Şimdi Yeni Türkiye, in- kılâp Türkiyesi vardır Maruf Fransız romancısı M. Moris Bödel dün geldi Fransanın genç romancılarin- dan M. Moris Bödel “ündenbe- Ni Şehrimizdedir. M. Bödel harp- Gazi Hz.ne ta Rapor bugün umumi ve yarın Gazi Hz.n Gazi Hz. lerine takdim edil- mek üzere ticaret odasınca bir haftadanberi tertip ve ihzarına çalışılan iktisadi rapor dün bit- sonra yaz- miştir . Dağa başlamış Bunun için oda meclisi dün ve ilk neşretti- Yi sabah saat 9,5 ta son defa ola- $ “Jerome 60 ç i rak toplanmış ve 13,5 a kadar degreslattitude,, N süren içtimaında ticareti bahri- simli O romanı ye, balıkçılık kısımlarınıda göz- 1927 de Gon- den geçirmiştir. edebi mü- Rapor 120 büyük sahife tut- kifatım kazan- maktadır. Bu günde oda idare 23 ve büyük "© | heyeti fevkalâde bir içtima ya- NE rağbet gö- rak ra heyeti umumiyesi k az za- M Moris Bödel iibarile Tetkik ve kontrol si Manda 300 bin nüsha satılmış ermemeemsesmemeememnmmassaans e Türkçeden başka Çince de da-, kik edemedim ve bu hususla olduğu halde on yedi lisana | hiç bir fikrim yok. Çok temen- İrcüüme edilmiştir. Romancınn | ni ederim ki genç Türk neslinin dan bir sene sonra yazdığı ; eserleri lisanımıza tercüme edil- ine,, isimli eserde ayni mu- | Wifakiyeti kazanmış ve ilk ese- | tile teessüs eden edebi şöhreti- in devamını temin etmiştir. Bu eser Moris Şövalye tara- ndan oynanmak Üzere Para- Munt tarafından sinemaya adap- biyatınız hakkında bir fikir edi- nebilsinler, Hayatımı soruyorsunuz ? Edebiyata oldukça geç baş- ladım. Çünkü bunun için uzun zaman hazırlanmak icap ettiği edilmiştir. kanaatindeyim. Tıp tahsilimi bi- Dün bir muharrimiz M. Bödeli | tirdikten sonra san'ata ait bir Törüşmüştür. Genç romancı | çok tetebbüatta bulundum. Naya , seyahatinin sebebini Çok seyahat ettim. Bilhassa Almanya da ve Skandinav mem- leketlerinde uzun zaman kaldım Şimali Afrikaya da gittim, İn e ——— gi. sinde iştirak ettim ve başımdan yaralandım. 1927 de “Jerome,la edebi hayata atıldım. Bir sene sonra “Loire,, ve daha sonra Fransaya hicret eden Rusların hayatından bahis “Molinoff,u yazdım. En son eserimi Italyaya yaptığım bir seyahatten sonra yazdığım “Philipine,, dir. Bundan sonra bazı sahneleri »* ihtisaslârını şöyle anlatmak- Kr; 1 Viyana, Budapeşte, Bük; YAĞ ml rn leketinize geldim. Fakat se- Hhatten asıl maksadım İstanbu- iv Türkiyeyi ziyarettir. Bir romancı, bilhassa Türkle- ** dost bir millete mensup bir cı için Türkiyeyi ziyaret Mmek bence ihmali caiz olmıyan tip vazifedir. yeni alâkadar eden Türkiye | 930 Türkiyesidir. Ve maalesef | kısa sürecek olan ikamet | İstanbulda cereyan eden bir ro- Müddetim zarfında inkılâp Tür- | man yazmak tasavvurundayım. esini, yeni Türkiyeyi tetkike Şehrinizde Ünyon Fransez'de bir konfrans vereceğim. oKat'i olarak henüz günü belli ölmıyan “Loti,, Türkiyesi artık ölmüş- tür, Ve bence onu hayalen ol- a diriltmek ve romanda yaşat- - asri bayatta kadın ve erkek arasında olan arkadaşlık ve bu k “Loti, kadar muvaffak o- am ıyacağına göre mümkün ir, & Türk edebiyatını maalesef tet- | Tefrika numarası: 2 tan bahsedeceğim. hayata avdet yolu üzerinde iHerliyen, Alman efradıdır. Birkaçı bölükten u- Irakta kaldı, birdenbire arkalarında Ibir gürültü olmağa başlıyor. Endişeye İkapıliyorlar. Bu gelenler onları takip eden Amerikalılardır. Gayri ihtiyari bir hareketle dağı. larak siper alıyorlar.. Fakat O harbin nihayet bulduğunu hatırlıyorlar. O va kit tekrar yola çıkıyorlar, Amerikalı Tar onların yanına geliyor ve konuş- mağa başlıyorlar... | Harp üzerimizden bir merdane gibi geçti... Breyer, Troske, Broger ve ben lise arkadaşı muallim mektebi arkada- 'şiyiz. Fakat çoktanberi öteki efrat kit- lesinden farkımız yoktur. Onlar biz- dendir, hiz onlardanız. Lüdvigin omu- İzunda zabit işareti var fakat asıl rei- N TEFRIKA HULASASI |simiz kunduracı Adolf Betkedir. Meli gibi kül rengi olan uzun) & Asker kafileleri gittikçe çoğalarak boyunca sessiz, adım adım, aç,| geliyor. Meydan mütecessislerle dolu- rü, iyorlar.. Çelik miğferler|yor. Biz — yaralılarımızın etrafına sı- dönük, bakımsız, açlık ve sefa-|kışmış bir halde — bir köşede duruyo- yy, Karan olmuş bitap yüzleri görü|)vuz. Bir şey olmasından korkmuyo- » Gözleri etrafta olup biteni|ruz; fakat hepimiz mütesanitiz. Bini ramıyor. Amerikalılar bizim eski püskü el cehennemden firar etmiş, biselerimizi biribirine göstererek dir- Piyer Loti Türkiyesi Ticaret odasında iktisadi rapor hazırlandı sin vebu suretle Fransızlar ede- | bu konferansın mevzun"'asri ka- | dın ve aşk,, tır. Konferansımda | arkadaşlığın tevlit ettiği hissiyat- kdim edilecek Bütünhazırlık- iarikmaledildi Vitrin müsabakasına 47 ticarethane giriyor | heyeti itibarile tetkik e takdim olunacaktır cektir. Bu mühim raporun, yarın itiberen başlıyacak olan tasarruf oda reislerile erkânından mürek- | ve yerli malı haftası için milli kep bir heyet tarafından yahut | iktısat ve tasarruf cemiyeti ta- Iktısat vekâleti müşaviri Şefik B. | rafından (hazırlanan © program vasıtasile Gazi Hz. ne takdim | dün tamamile ikmal edilmiş ve edilmesi muhtemeldir. o Rapor- alâkadarlara gönderilmiştir. da ticareti hariciyemizin inkişa- | (Tasarruf haftasında neler fına mâni bütün amillerin bik yapılacak? hassa hariç piyasalarda malla- Program mucibince tasarruf rimiza karşı olan itimat ve em- | haftası Türkiyenin her tarafında niyetsizliğin izalesi için ittihazı | tes'it edilecek, halkı (tasarrufa lâzım gelen bazı tedbirler zik- | alıştırmak için bazı merasim redildikten sonra ticareti kolay- | yapılacaktır. li laştırmak için şu maddeler te- | Beşvekilimiz nutuk söyliyecek menni edilmektedir : Tağşişin men'i, imkân nisbe- | Cuma günü Ankara Türk oca- tinde istandardizasiyonun vaz'ı, | ğında bir konferans verecektir. ihracat maddelerinin sevk ve İsmet paşanın bu nutkuna hu- ihraç merkezlerinde mecburi te- | $usi bir ehemmiyet verilmektedir. mizleme istasiyonları tesisi, am- Nutkun kabil olduğu kadar | balaj istasiyonları inşası, ziraat | memleketin her tarafında din- ve sanayide kredi mefkudiyeti | lenmesi için radyoda tertibat ve yardım çareleri, tecili zaruri | alınacaktır. olan borçlar, ziraat ve sanayi koopratifleri yapılması, Verğiler bilhassa müamele, kazanç ve müsakkafat vergilerinin ilgası, tabfifi ve cibayet tarzının islahı, Istanbulun hususiyetlerine göre gümrük, liman, transist ve rıh- tım işlerinin basitl İmesi dahili aney Dari yenin çoğaltılması, bilhassa sr- mai müesseselerle (fabrikalara hadim olmak zere bir sanayi MR un ticaret ve sâna- yide kradiye olan tesirinin tet- kiki. İAZiZ BEY FERAH SİNEMADA Fakirizmin büyük Türk San'atkârı Üçüncü Müsameresi Bu gece verecektir Gemilerde Camilerde haftanın birinci ve son günleri olan iki Cuma gü- nünde tasarruf ve yerli mal mevzuları ile alâkadar hutbeler verilecektir. Tayyarolerle reklam Tasarruf haftası devam ettiği müddetçe tasarruf cemiyetinin umdeleri o tayyarelerle atılacak, Türk ocağı ve Galatasarayda konferanslar verilegeklir. er-de hal- ka dağıtılacaktır. ME TAİ TER Vitrin müsabakası Ohafta vitrinini yerli mallarla en güzel süsleyecek ticarethane- ye mükâfatlar verilecektir. Bun- ları balk seçecek ve mağazalar- daki sarı kutulara rey puslasını atacaktır. Reylerin ( tasnifinde birinci ve ikinciliği kazanan mü- esseselerle bunları intihap eden 600 kişiyede hediyeler dağıtıla- caktır. Vitrin müsabakasına 47 tica- rethane yazılmıştır. iye ve mneşucat mağazaları- dır. Karlman, Mayer, Orozdibak, Şamlı, Müstecabi zadeler Bursa pazarı, hacı Hüseyin mahtumları gibi büyük müesseselerde mü- Şehir haberlerimiz bitmemiştir. Lütfen 5 inci sayfamıza bakınız. yere bir parça beyaz ekmek uzatıyor. Şimdi Amerikalıların merhametli ba- Fakat Breyer, gözleri açlıktan parla- kışları karşısında gayretimizin ne ka- masına rağmen bunu almıyor. Birden-İdar faidesiz yere sarfedilmiş olduğu. bire boğuk bir sayha duyuluyor. Biri-'nu anlıyoruz. Dudaklarımızı istrıyor isi yaralıların sargılarını arkadaşları-İve kendimizi asıl olduğumuz halde gö na gösteriyor Bunlar sicimle bağlan-|rüyoruz. Acınacak bir cesaret ve yeis mış krep kâğıdından sargılardır. bakayası, açlıktan yarı ölmüş, hasta Hepsi bakıyorlar, sonra frsıldaşa-İsefil, malül bir adam sürüsü. Fakat rak uzaklaşıyorlar; samimi yüzlerin-İbütün mesiimizin ne kadar boş oldu- de merhamet asarı görülüyor. Sargı-İğunu nazarımızda canlandırdıkça içi- mızın bile olmadığını görüyorlar. mizi yeisli bir gurur kaplıyor. Eğer Bize seslenen bir adam, elini Bet.Jağlıyacak kuvvetimiz kalmıs olsaydı kenin omuzuna koyuyor, diyor ki: ağlardık. — Alman... İyİ asker. cesur asker. Betke omuzunu Amerikalınm elin Diğerleri istical ile tasdik ediyor.İden çekiyor. Kosole sabit nazarlarIa Tar, önüne bakıyor, Lütvig Breyer dikili. Cevap vermiyoruz. Verecek halimiz|Yor. Tüfeklerimizi daha metanetle sı- yok ki. Son haftalardanberi müthiş/Kiyoruz. O Bakışlarımız sertleşiyor, bir surette harapladık, Çünkü hepimiz) gözlerimiz kırpılmıyor. Nazarlarımızla sulhü beklemekle beraber, ateş hattma| geldiğimiz. tarafı süzüyoruz. Yüzleri. dönmek ve boş yere adam zayi et-mizden heyecan asarı siliniyor. Çek mek mecburiyeti vardı. Her vakit yap-|tiklerimizin ve geride bıraktıklarımı- mış olduğumuz gibi bu son vazifeyi delzin düşüncesi tesirile vücudümüzü bir bilâ itiraz yaptık. Neticede bölüğümü.