.— 4 — VAKITA4 Teşrinevel 1930 | iktısadi İzmidne hayvan sergisi Islah ve yarış encümeni âli- — sinin ehli hayvan sergisi Burno- va ziraat mektebinde merasimle açılmıştır. Küşat resmini Vali Kâ- ım paşa yapmıştır. Ehli hayvan sergisi bu defa | büyük bir rağbet kazanmıştır. çen sene fersiye cinsinden 101, bakariyeden 33, ganemiye | cinsinden 30 olmak üzere 164 , hayvan kayıt ve iştirak ettirik b mişti. Bu sene feresiyeden 119, ariyeden 83, ganemiyeden 70 olmak üzere 273 hayvan kay- dedilmiştir. Kazanan hayvan sahiplerine 5000 lira mükâfat tevzi edile- cektir. > Izmir ticaret odasını raporu Üzümlerimizin ticari vaziyetine | dair İzmir (o Ticaret OOdası Jİ teşrinievel tarihli bir rapor hazırlamiştır. Bu rapora naza- ran mevsim iptidasından şimdiye okadar Izmir Borsasında 16,321,- 637 kilo üzüm satılmıştır. Geçen — sene ayni tarihlerde 25,179,800 “kilo özüm satılmıştır. 22 eylül 30 eylül 930 tarihine okadar İzmir Borsasında üzüm fiatları: aliyyülâlâ 44-50, âlâ 38- | (43,5, birinei 32-37,2, ikinci 27- 32,5 üçüncü 22.26,75 karaböce 15,5-21,5 kuruş arasındn tehalüf etmiştir. © Son hafta zarfındaki Avrupa piyâsasında üzüm fiatları 100 — kilom ( sif Hamburg (olmak : Üzere şu O suretle cere- yan eetmiştir. (Ekstra Kara burun 30, ekstrisma Karaburun 32, Kup, Kar, Sult 33, Auslese. | Küp. 37, Feine Awslese 44, Nec. Plus. Ultra 51 Florindir. © 22 Eylülden 30 Eylül 1930 o tarihine kadar İzmir limanından “ muhtelif vapurlara 2761777 kilo | Üzüm tahmil edilmiştir. Bu sene mevsim iptidasından | 30 eylül 1930 tarihine kadar muhtelif memleketlere yapılan | özüm ihracatı (11,401,241 ) ki- | lodur. : Geçen sene ayni tarihlerdeki ihracat ise 14,358,594 kilo idi. Buna nazaran bu seneki ihra- cat geçen sene ihracatından 2,861-303 kilo noksandır. Ameli zirast mektepleri eç'liyor Bu sene açılacak olan ameli — ziraat mekteplerini teftiş etmek oveicap eden direktifleri ver- mek üzere gelen Vekillik ziraat o müdürlüğü müessesat şubesi mü- dürü Abidin B. dönmüştür. Mekteplerin, teşrinievvelin on o beşinde açılması temin edilmiş- | tir. Vekillikçe mektepler hakkın- | da tesbit edilmiş olan program | ve esaslar meklep müdürlerile , görüşülerek fenni hususlar ma- t vaziyetlere göre tayin — edilmiştir. Bu mekteplerde bu seneden itibaren mıntakavi tedrisat usu- Mü kabul edilmiştir. Her mek- — tepte bütün program tatbik edil- mekle beraber o mıntakanın hu- susiyetine giren derslere daha | Ankaraya | kuvvet verilecektir. | Buna naza İstanbul mek- tebi, muhiti vaziyeti gözetilerek i tedrisatında ziraat © umumiye | sütçülük, © mevaşi, bağcılık ve sınıflara daha fazla kuvvet | Haberler İzmir mektebi, İzmirin en bü- yük ve kıymetli mahsulü göze- tilmek suretile bağcılık, bahçe- dilik, omeyvacılık (o ve ziraiyeye kuvvet verilecektir. Bursa mektebi, vasi ziraat meyvacılık, sanaii ziraiyeye kuv- vet verilecektir. Adana mektebide; makinecilik ve ziraatı umumiye kısımlarına fazla ehemmiyet verilecektir. Mısır Pamukları Mısırda pamuk fiyatının is- tikrarını temin maksedile Mısır hükümetinin 2,5 milyon kantara yakın gamuğu üzerine olmak (mecburiyetinde kalması fiyatları Amerikan rekoltesi te- sirile ve ehemmiyetli seretile ve ehemmiyetli surette tenzil et- miştir Hükümetin neşrettiği tamim- de pamukları satmağa hazır bu- lunduğunu fakat bu günkü fiyat- lardan aşağı fiatlara satmayaca- ğını bildirmektedir. Bu satışların yeni mahsulün borsaya gelmesi- ne kadar yapılması lâzımdır. 1930 rekoltası için hükümet hiç bir satışta bulunmayacaktır. Hükümetin elindeki pamukların muhafazası için İskenderiyede bazı ardiyeler inşası tasavvur edilmektedir. Pamuk istoku 3,5 milyon kan- tar tahmin ediliyor. Hükümet mübayâa ettiği pamuklar için 12.13 milyon Mısır lirası sarf etmiştir, bu pamuğu kiymetlen- dirmek için vücuda getirilen kırk milyonluk ihtiyat parasının he- men Üçte birini tutmaktadır. Pamuk piyasasının dugünkü vaziyet dolayısile zeriyat sahası- nın azaltılması meselesi dahi münakaşa edilmeğe daşlamıştır. Bu”seneye kadar kabili zer olan arazinin ancak üçte birinde pa- mnk yetiştirilmesine müsaade edilmişti. Bu takyidat 1930-31 senesi için kaldırılmıştı. Anlaşıl- dığına göre hükümete sahibine | enaz kâr getiren sakelarıdis nerinin otahdidine geçecektiz, Halen pamuk müstahsillerinin oline geçen sene pek azdır Bundan dolayı bazı yerlerde | pamuk yerine mercimek zeri mevzuubahis olmaktadır. Polis evine de Saraçanebaşında Mektep «0- kağında komiser muavinlerinden Avni Ef, nin evine hırsız girmiş, resmi tabancası ile bazı eşyası çalınmıştır. Hırsız aranmaktadir. Cepteki 15! lira Cevahir bedesteninde antikacı Osman Ef. Sirkecide Trakya bi- İ rahanesinden bir kadın almış ve 1808 numaralı otomobile binmiş tir. Davut paşadaki evine gidince cebindeki 150 lirasının çalındığı- nı anlamıştır. Şoför aranmaktadır. Dün 4 keza oldu Dün şehrin muhtelif | yerlerinde kaza olmuştur I — Makinist Barjak, Galata topçü- lar caddesinden geçerken 1519 numaralı otomobilin sadamesine maruz kslmış ve ayağı burkulmuştur 2 — 1873 numara otomobil Feri- köyünden geçerken bir koyun ezmiş, #l. dürmüştür 3 — Soför Salâhaddinin idare etiği otomobil o Üsküdarde emele İbrahime çarpmış, yaralatrıştı 4 — Küçükpazerk 4448 numaralı kamvos lanmasına sebep olmuştur. Mantarcılık Sultanahmette Üçler Emine Hanıma çarpmış yarn mahallesinde sanayii | Kiş ağzında (göreşten kaçtığımız, bir avuç gölge, bir nefes rüzgâr için dağlar, denizler aştığımız gön- lerin üstünden daha bir hafta geçmedi. Fakat herkesi, ilk yağ- murlarla üşümüş, büzülmüş gö- rüyorum. Tramvayda kışın ilk habercisi muşamba kokularıdır. Dün, içine naftalin karışan bu kokuyu duyunca, . zavallı yazın yağ mur sisleri ardında kaybolan hayalini görür gibi oldum. İçim- de ayrılıkların acısına benzer bir derin sancı, sert bir tırmalayış duydum. Halbuki ben yazı sevmem, Sı- caktan çok rahatsız olur, bunal- tıcı günlerde sinirlerimin bozul- duğunu, irademin frenlerini ko- pardığını, kanımın çılgın istekler peşinde dolu dizgin koştuğunu hissederim, Akıl ve mantığın etrafına teh- like işaretleri koyduğu, korku- luk çevirdiği coşkun deli ır- makların dövüne dövüne köpür- düğü heyecan diyarı, o kızgın günlerde bana “Sabbah,, ın cen- neti kadar alımlı görünür. Ömrümde nekadar derde uğ. radımsa, hep yazın kızgın gün- lerinde uğradım. Gönül denilen yanardağın, patlayıp & tutuşma mevsimi galiba yazdır. Evet bu böyle amma işte daha onun ayrıldığına tamamile inan- madan içiniz gamla doldu. Sokak- ta dik yürüyen, belkemiğine hâ- kim kimsecikler kalmadı. Bütün başlar, umumi bir utançla önde, omuzlar kalkık, sırtlar inecek bir sopa bekler gibi kambur. Pencereleri açık aydınlık, tram- vaylara bedel şimdi yağmur dam- laları ile benekli islak camlar arkasından dünyayi seyretmek acayip bir acılıkla gönlü doldu- ruyor, Havada bir tek sinek yok. Uzıyan gecelerin bol rahatı, yor- | KIZIL İ Haydi, oğlum Muhammet, likte gidelim ve eski dostumuzun zevcesini ziyaret edelim. Üçü de birlikte mescitten çıkarak Hz. Alinin evine doğru ilerlediler, Oradan atlarını alacak ve yola çı- kacaklardı. Muhammedin en çok merak etti ği şey bu yabancı misafirin hüviye- i idi. Bu kimdi. Erkek midi, kadın . Neden bu misafir yüzünü mütemadiyen kapalı tutuyordu... meden, onların tarafına koşa koşa İgelen bir adam onları durdurdu. Hepsinden evvel Hz. Ali sordu: — Oğlum, ne var... — Aman Efendimiz Mısırlılar tekrar geri döndüler... — Ne diye döndüler.. Hz. Osman onların gönlünü yaptı. Onlara is- tediklerini vadetti. — Bilmiyorum Efendim, fakat hepsi hiddetli, hepsi de sizi bekli- Iyorlar. — Allah, Allah. Bu işte bir tu- haflık var. Bakalım neymiş... küçük oğlu hiç sesini çıkrmıyordu. Onun anlaşılan bir bildiği vardı. Fakat Muhammet bir bildiği oldu- ğunu belli etmiyordu. te Mısırdan Sebe' oğlu ile tanışmış ona iltihak etmiş, onun Hz. Osman aleyhindeki bütün hareketlerine iş tirak etmişti. Muhamet kendini eme vi gençler derecesinde liyakatlı gör düğü halde ona memuriyet veril-| memişti. Nedense Osman onu hem toy görüyor, hem de işe yaramaz sayıyordu. Gerçi onun bu nokta naZarındaki isabeti sonradân anla” şılmış Hz. Ali onun toyluğunun ce zasını çekmiş, fakat onun bu işlere liyakatsizliğini anlatmak güçtü. Kendisini liyakatli gören bir ada- ma İiyakatsizliğini söylemek onun hırsını kine çevirmekten başka bir şeye yaramaz. Muhammet te böyle bir adamdı. | bir-| Fakat bunlar bir kaç adim ilerle İlinin evinin önü sürü sürü insanlar, Muhammet, yani Ebu Bekirin en! | YAZAN: Omer Rıza | i GÖMLEK Mısırlılar geri dönmüşlerdi — Bu adamlar, Allah bilir a: ma, bir fitne vücude getirmek çalışıyorlar. Fakat onların bu gibi İteşebbüsleri her halde “- hüsran ile bitecektir. Muhammet bir cevap libtiyacını hissetti: — Efendim, dedi, her halde bunlar mühim bir şey için dönmüş 'olacaklardır. Acele edelim de an- İryalım. Hepsi de adımlarını açtılar. A- vermek atlılar ve piyadelerle dolu. Bunla- rm gürültüleri ayuka yarıyordu. Bunlar Alinin yaklaştığını gö- rür görmez ona doğru döndüler. lerinden biri ilerliyerek o Aliyi hürmetle selâmladı, sonra söze baş ladı; — Efendim, biz geri odönmek mecburiyetinde kaldık. — Neden.. Arada bir ihtilâf kal- /mamıştı. Şikâyetleriniz tahkik olu- nacak ve hakkınız ihkak olunacak, geri dönmek neden... — Fakat bunun bizi aldatmak için yapıldığı anlaşıldı. Biz bu vait- lerle aldatılacak, ondan sonra bi- rer birer ele geçirilerek imha edile- Muhammet ceğiz. — Bunu nereden anladınız. — Arzedeyim. Biz Osmanın hut besini dinlediktne sonra buradan çıktık, Mısır yolunu tuttuk. Osma- nın sözünü tutacağına (o inanıyor- duk. Fakat bir kaç merhale ilerle- dikten sonra kâh bize yaklaşan, kâh bizden uzaklaşan bir (o deveci © gördük. Bu adamın halinden şüp- helendik. Onu yakaladık. Nereye gidiyorsun? dedik o Mısıra... dedi. Mısırda ne yapacaksın, dedik. Mr- sır valisne bir emri tebliğ edece- ğim, dedi. Ona bir mektup mu gö- türüyorsun?.. dedik. Hayır, şifahi bir takım emirler tebliğ edeceğim, dedi. Bu sözler, şüphelerimizi kat ganın o tatlı, ten sıcağı duyulu- | Onun Hz. Ali saffında bulunması İ yor. Fakat bunların hiçbirisi şu | Aliyi zarara düçar etmekten başka başlıyan kış göklerindeki gam |bir şeye yaramamıştı. Fakat Hz. A- havasını ve onun ruhlara verdiği li de bunu çok geç anlamıştı. Osma 4! © çekin hücum kederi dağıtmıyor. Seyyah Maç yapılmadı Dün havanın yağmurlu o'ma- i sından dolayı Fenerbahçe - Istan- i bul mubhteliti arasındaki maç ge- lecek haftaya bırakılmıştır. bü i e oturan Ferit BK. kapalı