5 Ocak 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

5 Ocak 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dimdik de ii de bn —— 4 — VAKTT 5 Kânunsani 193 Sütunlar! Ge Cumhuriyetin keebelâsi | Şeyh Sait isyanını en evvel bir muallim sezmiş ve o zulmün ilk şe| hidi gene o muallim olmuştu. Me- o nemen cinayetini de bir muallim ei ve irtica ilk kurşunları göğsünü deldi. Millet Meclisi “kürsüsünde İsmet Paşayı bile teferruatına çoraye dön- G —düren acı öl Ml vicdan- pi” rs yaren elbette uzun k. e eçiği, & tayfunlara uğra- — muş denizler gibi köpürten kara| i bu son cinayetinde vermiştir. Fakat ya- iki kanlı yangını, bi- . eren m tek — 'da kalsa dönmez anları b niye devirleri yetiştirir. İki gün evvel İstanbul caddele- i heybetli uğultular içinde bıra- kan canlı heyecan çağlıyanları, iş- bu şanlı hayatın tehlikeye düş-| üğünü gördüğü için kükre ” “Yeni yılın ayni gününde rada Millet Meclisi toplanır ve en! salâhiyetlerle bu memleket cam, hatta yılanlar gibi yer- nmesine bile imkân bırakıl- ğını ilâve ederken, İstanbul- da daha mütevazı bir topluluk ya- pıldı: Muallimler içtimar. > Vatan gençliğini yetiştiren, bu sövme işi vazifeden ziyade m reci aşkı ile yapan bu arek insanların, davada her- kesten çok hisseleri vardı. Gerçi) riyet bütün vatanın malıdır, , cümhuriyet imanınm havas! muallimlerdir. Onlar bu ima- ikinci kurbanını vermişlerdir. it Kubilâyın hatırasmâ en kıy- i yerini ayıran bu içtimada &- ki o sevgili kurbanım ruhu da hazırdı. . i huriyet, en yüksek bir ida- a igne em uygun bir i ol z larak zaten şuurumu: m iştir. Fikri bir varlık ma- 'ile zihinlerimizde derinleşip >n “Biliriz ki memlekete saadet, re-| ve şeref ondan gelecektir. Ken ile beraber. Zaferin gelişi gibi. Fakat gerek Şeyh Sait isyanın- si kurbanlar, gerek Menemen 'asında dökülen kanlar cümhu- iy tarikini kutsiliğe (götüren konak yerleridir. Din tarihinin bir “Kerbelâsına ve tek Hüseynine be- “del, cümburiyetin iki Kerbelâsı ve > birden fazla mazlumları var. Artık 'ona yalnız şuurumuzla değil bu 1 ili kanların, mubarek şehitle- r matemini tutan gönüllerimizle 2 bağlıyız. Seyyah Gelişi “Güzel Kaynana! tanbul sinemalarından birinde gösterilen bir sözlü filmde şövalye birkaç şarkı söy- Bu şakrak ve şuh havalar- ilkisinde Eyfel kulesi, sonun- İ unda da kaynana tarif olunu- , Fransız artisti, hastalıkların, etlerin hepsini saydıktan sonra, “bunların hepsinden daha iş birşey akla getiriniz, işte ynana odur,, diyor. Bu şarkıyı sinema müşterile- den dördü, beşi dayanamıya- b alkışladılar. Yanımdakine: Zavallılar, dedim, bunlar itlaka (Oo kaynanadan canları halde yanmış iç güvileri a * Bir ahlâk hocası © Maruf ve meşhur bir hadise- yılarak gazeteciliğe veda et- ğe lüzum görmüş olan Celâl ri Bey, son günlerde Yılmaz Yedim gifti,gördü Hakiki hikâye Selim ağa karanlık dar yollardan geçti. İğri büğrü sokaklara saptı, ecisi bücüş bir evin önünde durdu... Bu e meşhur rakıcı Asımın evi