| <p ON 0 Re << ——- Pekinin esrarengiz Erkek mabedinde ... Bir ölü vardır ki hersene bir defa canlanır ve gidip Budanın önünde secde eder | edi gezen bir Avrupalı anlatıyor Mabet bahçesindeki bronz kule İngilterenin maruf muharrir- lerinden M. A. E Dilius Pekin şehrinde gördüğü bir mabedi Ye mabedin içindeki harikulâde Manzaraları tasvir etmiştir. Pekinin bu mabedinde görü- €n en müthiş manzara ölü bir Sesedin her sene muayyen bir Zamanda dirilmesi, kısa bir müddet yaşadıktan sonra tekrar Ölmesidir? Ingiliz muharriri bu Mahzarayı nasıl gördüğünü şu tekilde tasvir ediyor: , “Ben mabedin içinde her sene r kere dirilen bir ölü bulun duğunu duymuş, fakat buna mamıştım. Bununla beraber bu ölüyü görmek istedim. Mabedin reisi olan Lâmaya Mu rica ettim. Ricamı kabul *tmedi, Son derece musirrane Tica ettikten başka mabede mü- bimce bir teberruda bulunmayı Yadettim. Büyük Lâma bundan #ohra ricamı kabul etti. Evvelâ lardan müteşekkil bir kala- balık içinden geçtik. Karşımıza orkunç üç siyah buda heykelini taşıyan küçük bir bina çıktı. li diri burada bulunuyordu. imızı eğerek ve son derece Ürmetkârane bir eda alarak İçeriye girdik. İlk evvel ibtiyar a yere eğildi ve onu iki a takip etti. Bu hareket yedi kere teker- Tür etti, Bende yere eğildim V€ secde ettim. Acele yüzünden başımı taşa çarptım. Bu bari- kulâde temaşa uğrunda başımın Rİ lame bir şey değildi. cik mabedin kapısı açıldı ve €pimiz içi karanlık bir odaya Şirdik. Ancak bir dakika sonra Mabet kapısında ofurup yabancıları içeri sokmıyan kız ( yukarıda Buda) gözüm karanlığa alıştı. Odanın ortasında açık bir tabut duru- yordu. Tabutun kenarları Çin yazılarile ve ejderha resim- lerile süslenmişti. | Daha ötede bir mihrap duruyor ve üzerinde beş mukaddes vazu bulunuyordu. Lâmalardan Oobiri oşamdanları yaktı, bende tabuta doğru yak- laştım. Tabutun içinde ölü bir adam vardı. Ölünün yüzü yeşil » sar idi. Sa- kalı uzun ve ince idi. Gözleri yanl açık gibi idi. Öyle odu- ğunda şüphe yoktu. Ölünün ek lerini tutarak bunların soğuk olup olmadıklarını anlamak istedim, Tabuta en yakın duran lâma beni menetti, Fakat ben fırsat kaçırmıyarak ölünün elini tuttum ve elin buz gibi soğuk olduğunu hissettim. Ölüyü gördükten sonra bütün lâmalar 7 kere secde ettiler. Bunu müteakip hepımiz çıktık ve kapı kapandı. Bu adam kimdi ? Bunu bü- yük Lâmadan sordum. Aldığım cevap şundan ibaretti; Bu ölü senenin bir gününde ve muay- yen bir saatinde dirilir ve ara- mızda dolaşır. Bunu görmek mümkün de- gil mi? Büyük lâma vadetti. Bunun zamanı hulül eder etmez beni çağirtacak, ben de o mü- nasebetle icra edilecek merasi- me iştirak edecektim. Beklediğim davet geçen se- nenin eylülünde ve eylülün ikin- ci haftasında ve akşam saat sekizde vuku buldu. Mabedin büyük lâması hemen gelmekli- ğimi emretmişti. O akşam ölü dirilecekti, Hemen kalktım ve Çin elbiseleri giyindim. Birkaç saat sonra mabette idim. Ma- bedin büyük Odası lâmalaria dolmuştu. Hepsi sıra stra yer- lerde oturuyorlardı. Odada yüz- mum yâniyor, tütsüler ortalığı dumanlandırıyordu. O- danın bir kenarında beyazlar giyinmiş yüzlerce Çinli duruyor, karşı tarafta kadınlar bulunu- yordu. Lâmalar lerce duaya (başladılar. Büyük lâma sarı elbiseler giy- mişti. Onun içeri girmesile da- vullar çalındı ve ilâhiler okundu. Bunu bir süküt izkip etti. Bir kimse © yerinde kımıldanmaha cesaret (o edemiyordu, Mumlar pınldıyor, ve tütsü dumanları havayı o boğuyordu. Dışardan ön O onbeşkişinin omuzlarında İ tabut buraya getirilerek Budanın heykeli önüne konuldu. Tabutun içinde yatan adam benim evvelce gördüğüm ölünün ayni idi, Ta but yere konulduktan sonra davullar tekrar çalmağa başladı. Tekrar ilâbiler okundu. Fakat ölü © kımıldanmamıştı, o Bunun üzerine büyük lâma kalktı ve mabedin nihayetinde duran tab- tina çıktı. Oradan verdiği bir işarete bütün davullar birden harekete geldi ve ölünün göz“ leri kımıldanır gibi oldu. Bu, belki bir oyundu veya mihaniki bir o hareketti. Fakat büyük lâmanın okumağa başladığı bir dua üzerine ölünün bütün cesedi kımıldadı (ve tabutun içinde oturmağa teşebbüs etti. Davullar çalıyor ve bütün lâmalar ölüye bakıyorlardı. Bir- 7 — VAKIT. 28 Şubat 193) er Sarışın arı tercih e İbtiyucatı varıdatına denk olan Ame- rikalılar her zaman incir çekirdeğini dol- durmıyacak şeyleri en hareretli mese- leler haline sokarlar. Bunlardan birisi fazla sarışın kadınlardan mı, sidir. Bu mesele üzerinde bir hayli kodu olmuş ve resmini şu ismi Koymuştur: Almazyan meselesi Bu esrarengiz ci- | nayetne safhada? Dünyada Almazyan kadar ga- rip ve talisiz adam nadiren gö- rülür. Bedbaht Kafkasyalı beş aydır matbuatı işgal ediyor. Bu adam beş ay evvel yapılan bir cinayetin faili olmakla itti- İ ham edilmişti. O zamandanberi mütemadiyen tahkikat yapılıyor. Fakat Almazyanın mücrim oldu- ğunu ispat edecek kat'i deliller bulunamıyor. Halbuki bu hadise ile meşgul olan müstantik Matifas Almaz- yanı itham etmektedir ve iki şoförün onu tanır gibi olmasını, cinayetin İ olunan yerin duvarında bulunan kan lekesinin insan kanı olma- sını, © günü nasıl geçirmiş ol- duğunu söylememesini ve ayni zamanda maktulü soymakla da itham ile mahkemeye. verece- ğini söylemektedir. Almazyan buna mukabil ka- rısının hasta olup, burnundan kan geldiğine dair bir rapor vermiştir. Avukat da müsbet ve kâfi esbap bulunmadığından tahliyesini talep etmiştir. Dünyanın en eski topu Dünyanım en eski topu Stokholmde keşfolunmuştur. Meşe tah- içinde bulunan tasındanda zahiri bir yatak cra olunduğu tahmin | de erkeklerin en yoksa esmerlerden mi hoşlandıkları mesele- dedi- koyduğu- muz Anita Loos bir kitap yazarak “Efendiler sarışınları tercih ederler.,, Abide? İgilizler Süveyş kanalı müda- faası hatırası olmak üzere İsma- iliyede bir abide diktiler. Mısır- lar kendi topraklarında dikil- miş olan bu abideyi tamamile yabancı bir eser addetmekte ve yadırgamaktadırlar. Küçük bir Türk müfrezesini püskürttükleri için diktikleri bu abidenin küşat günü çekilen bir fotoğrafı dercediyoruz. bu top Stokholm müzesinin tahminine nazaran on dördüncü milâdi asırda yapılmıştır. Gayet iyi muhafaza edilmiştir. Bu top müzeye naklolunacaktır. denbire ölü kalktı ve oturdu. Gözleri açıktı ve kendisi kımıl- danıyordu. Bunu müteakip ölü kalktı ve mihraba doğru adımlar attı. Ve Budanın önünde secde etti. Bu hareket bir kaç kere tekerrür etti Merasimde bulunan, kadın er- kek herkes ağlıyordu. Manzara insanların sinirlerini boşaltacak derecede müteheyyiçti. Ölü mabette dolaştı ve büyük lâmanın önüne kadar giderek eğildi, sonra adım adım geri- liyerek istirahatgâhına (o kendi kendine girdi. Davuliar zurnalar çalıyor ve lâmalar iiâhiler okuyorlardı. Ba canlı ölü kimdi? Ben bu müşa- hedemi Amerika ve Avrupada birçok alimlerle müzakere et- tim. Biri de buna inanmak iste- medi. Halbuki esbak Çin impe- ratoriçesinin emrile diğer bir İ seyyah ta ayni manzara ve ha- İ diseyi temaşa etmiştir.