çarşıdan geçerken mantarcılık seretile 2000 lirası çalınmış. ör. Dolandırcılarn kimler olduğu anla. şılamamıştır. Cen: gezmek istemiş 2303 numaralı otomobil Voyvoda caddesinde dururken şoförün olmamasın- fade sabıkalı Kemal otomobili saat gezdikten SONa getirip be pazanına bırakmıştır. Ötomöbilin bazı aksamını çalan sabıkalı aranmakta dır. Yemek yok diye.. Eyipte oyuncakçılar içerisindb oturan Mehmet Al iyice sarhoş olduktan olmuş ve kendisiee yemek hazırlamıyan karısı Fatma Hanımla çocuklarının üzerine bi iştir. Karısını ölümle tehdir eden kocs yakalanmıştır Serhoşluk yüzünden Hasan, Galip Hüseyin. Emrullah is minde dör arkadas Galatada Kemetal. under. geçerizrken önlerine gemici Kâmil isinde biris çıkmış sebepsiz vere İlü i seyin! karnından tabanca İle yaralamıştır. nr. Sarhoş olduğu anlaşılan İsmail yaka: | han mğatır, nın kusuru Muhammedin işe yara- mıyacağını daha evvel anlamasın- dan başka bir şey değildi. Fakat bunu vaktinde söylemekle herkesi ikna etmek kolay değildi. Onun i- çin Muhammet bu akşamki hâdisa tn hepsine, hatta Mısırlıların gittik İten sonra geri döneceklerine vakıf olduğu halde bunları “baba,, diye sevdiği Hazreti Aliye bile ifşa etmemiş ve hiç bir şey bil- miyormuş gibi hareket etmişti. Hal buki Muhammet her şeyi biliyor- du. Onun bir bilmediği varsa Sebe oğlunun hakiki niyetleri idi. Muhammet onların Osman aleyh !tarı olmasile iktifa etmiş, Ona mü- zaharet etmek için bunu kâfi gör- müş, bu yolda, bir azda gençlik sev! kile yapı ğını bırakmamıştı. O kadar ki Bizans devleti bütün bah- ri kuvvetini toplıyarak Suriye, Mr- sı gibi kaybettiği ülkeleri istirdada çalıştığı ve buna mukabil islâm do İnanması bir hayat ve meat mücade- ,lesine giriştiği halde Muhammet hem toyluğunu, hem de müfrit ihti rasını göstererek bu müthiş muha- rebe esnasında Hz. Osman aleyhin- de propaganda ile meşgul olmuş, bunun mukabilinde bu mühim mu- harebeye kumanda eden Mısır va- lisi İbni Sadin haklı ( tekdirine ve şikâyetine maruz kalmıştı. Hz. Ali ne ile karşılanacağını bilmiyerek, fakat müteessir bir hal de ilerliyordu. Ali, işin iç vüzünü oluyor, ve: sezer gibi kat artırdı. Onun üzerine bu emir- leri ona kimin verdiğini sorduk. E- mirleri, bizzat Hazreti Osmandan telâkki ettiğini söyledi. O vakit bü- tün bütün şüphelendik. Üzerini ara dık. Bir şey bulamadık. Devesinin hamutunu yokladık. Orada da bir şey bulamadık. Araya araya şu bo- ruyu ele geçirdik. Borunun içinde bir şey bulunduğu anlaşılıyordu. iBoruyu deldik, içinden bir deri par çası çıktı. Üzerinde yazılar vardı. Bunları tetkik ettik, Osman, Mısır valisine bizim Mısıra varır varmaz tevkifimizi, büyüklerimizin katlini, küçüklerimizin hapsini emrediyor. O zaman bizi bir pusuya düşürmek istediklerini anladık. Ve hemen ge- riye döndük. Osmana öyle bir hal ve hareket yakışır mı?. . Mademki kendisi bize böyle bir o muameleyi reva görmüştür. Biz de ondan inti- kam almak için geldik. İşte şikâye- timizi size arzediyoruz. Siz de bi- zim halimizi görerek bize yardım lediniz!., (Ali) bu sözleri dinledikten isonra ışık istetti ve deri parçasını ialarak dikkat etti. Hakikaten bu bir emirname idi. Altında da Haz- reti Osmanım mührüne (benziyen bir mühür vardı. Hazreti (Ali) de bir az şüphele- nir gibi oldu. Fakat Osman böyle bir şey yapacak adam değildi. Ken- disi sözü, özü doğru bir adamdı. l OAK, sordu: — Bu mektubu taşıyan adam kimdi? tahkik ettiniz mi? — Hayır, buna lüzum dik. Onun kim olması bizi dar etmez. i (Bitmedi) görme- alâka-