— 2 — de Recai zade Ekreme gitmiş- tim, yanında sessiz, mahcup gi- bi gözüken bir genç oturuyor- du. Biraz konuştuktan sonra kalktı, gitti. Ekrem o zaman ba- na döndü, “Bu giden gördün mü, dedi istikbalin en büyük şairi... bu genç Tefik Fikretmiş.. Onu ilk defa o za- man gördüm. Daha ismini filân işiden yoktu. Sonra bir defa da.. hayli zaman sonra, gene Londradan gelişlerimden me 5 Ali Ekremle bana geldiler.. zaman Rumelihisarında si yordum.. Bana fevkalâde tevec- cübü vardı... Fikret, benim ku- günkü, mevcudiyetimi yapanlar- dan biridir. Benim için yazdığı oşüir... Rübabı Şikestedeki... Bi- DİZ... Aptühak Hâmit bey, Fikretin: “Açık bir cephe, munis bir na- zar, bir fıtratı mahrem...» diye başlıyan şiirindeki temdihatı ha- tırlıyarak yüzünde temiz bir mahcübiyet edasile önüne baktı. Masanın Üstünde gündelik bir gazete duruyordu. Aptülhak Hâ- mit Bey, büyük harfli manşetle- rin bahsettiği meseleler üzerin- de benden havadis sordu, gütün mevzularını konuştuktan sonra, birden hatırlyarak heyecanlandı, monoklu gözünden düştü: — Bir zaman Ahmet Ihsan burada oturuyordu, dedi, Bul- Fikret, “Cenap, arka- daşları filin hep toplanıp ona gelmişler. Ben de şurada bira- derimin evinde oturuyordum, Ah- © met Ihsanla hep. birlikte bize geldilerdi... Benim «Zeynep» di- ” ye bir eserim vardır, onu oku- dular... Fikret çok beğendi... —Ali Ekrem Bey, bir yazısında Fikretin inşadının çok güzel ol- duğunu, bir gece bir mecliste “Cezmi,, yi baştan başa okudu- ğunu söylüyor. — Evet, inşadı iyi idi, o gün «Zeynep» “ten parçalar ra fakat hafızasının öyle pek ku vetli olduğu hakkında aim tım yok... İsmail Müştakın hafi- zası pek kuvvetlidir; bir gün be- nim «Kahbe» isimli eserimi., ha- ni «Bir sefilenin hasbihali»,. onu ezberden okuyuverdi... Efendim Fikretle muhaberem olmadı benim. yirmi sene Londrada kalmak © beni garip © “etti... Gelip gittikçede çok kim- — seyi görmezdim. Fikrete hasta- lığında üç dört defa gittim. Ya- tıyordu... Elini uzattı, böyle, tit- riyerek, elimi öpmek için... Vah adamı VAKIT 18 Ağustos 1930 Fikret... Yazık, çok yazık o > bü- yük adama... Gene gittik Lü- siyenle... Birkaç defa gittik, çok mem- nun oluyordu. Sonra iyileşmiye başlamıştı, biz de sevindik. Bir kaç gün gitmemiştik, bir gün bir telgraf aldım Rıza Tevfik biçaresinden... Fikretin vefatını bildiriyordu. kadar gittik. Böyle genç adam- ların cenazelerinde © bulunmak vr gücüme gidiyor. Sustu, Pencereden “dışarıya baktığımı görünce: — Burayı çok severim; dedi, şimdi burada. itikâfa çekildim. İşte geçenlerde Yalovaya gidip iki'igün kaldık, o dadar... Bura- dan bir yere inmiyorum. Bir çok şeyler daha onuş- tuktan sonra hahis gene Tevfik Fikrete taallük etti: — Ekrem bir gön bana sor- muştu, - dedi Hâmit Bey - Fik- retle Cenaptan hangisini tercih edersin diye... “ Fikretin nazmı çok kuvvetli, dedim; Ekrem: “evet ama ötekisinin de nesri emsalsiz, vi e cevap verdi. Doğru. ap, Cenap.. Cenabın nesri Üarikmlkde hem -üslübu güzel, hem zekâ o yazıların her tarafından fışkırır, muziplik- lerile birlikte... Söz, bir aralık Fikretin âley- hinde yapılan gürültülere intikal etti, Aptülhak Hâmit Bey : —Fikretin inkılâba hizmeti çok» tur. -dedi- Onun için menfi adam denilmesine bakmayın, diyenler olmuştur belki.. Cenap ta öyle der, “ çok değişti son zamanlar- da,, der; fakat o zaman, o mu- hit içinde başka türlü olmak ta kabil midi? Fikretin hizmeti bü- yüktür, bazı gençler şimdi bun- dan tegafül ediyorlar, deniliyor; ml öyle di değil mi?.. Bi- lak da çar Srnela kadi bi rin Cüzel San'atlar — - nin ipa iyii da buna lil değil mi efendim ki Fikret ihüralide dave Güzel San'atlar Birliği Ede- biyat şubesinden: inkılâp a iri Tevfik Fireta” Bi ölümünün eyle münasebetile 19 a- tos salı günü saat on beş Birlik merkezinde bir ibtifâl yapılacaktır. En büyük şairimiz Aptülbak Hâmit Beye» fendi bu merasime riyaset bu- yuracak, Halit Ziya ve Ruşen Eşref Beyler Fikret hakkında birer hitabede bulunacaklardır. Herkes gelebilir. Götürdük, Eyübe rağmen Türkiyeye ye sağlam bir Yeni Ferko ve Ecriibiler Deyli Telgraf gazetesi Bir haftaya kadar Ismet Paşanın istifa etmesine Deyli telgraf gazetesinin dip- lomat muhabiri tarafından yazı- lan bir yazıda yeni fırkadan şu şekilde bahsolunuyor: Haber aldığıma göre, bir | müddet m istifa arzi- sunda o olduğunu Reisicümhur Hz.ne beyan eden İsmet paşa, gelecek haftalar zarfında istifa seti altınde bürriyet temayyülleri haiz bir kabine iş başına gelecektir. Fethi bey, Gazinin telkini ile Paris bu- yük Millet meclisinde bir âzalık sefiri Ferid beyin Londra il Fethi bey gibi gis edece- ğine dair intişar ik Selâhiyettarana tekzip maktadır. Fakat Fethi beyin, yeni fırka kiye ile büyük garp devletleri arasında yeni airesinde ezan 1 tesisine ve yeni fırka - taraftarlarınca ümit olun- duğu suretle bu münasebetler Türkiye ile garp devletleri ara- sında bilhassa iktisadi noktai nazardan sıkı ve &saslı teşriki mesaiyi temine başladığı zaman Türkiyenin ve ği başka bir ehemmiyet ihraz edecektir. Akvam cemiyetine girmesi çok muhtemeldir. Fakat Türkiye Feisini, bir fır- ka yerine iki fırka sistemini tec- rübeye sevkeden âmil, siyasi Lek maktan ziyade, ii mek ki kadar bir tek fır- ka içinde te eden ca yükseltmeğe hizmet edeceğine ka- nidir. Sağ” cenabı m ze t ediyordu. Sol cenahı Fet- bi'bey temsil edecektir. Sağ cenah, ex ve asâyişi temine hizmet olmasına intizar ediyor mali ve iktisadi vaziyet vermi- ye muvaffak olmamıştır. Sol cenah bunun için çalışa- tır. Onun deruhte ettiği bu vazife müşküldür, fakat Fethi bey bu müşkülâlltan perva et- miyor, Haber: aldığımıza göre ; Fethi beyin iş başına geçmesi üzerine yapacağı işlerin biri Türkiyenin iki sene evvel Osmanlı borçları rç| hakkında vuku bulan teahhütle- rini ifa etmek olacaktır. Halbu- ki İsmet Pş. hükümeti, faizin te- diyesi hususunda kısmen siyasi bir tefevvuk veya nüfuz bahşetmesine (azimli bir surette mani ol tır, Bundan dolayı her hangi bir devletin yalnız başına tercih esine, veya memleketin in- ir hususunda inbisar temin etmesine imkân verilmiyecektir. Bir devletin kendi verip siyasi propağanda yapması mel olan sahalarda o devlet te- baasile mukaveleler o yapılmıya- cak ve onlara imtiyaz verilmi- tafa Kemal Paşanın asri Türk” devletini idare hususundaki “bu yeni tecrübesi hariçte azim bir . ve bir dereceye kadar ti ile takip olunacaktır. T — İsmet paşanın istifası mepzubahis değildir. Kendisi yaptığı işlerin doğru ve memleket menafline| en uygun olduğu kanaatindedir. Bu- gün parlâmentodaki meb'usların yüz- Düyunu urümiyeniu” tediyö" İsriz X İde doksan dokuzu da bu kanaatte müş-|meselesinde Fethi Beyle İsmet Paşa © İterektirler. Binaenaleyh Fethi Beyin,| arasında ihtilâf olmadığını yakinen bk taraftarlarile meclise girdiği raman|liyoruz. Bununla beraber (Deyli tek yapacağı itirazlara sarih cevaplar ve-| graf) dan başka diğer Avrupa güzete rilecektir. Hiç şüphesiz parlâmentonun! lerinde de böyle bir ihtilâfın mevcudi- ekseriyeti İsmet Paşa ile beraber ola- yi hakkında neşriyata tesadüf ediyo caktır. Yeni -Adaha Muhabiri Fethi Beyle yaptığı mü- lâkatta neler konuşmuş ? Yeni Adana refikimizde oku- duğumuza göre, Fetbi Bey Ya» lovada Yeni Adana muhabirine beyanatta bulunmuş ve ezcümle demiştir ki : — Adliyede: sıkı “ve esaslı icraât yapılmalı ve devlet teşki- lâtının bu kışmı tamamen emni- yet salli edecek vaziyete sokul- adır. Yapacağımız işler arasında laf Mi ve fazla itha- lâttan kurtarmak © esastır. Inhi- sarları tahfif ederek devlet mat- raflarını “azaltacağız. “Bilhassa fuzuli masrafları — büsbütün kal- dıracağız. Vergileri “indirmek, masrafları azaltmak suretile olur. Yoksa vergi indirmek, varidatı azaltmak demektir ki bu iktisadi düşünceye muhaliftir, Memleketimizde di leri şirketler yapmalı, işletmelidir. Bu suretle ie te hem ecnebi sermayenin gir“ mesi temin edilmiş olur, hemde hükümet inşaat işinden ve Üzün- tüsünden kurtulmuş bulunur. Devlet bankası teşkili benim en büyük emelimdir. Günün en mühim ihtiyacı ve en evvel ya- pacağımız iş paramızin istik- rarnı temin etmel Bunu yaparsak gerek düyunu umumiye erek diğer işler kendiliğinden Falledilmiş olur. Fethi Bey bundan sonra Ada- nadan Obabsetmiş ve şunları söylemiştir : — Adana Cümhuriyetçileri a- rasında arkadaşlarım kime dır. da ve altın menbaı ola: Adana ile uğraşmak, butadll"!0"? milli servetin sürümünü temin”* ile müstahsili müreffeh bir hale çörek ilk ve mühim işlerim- Fethi Bey Adanalılara, yeni Adana vasıtasile çok çok 8€- lâmlar ermiştir. Gelecek intihabatta Fethi Bey belki ri Beyin bu hususta sarih bir aw- biraz daha taraftar kazanabilir, Pakat)rette noktai nazarını bildirmesi, bu ha- gene külli ekseriyet Halk fırkasının| kikatin tezahürü namına lâsimdir. VAKıT In imi 104 SAHA LE e, yem en 2 arm ar A a İJMUHARRIRİ: SELA HATTIN ENİS Nihayet paşanm geldiği zatı şabaneye arzedilmiş, sadır olan i iradei seniye Üzerine girmiş, © şerefmesule nail olmuştu. Son günlerde zatı şahanenin gözünden sakındığı ördeklere acayip bir hastalik arız olmustu. Hayvanlarda hiç bir şey yokken birer birer (o ölüyorlardı. Kuşçu- başı işin oiçinden çıkamamış, derdi illeti anlamamıştı. O vakit hatırı Hümayuna Nazmi Pş. gelmişti. O günden itibaren paşa, mu- vakkaten ördeklerin tedavisine memur edilmişti. Paşa huzuru Hümayuna çıkın- ca geniş bir nefesle beraber kırmızı bir atlas kese içinde tam 500 altm aldı Pş. afiyeti © hümayuna dua etmekle beraber ayni zamanda içinede bir korku girdi. Paşanın ördekciliği; (saraya ördek en, gönderdiği ördeklerin nadide bir takım ör- dekler olduğu kanaatini vermek için onlara bir takım uydurma isimler izafe etmekten ibaretti, Yoksa haddi zatında Paşa ne ör- dekten anlar, ne de onların has- talıklarını teşhis ederdi, fakat adı ördekçi Paşa çıkmıştı. Paşa bunları düşündükçe 80- ğuk soğuk ter döküyor, saraya ördek könderdiğine göndereceğine bin kere lanet ediyordu. Bu s#araydı; hiç anlamadığı bir işte muvaffak olamazsa gazabi hümayuna uğrar mı uğrardı. Her şeyden evvel yapılacak şey biç renk vermemekti. Sâdır olan iradei seniye mucibince bahçeye başmabeyinci Paşa ile beraber inecekler, hasta ördek- leri göreceklerdi. Kuşçu. başda | beraberce k göstermişse de Rezmi Pr: bana mavafakat etme- — Görülüyorki buşçu başı bir şeyden anlamıyor. Onun biz» le birlikte ördekleri o muayene etmesi, hatalı bir teşhis ileri sürerek “fikri naçizanemi ihlâl edeceğinden müsaadei devletinize maruzen refakatini muvafık gör- miyorum. baş mabeyinci paşada bu mülâhazayı muvafık bulmuştu. Şimdi önde baş mebayenci paşa arkasında Nazmi paşa sa- rayı bahçeye vasleden merdi- venlerden inerken Nazmi paşa bütün vücudunu soğuk bir ter kap- ladığını hissediyor, kafası sekiz silindirli bir makine faaliyetile bir yalan uydurmaya çalışıyordu. Başmabeyinci ile tavukların kü- meslerini geçtikten sonra ördek- lerin bulunduğu yere geldiler. Kendilerine iki saray hademesi refakat ediyordu. Kümeste çeşit çeşit ördekler “vak!. Vakl.,, diye: bağırarak sağâ sola kıçlarını sallaya sallaya yürüyorlar, kimisi kümeslerin 5- nündeki geniş havuza dalıp çıka-f rak ve kimisi havuzun kenarında kanatlarını çırparak keyifli ke- yifli eğleniyorlardı. Hasta ördekler kümeste idi. Baş mabeyincinin emrile iki hademe kümese girerek iki ör- dek çıkardılar. Ve Nazmi pâşaya getirdiler, Hayvanlar © hakikaten (hasta görünüyorlardı. Gözleri kapalı idi; halsiz, mecalsiz, hademele- rin ellerinde bir teslimiyeti kâ- mile ile duruyorlardı. Nazmi Pş., kendisine uzatılan tetkik etti. Şayanı dikkat hiç bir şey göremedi. Saraya bu kadar ördek gönderdiği halde niye onların hastalıkları bakkım- da malümat sahibi olmadığına kendi kendine derin derin e seflendi. Doktor olmıyan bir kimse hasta karşısında nasıl şaşkın durursa, Nazmi Pş. da bu iki ördeğin karşısında öyle mi bir hâl aldı. Bununla beraber Başinabeyincinin yanında renk vermemiye uğraştı. Uzun bir lâhza düşünüşten sonra gelişi güzel bir terkip or- attı; — PFevkalâde mühim bir has- taliğa musap olmuşlar. Fakat sayei ge biinayetullah önü- ©“ Ve sonra ördeğin dil altnda lâalettayin yer nokta gösterdi: meğer bir de “ördek EN ve ördek eczacılığı da yazılı idi. Binaenaleyh baş mabeyinci pa- ii Hastalık teşhis edildiğine göre yâpılacak şey, ilâcın hazır lanmasıdır. Bunun için de bende- nizdeki düsturül edviyeye bir kere müracaat edeyim. Sonra arzı melümat eder ve icap eden ! ilâçları bizzat getirtip. tatbik e derim;.,