— 4 —VAKT 929 güzelli kra'içesi 21 Kânnnevel a a 19291 Ameri miştir. Malüm olduğu üzere Fe- riha Tevfik H. i Amerika- da Galveston şebrindeki wn şebrimize avdet et- dünya güzellik müsabakasına iştirak et- mişti. Bir muharririmiz kendisini aret ederek Feriha Hanımla yörüşmüştür. Muharririmiz Feriha Hanımla mülâkatını şu suretle anlatmaktadır: | H. tanınmıyacak O çok kıskanı- gün vapurda »ir hale gelm lan ve hatta bir kesilen bukleli saçlarından eser yok. Kesilmiş ve küçülmüş Fe- | riha Hanımın boyu da uzamış ve incelmiş. O, şimdi tam bir Av- üç Aculuğundan rupalı kıza benziyor. Yirmi günlük bir deniz sonra Amerikaya vâsıl olmuş ve Galvestondaki güzellik müsaba- | kasına iştirak etmiştir. Fakat bu müsabakanın mana ve mahiyeti bam başka bir manzara arzedi- yorumuş, hakiki Amerikalılar dahi bunun aleyhinde imiş. | Çünkü her sene bazı simsar- | lar genç ve güzel kızları toplar | bir zevk ve Galvestona türlü bahanelerle eğlence - yöri “olan ticaret yaparlarmış. Feriha H. bu.mak- | sadı anlar anlamaz beyeti pro- testo etmiş ve hatta kendisini göstermekten bile sarfınazar et- miştir. Netice itibarile lak bir Amerikalı kız kazanmış. Fe- riha Hanımın verdiği malümata | gönderir, teşhir eder göre bu gibi işlerle Galvestonda üç yüz milyon dolar sahibi Istan-| bullu bir Yahudi ve iki arkadaşı çok meşgul olmakta imiş. | Feriha H., İstanbulda yarım bıraktığı Kaçakçılar filminin a- » çalışacaktır. aşvekil at devres'ni geçi- | rinciye kadar Maliye | vekiline vekâlet edecek Duçar olduğu rahat kahat devresini geçirmek üzere İstan € ve | sızlığından ne kili S $ Kâleten tayini ta Müdafaa vek rahatsız tısat o Vekili Nafıa Vekili krü Beyin yerine ve- avvur olunan Milli Abdülhalik Beyin de na binaen iş ik. Mustafa Şeref | vel Zekâi OBeylere otek lif olunmu at herne kadar| kısa bir zaman in ifa kabil o İursa da Saraçoğlu Şükrü Beyin nekâ hat devri iki üçhaftıdan dört beş ay kadar imtidadı melhuz olduğu cihetle, bu kadar uzun müddet hem kendi dai- releri ve hem de maliye işlerini vekâle ten göremiyeceklerini ifade etmeleri nen Maliye vekâleti uumurunun| Başvekil İsmet Paşa tarafından rüyet #dileceği haber alınmıştır. İ Ankara, 20 — Maliye vekili Saraçoz lu Şükrü Bey b kadar ne-| kahat devri re İstanbu Ta hareket edecektir. Vekil Bey İstan bulda bir ay kadar kalacaktır. olm bu ya iki güne ini geçirmek Samsunda teci bircinayet| Geçen cuma günü N bir hâdise olmuşğur. Samsunda tütin ticaretile meşgul olan Kibar Riza B.in mahdumu Osman Bey cuma günü 2 Samsunda feci cesi ve iki arkadaşile birlikte otomobil | le şehir civarında Sabri ne gitmiştir. Akşam şehre avdet lerken otomobil bir pusuya uğranış atılan silâhlardan çıkan bir kurş isabetile Osman Bey ağır surette y" Tanmış've beş gün sonra vefat etmi ti eder- un Ösman Beyin kimse ile şahsi düşman lığı olmadığı için bir yanlışlığa kur ban gittiği zannedilmektedir. Merhum henüz 27 yaşında ve bir senelik evli i- di. Cenazes rimize getirilecektir, İyi tahsil görmüş yarın