MEMLEKETTE— -———— vAKIT Plânsız imar! Kastamonuda nazarı dikkati Selbedecek derecede beton ve kâgir inşaat devam ediyor; fakat... Kastamonu: (Hususi) — Yeni belediye kanununun, memlekette der tı menetmesi hakkın- daki maddesi, memleketin imarı noktasından büyük bir kıymeti haiz bulunmaktadır. Şimdiye ka- dar, bilhassa kerestesi bol olan | Kastamoni ve buna benzer şehir- lerde, inşaat hep ahşap olur ve kâgir binalara ehemmiyet veril mezdi, Ahşap inşaatın şehirlerin gözelleliği cihetinden bir fenalı- | varma, oda binaların hemen Eline beş on ku il ruş para geçiren m halli, fakir bi aile a ola tedarik edince, ucuz G Pl altı ağaç, sekiz, on tah- Mümie bir evde başlatırdı. keresi ünse, elindeki paranın, miy öğ mn der ehem- a ermeden kocaman bir Yapıya başlanır, kerestesi, parası, bir, belkide iki odaya tai eder, Orayı tamamlarsa, defa 6 tamemlamazsa, bir olmaza zemin ve zaman müsait ii a öylece kalırdı. Halen & İle bu şekilde yapılmış lanmaktadır. 19 binlerce ev bu- Si Yapılarda abşap inşaatın ek $'mdi milleti, bu şekilde re mış, evlerle harap olmuş makt, ey ve tamire koştur- müsait » Bu günlerde, mevsimin Men hı gitmemiş olmasına rağ- 2 emen her sokakta dene- : derecede inşaat ve tamirat © Çarpıyor, ve yer yer eski, İyi tap, çamur sıvalı, yıkılmağa İni tutmuş mahallelerde koyan- ri 7 güzelleştirilmiş €v €sadüf edilmektedir. Bu en Kastamonu şehri yeni bir Mânzara arzetmöğe başlamıştır. p le giderse bir az sonra, hatta T Seneye varmadan Kastamo- Dunun siyah çehresi yep yeni bir şekil alacaktır. Bu manzara doğ- rusu hoşa da gilmiyor değil. Yalınız bu inşaat işlerinde Kas- tamonude can sıkan bir kaç nok- İn var: Kastamonu iktisadi va- ziyet itibarile her' halde orta Anadolu vilâyetlerinin bir çok- larından iyidir. Oralara nazran para darlığı pek fazla mabsus değildi ığı p Şoğunun yarım bırakılması idi, li Adet IKRAMIYE " ” ” " MüKÂFAT n ” ” AMORTİ Akvam meclisi Fevkalâde Bir (Üst tarafı 1 inci sayıfamızda | dir. (Pransızca İstanbul) un yuka rıya naklettiğimiz Cemiyeti etmiş olacaktır. caktır. ni tarihli Anadolu Ajansı bir habe: vermişti. vam tarafından gönderilmi: tir. mektedir. raflar kısmımızdadır. celbedecek kadar, beton ve kâ- gir inşaat devam etmektedir. Bil- hassa şehrin en mühim bir noktası olan Nasrullah köprüsü civarın- rında, çay boyundaki heman bü- tün dükkânlar ve mağazalar yı- kılarak yerlerine yeniden kâgir binalar kurulmaktadır. Bu bina- ların Kastamonuya, bu mıntakaya ü Onun için Kastamonude bir i senedenberi nazarı dikkati Çok mükemmel almanca konu i Türk zabiti, diğerlerine tercümanlık yapıyordu. Rus askerlerine seyahat müddetince koçmıyacağımızı vadetti- Kimiz için onlar da bütün gün yatıp uzanmak ve İskambil oynamkla ve - kit geçiriyorlardı, Nirehta kasabasına gelmiştik, Türk! zabitlerinin oradaki Türk arkadaşlar! Tı samimane (karşıladıkları zaman, ben de gayrı iradi bunlara karışarak ra garnizonuna doğru ilerlemiye um, Rus hapishanesi “Sen daha ileri gitmiye mecbur. sun