idi. Eğer bu dakikada subaşı kendisini görecek olur sa vay haline... Öyle ya gecenin bu sa- atinde rakıcı Asımın evinin önünde yakalanmak alimallah insanı padişa- hm huzuruna (oçıkartacak (Okadar) k bir kabahatti, Ama Selim ağa yaman akşamcılar- dandı hani... Mer gece hiç değilse o»eş altı kadeh parlatacaktı. Parlatmasa ol maz... Elini titreye titreye kapmın hal kasma götürdü... Halkayr tuttu. Lâkin birdenbire kapının halkası elini o yak- mış gibi birdenbire irkildi. Cebinde tamam 40 akçe vardı. Lâkin bu 40 ak çe İle yarm hayvanlara yem alacaktı... Halbuki şimdi bunu rakıya verecek ©- lursa ertesi iü de hayvanların aç /kaldıklarının resmi idi. Biraz tereddüt ten sonra kendi kendine: — Bu akşam da içmeyiveririm.. Ne >) olur sanki?.. Farzet ki içtim gitti. Geldiği yollardan geri döndü. Evine girip yattı. »* Ertesi günü çiftlik çubuk sahibi bir ahbabı Selim ağanın tavuklarına yem İgetirdi. (40) akçe Selim ağaya kaldı... Selim ağa huvarda meşrep bir zattı. Hiçbir zaman gündeliğinden 40 akçe &- yırdığını, artırdığını bilmezdi. İşte bir gece kursağına rakı akıtmamak ona 40 akçe kuzandırmıştı.. Ertesi gece ra- kıcı Asımın evinin önüne gitti. Cebinde tam seksen akçe vardı. Bunlardan 40) akçesi ile rakı alacaktı. Fakat biraz düşündü.. Eğer dün akşamki gibi ya- pacak olsa cebinde tam seksen akçe kalacaktı, Gözünün önüne rakınm man zarası geldi. — İçtim gitti. Diyerek cebinde (90) akçe olduğu halde evinin yolunu tattu.. - s5 Artık her akşam ayni saat kaçakçı Asımın evinin önüne geliyor, kapımın tokmağını tutuyor: — İçtim gitti! Diyerek geniş adımlarla eve doğru koşuyor... Selim ağa pek pis boğaz bir zattır. Günün muhtelif saatlerinde ağ'mda gevelediği bir şey var. Meselâ öğle den evvel kabak çekirdeği, tuzlu fistik, öğleden sonra mevsimine göre küh yaş meyva, kâh salatalık. Kâh marul, kâh kuru incir, kuru üzüm yer.. Mübare- için sık sık midesi bozulur. Hekime, hocaya, hacıya koşar. Türlü türlü ilâç lara çeşit çeşit devalara baş vurur. Selim ağa rakıyı bıraktıktan son- ra günden güne kesesinin besli bir sığır isminde bir gazete çıkarmağa başladı. Vakıa Celâl Nuri Bey, fazla- ca levazu göstererek gazetenin kendisine ait olmadığını söyliyor- sa da biz-bir kapı komşusu sıfatile - işin hakikatini iyi bili- riz. Bu gazetede dün Vakıtın aç- tığı güzel bacak müsabakasına hücum eden bir fıkraya rasgel- dik. Garip bir ahlâk hocası us- lâbu ile yazılan bu fıkra, bize edep öğretiyor, hayâ tavsiye ediyor. Bu meşhur gazeteci meb'us bundan bir müddet evel, bir be- yanatında: — Ben gazete okumam! de- mek fetanetinde bulunmştu. Ge- ne o itiyadı devam ettiğine hük- mediyoruz, Zira, müsabakamızın © yalnız resim ve serlevhalarile iktifa et- | meyip aşağı tarafını da okusaydı, böyle bir akıl ve ahlâk hocalı- ğına lüzum görmezdi. — Ne günlere kaldık!ımı di- yelim? Toplu Iğne gin çenesi bir dakika durmaz, bunun| m gitti, içtim gifti.. | gibi şiştiğini görüyordu. Kese şiştikçe de Sel ağada yeni bir arzu uyanır yordu: Kesesini daha ziyade gişi Akşamları nasil Asımın evi ne gelince: — İçtim gitti. Diyerek geri dönüyorsa şimdi bu u- sulü diğer ıstıraplarımda da kullanma ğa başladı... Meselâ kahak çekirdekçi geçerken kendi kendine: — Yedim gitti... Diyor ve çekirdeğin parasını <abin- den alıp artırdığı akçelerin bulundu- ğu keseye koyuyordu. Kuru yemişçinin|. önüne geldiği zaman yine: — Yedim gitti... Diyor cebinden kuru yemiş parasını alrp tasarruf kesesine atıyor. Bu suret le Selim ağa pek az zaman içinde rakı, kuru yemiş, ve saire gibi bütün fazla, fuzuli, israflarından kurtuldu. , La Tamam altı sene: — Yedim gitti.. — İçtim gitti, — Bittim gitti. — Gözlerim gitti, — Yaptım gitti, — Gözüm gitti. İle yaşadı. Meselâ arabaya binip ca ka satmağı düşünüyordu. Araba psra sı ne kadar elli akçe. Elli akçeyi cebin den çıkarıyor: — Bindim gitti. Diyerek tasarruf kesesine koyuyor- du... Hiç lüzumu yokken kendisine bir yeşil cüppe almağı heves ediyordu... Bir yeşil cüppe ne kadar. İki yüz akçe... Parayı cebinden çıkarıyor sonra: — Cüppeyi giydim gitti. Diyerek iki yüz akçeyi tasarruf ke sesine koyuyordu... Bu anlattığım hikâye hemen hemen harfi harfine doğrudur. Şimdi Fatihte! Eski Ali paşa caddesine giderseniz sol kolda orada mermerden büyük bir çeş! me görürsünüz.. Bu çeşmenin ismi bin dim gitti çeşmesidir. Bindim gitdi çeş- mesinin altında şunlar yazdıdır.. vari kıf Selim ağa hakikaten bu çeşmeyi! bizim yedim gitti Selim ağa bir sebin-, den alarak: | — Yedim gitti. — İçtim gitti. — Giydim gitti... Diye tasarruf kesesine koyduğu pa ralarla yaptırmışlardı. Selim ağa öleli çok oldu.. Eğer pa- ranın kiymetini bilen bu adam şim" İsağ olsaydı bu buhran zamanında mu hakkak bir yedim gitti aparlımıur. yedim gitti köşkü, yedim gitti mekte-! bi yaptırırdı. 1m. Veraset vergisi Hangi emvalden, nasıl alınacak? Veraset ve intikal vergisi ka- nunun 22 inci maddesi tefsire muhtaç görülmüş ve emanetten alınacak verginin emvali menkule ve gayri menkulenin hangisinden Defterdarlık O keyfiyeti | tetkik ederek bunun mirascılara intikal eden menkul ve gayri menkul emval üzerinden tahakkuk etti- rilen verginin umumuna teşmili icap edeceği bildirilmiştir. Veraset vergisi verilmiyen em- valin kat'iyen satılmamış Maliye vekâletinden Defterdarlığa bil dirilmiştir. Bereet ettiler Bir ihba? üzerine işten el çek- tirilen defterdarlık o muhasebe müdürü Ahmet, birinci şube mümeyizi Nevzat beyerle diğer iki memur hakkında bir müddet- tenberi devam eden muhakeme neticelenmiş ve hiçbir mes'uli- yetleri görülmediğinden beraet kararı verilmiştir. alınacağı şubelerce sorulmuştur. | Kızıl Gömlek YAZAN : Ömer Rıza — Evet efendimiz . — Sana ne dedi?. Beni kovdu. — Sen git ışık getir. Unum yanma kendim gideceğim. — Işığı onun yanmda bıraktım. — O halde hemen gidelim, Mervanla muhafızı kapıyı girmişler ve dehlizde Leylâ ile Mes'ut karanlıktan istifade ederek bir kenarda beklemişler, onlar çıkmışlardı, Dışarda bir kimse yoktu. Bunlar bir lâhze durmadan Şam yol larına dulmışlur ve Cabiye tarafındaki hana doğru ilerlemişlerdi. Leylânm hademesi ve ati orada İdi. Hancı, hanm kuzu kapısını açara.| misafirleri içeri almış, Leylâ... karşılamıştı. O da onu merak ediyordu. Leylâ onun suallerine cevap vermeden sordu: — Sen burada ne yapıyordun?. — Beni huraya Alinin emrile Meh- met gönderdi ve ahvali anlamanı iste di. Ben de Mervanın evinde iş bularak oraya girdim. Sizi tehlikede görünce sizin yardımınıza koştum. — O halde şimdi ne yapacaksın?. — Hemen bu gece Küfeye hâreket edeceksin, Mehmedi orada bulacağın muhak- kaktır. Ona benim elim bir mecburiyet yüzünden kendisini bekleyemiyerek Şa ma hareket ettiğimi, fakat burada yaka lanarak hapse atıldığımı ve Mervanın elinden güç belâ kurtulduğumu haber ver. Ben de hemen Kudüse hareket e- derek orada Marküs ile görliştükten sonra hemen Küfeye avdet cüeceğim, Bunları Mehmede bildir ve benim se- lâmlarımı, candan mühabbötlerimi © na yetiştir. Mes'ut Leylânm elini öperek ona ve da ettikkten sonra dakika fevtetmeden sında hademesile birlikte geçirmiş, sa bahleyin erkenden üstünü başını değiş tirmiş, hademesini handâ bırakarak ve hüviyetini ifşa etmemesini tenbih ede- İrek handan çıkmış, tekrdr Yuhanna kilisesine girmişti. Onu rahibelerin ba- sinda olan kadın karşılamış. ona nasıl kurtulabildiğini sormuştu. Çünkü bu tariki dünya kadımlar camide geçen vak'aları mabetlerinin pencerelerinden görebiliyorlardı. Leylânın tevkif edil- diğini onlar da görmüşlerdi. Leylâ başından geçeni anlatmış ve| tutmasını rica etmişti, Başrihabe ona teselli vermiş; ona: Kızım ben senin valideni tanırım, benim gençlik arkadaşımdı. İstersen bu rada kal bir kimse senin nerede oldu. gunu bilmez. Ben seni istediğin kadar saklarım, demişti, Leylânın hedefi uzun uzadıya sak- Ilanmak değildi. Marküsü bir görse o İnun işi olur biterdi. Leylâ başrahibeye teşekkür ederek şunu sordu: — Acaba başrahip Marküs Kudüste çok kalacak mı? rum, se kadar gitmeme hacet kalmaz. ni tavsiye etmem. — Ben de burada bir müddet sak- — Sant hemen yer hazırlatayım. Başrahibe hemen yerinden kalkmış, yarım saat sonra gelmiş ve Leyliyı a- ıp götürmüştü. Onların girdikleri oda loş, geniş ve rahat bir yerdi. Başrahibe jona anlat — Validen bir aralık buraya iltica etmiş ve onu günlerce bu odada sakla- Imıştım. Birkaç gün sonra validen aile 'sini aramak için buradan çıkmış, ondan isonra onu ancak geçen sene görebil- İmiştim. açarak! içeri girerek biraz İlerledikten sonra) Mes'ut elini Yeylânm ayaklarına uza-inin gibi iyi bir kadını böyle mnatiğ” tarak onun ayakkaplarını çıkarmasını meflâç bırakan, onu hayattan ses çıkarmadan ©-'onun hislerine, arzularına hayat i yapmış ve İkisi dışırışa kı vermiyen bir dine inanamam. 