il 4 — VAKIT9 Teşrinsani 1930 Günün Siyaseti Krallar kralının » memleketinde Ras Tafarinin Habeşistan tacmı giye! rek kırallar kiralı olması dolayısile (Adis Ababa) da yapılan büyük şenlik- ler Avrupada mühim bir akis icra etti. Bunun sebebi araştırılarak tesbit edil. meğe değer. Habeşistan uzun bir mazi» ii ye malik bir memlekettir, Ras Tafari- Halle nin Saba Melikesi ahfadından olduğu) , Çok kimseler kadını hoş bir eğlence hakkındaki iddin kabul edilmese bile|telâkki ederler... Hatta ekseriya benim Afrikanın vasatı şarkisindeki Tsviçreyi| de bu fikre iştirak ettiğim vakidir... Pa andıran mıntakada asırlardanberi bir|kat dostum Taggort bunun en kuvvetli habeş saltanatının müstakil bir halde'müdafiidir. yaşadığı muhakkaktır. Hayatı çok muntazamdı.. Babası © Habeşistanın uzun ve tarihi mazisi|”& İyİ bir gelir ve şerefli bir isim br. Avrupayı asla alâkadar etmemiştir. Ha | akmıştı. En müşkülpesent bir ada beşler ile Avrupalılar 8 rasında İlk te.) bu ölümlü dünyada ferah ferah, —— mn Dostum gayet iyi binici idi. Bu sp0- ru genç leydiye sevdirmek için epey uğraştı ve nihayet muvaffak ta oldu. İki dostun at gezintileri başladı. Dostumun ısrar ve intihabı ile Ta- dy (H.) a bir beygir satın alındı. Bu (ghfiyer) ismini taşıyan çok azgın bir hayvandı.. Üstüne bir binici İçin çok mükemmel fakat bir acemi için ve mas İtalyanm Habeş sevahilini işgal i,.mes'ut edecek bütün bu mazhariyetler.|bahusus Lady CH.) gibi ince ve zeri! Gömülmesi için büyük zahmetler ihtiyar olunan bir cenaze Fakat bu adumlar ve bu adımların baş lar: kimlerdi? Bu iş için kimden müsa. ade İstenecekti?1. Bunu kimse bilmi yordu. Onun için Hazreti (Ali) kendisine ri- caya gelenlere şu cevabı vermişti: — Bu adamların başı kim olduğu belli değil! bir iki gün evvel Osmana| zeye taarruz edecek, cesedin islâm kab- ristanına gömülmesine mâni olacaklar. di. (Bitmedi) parelel Borçlar meselesi Günün meselesi, dünyanın meselesi; çin Massavvaya adım atmasile başladı. den başka ahçısnın Kalkütanm en bir kadın için çok tehlikeli idi. (Tag- su vermelerini temin ,) Habeş kumandanı Ras (Makone) nin| meşhur ahçısı olduğunu ilâve edersemigort) m bunu seçmekte ise ibr maksa- için gittiğim za-| Borçlar işi! bizim borçlar.. İngiliz borç man bana emirlerinin Gafiki olduğunu yarı, Fransız borçlar. İtalya borçları. Jeneral (Baratyeri) yi mağlüp etmesi) d0stumun nasıl bir hayat geçirdiğini ko Avrupada büyük bir tesir gösterdi. Eğer Habeşistan halkı hıristiyan ol- masa idi; Avrupa müstem)iklerinin Ha beşistana karşı başka türlü hareket e decekleri muhakkaktı. Fakat Habeşiler hiristiyan hem de papalığı en merbuti hıristiyanlardan oldukları cihetle din perdesi altında bu millete taarruz im- kânı yoktu. Ayni zamanda İtalyanm aldığı ibret dersi diğer istilâcı devlet-i “İde fırsatını hiç kaçırmaz, servet ve layea anlatmış olurum. Taggart hangi! meclise gitse orada büytik bir hüsnü ka! bule mazhar olur ve davetlerine derhal icabet edilirdi... Hayatı seviyordu... Kadın meçlisle- rinin