|nevi hararet kaplıyor. zün Iki yüz neferinden (otuz iki kişi m kaldı. İşte son boğuşmalardan bu hal) OGüler yüzlü; üstü bası mükemmel de çıktık. Yegâne düşüncemiz, yegâ-/bir çavuş kendine yol acarak bize doğ Önümüzdeki Cuma gününden | Başvekil İsmet paşa Hz. Bu | Müsabakaya giren mağazalar | Runların en çoğu şeker ecza, | sek dokuşuyorlar. İçlerinden biri Bre yi hakkile yapmış olduğumuzdur. 3 — VAKIT 10 Kânunuevel 1930 Artık Ölmüştür!.. 3 aylık maaşlar Niçin zamanında verilmiyor ? i ; j i ll İ İ İstanbol zar işleri muhasebeciliği kapısı Mütekaidin, Eytam ve Aramil maaşları, malüm olduğu Üzere üçer aylık olarak ve peşinen ve- rilir. Bu maaşların tediyesi za- manları Kânunevvel, Mart, Ha- ziran ve eylül bidayetidir. Fakat her nedense tediyata ekseriyet- le bu ayların bidayetinde değil, ancak ortalarında başlanır. Bel- ki mart ve eylülde yoklamalar dolayısile böyle bir teahhür za- ruri görülebilir. Fakat kânunu- evel ve haziranda bu gibi teah- hürlerin sebebi nedir, bir türlü anlaşılamaz. Halbuki bu maaş sahipleri bilhassa muhtaç insan- lardır. Yüz türlü ihtiyaç içinde maaşlarının verilmesini beklerler. Bunun için bu gibi teahhürlere meydan verilmemesi lâzımdır. Meselâ bugün kânunuevvelin o- nu olduğu halde henüz maaş te- diyesine ait bir hareket olmadı- ğı gibi bir kaç gündür alâkadar daireden muntazaman sorduğu- muz suallere de müsbet bir ce- vap verilmemekte, memurların az olduğundan ve bordroların yayı» mak üzere bulunduğundan bah- sedilmektedir. Bizce memurların azlığı kâfi bir mazeret değildir. Bu bordro- lar tanzimine herhalde daha ev- vel başlanabilir ve bu maaşlar zamanında tediye edilebilirdi.Bu hususta aldığımız bir çok şikâ- yet mektuplarını işaret ederek alâkadar dairsden ve memurla” rından biraz gayret ve sürat İ bekliyoruz. sabakaya iştirak etmişleredir. Bugünkü içtima Milli tasarruf cemiyeti azaları bugün saat 14 te Ticaret oda- sında umumi bir içtima aktede- rek son tertibatı tetkik edecek- lerdir, nan Kosoleye bir takım almanca keli- meler söylüyor. Ferdinan şaşırıyor ve hayretle Betkeye diyor ki: — Hele bak! Bu adam bizim gibi konuşuyor. Ne dersin?. Herif Kosoleden iyi ve daha; konuşuyor. Harpten evvel EE 4 miş ve orada birçok dostları varmış, Kosole buna da şaşarak soruyor? — Drestte mi? ben orada iki sene bulundum Çavuş bu sözleri bir nevi taltif ad- dederek Drestte oturmuş olduğu evin ' sokağını söylüyor. Köosole heyecanla bağırdı: — Benim oturduğum yerden beş idakika mesafede!,. nasil oldu da kar şılaşmadık! Yohanisgas caddesinin kö şesinde oturan dul madam Polu tanır mısınız? Şişman bir kadındı. Gür siyah saçları vardı. Onun pansiyonunda otu rurdum. i l Başçavuş pansiyoncu kadmı tanimi yor. Fakat müşuvir Zanderi tanıyor. Onu da Kosole hatırlamıyor. İkisinin ne hissimiz bize tahmil ettikleri vazife ra Reliyor. Kendisine en yalın bulu- de iyiden iyiye hatırladıkları şeyler (Bitmedi)