17 Köânmmenni Küçükler ve Muhtelitler Geçen cuma yapılan mubte- hitler ve küçük'er müsabakaları münasebetile Cumhuriyette bir yozı intşar elti. Bunda İstanbul gibi tek bir sahaya malik olan bir şehirde lik maçları arasına kü- çükler ve muhtelitler gibi füzu- | li bazı müsabakaların karıştırıl- ması tenkit olunuyor, ve bundan tevellüt edecek mazarratın yarın saha çamur deryası halini al'rak resmi maç'arın ilkbahara ta'ikine talikine mecburiyet hasıl olduğu vakit anlaşılacağı ileri sürülü- yordu. Futbol heyeti azasından Sedat Rıza Bey, Milliyette neşrettiği şiddetli bir mektupla mensup olduğu heyetin programını ve eserini müdafaa ederek makale muharriri bazı sualler karşısında bıraktı. Bu arada yekdiğerini rencide edecek mahiyette söz- ler de taati olundu. Biz ne bunlarla” ne de Cum- buriyetin mukabelesile alâkadar olmıyarak yalnız bu sualleri tet- kik etmeği faydalı buluyoruz. Vaziyet hakkındaki fikrimizi za- ten evvelce gene bu sütunlarda söylemiştik. Bu sefer biraz daha teşrih edeceğiz. Evvelâ şurasını kâydedelim ki mesele bu şekilde, yanlış “Poze,, ed İmiş oluyor, Küçükler, muh- telitler veya Şilt müsabakalarını füzeü-addetmek bir hatadır. Bunlar ayrı ayrı nok'ai nazardan futbolun tarakkisine hizmet ede- cek güzel birer teşebbüstür, Ye- güne kabili tenkit cihet bu te- şebbüslerin hep bir araya geti- rilmesi ve bir mevsime, bir sa- haya sıkıştınlarak az zamanda çok iş yapılmak istenmesidir. Bundan ilk tevellüt edecek mah- zur şedaidi havaiye dolayısile programın asıl ana hattını teş- kil etmesi lâzım gelen lik maç- larının vaktinde itmam edilmeme- sidir. İkinci derecede haddi za- tinde mühim olan bu mülhak müsabakalardan bir kısmının araya karışması ve münasip bir zamanda yapılmaması neticesi olarak kıymetinden kaybettiğini "de düşünebiliriz: Muhtelit maç- ları gibi. Meseleyi bu suretle asıl haki- ki sahasına irca ettikten sonra Sedat Beyin süallerile meşgul olabiliriz. Sedat Bey, küçükler müsaba- kasındaki ehemıniyeti meydana çıkarmak için bugün birinci ta- kım'arın en güzide oyuncuların- dan olan birçok gençlerin geçen sere tertip edilen Milliyet ku- ps1 neticesinde tanınmış o'duk- ların kabili inkâr olup olmadı- ğını soruyor, Burada küçük bir tarihçe yap- mak mecburiyetindeyiz, Avrupada “Jünyor,, itlak edi- len küçük oyuncuları çalıştırarak isikbalin (birinci (o takımlarına kuvvetli bir ihtiyat bazinesi te- min etmek jik defa olarak Mil- liyet kupası mürettiplerince de- gil, Futbol federasyonunca dü şünülmüş, tetkik edilmiş ve 1927 senesinde “küçük'er şamp'yona- 8ı,, ünvanile mevkii tatbike va- zolunmuştur. 16 takıma iştirak ettiği bu şampiyona mükemmel neticede Muzaffer, Fikret, Niya- zi, Reşat, Ziya, Hüsnü gibi el- yevm kâmilen birinci takımda oynıyan ogüzide oyunculardan mürekkep olan Fenerbahçe ta- kımı şampiyonluğu kazanmıştır. Milliyet kupası bundan sonra- dır, ve aynen Federasyonca ka- bul edilmiş olan formül dahilin- de cereyan etmiştir. Bu ciheti tesbit ettikten sonra Sedat Beyle hemfikir olarak diyebiliriz ki bu küçükler müsa- bakaları kadar futbol hayatımı - da esaslı bir tesir husule geti- ren pek az teşebbüs olmuştur. Yarının Milli takım kadrosu ek- seriyet itibarile bu oyunların meydana çıkardığı küçükler ara- sından tertip edilecektir. Bu nokta inkâr kabul etmez bir ha- kikattır. Fakat Sedat Beyin de tahat- tur etmesi İcap eder ki, Fede- rasyon