karileşciğim, nafile yere onlara karışma, diyen asker, beni kolum » dan yakalamış çekiyordu. Ümitlerim gene mahvolmuştu. Korkarak İleri a2 mamdar binaya bakıyordum. d eşhur Nirehta hapisanesi, yüksek uvarları üzerinde, kalm (demir parmaklıki: pencerelerile bir heyulâ Sema e menin, Burası Rus-| d utları için yapıl- post. Büyük demir kapılar üzerime ai gendi. Zifiri karanlık bir yol be gireceğim höcreye götürüyor. Bir — Mumla tenvir olunan bu höcrede tam 30 Esağaldrm. Buraya bariş. gizli Kuvve bir zarafet bahşedeceğinde şüp- he yoktur. Şikâyet ettiğimiz ve e eden: lr içinde | Doğan Yıldız ten tek bir işik girmiyordu. Bu inzi- uzunluğunda iki metre kalınlığında bir yerdi. Eşya! namma bir tahta sedir ile bir de su hapisanelerde çektiğim ıstıraplar işkenceler, bu ha- pisanede, mevcut ağrıları, sızıları halinde kendisini göstermiye o başla. dı, 400 gram ekmek ile bir çanak su benim günlük gıdamı teşkil ediyoğru. n j verdikleri için, günlerce odanın içine baska a. ayak girmemişti. İçerde müthiş s0- Zuk vardı. Karanlık ve haşarat yata. ğı olan bu yerde tecennün etmemek kendime konuşuyor, mec bur ölüyordum. Bulunduğum mey- için kendime — hulyalar ku- Meselâ Podolsk şeh. ölüm vagih dört metre çanağı vardı. Diğer Bunları kapı deliğinden için oOkendi yüksek O sele bağırmıya kiin o vahşetini de kendi ruyordum. rindeki yerimi, Minskteki yuvasını birer birer hatırımdan ge iğ kendimi teselliye çalışıyor am, hissememek Azap sızılarile başlıyan romatiz. ma, uğradığım felâketi son haddine yüzünden hiç bir azamı O kıpırdatamıygrdum. isal etmişti. Romatizma Hatta sedir üzerine çıkarak iri Tayyare YILBAŞI Piyankosu telgrafıma göre Akram meclisi dün içtima Eğer meclis toplan- mış ve Çin — Japon ihtilâfı hakkında yeni bazı kararlar vermişse tabii ne- tcesi bügün, nihayet yarın belli ola- Diğer taraftan (7) teşrinisa- Bu haberde Cemiyeti Ak- olan müşahitlerin (Mukden) e vardığı bil- diriliyordu. Cemiyeti Akvamın Man. çuriye bu suretle. tetkik memurları göndermesi de Çin — Japon mesele sine atfettiği ehemmiyetin derecesini “yokluğunu bütün cihana İlân edecek- Bu cihetle Cemiyeti Akvamın ai lacağı tavrı hareketin ne olacağı her tarafta büyük bir merakla beklen. Çin — Japon ihtilâfına dair gelen diğer haberler ikinci sayfada telg. eremerasrarseasssmesara emare senesammnrnsu uae eeam im — Lira (1,000) IKRAMIYE o (10,000) (8,000) (5,000) (3,000) ” (2,000) (1,000) (100) 200,000 öde, 3,340,000 LIRA istanbulun Planı Toplantı Yapacak) Görüşüldü (Üst tarafı 1 inci sayıfada?) - — Pahalılik veya ucuzluk bir muamma değildir. Piyasada et satılmakta ve fiyatı malüm bu- lunmaktadır, Stadyam meselesi halledilmiştir. Fakat yerini şim- diden söylemeyi faydalı bulma- yorum. Bunu şimdiden söylemek istimlâk edilecek arazinin sahip- lerini iştahlandırmak demektir. ,, Ankarada faaliyet Ankaradan bildirildiğine göre Ankaranın yoni klân mucibince imarına yakında başlanacak, bin- lerce ahaç dikilecek buzuk ha- vuzları, bir su deposu yapıla- r