Vatan vapurile şeh-| , Pudyard Kipling . den DÜNKÜ KISMIN İki yolcu vapurda vertede demir kafeste bir Kafesinden kurtulmağa Yolculardan Hans, idiseyi HULAÂSASI konuşuyor. Gü maş var, çalışı arkada na bir (Hayvar mürebbisi olan bir dostim, evinde tıp kı insane besliyordur. tum, setti, mi — kıskanç olduğunu izah ettim, & lenmeden evel onu öldürmesini söyle dim, beni dinlemedi. Dediğim çıktı. Arkadaşım evlendikten sonra maymu yor. anlatıyor: bir Orangoton benziyen Bertran ismindeki bu dos bir gün bana evleneceğinden balı- Ona Biminin — maymunun is karısını kıskanmağa başladı. Fakat zahiren Hanımına muti görünüyordu (Bertran) bana dönmüştü: | yan | uzanmıştı a hâlâ en : Hasan Şükrü Es im zaman maymun öl »mu cesedi üzerin rülüyordu. Ve çok memnun (Orang - out irünüyordu. ıng) ım yedi insandan olduğuna dair bir darbı #lki bilirsin. tran onu Allahın verd N öldürmeğe muvaffak ol bazu kuvvetile mustu. Fakat kendisini de onun pençe kurtaramam Hikâye burada bitmişti. Demir kafesteki gürül tü tel (Hans) yılan ıslığını taklit etti. £ lerinden ştı ar duyuldu. Vahşi hayvan olduğu kaldı Sonra titremeğe başladı. — Fakat (Bertran) ı ölümden kur Niçin yi amaz mıyd yardım et — Ben (Bimi) yi on iki senedenberi!” içinde öğ- r olur. İşte bak! dürebilir tanıyorum. Senin dokuz ay reneceğin şey bu k Bir oğul hiç babasını Onu ben büyüttüm.. O benim evlâdım dır, Bir daha ma şeylerden bahsetme! Ertesi gün (Bertran) çin lâzım olan tahta kafesleri hüzırla-| mağa yardım etmek üzere evime geldi. Ve bana karısını (Bimi) ile bahçede bıraktığını söyledi. çabuk Litirdim. Ve ona dedim mi nümuneler beraber Ben işimi — Haydi veinize gidelim! Güldü ve başını salladı. — Haydi. Öyle olsi Gittik.. karısı bahçede yoktu. (Bim yi çağırdı. kat cevap veren olm Karısından da hiç ses çıkmadı. Yatak odasmın kapısını vurdu. Fakat sımsıkı kapanmıştı. Garip garip banı baktı. Yüzü bembeyaz idi. Dudakları tit du.. Omuzlarımla kapıya yükler- ve yıktım Tavanın sazlarında b açılmıştı. Güne tüyler ürpertiei bir sı yük bir d n Ziy İ miytı. Gözlerime inanamadım. Sepete atılmak üzere yırtılan k r veyahut mâsalar üzerinde pârçi ça edilmiş kartlar görmüşsündü Ah dostum ah. Bu bir sevgili, hiçbir â mez, Orada kadına benziyen yoktu. Didik didik anlar. Bütün bunlara baktım ve hasta ol hiçbir şe olmuş et parçaları >e “um. Bertran biraz daha fazla durdu. emede ve duvarlarda olan et pat- daha Dü larını ve kan lekelerini biraz seyretti. Ve sonra hafif ve yumuşak bir sesle gülmeğe başladı. Çaldırmadığına şükrediyordum, Hiç ağlamıyor, saçlarını yolmuyordu.. Ka pının eşiğinde donmuş gözlerile ve gi lerek dedi ki: Kendisi bu odada kapanmış olacak, (Bimi) de tavandaki delikten atlamış Bu böyledir dostum. Deliği tıkıya- gelecektir. (Bimi) yi. tam on günevde bekle dik. Bir iki kere onu ormanda evi gö zetlerken görmüştük. Korkuyordu. Zi ra kabahatinin büyük olduğunu biliyor ın) onu çağırdı. Hoplıya hop h kü du. (Ber Liya koştu. Elinde bir tutam siş dın sacı, dostumun