daimi müdavimi idi. Fakat mü hareketlerile hiçbir iskanda-| le meydan vermemiş kendisini herkese! sevdirmişti. Yalnız çok garip bir huyu! vardı.. Hindistana ilk ayak basan es) nebi kadınların acemiliklerinden istifa- gençliğinin verdiği cesaretle onlarla O vakitten itibaren Avrupa milletle- derhal dost olmağa çalışırdı. ri Habeşistana (musMhane hulül) siya- setini tatbik etmeğe lüzum xördüleriİ genlere güler, âşıklara acır, İngilterenin İskenderiyeden Kapn ka- dar uzanan muazzam kolonisini teşkil) in dogti, İs vek fazla ali tle biribiri; de mafia aldnğu sada 0 ey ları onunla wı alâkadar hayvanlar şiddetle biribirine çarptılar. Aşk nedir bilmiyordu. Aşktan bahse; kadınlara! karşı İse kalben mefret duyardı. Ka- Pek az zaman sonra bu hayatın| dı mahsusu vardı. Nihayet dostumun ısrarı İle olacak, Lady (H..) bir yarış| tertip etti. ... (Paperchase) ismi verilen at koşusu Kulkütada hemen her hafta yapılan ve! pek ziyade rağbet kazanan bir mania koşusudur,, Halkın hemen yarısı bu ko- şulara iştirak eder. Koşu günü saha- nm istihzaratile meşgul olmuştum. Ya- rış başlamıştı. Dostum meharetinden çok emin bir halde en önde haileleri atlıyordu... La- dy (H.) yarışın en zor olan ikinci kıs- mma doğru mahirane bir sürüşle dostu ma yaklaşmış onunla baş başa gitmeğe başlamıştı, Bir an geldi ki. İkisinin altındaki Dostumu yerde boylu boyuna yzan- bok, ve Tacura müstamerelerinden Velgülünç olduğunu hissederek hepsini| mış gördüm. İtalyanlar Eritreden içeri doğru imti- ma), ba yazlar almak, Iktısadi bir ambargo va- Gap lim DU ni zetmeğe uğraşmak suretile Adis Ababa| aklar ise ona #zap vermekten başka ya doğru uzandılar. — Bugün Fransız ve Italyan gazetele- risin ilk sahifelerini günlerce Habeşis-İcesaret edemeden uzaktan seyreden tan kıralının taç giymesine hasretmele-İhizler nihayet bir gün gelip halini ıslah ri sırf bu hulül siyasetinin tesiratındanledere”” --vet ve şerefile mütenasip bir dır. Fransızlarla İtalyanların siyasi çi-|kat o, senelerce neticesiz maceralar pe- dal sahalarından birisi de Habeşistan-|şinde dolaştı durdu. Kurbanlarını mer- dır. Hali hazırda bu sahada da Fran-|hametsiz bir avcı zevkile çiğneyip geç sızlar İtalyanları geri bırakmış bulunu|mekte yırtıcı bir zevk duyuyordu. yorlar. Maamafih kırallar kıralım! Fransız nüfuğuna tamamen boyun iğ- hatalı olmaz. bir şey yapmıyorlardı.. Onun bu hayatını hiçbir müdahaleye kızla evleneceğini zannediyorduk... Fa- ... Dostumun Lady (H) ile nasıl tanış meğe pek rıza göstermiyeceği de gimdi-|tığını hiç anlıyamadım... Genç ve güzel den tahmin olunabilir. Herhalde (Ne-İLady (H.) in kocası (Sir John) mesle. caşi) nin diyarı etrafında yakında ih-İkinde muktedir ihtiyar bir hâkimdi. tirasların çarpışmasına intizar etmek! Kalkütaya yeni gelmişlerdi.. Taggort bermutat bu aile ile de dost | Hemen koştum.. İlk suali şu oldu: — (Lady H..) hâlâ ilerde mi gidi yor? — Evet. — Ahmak!.. Adamakıllı kızmıştı, Koşudan sonra (Lady H..) yi tebrik ettim.. Merakla (Taggort) u arıyordu. Dostum hiddetini belli etmemek için sükünetini muhafaza etti. (Lady H.) ona eski lütufkür sesile hitap etti: — Geçmiş olsun!... (Lady H..) nın eski bir binici olduğu! damdan bir iş mi rilen edeceğiz. Bu se viyede olan insanlarin konuşmak caiz midir? — O halde cesedi olduğu gibi bırakâ um: — Hayır, başka bir çaresine bakı NIZ... — Siz bize bir çare tavsiye edebilir misiniz? — Osmanın evine gizlice girerek o-| nu oradan çıkarınız ve kabristana gö- mürüz. Va bu adamlar bize mukavemet &- dericise!.. — O ilde siz bu işi geceleyin yapı. Ai... Gelen cemaat, Hazreti (Ali) nin Ga- fiki ila pösüşmezi üzerinde israr etti. Çünkü bu adamların cesedi alarak par ça yarça etmeleri çok muhtemeldi. Bu ise, çok büyük t ( ezalet olurdu. Hazreti Ali, bu teklifi istemiyerek kabul etmiş ve bir adam göndererek Ga- fikiyi çağırmıştı. Gafiki Hazreti Aliye son derece htr- me: göstererek İçeri girmiş ve ne emir! Lu Av larını sormuştu. Hazreti Ali! şu muazzez sözleri söyledi: İ — Hazreti Osman, hanesinde me':tul yatıyo”. SIZ bir kimsehiki öfün yanına isöylemişlerdi. Şimdi biz kalkıp bu “Yugoslavya borçları. borçları. borçla» rı.. borçları... borçlürten 2.58 918 denberi dünya borç meselesini konuşuyor. Amerika İngiltereden, In- giltere Fransadan, Fransa İtalyadan, İtalya Yuzoslavyadan.. herkes biribi. rinden alacaklı. Borçlu olmıyan yalnız Amerika! Aklı başında adamlar, dünyanın tanm- mış bazı iktısat profesörleriVersay sal- hünün imzasından beri bir formül orta ya attılar... Alacaklı, verecekli helâl Taşsmlar! Amerikalı İngilizin yüzüne, Ingiliz Fransızın yüzüne, Fransız İtalyanın yüzüme bakıyor.. ... Türkiye borçları konuşuldu mu iş de gişiyor. Kıyamet kopuyor. Saraflar, tefeciler ayak diriyorlar. Hesabi altm frank Üzerinden iste riz diye!.. Bir murahhas bize böyle teklif ya- parken, sarrafların, tefecilerin gazete- leri hep bir ağızdan Bahri Muhitlerin ötesine avaz avaz haykırıyorlar: “ — Altın frank Üzerinden hesap veremeyiz. Bu adalet değildir. Alacağına şahin vereceğine karga fransız matbuatı, tefeciler loncası bize girmesine ve onun teçhiz ve tekfinile maşğul olmasına müsaade etmiyorsu- nuz. Artık rahmeti rahmana kavuşmuş dönünce yedi göbek ecdadının verdiği paraların hesabını istiyor. Faiz isti- yor; İaizinin faizini istiyor.. istiyor, anlaşılmıştı. Dostum hezimele UZTA olan bir adamdan ne ietiyorsunun? Os: istiyor kesemizi ve canımızı istiyor. mıştı.. Kadınları eğlenceli bir oyun te- lâkki ederken ilk ve son defa olarak; bir kadın karşısında küstah gururunun parçalandığını hissetti. Hiçbir şey söylemeden uzaklaştı... Birkaç gün sonra dostumu çok de manla bir hesatımız .arsa onu görmüş bulunuyorsunuz. Yarın en büyük mah- kemede ödeşirsiniz. Orada zalimlerin kir. oldukları anlaşılacaktır. Gafiki bir lâhze düşündükten sonra cevap verdi. Biz ne diye borçluyuz?. Niçin borçluyuz? İnkılâpçı Türkiyenin (defterinde alınmış bir borç yoktur. İmparatorluk para almış. İmparatorluk masraf et- miş! Ve . AYD ida. il see e a nr ZEYNEP esecek SEAN YE, gi Nvek, Oman ölmüştür. Ben . Hem nerelere? hesap paslalarını şöy rimizi bir okuyucu gözü ile süze- | rü Mehmedin doktor Mazhar (sö onu” defi 'ne itiraz etmiyorum. Fa-)ı. bir yoklasalar İmparatorluğun eli- *SE YAHAT. r.aikın günahı ne? &n bir em temiz bir simaya küfreden bir yazıyı SUTUNLARDA rek, acaba neler göreceğimizi Osman beye gönderdiği mektu- hiç düşünmüşmüyüzdür.? Sabahleyin daha kahvealtısını etmiyen bir kari, kendisine sun- duğuz iğrenç küfürlerle her şey- den evvel iştahını kaybetiyor. bun suretini dere etmiştik. Bu Kürt doktoru günün birinde sıcak Bağdadın hurma ağaçlari altında gölgelenir ve Kürtçe bülyalar kurarken eline bir & zete geçmiş. Bu gazetede Dr. kat onun aleyhindeki gayz ve kin he- nü. zlışmamıştır. Onun cenazesi “üpe gündüz «“ “'scak olursa, mstakak ki bir tecastize uğrar. Onun için, mademki siz emrediyorsunuz, ben cenazenin gir N- götüülüp gömülmesine itiraz et mem, ne verilen borç paraların saraflar tara» fından birkaç defa geri alınmış oldu- ğunu görürler. Yüzde elli, yüzde alt- mış, yüzde kırk, yüzde yirmi beş faizle para veren sarraflar, barlarile, meyha- nelerile, cicili bicili eşyalarile kaç de- fa imparatorluğu soyup sovana çevir- okuduktan sonra kendi kendime: Al : l aya Hazreti (Ali) fazla bir şey söyleme- Ne yapmamız lazım, halbuki m teriyle ndığı parası | Mazhar Osman beyin kendisini İmiş, Gafiki müsande istiyerek çıkmış, diler? i k : ile yaşamamızı destekleyen ada- Ti izini Tabit xıx ici asrın hiç te namuskârane olmu neler yazıyoruz? Dedim. Gazete y telin ettiğini öğrenmiş. (Ali) nin misafirleri de (Gafiki) nin ko ilm a 5 ma karşı borcumuz bumu dur? | Kürdün babası tutuyor ve Maz- | nuşulacak bir .da olmadığını anlamışi7" bu tefecilik hesabı bir gedik gibi me ote küfre uğrayan adamı | Gazeteler, gitgide her gün başka | har Osman beye gönderdiği bu |1-—*ır. pilden nesile — ye beril tenrım. Onu derin bir sevgi ile memleket için çalışırken görmüş- tüm. Vatan ona şerefli mevkilerle borcunu ödemiye çalıştı. Bunu tabii görmek lâzımdır. Yarın çalışmak meydanına atılanların bu neticeleri görmesi faydalıdır da: Bazı kıskançlar “çok kaza- nıyorsun!,, Diye bağrışıyorlar. Bereket versin ki o mevkie bun- lar geçmemişlerdir. Geçenler başka bir vatandaş başının teş- hir edildiği ibaret taşlarına dö- nüyor. Suçlu, suçsuz rasgele bir alının orada yağlı karalara bu- landığım görüyoruz. Ne yazık ki memlekette gazete intizamının şartları, yalnız depozito akçesine tabi tutulmuş. Bu tedbir noksanı işi büsbütün fenalaştırıyor. Bence gazete, başlı başına mektupta ifadenin mutedilâne olmasına dikkat göstermekle be- raber, kendi iyiliğine, iyi düşün- cesine misaller getirdikten sonra: te, diyor, Türkle Kürdün farkı Biz Türk hududu dahilinde Kürt ismi altında Türkten ayn bir kısım vatandaş tanımıyoruz. Bu memlekette yalnız Türk var, Bu Kürt ismini yalnız hududu- Akşam, Kureyş reislerinden birkaç ler. Onun içinde bulunduğu adamın ka- pısını sökerek onu taşımışlar, onu evi nin içinden kimşularımın evine götür- müşler. Evin içinde bulunan zevatm iltihakile yola çıkmışlardı. Gafiki, Hazreti (Ali) nin evinden Maliye tarihinde müstemlekeleri s0- yup sovana çeviren hoyrat faizcilik Lozanda amana geldi... Falan, filân ol- du. Ben anlamıyorum, bu efendiler biz- den ne istiyorlar? ve me surâtla... Türkiye Cümhuriyeti bir ihtilâl yaptı çıkmasını mütenkıp, Osman geceleyin Osmanlı İmparatorluğunu deviverdi evinden götürüleceğini ve gömüleceği- hakkını, hürriyetini kazandı yep yeni ni söylemiş, Meymun oğlu arkadaşları! yi. devlettir. aldıkları emre tevfikan başlarına bir.) | fmparatorluğun enkazından nasıl bir kaç haydudu toplıyarak kabristana £İ- Yunanistan, bir Bulgaristan, bir Arna» bir mekteptir. Sınıfları yaş farkı gözetmiyen, aksakallı bir ihtiyarla bir çocuğu sıralarında birleştiren bir mektep. Bana öğle geliyorki artık ln eğimi lığına nihayet verilecek zaman gelmiştir. Çünkü bu dağ hüri- yeti asıl hürriyeti tehlikeye dü- şürüyor. Seyyah EN EA GÜZEL Pek eski bir mısra Gs gön Kürt isyan he- rekâtına ön ayak ol mak istüiyenlerden doktor Şük- daha çok olacaklar ve belki de arkada şimdi tenkit ettikleri eser de bulunmıyacaktı. Gazetelerde şimdi moda hü- cumdur. Sebepli, ve sebepsiz saldırmak, ağıza ne gelirse sa- vurmak... işte sonayların kalem tabiyesi!.. Evet matbuat millet kuvvetle- rinden biridir. Hürdür. Amma bu hürriyet, dağdaki haydudun azgın başıbozukluğuna benzemez. Bu iki türlü hürriyeti ayırmaktan | böyük varlığa kavuşmanm imkân yoktur. Hem sonra, herşeyi bir tarafa bir kerede gazetele- 5 muzun haricinde kalıp vatanımı- zın felâketini özliyenler ellerin- de birer silâh gibi kullanmak istediler, sütü bozuk bir takım serserileri ayaklandırdılar. Fakat neticede kolları kırıldı... Bunu böylece anlattıktan son- ra hikâyeye geçelim: Kürt dok- toru Şükrü Mehmet Kürdü Tür- ke galip gösterecek bir surette iki ırkı mukayese etmiş. Bundan birkaç asır evvel bu mukayese ma daha yapılmıştı. Bakınız Yavuz Sultan Selim Kürdis- tanı fethetmişti. Memleketi zap- tettikten sonra alının üzerinde ilerliyor ve gene at üzerinde bulunan Kürt beyleri kendisini ği di den yolları beklemişlerdi. Bunlar, cena A takip ediyorlardı. Nihayet yolla- rının Üzerine suyu derin olmı- yan bir dere çıktı. Atlarile bu dereyi geçerlerken arkadaki Kürt beylerinden bir tanesinin atı su- ya bir çifte atarak çamurlu suyu sıçrattı. Bu sıçnyan su Yavuzun arkasına döküldü. Kürt beyi Pa- dişahın gazebinden fena halde korktu ve Acem lisanım şiir söyliyecek kadar bilen Yavuza vutluk, bir Suriye, bir Irak, bir Hicaz çıktı ise onu en so ntepeliyerek, Ös- manlı İmparatorluğundan bambaşka bir hüviyete bir Türk Cümhuriyeti de meydana çıkmıştır. Bunun tarilri İstiklâl harbi ile baş lar.. Bizden para istiyenler, bize İstiklâl harbinde tek bir kurşun verdilerse milyon faizle ödeyelim. Bize mektep açmak için, hastane yapmak için İnsan ca bir hareket yolunda yardım etmiş ç borcumu- zu ödeyelim, ama... ip neye haraç verelim... Faizcilerin hocası Rist bile bizim bu hara vermiyece-