küçükler şampiyonasını o vakit ki program mucibince lik maçlarına muhtas olmıyan sabah saatlerinde icra ettirmiş, Milliyet o kupası (| hatırımızda yanlış kalmadise resmi müsaba- kaların hitamından sonra ortaya konulmuştur. Bu itibarla her ikiside yalnız müfit olmakla kalmışlar, lik maçları için küçük bir engel bile teşkil etmemişlerdir. Binaenaleyh verdikleri büyük faydalar, araya girmek suretile ihdas ettikleri teehhürlere müteveccih tenkitle- re kâfi bir cevap teşkil edemez. Sedat Bey bundan sonra “bü- yük ve küçük futbolculara mü- sabaka imkânım araştırmak ve buna nazaran fikstür yapmak fena mıdır?» sualini soruyorlar. Şüphesiz ki hayır.. Fakat bu gaye, fikistürü yalnız birinci, ikinci ve üçüncü takımlara has- rederek Şildi ve Muhtelitler ara- sındaki müsabakayı, bu suretle daha evvel bitecek olan, Tik maçlarının nibayetine talik etmek le de kabili istihsal idi, Bu id- dia da yanlış mıdır? Üçüncü sual olarak Sedat Bey efendi Taksim stadyomunun ça- mur deryası olacağı hakkında şimdiden tahminde bulunmanın nasıl kabil olacağını soruyorlar. Üç senelik tecrübe buna hâfi bir cevap teşkil etmekle bera- ber en mühim amil addettiğimiz bir noktaya da İşaret etmek is- teriz. Stadyom eski taş'ı halile kış futboluna oldukça müsait iken üç sene evvel konulan kırmızı toprak sahanın bu hasssasını maalesef mahvetmiştir. Kuvvetli devamlı yağmurlar ve yahut kar altında kalan bu toprak bir ke- re çözüldü mü, hakikaten bir çamur deryssı halini almakta ve ciddi bir müsabaka imkânım bı- rakmamaktadır. Kışın tabii oan şey yağmur yağması, kar yağ- masıdır. Bunun böyle olacağını değil, olmıyacağını tahmin için kehanete ih'iyaç vardır. Eskisi- ne nazaran bu sene daha kuv- vetli gibi görünen toprak bu metanetini daha fena günlerde de muhafaza edebilecek midir.7 Orasını da Allah bilir.Bu itibar- la resmi maçların teebhür ede- şerait tahtinde cereyan ederek ' ceğinden korkmak beyhude bir Fransada Koşu birincisi bir Cezayirli Alm Ömer /ansada yapılan büyük ko- şular neticesinde (o “Lömonye, mükâfatını Alim Ömer isminde bir Cezayirli kazanmıştır. Fran- sız spor mütahassıslarının iddia- sma göre €ğer Cezayir, Tunus ve Senegaldan vicudü müsait kimseler getirilerek antrenör ta- rafından Yetiştirilecek (olursa bunların bir çok müsabakâlarda şampiyonluğu elde etmeleri ka- viyen memul imiş. ——— m telâş, lüzumsuz bir vehim eseri addedilemez sanırız. Geçen seneler hava bozuk ol- duğu vakitler resmi müsabaka- ların cumadan evvel yapılan bir tebliğle tehir edildiği, bu sene ise her iki takım Stadyoma ge- lerek sahanm oynanmıyacak de- recede bozuk olduğu alâkadar- lar tarafından anlaşıldıktan son- ra tehir olunacağı hakkındaki beyanat Üzerinde bir lâhza te- vekkuf zaruridir. Geçen senelerdeki usulün ne- den dolayı şayanı tenkit görül- düğünü ve bu seneki bid'atla ne gibi bir tayda temin edilmek istenildiğini anlıyamadığımızı ketmetmiyeceğiz. Tasavvur edi- niz ki sahanın meselâ bir metre karla mestur olduğu çarşamba gününden — anlaşılmıştır: buna rağmen Beykozu boğazın ta öbür ucundan, Eyübü Halıcın ta mün- tahasından kaldırarak Taksime, Kadıköyüne nakletmekte ne gibi bir menfaat tasavvur olunabilir? İki takımın gidip gelme masrafı bu kulüpere €n aşağıdan 720 liraya mal olur. Bu parayı de- nize döktürmek, ve fırtınaya, kar tipilerine rağmen bu takım- ları sahada isbatı vücuda mec- bur etmek doğrumudur? Sedat Beyin dediği ancak tereddüt edi- len günler için baklıdır ki zaten eskiden de bu Yolda hareket edilirdi. Yoksa meselâ geçen seneki gibi bir kar kıyamet baş- larsa yegâne yapılabilecek şey miaçları evvelden tehir etmektir. | Velevki Futbol heyetinin kararı aksine olsun.. İşte muhterem Sedat Bey efen- dinin sualleri hakkında bizim düşüncelerimiz Menemenlizade PMuvajfak Güreş Beynelmilel temaslara doğru Linz takımının şehrimi.e daveti için çalışılıyor Geçenlerde boks ve güreş sahalarında beynelmilel temaslar temini için harekete geçildiğini yazmıştık. Güreşe gelince bormla da gayretli ça - İşma hareketlerine şahit olüyorux. Bu hususta alâkadarlar bey. “mile! bir temas temini etrafında sarfı mesai etmek - tedirler. Bu cümleden olarak Olempiyattan avdetten sonra şehrimize gelip İstanbul güreş takımı ile karşılaşmak üzere güreş federasyonuna müracaatta bulunan Avus - turyanın Linz takımının getetlmesi düşü- nülmektedir. Linz takımı Avusturya mili o güreş ta- kımımı teşkil eden beynelmilel güreşçilerden bir kısmını ihtiva etmektedir. Meselâ bunların içinde Aysberger gibi 120 kilo'uk ve Avrupanın en meşhur oğur sikletlerinden biri bulenmaktadır, Bu takım evvelce bildirdiği milsait şeraiti yeni da - vette de kabul ederse temas için en büyük mani ortadan kalkmış olacaktır. Dünkü Şılt müsabakalarında Tennis “Noel,, finali galipleri Baro'ra ve Tilden i Son gelen Avrupa postasından! haber alındığına göre Avrupsi ve Amerikada yapılan tennis şampiyonluk maçlarının neticesi alınmış ve Fransız Borotra ile Amerikalı Tilden finale kalmış”! lardır. Her ikisi cihan tennisi şampiyonluğunda muhtelif e-“İ lerde kazanmış olan «Tilden» ve) “Borotra,, dan hangisinin bu seni şampiyon olacağı kestirilememeki tedir. İ N Fenerbahçe İstanbul sporu ( 5-2 ) Galatasaray Üsküdarı (12-O)yendi Dün stadyomda şilt maçlarına devam edildi. Dünkü nüshamız- da yazdığımız gibi, şilt müsaba- kalarının bu üçüncü haftası İs- tanbulsporla Fenerbahçe, Ga- latasarayla da Üsküdar karşıla- gıyordu. Yani İstanbulun biribi- rine rakip iki kuvvetli takımı dün aynı sahada oynadılar fakat bir buçuk saat ara ile ve başka başka takımlarla.. İkisinin de rakibi genç ve zayıf takımlardır. Zaten şilt fi- kstürunun sureti tertibi ilk ağız- larda zayıf takımları büyük ta- kımların karşısına çıkararak ber- taraf etmek imkânını veriyor, Netekim bundan evvelki ki şilt karşılaşmasında İstanbulspor Süleymaniyeyi Galatasaray Bey- lerbeyini, Vefa ve Beşiktaş ta- kımları da üç dört bafta evvel Altınordu - Hilâl ve Kasımpaşa- Eyüp mubtelitlerini yenerek mü- sabaka haricine çıkarmışlardı. i kımı Dünkü karşılaşmalarda da İs- | tanbulspor ve Üsküdar mukad” der olan mağalübiyete uğrıyarak şilt turnuvası müsabakalarını! haricine çıktılar. İlk maçı Fenerle İstanbulspor oynadı. Netice şüphesiz Fenerif lehinedir. Fakat 5-2 gibi bir” netice ile.. Yani genç Istanbul” | spor Fenerbahçeye iki sayı yap” | mıştır ki bu iki gol mağlüp ** | kımın lehine kaydedilecek 4” yanı takdir bir neticedir. Ve gene bu gol adetleri göt” teriyor ki genç İstanbulspor t#" Fenein kuvvetli tazyi karşısında sıkilmamış, sıkışms”” mış bilâkis vakit vakit bası müvafassını sarsan hücumlari İl ki adet sayı yapmıştı. İkinci maçı oynıyan i Üsküde” | Galatasaraya karşı bu muv | oyunu gösterememiş ve neli€ (0-12) gibi çok farklı bir neti ile mağlüp olmuştur,