gösterir. Hulâsa Mancuri Üzrindeki caktır. Çin — Japon ihtilâfında Cemiyeti |Tymrressemmmnns0omans sausaua sansa ana ran anma Akvamın ifa, edeçeği rol bu müesse- her zaman memleketin güzelliği senin varlığını teyit edecek, o yahut nama büyük teessür duyduğu- mur b varsa © da; bu bina- ların inşası esnasında, belediye- nin Muayyen bir program takip etmiş olmamasıdır. Belediye in- şaatta yalnız, evvelce yaptırdığı şehrin gelecekteki | haritasının bozulmamasını temin için çalış- makta ve başka birşey yapma- maktadır. ii Bundan dolayıdır ki bir kısım iralar ilerde, öübrü geri ir tek hat istikametinde li Du eden binalar arasınd, il göre 40, 50 derecelik zaviyeler teşkil eden girinti ve çıkıntılar meydana . gelmiştir. Kastamonu belediyesinin bu hususa itina et- MESİ şayanı temennidir. N Talât Mümtaz da dolaşan fareleri bile civarımdan uzaklaştırmıya müktedir değildim. Gecenin birinde kapıdak: nöbetçi elindeki kâğıtla içeri girdi ve elindeki kâğıdi tercüme etmemi rica etti, Ak manların ekserisinin Rusça konuştuk- larını bildiği için behim de Rusçaya vakıf olduğumu zannetmiş; “İerkese Rusça bilmediğin; söylüyorsun ama:, yanıma oturdu, “Ben bolserik oldu -! güm için benden sekinme, bu kâğıdı tercüme ettiğin takdirde benim hay3- İmı kurtarmış olacaksın... Askerj tes- kin ettim. Aynı zamanda” © yiiksek sesle okumamı rica ettiği bu kâğıt Trotzki ve Lenin tarafından yazılmış! bir beyannameydi. Benim ne olacağımı öğrenmeyi vadederek gitti. On ait: gün sonra! tekrar yanıma geldiği zaman hiç bir Şeye vakıf olamadığını bildirdi. On dokuzuncu gün nöbetçi beni nafile yere dışarı çıkarmıya uğraşıyordu. Yerimden kıpırdanamadığımı aylâdr ğr vakit nöbetçi onbaşısına malümüt verdi. Onbaşı elindeki feneri yüzü - me tütarak: Di “Niçin ayağa kalkmıyorsun? Yok- »İ sa hasta mısm?, Onbaşı bu sözleri anlaşılan bir Almanca ile söylemişti. Bütün irademi toplıyarak yüksek ses- le dedim ki: “Beni burada köpek gibi . gebert- mek mi istiyorsunuz? o Niçin böyle EE EN | rü Etem beyle hemşireleri Adalet ve| a eme ml mm minin minik —5 VAKIT 10 Teşrinsani 1931-—— Karısını öldüren Şevket | 'B.inmuhakemesi başladı . ' Bir şahit diyorki: Cinayet haberini işidince ah ielâl gitti dedim! İstanbul ağır ceza o mahkemesi, zevcesi İelâl hanımı revolverle öldü- ren Güzel San'atlar akademisi wüdür muavini Ali Şevket beyin muluke - mesine dün başlamıştır. Davacı mevkiinde, İclâl hanımın kardeşi on beşinci ilk mektep müdü- Nebahat hanımlar, vekillerile birlik- te bulunuyorlardı. Müddeiumumili- ği Burhanettin bey temsil ediyor, A- sım ve Tahir beylerden müteşekkil mahkeme heyetine Nusret bey riya- set ediyordu. Maznunun da fki vekili vardı. Mahkeme salonu tamamile dol - muştu, Mevkuf, iki jandarmanm mu- hafazasmda ve hüviyeti tesbit edil dikten sonra, evrak okundu. Maznun, isticvabında (kendisine malik olmadığından, ne yaptığını bil meğdiğinden bahsetti. Mazbut ifade leri okundu. Bünlarda zevessini na- sil öldürdüğünü tafsilâtile © anlatr- yordu. Riyasetin istizahı üzerine, şöy- le söyledi: — Yanımda tabanca (ve ustura vardı. Bunu itiraf ediyorum. Karım- la karşılaştığımı da biliyorum. Ama ondan sonraki vaziyeti, teferruati- le tesbit edemem. Maznuna göre... Mazbut ifadelerine göre, araların. da şiddetli münakaşalar olmuş. İe - lâl hanım, bazı eşyalarını toplayıp, evden gitmiş. Ali Şevket bey, onun eve dönmesini istemiş. lelâl hanrm, bu teklifi kat'ıyetle reddetmiş. Ne hayet Şevket bey, vak'a günü onu görmek istemiş, yanında tabanca ve ustura bulunduğu halde sokağa çık- mış. Beşiktaşta bir sokakta karşı | Taşmışlar. Şevket bey, (İelâl, kara rında musır mısın?) demiş. (Kara ! rim, kafidir) cevabını almış, Israrı| üzerine JdlâT hatim ağırdı” iki söz “söylemiş. - Şevket bey, tabarnaesının tetiğine basmış. Evvelâ tabanca ateş almamış, sonra ateş almış, İclâl ha. nım ölmüş, bu arada (bir kurşun Şevket beyin şapkasını delip geçmiş ve sonra da kendisi yaralanmış. kü e Ayrıca vârisler için yirmi bin Jira tazminatın karar altına alınmasını İs» temiştir. Bazı evrak daha tetkik olunduk- tan sonra, şahitler çağırılmıştır. Ticaretle meşgul olan Hidâyet bey, &vinde otururken tabanca Sesi işitti. ğini, sokağa çıkarak bir cinayet iş- lendiğini gördüğünü anlattı. Bundan sonra gelen şahit Fatma hanım, vak'anm en yakın — şahidiidi. Madesinin alınması, bir saat kadar sürdü. Bu arada iddin makamı, dâ- vacı ve maznun vekilleri arasında ha» raretli münakaşalar oldu. Fatma hanımın şahitliği Fatma hanım, şöyle diyordu: — Ben, çeşmeden geliyordum. Bu beyi duvara dayanmış, şapkasını sol elinde tutarak, duruyor gördüm. Bu sirada ölen hanım, sol taraftan ge liyordu. Hanım, önümden geçti. Bir. az sonra tabanca patladı. Ben, kork- tum, en yakın komşumun evine sk ğındım. — Aralarmda hiç bir söz geçmedi mi? — Yalnız hanım bü aralık (ne yas pıyorsun?) dedi. — Bu sözden evvel ve bu sözden başka bazı sözler söylenilseydi, işis tir miydiniz? — işitirdim tabit. Maznun vekillerinden eski mid * deiumumi Esat bey, bu şahidin ifa- desi üzerinde durarak, istintak da- iresinde, beyle hanımın bütün hare- ketlerini takip etmediğini söylediği- ni mevzuu bâhsetti. Fatma hanım, yavaş sesle söyle nilen (ne yapiyorsun?) (sözünden başka hiç bir söz işitmediğinde ısrar etti, Müddeiumumi söylüyor Bu sırada müddeiumumi Burhas nettin bey ayağı kaltı: — Şahit Fatma hanım, dedi. işit- tiği sözün gayet yavaş söylenildiğini ve bundan başka bir söz işitmediğini bildirdi. Maznun ise zevcesile uzun uzadıya konuştuklarını, hatta onun kendisine karşı hakaret mahiyetinde Taammüt iddiası Şevket bey, tehevvüren öldürmek! maddesinden mahkemeye sevkolun! muştur. Davacıların vekili Nuri bey, mahkemede vak'anın taammütle iş lendiğini ileri sürmüş, Şevket beyin! vak'adan evvel birçok kimseye ( Ba- na düşman bir kadın var. Onu öl dürmek istiyorum.) dediğini, o gün cebinde tabanca ve ustura olarak ka- rısının yolunu beklediğini, sonra da iddinsı veçhile arada bir konuşma ol- madan, doğrudan doğruyu tabanca