— 4 —VAKIT 10 Kânunevel 1934 VAKİT Başmuharririmizin seyahat intibaları A l (üst tarafı 1 inci sayfada) için günlerce zevk ve merak ile gezile- sek bir muhit kıymeti vermiştir. Fakat M. Müsolini bunlar ile de ik tifa etmemiş Romanın tarihi kıymetini imkân derecesinde canlardırmak için diğer çarelere de müracaat etmiştir, Şehir civarında bulunan (Nemi) gö- lünün içindeki iki bin senelik gemi en- kâzını çıkarmak teşebbüsü bu cümle- dendir. Eski Romanın en sefih vemüstebit hükümdarı olmakla şöhret alan (Kali- gula) nm bu göl içinde batmış iki ge misi vardı. Bu gemilerin ziynet ve ih. Kızıl Gömlek YAZAN iğ Ömer Rıza ! 5 pz 85 e İmdat yetişmiş ve şakiler kaçmışlard! tirahate ehemmiyet vermiyordu. w tün gün ilerledikten sonra Basf” İbir kaç saatlik mesafe kalmıştı. 1 lâ tevakkuf etmeden devam etmek İyordu. Fakat Mes'ut, o fikirde deği di. Çünkü karanlık bastıktan he yolu şaşırmak, yahut bir tecavüz€ ie ramak «-& muhakkaktı. Onun için © yerde konaklamak daha muvafıkt. İf kat Leylâ, şehrin birkaç saatlik mesi de olduğunu öğrendikten sonra ei muvasalatı tercih etmiş. Mes'ut mutavaat o mecburiyetinde (kalım Kebabın keşli Çarles Lembden; Çeviren Dürrü ze Manzarayı ilk gören adam gök gürültüsünü andıran bir sesle arkadaşlarına bağırmıştı: — Kılıçlarınızı çekiniz ve eş- kıyayı tepeleyiniz! Bu ses, Leylâyı derin bir uy- kudan uyandırmıştı. Bu sayha Mehmedin sayhası idi. Mehmet ile arkadaşları kılıç- larını çekmişler, Sait ile adam- lanna hücum etmişler, bunlar Çince bilem bir dostum anlatıyordu. casına tıkınıyordu Çoban bu müstek- İnsanlar yer yüzünde halkedildikleri!reh eti aldığı zaman büyük bir günah zamanlar yiyeceklerinin mühim birlişlemiş gibi n âsabı gerildi, titre- kısmını hayvanlar teşkil ediyordu. Ve meye bâşladı. at bu onun da par. bu hayvanları bugün dahi Habeşistan! maklarını yaktı. O da sevki o tabii ile da vahşilerin yaptıkları gibi parçalar. oğlunun tevessül eti çareye başi çiğ çiğ yerlerdi. Bizim bugün Ye vurdu. Şimdi coban da yanmış domuz| diğimiz kebap ve dönerler beşeriyetin!lardan tatmış bulunuyordu. Fakat Ho- bu iptidai devrinde keşfedilmişti. Ve|ti bu yanmış domuzların vermiş oldu-! bu keşif kazaen bir çin çobanının oğlu| ğu zevki oğluna belli etmemek için cas) tarafından yapıldı. Her gün olduğu gilli hir tavırla ağzımı büzdü. Buna rağ bi o gün de çoban Hoti domuzlarına'men bir müddet Ssönru domuzlardan . palamut toplamak ta sabahtan orma-| na gitmişti. Kulübeye büyük oğlu neza| ret edecekti, Bu yaştakilerde görüldü- ğü veçhile bu da ateşle oynamak me raklısı ayni zamanda çok tembel bir ço) cuk idi. İşte o gün de böyle bir oyun neticesi olarak saman kümelerine ka- çırdığı kıvılermlar süratle parladı. A- lev etrafa sirayet etli. Kulübe şimdi! kül olmuştu. Bobo fazl atelaş ediyor du. Fakat bu telâşı kulübeyi yaktığın- dan dolayı değildi. O yine babasile bir kaç kuru daldan bir iki saatlik mesai sayesinde bir diğerini daha yapabilir-| di Fakat asıl mesele, domuzların bir lüks eşya gibi itibar edildiği bu devir-| de 9 adet güzel domuz yavrusunun yan ması idi, İşte bu vaziyet karşısında bs)| basına ne cevap vereceğini düşünür. ken bir koku duydu. © zamana ka dar duyduklarından bambaşka bir şey olan bu esrarengiz koku ne olakilirdi. Herhalde kulübenin yanmasından de- gildi.