphane kimyageri tarafından altınların vezni, syarı ve siparişs muvafık olup olmadığı tetkik edilecek | muvafık olduğu taktirde Ziraat Bankası tarafından teslim mua- melesi yapılacaktır. Altınlar bi- | lâhara banka tarafından Ankara umumi merkezine gönderilecek- tir. Bütün dünya buhran içinde bulunduğu bir zamanda www İeketimize ithal edilen bu altın- 64 fıçı altırı getiren ların kambiyo vazıyetini bir kat | daba ıslah edeceği pek tabiidir. Gelen altınların dolardır, altınların kıymeti 3,553,839 de e İİ e nn ln an kim iv vagon dün “Sirkecide GLORYA'da a hm Yarın saat 11 de tenzilitlı matine A7 düşünen Muhalefetler karşısında ısrar ettin Altı sene “adil Yunan başvekili M. Venizelo- sun mazhariyetlerinden biri mu- hitinin en kuvvetli şahsiyetlerini kendi etrafında toplıyabilmek, onların fikirleri ve programları ile kendi siyasetini telife | bulabilmiş olmasıdır. pulosun da hariciye nazırı sifa - tile Venizelos kabinesinde bulun- ması bu cümledendir. M. vel başvekildi. Hariciye nazırı 6- larak kabinede kuvetli bir mev- kii vardır. Uzun boylu, esmer be- nizli, kavi bünyeli, harekâtı fi - kirlerinde şiddet ve ısrarını gös - terecek derecede şiddetli bir a- dam. Atinaya muvasalatımızın ikin- ci günü (Maraton) suyuna ka - dar yapılan gezintiden sonra Türk di ri gördüm? Bu işi herkesten evvel imkân| Mihalaho-' Mihalakopulos daha ev -! adam... de bitti.. tan, fazla su masrafından * muşlar. Az parayla sui rını görmiye başlanuşlar. için eski şikâyetler yerine ik Türkiye ile Yunanistan “9 İ tşı moktasmdan hir teşri! ie kopulos ri mektedir. Bu misal de si meselelerin hududu daire, garistan arasında tütün mi projesi bulunduğu de gene bu fikri Yunan ye ki M. Mihalakopulos ei hasretmiyor. Aynı zamand8 ii heyetine (Kisifya) sayfiye mahal- lindeki (Sesil) otelinde bir ziya » fet verdi. Bir aralık otelin bal - konunda bize: — Bu gördüğünüz su bendine ben başladım. İhtiyaç kat'iydi. Muhalefetlere karşı ısrar ettim. Nihayet altı senede bitti.,, Dedi. Hakikaten (Maraton) suyu, ona delâlet eden, başlıyan ve bitiren bir devlet adamı için karşısında büyük bir iftihar hissi duyulacak bir eserdir. Daba ge - çen seneye kadar Atina dünyanm susuzluğundan en çok ıstırap çe- ken şehirlerinden biriydi. Eski - denberi mevcut olan suyu ancak yüz bin nüfuslu bir şehre kâfi ge- İebilecek derecedeydi. Atina bü- yüdükçe su ihtiyacr arttı. “Niha » yet son senelerde şehrin nüfusu bir milyona yaklaşınca susuzluk bir felâket halini almıştı. Binaenaleyh su ihtiyatmma mut- aka bir çare bulmak lâzımdır. Tet.) — kikat yapıldı. (Msraton) denilen yerde akan bir çayın mecrasını kuvvetli bir bentle kapatıp orada sun'i bir göl vücude getirmek ve bu gölün suyunu tasfiye ederek Atinaya sevketmek en muvafık bir tetbir olduğu anlaşıldı. Fakat bu ameliyatı yapmak yerli serma- ye ile mümkün değildi. Mesele on milyon dolar sarfına ihtiyaç gösteriyordu. nebi sermayesine müracaat etmi - ye karar verildi. Mösyö Mihalakopulos bu nok- tayı izah derken: — Eğer bu işi en az körla ben yaparım diyen adama vermiş ol- saydık belki de bugün hâlâ Att - na susuz kalacaktı. Bu işte ser - mayedara kâr vermek cihetini as- la düşünmedim. Başka yerlerde! bu gibi işler yapmış ve muvaffak olmuş sermaye ve tecrübe sahiple- ri aradım. Yüzde on fazla kâr veremem, fakat mutlaka havale edeceğimiz işin muvaffakıyetle neticeleceğinden emin olalım, de- dim. Hakikaten debu suretle hareket ettim. İşte bu gördüğünüz su bentleri bu suretle yapılmıştır.,, diyordu. Maraton suyuna âit tesisatın inşasına bundan altrsene evvel başlanmıştır. Üç, dört ay evvel nihayet bulmuş, su tasfiye edilmiş! olduğu halde Atinaya gelmekte - dir. Artık Atinalılar bundan son- ra susuzluk sıkıntısı ç:kmiyecek- ler. Yalnız bu beş altı sene için- de epeyce sıkılmışlar. Çünkü Ma-| raton bendiyle tasfiye ve su akıt-| ma tesisatına sarfedilen on mil - yon doları tesviye etmek için ki - ralar üzerinden yüzde yirmi nis - petinde bir para verilmiştir. Bu yüzde yirmi nispetindeki su pa- rası pek cok şikâyetleri, sızıltıları! mucip olmuş. Su gelince susuzluk-| Bunun için bir ec-! memnuniyet kaim olmu.» aün gerek ziraati, gerek harici Bu projeyi; iptida nazırı sıfatile kendisi la zrlığını yalnız boynatmil nanistanın iktısadi kabiliy* fazla inkişaf çarelerini ari yor. zardan Yunan başvekili M. ve lerini siyasi meselelerinden Or, yen tefrik etmemektedir. hasbıhal esnasında lâtifeci Bi sanla asri bir hükümet reisi — Eski zamanlarda reisleri yalnız memleketin © meşgul olurdu; biraz da ve imar işlerini iel i rına hükmederlerdi. bu gibi işler kâfi iş day almak gibi eni da lâzım geliyor. nin beynelmilel piyasalarda İlâve edeyim ki bu noktai zelos da Yunanistanm i a için pek yakm bir samimi tile: ve harici emniyet ve as lerini fazlasile ifa Edi met reislerine tütün İşin di e bakkal olduk, bakkal!,, der” Mermet AB Darülbedayi a Bugün akşam saat 21,30 da İSTANBUL Madden Alev Facia 3 perde . İ ul S. Mavgham | A öğeler Jl iz bal e hususi tramvay. EL —— sinemasında Senenin en şen vodvili YAŞASIN HAKIKA Fransızca sözlü ve e SAINT - GRANIER Pi M7 ETCHEPARRE ve MEG MONNER tarafında” Bir muvaffakiyettir. Dün akşamdanberi Elhamra sinemasında MARY SLOR” JEAN MURAT" sevimli şaheseri Küçük Daktil0 filmini müthiş bir muvi tekrar iraeye başlamıştı