sevgili karısın bir tutam siyah kadın saçı vardı. (Bertran) güldü: (Bimi) yaklaştı, Bertran sesine tat k gülümsedi. Ve onu (e ini bizim sofrnd U bir eda verer okşadı. Üç günd du. Akşam yemeğ k kadın saçlarını hâlâ elinden bırakmıyordu. Bertran karısının ka lara bulanmış ve kaskatı olmuş saçları na bakarken gözlerinde ani bir alev parladı. Korkmuştam.. (Bimi) mütemadiyen içiyordu.. N hayet sarhoş olmuştu. (Bertran) iedi, dinledi ve sonra. ni) yi 5 (Hans) sigarasını söndürdü, dedim.. Bertran onu kendi — Sonra, — Sonra öldürdü. Ben kumsala gezmeğe gitm keymetli bir gencin böyle feci bir suret|tim. te vefatı çok şayanı teessürdür. Bu tamamile dostumun vazifesi idi.| ana ve karıma böyle saç| İlim ve (Bimi) yi bekliyelim. Mutlaka! Hem benim yardımımın tesi Ne i Artık atlık versin dostum. Hee Sü Ni mil ne olabilirdi uyuyalını K Api Samimi olalım! izde bazı teşebbüsler, granit kayalar üstüne atılmış to- Ekildiği fakat kendimizi ayutmanın yolunu buluyoruz. B humlara benziy yer İlenmiyor, da- stünde çok çalışıldı, projeler yapıldı. Halk bu hitabı her kürsüden işitti, her ağızdan dinledi. Geçen sene memleketi iktisadi uçurum olduğunu gördük. Ta- sarrufa karar verdik. Hem'de yerli malı ıhlamurdan başlı- En can alıcı bir davada bukadar acayip bir başlangıç, hadisenin ehemmiyetini birden- bire karikatürleştirdi. İnanış za- yıfladı. Bu hamleden tek bir ya- digâr olarak ta sadece ıhlamur run beş misli pahalılaşması kaldı. Milli iktisat geniş ve çok et- rafh bir pr Biz sanıyoruz ki gazetelerde dört makale çıkınca, birkaç konfe- rans verilince, iş olup bitecek, Ne yazık ki bağlanan ümitler çok geçmeden çürük ip- likler gibi birer birer kopuyor. Bu meselede sade benim idrak va! Bosna Avusturyaya Yerli malı meselesi, bu valardan biridir. İşin saran tehlikenin ne derin bir işe yarak. am meselesidir. buna ettiğim kaç devir Hersek vak'asında kızıp başlarımızdaki Viyana fes- lerini yırtmış ve halis Avusturya kadifesinden kalpaklar giymiştik. O zamanki gazeteler bu müna- i intibah diye alkışla- mışlardı. Yerli malı lâkırdısı ta o zamandan beri dillerde dola- şıyor. Aradan geçen bunca yık dan ne hasıl oldu? Kazancımız nedir ve niçin ayni yollarda sü- sebetsizli rüklenip duruyoruz ? Gazeteler iktisat haftası diye bar bar bağırdıkları (o günlerde Hilâliahmer bir balo verdi. İçle- rinde bir davetli bile yerli giyin memişmiş, İşin yüreklere yerleş- mediğine bundan güzel misal olur mu? Geçenlerde, iktisat haftasının galiba hanımlar konferans vermişlerdi. lerde resimlerini gördüm. Hepsi idi, Körsüde bu k halka yerli mal ve milli iktısat- ilk günlerinde Gazete- kürklü tan babisten fayda umulur mu? Ramazanda nargilesini tokurda- tarak orucun fazilet ve sevabın- dan bahseden bir z düşünü- AZAN : Gmer kıza Kardeşlik hisleri — Evet! tedip vel hareketini tehir et te haklıyız. Çünkü bir şey mümkü, Ise o zaman ihtiyatl faideli hattı hareket takip ve en fi olunur. — Vazi bu merkezde re yarm karşı karşıya gelir dö; sek netice ne olu olduğ | Benim kanaatim şudur. da samimi o cennetliktkir. Içtihadın rak döğüşen her ta Ali, bu muhaverelerden nutuk daha irat etmiş, herkesin sulhü ha kuvvetli surette teşvik ettikten sonra hiç kim seden mukabil taraf hakkında el veyâ dil ile herhangi bir fena hareketin “1 İdır olmamasmı ihtar etmiş İki İsali hizmet etmesini şıya ordugâhlarını kurmuşlardı. Bu iki taraftan başka tı. Kays Anef oğlu bunlardandı. K» oğlunun başında altı bin kadar dım vardı. Bunlar da Basralı idiler, K glu Hazreti ona: — Biz Ali ile İSizin aleyhinizde hareketi de arzu et öğüşmek istemeviz. kalmağa) karar verdik. Hazreti Ayşe, muva — Siz bilirsiniz. Bit karar verdikten sonra b demişti. Bunun üzerine Kays oğlu altı bin a damını safede olan Celhaya gitmişti. Hazreti 4 a akat etmiş: raf kalım araf kalınız lar ala Kays oğlu ya geldiğini gördük görmüş, ona d. — Biz bitaraf kalmağa karar verdik İHalbuki aramızda bir şayia çıktı. Gü sen gülebe çolarsan, bizi an dolayı cezaya ıp kesecek mişsin. mızı © Idığımız rimizi öldü missin. Buna ne slı var mı? Demişti. Hazreti Aliaçıkça cevap verdi: sim gibi adamdan gey ümit edilmez. Bunu ancak sapmı$ & de, biz de mü lerinizden birinin de vukuuna arsam? imkân yoktur. İvam edec ” — Devam ediniz. Bunda bir beis yok tur... Vaziyçt bu suretle tavazzuh etmiş t. Ortada üç fırka vardı. Bunların bi ri Talha ve Zübeyrle, biri Ali ile bern berdi. Biri de bitaraftı. İki muhasım sayılan ta da harp ruhu değil, sulh ruhu hâkin di, Belki hiç kalmamıştı. Allâme İbnilesir bu hu Ni beyan ve kaydederken der ki: “Talha ve Zübeyr ile beraber bulu nan bütün Mudar kabilelerinin sulh İten şüpheleri yoktu. Yine onlarla be raber olan Rabia de idiler. Hazreti Ayşenin bu cephesi İotuz binden fazla bir kuvvet teşkil edi. yordu. Hazreti Ali, bunlara Malik ile Hakimi göndermiş, ne fikirde olduk! - Talh şe bımlara: Biz ve bir rını sordurmuş Zübeyr ve Ay kimiz söz üce rinde duruyoruz, demişlerdi. “Nasıl Ayşenin tarafında bulunn lâme roplu konferansçılar bu vâize benzerler. İnandırmanın inanmaktır. Hiç kimse, vicdanında (duymadığı, rubu ile inanmadığı bir davanın bayrağı olamaz. Boris Bulgar şa- yağı giyior. Bizdede yukardan başlasın. Zaten namına *ne var ki?.. Bi en birinci şartı sesini bütün aşağıda israf in me- murları, devlet bütçesinden ge- çinen herkesi yerli malı kullan- mağa mecbur edelim. İlk mer- hale için bu yeter. — Seyyah apmak sonra bir bir taraflu bu ruh ile mütehassis olarak, karşı kar!rar üzere ayrılmışlardı. üçüncü biri iİgrup vardı. Onun prensipi bitaratlık:İve Zübe Ayşeye müracaat etmiş meyiz. Onun için itizale (yani bitaraf k Basradan iki fersah me li nin Basra- sonra onu daj ir edecek Banlarm böyle bir küfre) — O halde biz bitaraflığımızda de af arasmda kabileleri tamarsile sulhperverdi, Yemenliler de ayni fikir) arasi oğulları mukadderatı bizim b* — 93 1 hâkimdi: ileleri” finder © iİlanlar da ayni kabilelere mensup e İtun orlardı. Hazreti Ali, bunlara " Iki tar” herşeye lar Mudâr, Rabia ve Yenen kabi mensup idiseler, (Ali) nin tara kabil olan sahaya inmiş idi kabilelere mensup olanla”; ve daima SU Mudarlılar, M* Yemenlilef diye an ye di ta ayni İribirlerite İten bah darlılarla, Rablalılar rüşüyor, diyorlardı. Yemeni”er, Rah Ta biribirerini ziyaret ediyor ve ka arasmda harbe imkân olmadığın! *” nuşuyorlardı. Alinin taraftarları *” mi bin kadardı. “Ali, T Zübeyr görüşmüği” ulhü temin ve harbi bertaraf etm -İten daha münasip bir hattı hareket — e! i »dığına karar vermişler ve bU “All, ayni akşam Abbas oğlu AP lah, Talha ve Zübeyr tarafına, TM r de Ebu Talhanm oğlu Me” sİmedi Ali tarafına göndermişlerdi. İhareket iki tarafın tam bir ittifak © İre olduklarının nişanesi idi, İ “Bundan başka iki taraf ta ©” İyetlerinde bulunan bütün rüesays mimler göndermişler, iki taraf aras” “a sulhü müsalemetten başka bir Tİ” hâkim olmadığını bildirmişlerdi. bir kimsenin sulhten ve *” iyetinden şüphesi kalma” hün ha |” «0 gece iki taraf ta tam bir huri! çinde uyudular. Emniyet ve sükünü wi hiçbir şey kalmamıştı. 10“ kes derin bir mes'udiyet içinde idi. “Ortada muztarip olan, korku” en, kendilerini tehdit eden tek” karşısında kâbuslar geçiren insani” Osmanın katline iştirak edenlerdils * dece b Sebe oğlu ile arkadaşları vaziyeti kından tetkik ediyorlardı. Sulh ve # -İsalemet cereyunıın bu derece ku bulması onları bizar etmekte idi. ff kat bunlar israrlarını vermisle! Onlar bütün bu cereyanı bozacaklni”” Bütün bu birlik bu müsalemet, ittihat cereyanı onların suikasti” kurban olacaktı, Sebe oğlu Hazreti iyi yakından tarassuda memur eti damlar vaziyeti ona bildirmişleri” ebe oğlu evvelâ kendi adamlarını © ladı. Bunlar onunla San'adan hare“ eden üç yahudiidi. : Bu adamlarla bir kere daha görü” mek Jüzemdi. Sebe oğlu anlattı: — Barışıyorlar. Bizim bütün yapt” İlarımız boşa gitmek üzeredir. Est© bize verdiği sözü tutmazsa felâket zi tehdit edecek ve topumuz helâk ol” cağız. Meymün oğlu cevap verdi: — 0 halde biz dördümüz buni#” “kendi halleri üzerine bırakıp hemen ** l k ir kimsenin sulhten #ÜRhe-) uyalım, Cermuz oğlu ile Kerras oğlu bu fi” İri kabul ettiler. Onlar da: — Hemen gidelim ve yerimize £ nelim takat Sebe oğlu razı olmadı. — Hayır, dedi, gidemeyiz. işle Büt” ilrada göstereceğimiz seabta bağlı | Oç yahudi, Sebe oğlunun ne demi ediğini anlamadılar. Meymun ©ğ sordu: — Bütün Esrail oğullarının muk3© deratı tehlikedemi? — Evet tehlikededir. Yalnız Yem deki dindaşlarımız değil, bütün y9f ri zündeki dindaşlarımız tehlikededir» — Bunasıl tehlikedir? Sebe oğlu simdiye kadar bunu bize açmadın?- Sebe oğlu cevap verdi: — Bunu anlamanız icap ederdi. ş» diye kadar anlamadınız mı? k Üç yahudi, reislerinin yüzüne “©. lık baktılar. Sebe oğlu tekrar sor" anlamadmız mı? Hepsi de başlarını eğdiler ve €© ei wp verdiler. — Anlamadık... Sebe oğlu. — O halde dinleyiniz. Biz bugün vetin kaçıncı senesindeyiz.. — 36 iner hic senesinde. (Bitmedi) selini ilki 1) Tönülsir tarihi, üçüncü cilt so fe 103.