çekip İclâl hammı öldürdüğünü kay- detmiştir. sunuz? Bırakın beni divanı harp mu- hakeme etsin, fakat aç bırakmayın, Beni kurşuna dizer, yahut asabilir. siniz, lâkin öldürmek için bu tarz da işkence etmeye hakkınız yoktur! “Pek âlâ, ben şimdi; lâzım gelen lere malümat veririm?,, Onbaşı gitli. Biraz sonra içeri başka bir asker gir. mişti, Elbisesi diğerlerine nazaran daha muntazam olmakla beraber çok da zeki gözüküyordu. Rütpe işareti taşrmıyordu. Bu adama da fikrimi açtım. Beni (adaletini ümit ettiğim, divanı harbe sevketmelerini söyledim.| Yanındaki tercüman vasıtasile benim! mesele ile alâkadar olacağını söyledi,| Ertesi gün de höcreme kimsenin girmediğini bildikten sonra, hayattan bütün bütün ümidimi Kestim Bu höcreden sağ çıkacağımı hiç zannet miyordum. Ancak ikinci gün ki as- ker içeri girmişti. Ayağı kalkarak elbiselerimi giymemi ve kendilerini takip etmemi söylediler. Elbise giy - memin uzun devam ettiğini anladık. Tarı vakit çizmelerimi aldılar, yürü. miye başladılar. Romatizma o dere - ce şiddet peyda etmişti ki kapıya ka. dar gitmek için duvara © tutumarak yürüyordum. Bana yardım etmek hiç birisinin hatırma gelmemişti. Ka. pıya çıktığım zaman ellerimle gözle. iki kelime savurduğunu iddia ediyor, Mazbat ifadelerinde, bu, gayet sarih olarak yazılmıştır. Ve iddiasma na zaran da, zevcesinin eve dönmemek kararını kat'ıytle söylemesini takip eden bu hakaret mahiyetindekj keli- melerin sarfı, iradesinin, ihtiyarın elinden gitmesine sebep (olmuştur. Bizve tahassill eden kanaat şü mer « ket bey arasında, Fatma hanımm işittiği tek cümleden © baska hiç bir söz geçmemiştir. Hele, bir hakaret sözünün her halde asabiyetle ve yük- (Lâtfen sayfay çeviviniz) rafına toplanmış çay içiyorlardı. İç- lerinden birisi diyordu ki: “Gel şöy- le otur bakalım, Alman oğlu, herhal de çoktanberi açsın.,, Aynı zamanda çocuk gibi gülüyorlardı. Çay ve be yaz ekmek ikram ettiler, Ayrılıtlar- ken de cigara verdiler ve çizmelerimi giymiye yardım ettiler. Kumandanlık dairesinde okuman dan beni hiddetli nazarlarla süzdü. Bilâhara benim höcreme gelen nun- tazam kıyafetli askere işaret etti. Bu asker muvakakt halde burada sahibi kudret yegâne sahıstı, çünkü asker. lerin, içlerinden intihap o ettikleri murahhastı. Yandaki odada apolet- siz Rus zabitleri vardı ama, askerler bunlara hiç hürmet etmiyorlar (Ove sen diye hitap ediyorlardı, Dudakla. rımın arasma sıkıştırdıkları ciğâra- yı yaktıktan sonra benimle könüşmi- ya çalışıyorlardı. Bu bina dahilinde fazla kalamıyacağımı anlamıştım; fas kat nereye sevkolunacağımı bilmiyor dum. Üç askerin muhafazası (altında istasyona doğru hareket ettik. Bir kaç dakika sonra yolda Türk zabitle- rine rasgeldim. Beni gördüklerinden dolayı memnun oldular, elimi siktik lar. Ayrılırlarken de saadetli seya- rimi kapamıya mecbur oldum, Güne şin ziyasma tahammül edemiyordum. :maveri | O MER TÜ BEMER Me âdın huzuruna gidiyo, kezdedir ki orada Telâl hanımla Şev. hatler temenni ettiler “Belki de cek