9 senin arkadaşlarına yazık hareket etmişti, Leylâ geceyi han yön — 107 Biz cennette Mesihin mahbuplarıyfi —Demek bu oda benim annei dasıydı. * — Evet, fakat annen sonrad lüman olmuş ve bizi unutmuştu. sen de onun dinine girdin, i — Bizim girdiğimiz din size P kırı mı geliyor? — Onu demek istemedim, faks” ilerlemislerdi.İyeni din bizim dinimiz değil? — Aralarında büyük fark var — Elbette var . İve mi — Yanılıyorsun başrahibe! B Veden yazık olsun, biz Mesihin mahbubeleriyiz. — Başrahibel siz bu dünyada K© larınızımn mahbubesi çocuklarınızın” gili annesi olsayı derdin z daha iyi olu! Leylânın hademesi uyanmış ve onu Dünyanızı da ahiretinizi de mami İhtiyar rahibe derin bir ah leri ve iş ediyorlar. bahseden bir yazı verildi. Ayni serdedildi: çı idi. evvel Mes'ut ile konuşmak istedi, Ona' Onun bütün gençliğinin bütün tahs kları sanki bu derin te bir volkan gibi indifa etmişti. Rahibe Leylânın son sözlerine cet İvermödi. Pakat Leylâ ona sordu: — Başrahip çok ihtiyar mıdır? (Bitmedi) “ iİkimeb'usarasındi bir münakaşa i tL Öe tarafı birmel sayıfada | birbirlerine en ağır kelimelerle hü Celâl Nuri Beyin yazı yazdıği güzetede intişar eden ve Mahmut Beyin dalgınlığından Vekâlet m ne çıktıktan sonra bu mevkiin şe: uygun olmıyan işler yaptığından, | fekette garp kanunlarını naklet m refinin de Mahmut Esat Beye Ismet Paşaya ait olduğundan Mi Esat Beyin kabineden açıkta kal üzerine hemen bu kadar senelik k# ne arkadaşlarına hücum etti eski Adliye Vek nin gazabını mucip oldu. Mahmut sat Beyin alâkadar olduğu ötedi söylenilen bir gazete de Celâl Nuri n şahsi istihdaf edilerek ve ağır #5 limeler kullanılarak o yazıya zamanda Şu itham “1 — Celân Nuri B. eskiden itti” 2 — Celâl Nuri B. saray ve B jâli koridorlarını aşındırdı. 3 — Celâl Nuri B., başrahibeden bütün bunları mektum minin müzakeresinde ahkâmı şeri kanunun | n İihmal edildiğine dair grup reislli İbir takrir vermişti. 4 — Saraya intisabım yoktur. *İrinde manda taraftarı idi. Bu ithamlar lâl Nuri üzerine iş kızıştı. “ B. cevap veriyor: “1 — Evvelâ Mahmut Esat B. kındaki o yazıyı ben yazmadım. ? — İttihat ve terakki fırkasına & medim. 3 — Mütarekede manda al ettiğim için menfaya gittim, İ 4 — Saraya intisabı myoktu. cukluğumda hariciyeye devam 5 — Ahkâm — Vallahi bilmem, fakat onun ora Babıâli koridorlarında dolayıyordü da çok kalmıyacağını tahmin ediyo yek buna mı İşaretiir? riyenin ihmal e — Çok kalmıyacaksa benim Kudü- ye dair takrir verdiğim doğru değil*i 6 — Bu ithamları serdedenlerin l ğı — Ben de senin oraya kadar gitme yayı ispat etmesi namus borcudufs. Celâl Nuri Beye böyle diyor. cevapta şu: Bir hayli küfür ve b lanmağı şehirde saklanmağa tercih ©-| mathan emniyeti umumiye dairesi İdiyorum. ki? Bizde şunun bunun aleyhinde kalar bulunsun, delim?, biz nasıl ispat © Slime ime Ki İnhisar bütçeleri Ankara, 4 — Maliye vekâleti il bütçelerini hazırlamaktadır. meclise sevkedilecektir. Vekâlet W inhisarlara murakıplar tayin lir, Kararname heyeti vekilededelf” Bitlis ağır cezasi Ankara, 4 — Btlis vilâyeti İzası lâğvedildi. Yakmi

Bu sayıdan diğer sayfalar: