19 Mayıs 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

19 Mayıs 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Osmanlıtarihinin yeni bir | safhası aydınlanıyor BIZ de Nümunei tarakki mektebinde topla- nanlar kimlerdi, ne yapacaklardı ? Dkton Sabni 8. «Daha o terihie Apdülhamit Müşür Kâzım Paşanın kumandası eltınd indirilece zler Sabri B. gazetemize sağ hayatını vatan çocuklarına b, bir hoca olan Sabri Bey, yeğ, karşı Uz teşekköüleden ihtilâ! ke sam birer ve Musu- bir vatanperverdi, e eşruliyelten sonra, başa geçen- ihfırasını görünce siyasi | dayağı, zin w çekilmiş yüksek bır feragat e rim. i bir kaç gün evve kada kıymetli arkadaşımız Şerif Bey, 44 senelik mu- İlk hayatını anlatırken söz, ve terakki cemiyetinin gölüne temas etmiş. İhsan 4'İ Bey, 1312 de, nümunei Mak mektebindeki vazifesin- bahsederken: (“mektepte t ve terakki cemiyetinden Seydi Seyit Aptülkadir,mü- Kâzım Paşa, hünkâr ya- M. Necip, Mistir Hüseyin, Bktor Sabri, bedevi şeyhi Na- Bey gibi zavat içtima edyior- W diyor. Bu sözlerden İtti- 131 ve terakki (o cemiyetinin Mı Nümunei terakki mek- teşekkül etmiş bulundu- Br erer: Halbuki | — ki . cemiyeti 1805 de, o tarihte Saray Kiri Sunda bulunan Askeri mektebi | yede becssug i- Dy müessisleri, merhum İç İshak Süküti ile doktor Ab- Cevdet, doktor İbrahim De NM. pr doktor Şera- umidir. eği tesis etmek fikri, dini, ye tıbbiye muhitinde, ilmi, rin cakideresi bir takım amille- Pişması beri yekdiğerile çar- e I Orada mektebin ski kuvvetlerle tahttan kti» diyor Dr. Sabri B. yorlardı! Cemiyetin babı seras- keri şubesi reisi serasker yaveri. Kaymakam Şefik B. merhum o sırada Akkâda menfi idi, Ben Akkâya gidip te orada kendisi- İle görüşmedikçe bu heyetin ! teşkili mümkün olamamıştı. İşte 1314 te benim, Akkâdan dön- dükten sonra, Nünumei terakki mektebine gelişlerim, bu heyeti merkeziyeyi teşkil etmek içindi. ders nazırı Hüseyin Avni B.le ve mekte- bin müdürü Nadirle görüşü- yordum, iyada ii sn bütün bir İRMlAİ tertibatını idare edebilecekti. Hu- lâsa, memleket ve milletin mu- kadderatı atiyesinin mesuliyetini üzerine alacak bir heyet lâzımdı ki o heyet, nihayet, 1312 de Babıseraskeri dördüncü hesap şubesi (müdürü hacı Ahmet Efendi merhumun riyaseti al- , Yüzünden ( doğmuştur. ie İstiyorum ki ietimai kök- & derindir, daha eskidir. Nk erif Beyin isimlerini rl muhterem vatandaşları- M4 12 de, Abdülhamidi hal e ilân etmek Deme getirilmiş olan dar- Miniy ümet tertibatına iştirak bulunan zevatın bazıları- Mini 1312 de nümunei te- deb, ektebine gelişlerim, bu “iş, & hükümet tertibatını kuve- daye çıkarmak içindi. Bura- de : İzahata ibtiyaç var: 1311 kü “ğn iyetiu “müessisler heyeti,, İday dağılmıştı. Süküti Ra- lay Ve Aptullah Cevdette Tarab- e nefyedilmişlerdir. Dok- Va brahim Temo Romanyaya dg, or Şerafettin Mağmumi Ser ysya kaçmışlardı. Mües- "ine €yetinin bu dağılışı üze- der. cemiyetin merkezinde Mehr, Kerim; doktor Eşref ve İzzetle yalnız kalmıştım. a at, Servet, Radoslu