Çönkü o bu kabillerini çok defalar ihmalkârlığı ve biraz da talisizliği yü zünden koklamıştı. Çalı çırpı yanma- sına da benzemiyen bu koku karşısın da mütehayyir kalan Bobonun ağzını sulandırmağa başladı. Bir hayat am. ması olup olmadığını anlamak için iğil di domuzları yokladı. Fakat kavrul| muş domuzlar elini yaktı. Acısmi gi- dermek için ağzına koyduğu zman parmaklarile beraber gelen derileri çiğ nedi. Du suretle bu'unm kadar dünya yüzünde hiç kirisenin bilmedir", tat madığı bir şeyi, kavrulmuş derileri ki- tişamı bir efsane halinde asırlardanbe.| ri devam etti, Büyük bir gölün dibin. de olan bu gemi enkazı her devirde bir çok kimselerin hırsını tahrik ediyordu. Fakat bu enkaz suların altında çok de rinlerde olduğu için şimdiye (kadar hiç bir kimse bunları çıkarmağa imkân bulamıyordu. M. Musolini bunun için en kat'i ted: birleri göze almağa karar verdi. Yapı- lan tetkikat neticesinde (Nemi) gölü- nün sularını büyük tulumbalar vasıta. sile akıtarak gemileri dişarıya çıkar. mak imkânı bulunduğu anlaşıldı, Ni hayet bu plân milyonlar sarfedilerek filen tatbik edildi. Şimdi (Kaligula) nın gemilerinden biri bu suretle gölün dibinden dişarıya çıkarılmış bulunmaktadır. Romadan ayrılacağımız gün bizi gezdiren şoför (Nemi) gölünden çıkan gemiyi görmek isteyip istemediğimizi sordu. Bahse. dilen gölün ve geminin ancak on daki: kalık bir mesnfede olduğunu öğrenince! tabii bu iki bin senelik sarihi gemi en- kazımı görmek istedik, (Nemi) gölünün kenarına yaklaş tiğımız sırada şoför işaret etti: — Yolun şu kısmına bakınız, bura- si (Kaligula) zamanından kalmadır. Dedi. Hakikaten yolun bu kısmın- “Xi taşların şekli ve görünüşü ile bir sw evel tercümanımızın eski Roma kuzı arasında yine iki bin senelik ma- zisi olduğuna işaret ettiği vola ne ka — dar benziyordu! Gölden çıkarılan geminin enkazı çü- hiçbir parça kalmamıştı. Simdi Hoti- nin yegâne endişesi bu meselenin du- yulması idi. Çünkü onlar Cenabı Hak. km insanlara verdiği çiğ eti yakarak büyük bir küfrün: nimette bulunmuş. lardı. Eğer bunu komsular haber ala- cak olsalar iki kâfiri taşa tutacakları muhakkak idi, Pu korku ile Hoti oğlu na bu sırlarını ağzından kaçırmaması» | nı tenbih etti. Yanmış domüzların lez- zeti Hotonin Odamağındı o kalmıştı. Bunun için domuzları bitinciye kadar kulübesinin yanmasma artık kızmıyor. du. Htia evelkinden daha fazla yan- gınlar zuhür etmiye başladı. Bunların bazıları güpeggündüz bazıları da gece! oluyordu. Gözetlenmişler, sırları keş- fedilmişti. Tevkif edilerek şanitleri ile beraber o zaman harap ve kilçük bir şehir olân Pekin mahkemesine sevko- lundular, Ve memnu gıda yediklerinden dolayı mahküm edildiler. "Toplanan jüri reisi karar! okuyacağı zaman et.| tekrar yapılmış hazırlanmıştı Heyet mahkemeye buyur edildi. Evvelâ onlar. rm da parmakları yandı. Onlar da mh kümlar gibi bir sevki tabii ile ayni ha- reketi tekrar ettiler, Ve bn suretle mes elenin iç yüzü meydana çıktı. Bunun | üzerine bütün mahkeme, halk, ecnebi. ler, omühbirler müttefikan hâkimin verdiği kararın refini talep ettiler. Et- kârı umumiyenin galeyanı üzerine hâ- kimin verdiği bu gayri adilane hüküm feshedildi. - Bu sefer mahkeme dağıl dıktan birkaç gün sonra hâkimin dairei mahsusası alevler içinde göründü, Bü zartarak yedi ve tatmış oldu. İlinel sefer domuzları yokladı fakat ol ka- dar elleri yanmadı. Alışık bir tavırla bu kavrulmuş deriler ile gelen et par- çalarını yuttuğu zaman bu esraren- giz kokunun sebebini nihayet anlıya- bilmişti. / xw sulandıran, iştikayı cel- beden bu domuzların kokusu idi. Bu suretle hakikati anlıyan küçük Çinli rümüş tahta yığını halindedir. Bunun la beraber çürümüş tahtalarm umumi yaziyeti geminin ilk şekli hakkında çok eyi bir fikir verebilir. Ru sekle naza- ran iki bin sene evelki Romalıların ge mi inşası ile beraber diğer sanayi sa- hasında pek çok ilerlemiş olduğunu kabul eğmek lâzımdır. Gemiyi çıkarmak için gölün suyu on altı metre derinliğinde olarak akıtıl- mış. Bu suretle geminin biri meydana çıkmış. Fakat İkinel yemi daha gok derinlerde imiş. Bunun da çikip çık- mıyacağını anlamak için suları daha beş altı metre kadar akıtmak lâzım ge- liyormuş. Asırlardanberi içinde Roma hüküm- darlarının defineleri olmak üzere dil lere destan olan bu gemi meydana çık- tığı zaman ne bulunmuş? Tabil buna merak edeceksiniz. Ru. lunan şeyler arasında gümüş, altin ve «lmas yoktur, Gemi meydana çıktık- tan sonra anlaşılmış ki nisbeten sula- rın sathma yakın olan bu gemi birçok dalgıçları taarruzuna uğramış, yağma edilmiştir. İçinde kıymetli olmak üze- Söyle sana diyorum... dedi. Bobonun Te ne bulunmuş ise çalınmıştır. “domuz, domuz baba gel tat yanmısi Bununla beraber meydana çıkan £e-İdomuz ne tatlı, sözleri Hotinin kula- enkazı arasında tarihe ve fenne hiz'İğında şiddetli uğultular yaptı. Böyle ek pek kıymetli şeyler vardır.İ yanmış domuz yiyen bir oğul yetiştir. un için İtalya hükümeti bu eşya; diğinden kendine ve oğluna lânet edi- b ya toplıyarak geminin bir han- yordu. Bu sıradı Eobo küller arasın- gar altına alınacak enkazı yanında bir) da domuzlardan bir diğerini çekip çi (Nemi gölü müzesi) yapmağa karar)kartarak parçaladı. Ve bir avuç Moti- vermiştir. ye uzatıyor ve biv taraftan da boğulur Geminin güvertesi sadece tahtadan —-——————————<<<< değilmiş. Mevcut enkaza nazaran tah-minin göl üzerinde biraz seyredebildiği ta güvertenin alt kısmını teşkil ediyor.İne hümolunabilir. li muş. Önün üzerinde bir kat tuğla tuğ.| (Gemiden çıkan enkaz arasında bir Tanın üzerinde üç parmak kalınlığında takım tunç heykeller, kurt, aslan, kireç harç, bunun üstünde de bir mer.|kaplan başları, tıpkı bugünkü çeşme mer tabakası bulunuyormuş. o Bazı musluklkarı sisteminde (musluklar, yerleri de çiniler, mozayikler ile işlen-| iptida! şekilde tulumbalar, muhtelif miş imiş. , İşekilde vidalar ve çiviler nazarı dikka- Geminin kürekler ile, yahut yelgen-|ti celbediyor. Hulâsa (Nemi) gölün. ler ile göl üzerinde hareket edecek şe.den çıkan iki bin senelik gemi enkazı kilde olmadığı, yalnız şimdiki gemiler yalnız Romada merak ile seyredilecek biçiminde bir nevi saldan ibaret bulun.|bir müze olmakla kalmıyacak, ilim ve duğu anlaşılıyor. İhtimal ki suların|fen tarihinde birçok hakikatlerin inki- tabii hareketile, yahut 5 ve saire gçibilşafma da hizmet edecektir. Mehmet Asım afalladı. Sonra (o gazeplendi. . Birden kırbacile Bobonun üzerine atıldı. Ve olanca kuvvetile genç çapkınm omuzla rma indirmeğe başladı. Fakat onun bu kırbaçlara aldırış ettiği yoktu. Çün- kü o buna alışkmdı. Bu seferkiler ise ona vız geliyordu. Binaenaleyh domuz- ları yemekte bir beis yoktu. Bu vaziyet karşısmda Hoti darbeleri kesti, Ve bir laz müsamahakârane davrunarak: “Köpek gibi üç erimi yaktığın yet- miyor bir deorada et tıkimıyorsun. Alçak herif boynun altında kalsın. Hem ateş mi yiyor ne haltediyorsun. © bazı vesait ile çekilmek suretile bu ge- i; mesele bütün şehirde şayi oldu. Şimdi Pekinde baştan aşağı alevden başka bir şey gögrünemez oldu. Artık bütün dük- kânlar ve sigorta daireleri kapatılmış- tr. Halk her gün domuzları kolaşıkla yakahilmeleri için evleri derme çatma inşa etmiye başladılar. Bu usul o ks- dar revaç buldu ki dünya düzünden yalnız canlarını kurtarmayı ga- nimet bilerek develerini, eşya- larını bırakarak kaçmışlardı. Leylâ, gerçi gelen kafileden medet bekliyor, fakat bu imda- dın bu kadar ani ve bu kadar kahir olmasını beklemiyordu, Mehmet, arkadaşlarile birlikte hasımlarını kovaladıktan sonra geri dönmüş, Leylâyı bulmuş, onu kucaklamş, ve bütün bir eşkiya kaflesine karşı gösterdiği metanetten dolayı onu tebrik et- mişti, Leylâ, müthiş felâketlerden, acı im tihanlardan sonra bu neticeye vardığı için son derece mes'ut idi. Yolculuğun ve son günlerin işkenceleri onu yıprat. mış idi, Fakat bu beklenilmiyen mülâ- kat, onu yeniden canlandırmış, onun maneviyetine büyük bir kudret vermiş Mehmet, Leylânm kolundaki yara yı ihtimam ile sarmış, ondan sonra Cafer oğlu Mehmedi çağırarak Leylâ. yı ona takdim etmişti. Cafer oğlu, Hazreti (Ali) nin bira erzadesi idi. Kendisile Mehmet ayni ailenin evlâtları gibi idiler, Leylâ, on- Jarın ikisine (Mekke)den çıktığı gün denberi uğradığı müşkülâtı anlatmış, İki genç onun kahramanca sabrı, €m- mnlerlir sere lananmk 2 ema kiş hayran kalmışlardı. Kafile geceyi orada geçirmiş, sabah leyin Sait ile arkadaşlarının bıraktığı devletin ve eşyaları omüayene et! miş, eşya İçind iş yarıyanları almış. gerisini akmış, Leylâyı yine tahtrevanı na bindirerek Küfe yolunu tutmuşlar- dı. Balgimmma Esasen Küfe uzakta değildi. Bir ko- nak kadar gittikten sonra Mehmet ile mimari âleminin kaybedileceği endişe Bunun için de mutlaka evleri yakmak zarureti olmadığını ıskara ile yapılabi- leceğini ilân etti. Şiş usulü ise ancak bündan bir iki asır sonra keşfedilebildi. M. Dürrü Gelişi “Güzel Fukara için ye bir bira fabrikası açıla- cak, fukaraya mabsus olmak Üzere ucuz bira çıkaracakmış. Fukaraya ucuz ekmek, yemek, iyecek temini her ne kadar el aklından geçmiyorsa da gene bayır sahiplerinden Allah razı olsun, ucuz birayı unutmu- yorlar. Toplu İğne ahriri musakkafat komisyon- ları — Azsları peyderpey gelmektedir. Azalar tamam olunca Kömisyonlar işe başbıyacaklardır. Garsonlar mektebi — Garsonlar cemiyeti bir mektep uçmâğa Karar ver- miştir. Asım Beyin teftişi — Müskirst nhisarı umum müdürü Asım B. yakında İiemumi bir tefuş seyahatine çıkacakur. İ Umumi müfettişlikler — Mem- İeketin muhtelif yerlerinde yeni mülettiş. likler ihdası haberinin şimdilik mütasav- j ver olmadığı anlaşılmaktadır. domuzları şimdi avuç avuç boğulurcaledildi, Bu vaziyet ta bir papasın ıska.Jarkadaşı Leylâ ile birlikte yemeklerini! sına yutuyordu. Bu esnafa orman-İşa usulünü keşfedinciye kadar devam yemişler, ondan sonra görüşmüşlerdi.| dan avdet eden çoban kulübesinin tür) etti. Papas domaz ve diğer hayvanatın| Leylâ, Mehmedin deruhte ettiği vazife ten kalasları arasına girdiği zaman yapılabilmesi eaiz olduğunu söyledi. yi merak ederek sormuştu: — Küfeye niçin gidiyoruz?!. — Elimizde Hazreti Alinin bir mek tubu var, Onu halka okutacağız ve halkın onunla birlikte hareket ederek Basra ve Şam gailelerini bertaraf et- mesini temin edeceğiz... — Beni de beraber götürecek misi- niz? — Tabit... — Benim K?feye gitmemde bir fai- de yoktur. — O halde Medineye dömek mi İster siniz?.. — Hayır, ben yine Hazreti Ayseye iltihak etmek fikrindeyim. — Bana Kalırsa hemşirem ile ara- mızda bir muharebe vukuu çok muh- temeldir, — Ben de buna mâni olmak için ça- lışmak isterim. — Acaba faide eder mi? — Bilmem, Fakat hepimizin el birli iğile kan dökülmesine mâni olmamız ilâzımdır. — Bizim de bütün emelimiz budur. — O halde siz beni Basraya gönde riniz. Mehmet ile Cafer oğlu (bunu çok muvafık gördüler. Mehmet, maiyetin-! de bulunan Mes'udu çağırdı, Ona Ley-| 'lâya refakat ederek onu Basraya ve Hazreti Ayşenin yanma götürmesini emretti, Esasen Mes'ut Hazreti Ayşe nin adamlarındandı. Bütün yolları i yi bilirdi. Mehmet ile arkadaşı Leylâ- yı hayvanına bindirmişler, onu teşyi etmişler, sonra kendileri Küfe yolunu, onlar da Basra yoluna girmişlerdi. Leylânın bütün hedefi bir an evvel Basraya varmak olduğundan yolda is Çünkü Leylâyı azminden döndü: imkân yoktu. (Bitmedi) — ns aa Adilyede: Bir avukat Müekkili namına «ldığı pars) vermemiş mi? Bir müddet evvel, Mehmet Nuri B. isminde bir avukatt” bir müekkili müddei umumiliğ* şikâyette bulunmuş, kendi na” na icradan bilvekâle aldığı 400 lirayı kendisine vermediğini © dia etmiştir. Müddei umumi! bu şikâyeti baroya bildirmiş, b” ro, tahkikat yapmış ve avuk8 bir sene müddetle vekâleltf” men'ine karar vermiştir, Diğer taraftan adli tahkiki! devam etmiş, bu avukat dördü” cü müstantiklikçe aranmış, günlerde bulunarak isticyap!*”. sonra hakkındaki tahkikat, g9” mevkuf olarak icra edil üzere kendisi serbest bırak mıştır. Hakkında tahkikat yel, lan bu avukat, Yenipostane varında Alalemciyan hanında 19 numara vayıhanala m all avukat Osmancıklı oğlu Meb” Nuri Ahmet B. değildir. iltibasına mahal kalmamak tavzih ediyoruz, Tehdit suretile par istemek İDavası dün bersetle netioelefi “Hareket, gazetesi sahipleri” den Suat Tahsin ve “Tütü” mecmuası saibi Sait Beyler ale” hinde Herman Spirer tütün > keti tarafından açılan tehdit w retile para istemek davasi, e müddet evvel Istanbul ikinci . za mahkemesinde altışar ay e pis kararile neticelenmiş, Te” e bu kararı bazı noktalardan P muştu. EA mubakeme neticesini” verilen karar, dün bildi gi Bu karara göre, cürmün söbv' na delâlet edecek kanuni we lar tekemmül etmemiş ve e Dunlar beraet etmişlerdir. wi yen tehdit noktasından İN lil dan altı ay geçtiği halde o tarafından şahsi bir dava er edilmemiş olduğundan, # ii karar ittihazına mahal miştir. Komünistlerin 0 Komünistlik tabrikâtile esir! nun bulunanların malak dün İstanbul ağır ceza mesinde devam olunmuştu e Muhakeme, hafi celsede yan etmiştir. Nezle ve Grip çok Son günlerde havaların " « havvil gitmesi yüzünden nezle fazlalaşmıştır. Si! düriyeti bu bastalıkların sine” bir şekil almaması için ve tiyatrolara bir emir vali” rek bu yerlerin sık, sık ba' dırılması bildirilmiştir. i —rrıvas ESAS as BS MOL GM e e e m gas