vk — an ve Mısırlı Ahmet gibi Bilerdi) mız çoktan nefyedil- vi teiyetin şubelerinin mesai- Niyet hid etmek lâzımdı. Ce- a Ki bkümet idare edecek Sili merkeziye,, nin teş- işi âzımdı; fakat o devirde bu hiçte kolay olma- cemiyetin riyasetini . ne teklif ettiğim zevat bu günlerde Atinaya gönderecektir. tında Hüseyin Avni beyle ben- den mürekkep olarak teşekkül etmişti. if Bey bu te- şekkülü, Kk iimii cemiye- tinin teşekkülüne atfetmiş. Yan- / lış zehap işte buradan doğuyor. O tarihte içimizden bir mebin, bize ihanet etmeseydi daha o vakit Abdülhamit, müşür Kâ- zam Paşa komandası altındaki kuvvetlerle hâledilecek ve ka- punuesasi ilân olunacaktı. Bu vak'alara dair yazmış ol- duğum yazıların bir kısmı Hakkı a, bir kısmı Hakkı Tarık Beylerde bir kısmı hükümetin bazı ricalinde ve bir kısmıda Fransa başvekillerinden Mösyö Edvar Heryodadır. Doktor Sabri Enis bey Seyahatim tamamile hususidir diyor Yunanlılarla münasebeti- miz normal bir haldedir. Geçenlerde Hariciye vekâletile temas etmek üzere ankaraya giden Atina sefi- rimiz Emin B. şehrimize dönmüş ve dün Atinaya hareket etmiştir. Emin B. seya- hari etrafında çıkan şaylaları tekzip ede- rek demiştir ki: -- Bayram tatilini geçirmek için gel- miştim. Bitabi bu seyahatten bilistifade Ankarays giderek Hariciye vekilini ziya- ret ettim. Bu seyahatimin Türk - Yunan mes'eleşi hakkında cereyan eden müze kerata alâkadar gösterilmesi doğru değil- dir. Esasen müzakerat Atinada değil Ankarada yapılmaktadır. Türk Yunan münasebatı normal bir halde inkişaf et mektedir. Hükümetimiz mukabil cevabı | ? İRir Ne al ? Hasis baba Çalınan parası için kızlarına bıçak çekti Karakola götürülürken yolda birdenbire öldü Dün sabah (o Çengelköyünde bir aile faciası olmuştur. Hadi- senin tafsilâtını yazıyoruz : Çengelköyünde Hacı Cemal Bey yalısında oturan 60 yaşın- da Faik efendi senelerdenberi biriktirdiği 900 lirasını ihtimam- la saklamaktadır, Bir çıkın için- de bulunan 900 Jira kâh kö- mürlükte, kâh tavan arasında, veya bahçede topraklar içinde saklanmış, en son olarak da bir halının altına yerleşmiştir. Evvelki gece Fakat evvelki gece Faik efen- di paralarını saymak ve yerinde durup durmadığını görmek is- temiş, halının ucunu kaldırmış, fakat yerinde yeller estiğini görmüştür. Faik efendi evvelâ gözlerine inanmak istememiş, halının altını iyice muüyene et- miş, manzaranın bir hakikat ol- duğunu anlayınca feryadı ko- parmış, uykuda bulunan kızı Ülfet ve İrfan Hanımları uyan- dırmış, paralarının nereye gitti- ğini sormuştur. İki kız babala- rının paralarmı o çalmadıklarını söylemişlerdir. Geçe Faik efem di kızlarile bir hayli kavga et- miş, sonra bir köşede oturarak sabahı beklemiştir. Para bulunamıyor Sabahleyin evin her tarafı a ranmış, taranmış, 900 Jiradan ufak bir nişane, bir iz bile bu- lunamamıştır. Bunun Üzerine Faik efendi kızlarile tekrar kavgaya | tutuşmuş, bir aralık pek fazla | asabiyete kapılarak - kızlarının iddiasına nazaran - eline geçir diği sustalı çakı ile kızlarının ü- zerine hücum etmiştir. Baba kızlarına tecavüz mü etti? Bu taarruz üzerine Ülfet Ha- nım derbri dışarı fırlamış, ka rakola giderek babasının üzerine | hücum ettiğini söylemiştir. Ölüm Bu iddianın tevsiki için bir polis memuru ik efendiyi karakola çağırmıştır. İhtiyar adam derhal giyinmiş, sokağa çıkmış, evinden iki yüz İ adım ilerde ansızın düşüp öl- müştür. İhtiyar Faik efendinin cesedi doktor tarafından mua- yene edilmiş, sektci kalpten öl- düğü anlaşılmıştır. Bu ölüm Fa- ik efendi ailesini derin bir te- essüre duçar etmiştir. Ermeniler Katogigosun ruhi İstirahatı için dua ettiler Ermenilerin en büyük ruhani ceisleri addedilen katokigoslar! Açmiyazin şeh- rinde ölmüş ve orada defnedilmiştir. Bu münasebetle dün şehrimizdeki Ermeniler Rüm, Ortodokos, Kâtolik cemastleri reislerinin, Hahambaşı Efendinin iştirakile Kumkapı kilisesinde dini merasim yap- mışlar, Katokigosun ruhi istirahati için dua etmişlerdir. Merasim çok kalabalık olmuştur. Kato kigos o her taraftaki Ermeni cemaatinin iştirakile seçildiği için yakın da şehrimizeeki Ermeni umum! meclisi içtima ederek Açmiyazine gönderilecek ala kişilik murahhas heyetini intihap ği 3 — VAKIT 19 Mayıs 1930 — Alâkadarlar tekzıp ediyorlar İki ilim müessesesi arasında ihtilâf çıkmamıştır Tıbbı Adli müdürü“Biz Hüseyin için delidir hükmünü zermedik!,, diyor Tebb? Adi müdürü Halit Naci B. Evelki gün bir refikimiz Ak- sarayda bir kadın yüzünden arkadaşı Hamdiyi vuran ve 12 sene 6 aya mahküm olan kara- beyle diğer 7 doktorun Hüseyinin temaruz etmekte olup asla deli olmadığı bakkında bir rapor yaptıklarını, bu suretle iki ilim müessesesi arasında bir ibtilâf | çıktığımı “yazıyordu. ui Ki, / Memleket çı ———— Evvelki gün İzmir ağır ceza mshke. mesinde Urla hâkimi İhsan Ziya beyi dö- verek ölümüne sebebiyet vermekle maz- yalıya gitmiş, Fa- | nun Zeynel zade Hüseyin, değirmenci | Mehmet, Arif, Giridi Mahrem efendilerin | muhakemesine başlanmıştır. İ Reis maznunların hüviyetlerini tesbit | ettikten Sunra degirmenci Mehmet elen dinin İhsan Ziya beyi dövüp dövmediği- ni sormuş, maznunun inkârı üzerine yüz başı Ziya bey vak'ı mahallinde bir İ cakım karstular gördüğünü, bunlardan birisinin kendisine “merhaba yüz başım!, dediğini, kendilerini görüp tanımadığını söylemiştir. Bundan sonra Zeynel zade Hüsevin bey aşağıdeki ifadeyi vermiştir İhsan Ziya beyle çok samimi ar- kadaştık. Kendisile zerre kadar bir düş- manlığımız olmazdı, Kendisinin öldürül mesi hakkında benim tahrikâria bulun. duğum etrafındaki ihbarat tamamen ya- lan ve asılsızdır. iddianamede, hadisenin Rumca ko- nuşmak meselesinden çıktığı ve bundan mütevvellir düşmanlıktan benim böyle bir hadiseyi tahrik ettiğim zikredilmek- tedir. Halbuki Rumen konuşmak hadisesi “Türkocağında vukun geldiği akşam ben ocakıa yoktum. Fekat böyle bir mes'ele etrafında ötede beride münakaşa geçtiğine şahit oldum. Giridi Muharrem efendi de İhsan Ziya beyi ocakta bir defada çarşınd gördü. günü, vak'a günü hasta olduğunu, hara vakadan sonra da dört gün dışarı çıkma- dığını söylemiştir. Bundan sonra hukuku âmme şahidi olarak doktor Kemsl bey dinlendi. Dok- tor Kemal bey şunları söylemiştir. — Türkocağınde bir levha yırtmak Meseleyi dün Tıbbı adliden tahkik ettik. Müessese müdürü Halit Naci Bey bir muharriri- mize şunları söyledi: — Mesele yazıldığı gibi de- ildir ve Hüseyin o hakkında Tıbbı adli “deli,, dememiştir. Tıbbı adliye hastalar iki şekilde sevkedilir ve sevkedildiği şekle göre muamele görürler. Mevzuu bahsolan adam bize ehliyeti cezaiyesi var mı yok mu diye mahkemeden gönde- rilmemiştir. Hapisanede diğer mahkümların boğazına sarılmak, öteye beriye hücum etmek gibi asâr göstermiş olduğu için mü- essesemize (o sevkedilmiştir. ve burada bulunduğu kısa bir müd- det zarfında da asârı ihtidat ve tehevvür göstermiş, kat'i şe- kilde müşahede altına alinmiya- rak tedavi edilmek üzre bimar- kaş Hüseyinin, görülen lüzum | baneye naklolunmuştur. üzerine Tıbbı adliye sevkedildi- Bu adam hakikaten deli midir, ğini, Tıbbı adiinin Hüseyini “deli- | değil midir, bu bizce tesbit dir, diyerek tımarhaneye gön- |edilmemiştir. Bu adamın gösterdiği derdiğini, fakat Mazhar Osman | tehewür olması her zaman temaruz olunarak ihtimali var- dır. Müessesemiz mevzuu bahis adam hakkında adli mahiyette bir karar vermemiştir ki bizimle thmarhane doktorları arasında bir ihtilâf mevzuu bahsolsün.,, haberleri ) iş. ie Siçeiy “e d) İhsan Ziya beyin ölümü İzmirde ağır ceza mahkeme- sindedavanın rüyetine başlandı Mesele Türkocağında Rumca konuşmadanmı kmış? meselesi oldu. Ben o enada ocakta, İhsan Ziya böyle beraber idim. Ziya bey, Rumca konuşmak omeselesinden çok müteessir oldu. Fakat bir şey ihsas'et- medi. Ziya bey öyle istiyordu ki, biz de onunla bir olup Türkçe konuşmıyanları ayıplışalım ve ocak gibi bir yerde Türk- çe konuşulmamasına isyan edelim, Bu hadiseden bir müddet sonra İh- san Ziya beyi çok asabi buldum Ben kendisine akşamlar bir şey olmaması için erkenden eve gitmesini tavsiys ettikçe: —bBen korkmam. Sanki siz beni mü- dafaa mı ediyorsunuz. Ben neden eve yalnız gitmekten korkayım? Diyor ve âdeta benim bile arkadaş - lığımdan şüphe ediyordu. Fakat son gün- lerde vaziyet değişti ve başına bir felâ- ket geleceğinden korktuğunu söylemeğe başladı. Ihsan Ziya Beyin başına bu darp hadisesi geldiği akşam evine gittim. Ken- disi yatakta idi. Meseleyi olduğu gibi anları. — Eğer yere yatmamış olsaydım şimdi sağ bulunmazdım. Hayaum kur toldu, beni tebrik ediniz. ded. Kendi sine bir parça istirahat etmesini tevsive ettim. Ve ondan sonra bir dahs kalk- madı. Bilâhare şahit olarak dinlenilen taharri memuru Kenan B, maznunların bu işi yaptıklı kanaat (ettiğini söylemiş bilâhare diğer şahitler, avukat ve müddei umumi de söz söyledikten sonr, muha- keme bazı şahitlerin celbi için 27 mayısa barakılmıştr. VAKIT a Abone olunuz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: